Yıllar, yıllar önceydi, sene 1998. O zamanlar Iron Maiden konseri sonrası yeni tanıştığım arkadaşım Barış, dinlemem için 90′lık kasete çekilmiş iki albüm vermişti. Mayhem’in “De Mysteriis Dom Sathanas“ı ve Immortal’ın “Blizzard Beasts” albümleriydi bunlar. Tıpkı Barış gibi, ben de bu albümlerden zerre kadar hoşlanmamıştım. Bunlar, Barış’ın elini sürdüğü ilk ve son pure black metal albümleri olmuşlardı. Kendisi o zamanlar körpe bir heavy metal dinleyicisiydi ve onu bu albümleri almaya iten masum bir merak duygusuydu sadece. Barış artık bugün iflah olmaz bir progresif rock/metal, virtüöz gitarist ve blues dinleyicisi. Bana gelince, ben ta 2002′ye kadar Immortal dinlemedim. Hatta adamların “At The Heart Of Winter” ve “Damned In Black” ile kasırga gibi estikleri yıllarda bile, içimde Immortal dinlemek için en ufak istek kırıntısı dahi hissetmemiştim. Lâkin 2002′de “Sons Of Northern Darkness” albümünü dinlediğimde duyduklarıma inanamamıştım. İlk şoku atlattıktan sonra “At The Heart Of Winter” ile “Damned In Black”i edinmiş, birdenbire son üç Immortal albümünün koyu bir fanatiği olup çıkıvermiştim. Tabii aradan çok geçmeden Immortal’ın dağıldığını duyunca çok üzülmüştüm. Geç bulmuş, çabuk kaybetmiştim…
Yıllar, yıllar sonra 2006′nın Ağustos ayıydı sanırım. Kadim dostum Alper (Bende Saklı Kalsın) “abi, Abbath’ın yeni grubunun The Storm I Ride isimli bir parçasını dinledim, acayip sevdim. Müzik Motörhead’e benziyor. Grubun ismi I, Immortal’ın baş harfi” demişti bir seferinde. Sonraki buluşmamızda Alper albümü çekip getirmişti. Eve gelip nedenini bilemediğim bir heyecanla diski diskmene takıp dinlemeye başladığımda saat gecenin 1′i falandı. Kulaklarımda yankılanan müzik karşısında nutkum tutulmuştu. The Storm I Ride içimdeki saldırayı uyandırmıştı bir kere, tabir-i caizse. Tıpkı Alper gibi, gecenin o köründe parçayı üst üste kaç kere dinledim ancak Allah bilir, çünkü ben hatırlayamıyorum…
1996 sonbaharında, o dönem Immortal’da yaşadığı sorunlardan iyice bunalmış olan Abbath, eski grubu Old Funeral’dan arkadaşlarıyla eğlencesine bir Motörhead cover grubu kurmuştu: BÖMBERS. Böyle bir şey Abbath’ın aklına, arkadaşlarıyla bir yandan bira içip diğer yandan Motörhead dinlerken gelivermişti. Gençliklerinden beri koyu birer Motörhead fanı olan elemanlar, Abbath’tan gelen “hey, neden gidip bu parçaları kendimiz çalmıyoruz” fikriyle harekete geçtiler.
1997′de Enslaved’den Grutle’ın da katıldığı bir şov düzenlemişlerdi ve aynı gün Bergen’de Overnight Sensation turu kapsamında Motörhead konseri vardı. Konser sonrası düzenledikleri bu şova, Motörhead elemanları da gelmişti. Bu garaj şovunu çok iyi bulan Motörhead gitaristi Phil Campbell, bömbacılara bir parçada eşlik dahi etmişti. İşte The Storm I Ride dinlerken, diğer yandan bunlar aklıma üşüşüvermişti.
1
2006 sonbaharında “Between Two Worlds” kah diskmenimde kah müzik setimde çılgınlar gibi dönerken, Immortal’ın biri Wacken Open Air kapsamında olmak üzere, 2007 yazında bazı festivallerde sahne alacağı haberini işiteli epey bir süre geçmişti. Bu, Immortal’ın geri dönüşü anlamına geliyordu. Peki bu I da neyin nesiydi şimdi? I, Abbath’ın müziğe geri dönüşünü müjdeleyen sağlam bir yan projeydi.
Abbath, önceleri Quorthon’vari bir tavırla, stüdyoya tek başına girip her şeyi kendisi halletmeyi düşünüyordu. Danışmak, fikrini almak amacıyla Enslaved gitaristi Ice Dale ile irtibata geçti. Ice Dale ile parçalar üzerinde bir ön hazırlık safhası geçiren Abbath, artık elindeki materyali tek başına çalıp kaydetmemesi gerektiğini hisseder. Ice Dale’e kayıtlarda gitarları çalması yönünde yaptığı teklife olumlu yanıt alan Abbath, Immortal’ın kurucu üyelerinden davulcu Armagedda ile eski Gorgoroth yeni Sagh basçısı TC King’i çeteye dahil eder. Abbath bir araya geldiklerinde, bütün müzisyenlerin ortadaki materyale kendilerinden bir şeyler katmalarına imkân sağlayarak, projesine bir grup hüviyeti kazandırmayı başarmıştır. Geriye sadece albümü kaydetmek kalmıştı…
Açılışı yapan The Storm I Ride müzik setimin hoparlörlerinden her yankılanışında, Bömbers tecrübesinin Abbath’ın ufkunu ne kadar genişlettiğini çok net algılayabiliyorum. Parça tek kelimeyle Motörhead kıvamındaki bir heavy metal lezzetini kulaklara taşıyor. Hele hele resmen Lemmy çığlıkları atan Abbath vokalleri, vay be dedirtecek cinsten. Nefis bir köprü melodisi ile bağlanılan, buram buram heavy metal kokan müthiş gitar solosu da cabası. Ne yalan söyleyeyim, açıkcası Abbath’tan böylesine parlak bir melodiyi -köprü melodisi- beklemezdim doğrusu. Lâkin işin en enteresan tarafı, The Storm I Ride’ın rifinin Kiss’in Ladies In Waiting isimli parçasından ilham alınarak yazılmış olması. Şaşırmamak gerekir, çünkü Kiss Abbath’ın fanı olduğu ilk grup, ilk göz ağrısı başka bir deyişle. Şunu da belirteyim, Motörhead etkileri sadece bu parçayla sınırlı kalmış. Takip eden Warriors ve Between Two Worlds ise, Immortal’ın 1999-2002 arasında çıkan 3 albümündeki ses örgüsünün, Bathory’vari klasik heavy metal anlayışıyla harmanlandığı parçalar. Bu iki orta tempo parçanın ardından gelen, nispeten daha hızlı bir parça olan Battalions hızı bir kademe artırarak ortamı germeye başlıyor. Mountains ise, “At The Heart Of Winter”ı andıran şekilde gitar arpejiyle başlayıp devamında orta tempo ilerliyor.
2, 3, 4 ve 5. parçalar, biraz daha dikkat ve zaman istiyorlar. The Storm I Ride gibi kulağa kancayı takıp anında ayarı veren görkemli bir modern zaman hitinden sonra, biraz sıradan gelebilirler. Lâkin söz konusu parçalar hiç de üvey evlat muamelesini haketmiyorlar, tam tersi kendilerine harcanacak emek ve zamanın karşılığını verecek güce sahipler. Artık bundan sonraki dakikalar, albümün diğer 3 hitinin geçit törenine ev sahipliği yapıyorlar. Days Of North Winds, kuzey rüzgârlarını kulaklara taşıyan bir kasırga adeta. Müthiş thrash’vari rifi, Ice Dale’ın ustaca icra ettiği melodik solosu ve Abbath’ın vahşi vokalleriyle birlikte, çok güçlü ve yıkıcı bir etkiye sahip. Sırada albümün en epik parçası yer alıyor. Far Beyond The Quiet, Quorthon’a ithaf edilmiş ve Bathory etkilerinin zirve yaptığı bir çalışma. Sanki Quorthon’un ardından matem tutuyor ve şarkının ortasındaki atmosferik kısımda Abbath’ın vokalleri, Quorthon gelip kendisi söylemişcesine Quorthon gibi yankılanıyor. Ölünün ardından yakılan bir ağıt adeta. Normal sürümün son şarkısı Cursed We Are albümün en süratlisi. Keskin ve hızlı rifi, yerden yere vuran zalim Abbath vokallerinin de yardımıyla, Immortal etkilerinin tavan yaptığı bir parça. Bendeki digipack sürümde Bridges Of Fire ve Shadowed Realms ile bu ikisinin ortasında yer alan, kapakta ise bilgisine rastlanılmayan isimsiz bir akustik parça mevcut. Bu üçünün de diğerleri kadar kallavi olduğunu belirteyim, yetsin.
I, hem Immortal hem de değil. Immortal çünkü Abbath’ın vokalleri burada. Immortal çünkü Demonaz’ın lirikleri burada. Immortal değil, çünkü Armagedda’nın heavy metalin kitabına uygun davulları da var burada. Immortal değil, çünkü Ice Dale’in heavy metal ruhuna uygun melodik soloları da var burada. Her ne kadar enstrüman tonları Immortal’a yakın olsa da, burada oyunun kurallarını heavy metal koymuş.
Bence “Between Two Worlds”, Abbath’ın bir müzisyen olarak o ana kadar kazandığı tecrübelerle, bir dinleyici olarak Kiss, Motörhead, W.A.S.P., Iron Maiden, Manowar, Bathory, Venom, Metallica, Slayer, Kreator, Sodom, Destruction gibi gruplardan kazandığı damak tadını harmanladığı bir albümdü. I ise, kahramanımız Abbath’ın heavy metalin o eski muhteşem günlerine selam çakıp saygı duruşuna geçtiği sağlam bir yan projeydi. Aradan 10 sene geçmesine rağmen hâlâ dipdiri ve hatırlanılır olmasının sebebi, tamamen müzik yapmayı seven bir adamın ellerinde hayat bulmasıdır kanımca.
Kadro Abbath: Vokal, Gitar
Ice Dale: Gitar
TC King: Bas
Armagedda: Davul
Şarkılar 1- The Storm I Ride
2 - Warriors
3 - Between Two Worlds
4 - Battalions
5 - Mountains
6 - Days Of North Winds
7 - Far Beyond The Quiet
8 - Cursed We Are
9 - Bridges Of Fire
10 - Shadowed Realms
@şeyh hulud, Gerçekten katıldığım bir tespit. Hatta bunu birkaç adım ileri götüresim var. Abbath neden Immortal’dan ayrıldıktan sonra, sahnelere I projesiyle dönmedi? Böylece Abbath’tan çok daha kendine özgü bir şeyler dinleme şansına kavuşurduk, zira bu ABBATH albümü bu sene içinde çıkmış albümler arasında çok ön plana çıkamadı. Naçizane fikrim budur.
@Ouz, Çok iyi hatırlıyorum, 2006 yılıma damgasını vuran iki albümden biriydi. Diğeri Amon Amarth’ın With Oden On Our Side albümüydü. Bu ikisinin yüzünden, Iron Maiden ‘ın A Matter Of Life And Death’inin yüzüne dahi bakmamıştım orijinal cdsini almama rağmen.
Kritiği beğenmene sevindim. Benim de amacım okunabilirliği yüksek bir yazı yazmaktı. Zaten iş,güç, derken kırk yılın başı bir şeyler yazıyorum, bari dolu dolu olsun düşüncesiydim yazmaya başlamadan evvel. Teşekkür ve sevgilerimi sunarım Oğuz kardeşim.
Üstad Murat abi, eline-emeğine sağlık, keyifle okudum. Abbath’ın “I” projesiyle devam etmesinin daha iyi olacağına katılıyorum, solo albümü çok tat vermedi. Bakalım IMMORTAL ne yapacak merakla beklemedeyim.
@SERKAN KAYA, Öncelikle senin de bildiğin sebeplerden dolayı, ne zamandır cevap yazamadığım için özür dilerim. Dediğin gibi esas IMMORTAL ne yapacak? Fikrimi soracak olursan, hiç de sıradan bir iş çıkmayacaktır gibime geliyor. Çıkması muhtemel KING DIAMOND(hatta MERCYFUL FATE) albümünden sonra çıkmasını en dört gözle beklediğim albüm, IMMORTAL’ın yoldaki albümü. Görüşmek üzere…
Murat Abi’nin bu yazısı yayımlandığında ben muhtemelen Ege Denizi’nin ılık sularında yüzüyordum. O yüzden ancak okuyabildim. Hoş, o sıcakta da I kritiği okumazdım herhalde, ayrı mesele :)
Diğer bi rezilliğimi söyleyeyim: Murat Abi’ye bu albümü ben haber vermiştim ama albümü hala arşivime katmadım :))
Hayatımın en güzel günlerinden ikisiydi. Katatonia’yı Eskişehir’de izlemiştim. Sabahında çok güzel vakit geçirdiğimiz bir pikniğe gittik. Akşam da Murat Abi gelMİŞTİ ve o dönem takıldığımız Deep isimli bir mekana gitmiştik, yerin altında. …Ve vermiştik coşkuyu Storm I Ride ile.
Neyse, pek de okumaya değer şeyler yazmadım galiba :))
Eline, emeğine, kulağına, yüreğine sağlık Murat Abi!
Bu arada Abbath Reis dahil edilmiş kadroya bu kez de. Umarım izleyebiliriz bu kez.
@Bende Saklı Kalsın, Vay be Deep kafe nice zamandır aklıma gelmiyordu iyi hatırlattın. İyi nostalji yaptım, zira orada da çok güzel saatlerimiz geçmişti. Son olarak, bu albümü ne zaman arşivine katacaksın acaba?
Bu I’nın bitmesine ımmortal’ın dağılmasından daha çok üzülüyorum. Norveç’ten çıkmış en güzel şeylerden biriydi.
02.09.2016
@şeyh hulud, Gerçekten katıldığım bir tespit. Hatta bunu birkaç adım ileri götüresim var. Abbath neden Immortal’dan ayrıldıktan sonra, sahnelere I projesiyle dönmedi? Böylece Abbath’tan çok daha kendine özgü bir şeyler dinleme şansına kavuşurduk, zira bu ABBATH albümü bu sene içinde çıkmış albümler arasında çok ön plana çıkamadı. Naçizane fikrim budur.
2006 yılında döndür döndür dinlediğim birkaç albümden biriydi. Abbath’ın kendine has dünyasına farklı bir bakış atmak çok acayip bir duyguydu.
Ayrıca gayet doyurucu bir kritik, ellerinize sağlık.
02.09.2016
@Ouz, Çok iyi hatırlıyorum, 2006 yılıma damgasını vuran iki albümden biriydi. Diğeri Amon Amarth’ın With Oden On Our Side albümüydü. Bu ikisinin yüzünden, Iron Maiden ‘ın A Matter Of Life And Death’inin yüzüne dahi bakmamıştım orijinal cdsini almama rağmen.
Kritiği beğenmene sevindim. Benim de amacım okunabilirliği yüksek bir yazı yazmaktı. Zaten iş,güç, derken kırk yılın başı bir şeyler yazıyorum, bari dolu dolu olsun düşüncesiydim yazmaya başlamadan evvel. Teşekkür ve sevgilerimi sunarım Oğuz kardeşim.
Hocam eline sağlık
13.09.2016
@Volkan Yılmaz, Teşekkür ederim Volkan
Üstad Murat abi, eline-emeğine sağlık, keyifle okudum. Abbath’ın “I” projesiyle devam etmesinin daha iyi olacağına katılıyorum, solo albümü çok tat vermedi. Bakalım IMMORTAL ne yapacak merakla beklemedeyim.
21.03.2017
@SERKAN KAYA, Öncelikle senin de bildiğin sebeplerden dolayı, ne zamandır cevap yazamadığım için özür dilerim. Dediğin gibi esas IMMORTAL ne yapacak? Fikrimi soracak olursan, hiç de sıradan bir iş çıkmayacaktır gibime geliyor. Çıkması muhtemel KING DIAMOND(hatta MERCYFUL FATE) albümünden sonra çıkmasını en dört gözle beklediğim albüm, IMMORTAL’ın yoldaki albümü. Görüşmek üzere…
Murat Abi’nin bu yazısı yayımlandığında ben muhtemelen Ege Denizi’nin ılık sularında yüzüyordum. O yüzden ancak okuyabildim. Hoş, o sıcakta da I kritiği okumazdım herhalde, ayrı mesele :)
Diğer bi rezilliğimi söyleyeyim: Murat Abi’ye bu albümü ben haber vermiştim ama albümü hala arşivime katmadım :))
Hayatımın en güzel günlerinden ikisiydi. Katatonia’yı Eskişehir’de izlemiştim. Sabahında çok güzel vakit geçirdiğimiz bir pikniğe gittik. Akşam da Murat Abi gelMİŞTİ ve o dönem takıldığımız Deep isimli bir mekana gitmiştik, yerin altında. …Ve vermiştik coşkuyu Storm I Ride ile.
Neyse, pek de okumaya değer şeyler yazmadım galiba :))
Eline, emeğine, kulağına, yüreğine sağlık Murat Abi!
Bu arada Abbath Reis dahil edilmiş kadroya bu kez de. Umarım izleyebiliriz bu kez.
21.03.2017
@Bende Saklı Kalsın, Vay be Deep kafe nice zamandır aklıma gelmiyordu iyi hatırlattın. İyi nostalji yaptım, zira orada da çok güzel saatlerimiz geçmişti. Son olarak, bu albümü ne zaman arşivine katacaksın acaba?
Bu albüme ben “best of both worlds” diyorum.