Emre Görür
“Panem, circenses, credulous descent
A Gadarene charge into endarkenment”
(Anaal Nathrakh, “Endarkenment”, 2020)
Yavaş yavaş yapay zekânın geldiği seviyeyi ve bunun olası sonuçlarını idrak etmeye başladık. Yapay zekâ gittikçe daha fazla gündelik hayatımıza dâhil oluyor ve biz de kendimizi onunla bağlantılı tartışmaların içerisinde buluyoruz. Metal müzik bağlamında düşünürsek, Deicide’ın son albümü “Banished by Sin”in kapağı, onun “From Hell I Rise”ınkiyle benzerliği, The Metal Archives’in yapay zekâ tarafından üretilen müzikleri siteye almama kararı gibi konu başlıklarımız var artık. Dahası, yapay zekânın bizi işsiz bırakacağı argümanı dahi azımsanmayacak bir kesim tarafından kanıksanmış durumda. Bir şeylerin radikal tarzda değişebileceğini hissediyoruz.
Aslına bakılırsa, uygarlık özellikle 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren görece durağan bir seyir izledi. Daha doğrusu, bilimkurgu filmlerine de yansıyan öngörüler oldukça geriden takip edilebiliyor. Örneğin, otomotiv teknolojisinde kat edilen yolun pek de etkileyici olduğu söylenemez. Uçan arabalar bir yana, daha fosil yakıtlardan bile kurtulunabilmiş değil. Doğal kaynaklar hızla tüketilip dünya nüfusu kontrolsüz biçimde kabarırken uygarlık kendisine yeni ufuklar açacak bir teknolojik atılıma ihtiyaç duyuyor.
* * *
İnsan uygarlığının tarihsel olarak iki büyük teknolojik devrim temelinde yükseldiği iddia edilebilir. Son buzul çağını takip eden Neolitik Devrim, genel olarak kabul edildiği üzere, insanlık tarihinde bir yarılma yarattı. İnsanın doğayla uyum prensibini bir kenara bırakmasını mümkün kılan bu Toprak Devrimi’ydi. Artık toprağı, hayvanları ve giderek kendi cinsini “köleleştirmeye” dayanan bir süreç başlıyordu. Uygarlığın bu ilk aşamasında, insan doğayla arasına duvarlar örmeye çalışarak kendisi için bir gerçeklik oluşturmaya girişti.
Bu çifte ontoloji, yani doğa-toplum düalizmi uygar düşüncenin temeli olagelmiştir. Toplum asla doğanın bir alt gerçekliği olarak ele alınmaz, çünkü insanı diğer hayvan türlerinden kategorik olarak ayırmanın, ona öznelik atfetmenin yolu bu ikiliktir. Toplum doğayı gerilettikçe öznenin (bilincin, özgürlüğün, tinin…) alanının genişlediği düşünülür. Bu bağlamda uygarlıkla aydınlanmayı özdeş süreçler olarak yorumlamak dahi mümkündür. Aydınlanma, teknolojinin sonuçları karşısında gözleri kamaşan insanın gördüğü tanrılık sanrısıdır.
Fakat teknoloji düzeyi kümülatif tarzda yükselme eğilimi gösterse de, uygarlıklar yapısal krizlerle, yok oluşlarla yüzleşmek durumunda kalırlar. “İnsanın uygarlık dediği şey hep çöllerde biter” ve hâliyle aydınlanma dönemleri uygarlıkların seyrinden direkt etkilenirler.
Bunların başlıcası olan ve bugün Aydınlanma Çağı diye bildiğimiz olgu çöküş semptomları gösteren Batı uygarlığının sömürgecilik sayesinde kendisini yeniden-üretmesinin bir çıktısıydı. Bakir denebilecek yeni diyarların kontrol altına alınmasının sağladığı maddi temel Batı’ya ideolojisini güncelleme, bireye alan açma imkânı tanıdı ve bunun bir teknolojik devrimle bütünleşmesi sürece büyük bir ivme katarak günümüz dünyasını belirleyen etkiler yarattı.
Bu gerçekliğin içine doğduk. Yaşadığımız şehir toplumları ve onların ekonomik, sınıfsal yapıları uygarlık tarihinin ikinci büyük teknolojik gelişmesi olan Sanayi Devrimi’nin bir neticesi. Ancak yapay zekânın ulaştığı seviye bize bunun sonuna gelinip gelinmediğini sorgulatıyor. İnsanlık tarihinin ana kavşaklarından birinde bulunuyor olabilir miyiz?
Aslında süreç internetle başladı. Burada teorik açıdan en önemli husus internet temelli bilişim devriminin toplumsal gerçeği maddi ve sanal gerçeklik olarak ikiye bölmesi. İnsani gerçeklikte bu şekilde yeni bir alan açılması onu potansiyel olarak üçüncü büyük teknolojik devrim kılmak için yeterli bir temel. Yapay zekâysa bu devrimin açık ara en mühim ve en dinamik sonucu olarak işlevleniyor.
Bilhassa akıllı telefonların ortaya çıkmasıyla birlikte bu dönemin başlıca karakteristiklerinden biri belirginlik kazandı. Bilgiye ulaşmak kolaylaştıkça insanın veriyi kendi bünyesinde depolama ve işleme ihtiyacı azalıyor. Yapay zekânın gelişimiyle insanın beynini kullanma oranı arasında bir negatif korelasyon mevcut. Şimdiden metin üretme, görsel oluşturma, tasarım, seslendirme, kodlama gibi alanlarda ilgili konuya dair teknik bilgiye sahip olma ihtiyacı oldukça azalmış durumda. Artık yabancı dil öğrenmek gibi faaliyetler gereksizleşmeye başlıyor. Kısacası, bilgi-insan bağlantısının giderek koptuğundan bahsedilebilir.
1997’de Deep Blue’nun satrançta dünya şampiyonu Garry Kasparov’u yenmesi çoğunluk açısından beklenmedik bir gelişmeydi. Şimdiyse dengeler ciddi oranda değişmiş bulunuyor. Geçen 27 yılın ardından yapay zekâ kullanılan neredeyse bütün değerlendirme ölçütlerinde insan düzeyini aşmaya başladı. İnsanların bilişsel kapasitesinin bundan böyle yapay zekâyla rekabet etmeye imkân tanımayacağı bir döneme giriliyor.
İnsanın düşünsel yeteneğinin yapay zekânınkinin gerisinde kalması ister istemez ona olan ihtiyacın giderek azalmasını beraberinde getirecek. Hâlihazırda yapay zekâ kaynaklı işten çıkarmaların belli sektörlerde rutin hâle gelme eğilimi gösterdiği söylenebilir. Yapay zekânın kafa emeğine dayalı işleri insandan daha hızlı, daha verimli, daha doğru şekilde gerçekleştiriyor olması modern toplumun yapısında radikal değişiklikleri koşullayacak. Küresel ölçekte devasa işsizlik dalgaları oluşması, yeni bir “makine kırıcılar” kuşağının ortaya çıkması gayet olası görünüyor.
Bu noktada Sanayi Devrimi ile birlikte kategorik anlam kazanan bir ayrıma geliyoruz: Kafa ve kol emeği. Bu işbölümü modern toplumun kurucu unsurları arasında yer aldığı gibi, onun ortadan kaldırılması da komünizmin koşullarından biridir. Velakin, bu ütopik beklentinin aksine, mevzubahis ikilik bir daha bir araya gelmemek üzere kopma eğilimi sergiliyor. Sanayi Devrimi’nde makineler kol emeği alanına kısmen sirayet edebilmişlerdi. Günümüzdeyse kafa emeği alanında yapay zekânın önü fazlasıyla açık.
İnsanın bilgiden uzaklaşması ve zihinsel kapasite yetmezliği sebebiyle kafa emeği alanından dışlanmaya başlaması onun bir “cahiliye” devrine itileceğine işaret ediyor. Bu yazıda, Anaal Nathrakh’ın son albümündeki isimlendirme benimsenerek, bu olguya “kararma” (endarkenment) çağı denilecek.
Fakat madalyonun bir yüzü daha var. Odak insandan yapay zekâya kaydırıldığında uygarlığın aydınlanma ülküsünden vazgeçmediği, tersine onun daha güçlü bir zeminde yeniden kurgulanmaya çalışıldığı fark ediliyor.
Mevcut durumda yapay zekâ henüz emekleme aşamasında. Hâlihazırdaki bütün yapay zekâ uygulamaları yapay özel zekâ başlığı altında değerlendiriliyor. Yani hepsi denklem çözmek, Go oynamak gibi spesifik bir alan için geliştirilen yazılımlar. Ayrıca var olan verileri derlemeyi aşabildiklerini, bunları bağlantılandırarak bilgiyi bütünsel biçimde işleyebildiklerini söylemek pek mümkün değil. Ama bunun bir noktada aşılması ve yapay genel zekâ, teknolojik tekillik gibi isimlerle anılan bir zekâ patlaması yaşanması öngörülüyor.
Aslında yapay zekâ kendi özneliğini kurma sürecindeki sanal gerçeklik diye nitelenebilir. Söz konusu teoriye göre, yapay zekâ insanın entelektüel kapasitesini kategorik olarak aştığında artık onun müdahalesine ihtiyaç duymayacaktır. Kendisinin daha gelişmiş sürümlerini üretebilecek bir makine zekâsı düşünün. Bu zekâ sonsuza yönelen bir döngü içerisinde kendisini mükemmelleştirebilir ve muhtemelen kısa sürede ulaşacağı seviye dahi insanın tahayyül sınırlarını zorlayacaktır.
Açıkçası bu sanal aydınlanma projesinin orijinalinin oldukça geliştirilmiş bir versiyonu olduğunu belirtmek lazım. Biyolojik limitleri olmayan, fiilen ölümsüz bir makine zekâsı pekala tanrımsı bir hüviyet kazanabilir.
Burada yalnızca “ufak” bir sorun var. Zekâ patlaması sonrasında makineler neden insan denen ilkel yaşam formuna hizmet etmeyi sürdürmek istesinler? İnsan o noktada hangi araçlara başvurarak yapay zekâyı kölelik pozisyonunda tutmayı başarabilecek? Makinelerin insan ırkını yok etmeye yönelmeyeceğinin ne gibi bir garantisi var? Tekillik sonrasında insan bedeninin yapay zekâyla bütünleştirileceği, insanla makine arasındaki ayrımın ortadan kalkacağı öngörüsünün bir dilekten fazlası olduğunu iddia etmek hâlihazırda pek mümkün değil.
Varacağı nokta ne olursa olsun, zekâ patlaması gibi bir olasılığın yaratabileceği sonuçlar insanlık tarihindeki diğer teknolojik devrimlerin çok ötesindedir, ancak bu tarihin “öznesi” artık insan olamaz. Teknolojik tekillik post-insanlık çağına geçiş demektir.
İkinci bölümde görüşmek üzere.
Emre gerçekten eline sağlık. Sitede yer almasına çok mutlu olduğum bir yazı. Görsellerin yazıyı okuttuğun yapay zekâ tarafından hazırlanmış olması da çok güzel olmuş.
Daha detaylı bir şeyler yazacağım müsait olduğumda.
Önceden enstrümantal müzikler yapıp küçük miktarlara satıyordum. Eğer bu tarz müzikler yapabiliyorsanız Unity Asset Store gibi platformlardan da pasif gelir kaynağı elde edebilme imkanınız mevcut(tu). AI gelişince artık kimseden teklif gelmiyor. Çünkü bu müziklere ihtiyaç duyanlar zaten kısıtlı imkanlara sahip; yazılım, sinema, reklamcılık vb. sektörlere yeni atılanlardı. Bu şekilde yapay zeka (şimdilik) Hans Zimmer’ı işinden edemese de amatör müzisyen ve ressamları işinden etmeye başladı.
Ben de hobisine Türk edebiyatı şiirlerini Metal müziklere çevirip dinlemeye başladım, zevkli oluyor. Bazen gerçekten muazzam işler ortaya çıkıyor.
Şunun 1.34 – 1.54 ve 2.03 – 2.22 arası sololarına bakar mısınız mesela? Mükemmel çalmamış mı yahu Eyay’a bak sen, ben emretmememe rağmen Alex Skolnick’lik yapası tuttu şerefsizin.
https://voca.ro/1Lf218hO9Lio
Bu yazı için teşekkürler güzel bir yazı olmuş ancak katılmadığım bazı noktalar var. Dün okurken aklımda bir şeyler canlandı ama akşam ancak yazabildim bugün de şimdi tekrar üstünen geçip anlatım bozuklukları için chatgpt’ye de düzenletip buraya yazma fırsatım oldu.
Bence bilim kurgunun olayı biraz da bol keseden sallamak. Bilim kurguda genellikle 70′lerdeki petrol krizi ya da iklim değişikliği gibi dünya tarihindeki önemli krizleri görmüyoruz. Ayrıca yapay zeka ilk kez 50′lerde gündeme geliyor ve sonrasında Amerika hükümetinden büyük kaynak aktarımı yapıldığından, yapay zeka araştırmacıları 20 yıl içinde büyük gelişmeler olacağını iddia ediyorlar. Ancak bu hedeflere ulaşılamayınca para akışı kesiliyor ve bu döneme yapay zeka kışı deniyor. Bu durum, yapay zeka tarihinde iki kez yaşandı. Günümüzde bazı büyük şirketlerin yöneticileri ve CEO’ları da benzer şekilde abartılı iddialarda bulunuyor, çünkü bu sayede yatırım alıyorlar. Her şey yine parayla ilgili.
Bu noktada yavaş ilerlediğini düşünmek öznel bir görüş. Her yıl transistörler daha da küçülüyor ve bu da işlem gücünü artırıyor. Ancak Ray Kurzweil gibi 2030′da Genel Yapay Zeka’ya (AGI) ulaşılabileceğini düşünmüyorum, çünkü önümüzdeki tek engel işlem gücü değil, çok daha büyük engeller var. Ray Kurzweil’ın dikkat çekici açıklamalar yapmasının nedeni, yanlış hatırlamıyorsam, Google’ın yönetim kurulunda yer alması. Bunu düşünürsek, evet yavaş ama ben yavaş olduğunu düşünmüyorum. İnsanlık tarihinde her yıl, bir önceki yıllara göre daha hızlı gelişiyor. İkinci Dünya Savaşı sonrası dönemdeki teknolojik gelişim, önceki dönemlere göre daha hızlıydı. Bir de şu var: her zaman bazı başarılar elde edilince insan iştahı kabarıyor ve gözünü aşırı yükseklere dikiyor. Bu, insanlığın güçlü yanı ama aynı zamanda bir dezavantajı da olabilir.
Bence bir kırılmanın ortasındayız ama bu kırılmanın başlangıcı internetin bulunmasıydı. Bu sayede, insanlık geçmiş çağlarda ürettiği veri miktarını bir yıl gibi kısa sürede üretmeye başladık. Yapay zeka büyük veri olmadan var olamazdı ve bu engel ortadan kalktı. Şimdi yapay zeka teknolojileri, tarihi bir kırılma eşiğine geldi.
Yapay zeka ile beynimizi kullanma arasında ciddi bir negatif korelasyon yok. Dil öğrenmek hala önemli çünkü bir kültürü tanımanın en iyi yolu dilini öğrenmektir. Her dil ile farklı bir düşünme biçimi kazandığımız bilindiğine göre, dil öğrenmek belki herkesin yaptığı bir iş olmaktan çıkacak ama bazı insanlar dil öğrenmeye devam edecek. Tüm dünyanın tek bir dili konuşacağını sanmıyorum. En kötü ihtimalle bir çip beynimize takılır ve İspanyolca gelen cümleyi Türkçeye doğrudan çevirir. Dil öğrenme hiçbir zaman ölmeyecek ama azalacak.
Teknik bilgiye hala çok ihtiyaç var. Kodlama işini eskisinden daha az kendim yapıyorum, ancak bu teknik bilgi değil, pratik dil bilme becerisi gibi bir şey. Bu sene tezim üzerine çalıştım ve yer yer hiç kod yazmadım ama teknik bilgim olmadan kod yazdırsaydım hiçbir sonuç elde edemezdim. İşlerin hızlanmış olması bilgi ihtiyacının azalmış olması anlamına gelmiyor; Teknik bilgiyle ya da tecrübeyle yapay zekaya ne verdiğin ve nasıl yönlendirdiğin çıktı kalitesiyle arasında ciddi bir ilişki var en azından belli bir kalitenin üzerinde bir çıktı elde etmek için.
Lisans öğrencisiyim ve tez çalışmam daha önce çalışmadığım bir konu üzerindeydi. İlk denemelerim hayal kırıklığıydı, yapay zekaya kod yazdırmış olsam bile. Ancak bol araştırmayla teknik bilgimi geliştirince başarı elde etmeye ve çalışmamı bir heykeltıraş gibi yontmaya başladım. Metin, görsel, video, reklam, ses ve şarkı üretiminde de böyle.
Yakın zamanda Toys “R” Us tamamen yapay zeka ile bir reklam oluşturdu ve çok başarılıydı. Ben böyle bir reklam oluşturamazdım, muhtemelen iyi birkaç reklamcının çalışmasıyla oluştu. Ne bir stüdyo ne de oyuncusuz harika bir reklam çıkmıştı. Linkini buraya ekleyeceğim: https://www.youtube.com/watch?v=ah4kzfuc3wo
Yani, ressamlar her zaman olacak ve iyi ressamlar her zaman aranacak. Para kazanan ama çok iyi olmayan ressamlar elenecek. Resim yapmaktan inanılmaz para kazanan dünyaca ünlü ressamlar ve bunu hobi olarak yapanlar olarak ayrılacak.
Mesela herkes Photoshop yapabilmeye başlayacak çünkü bu araçları kullanmayı bilme ihtiyacı ortadan kalkacak ama yine bu alanda çok iyi olanlar daha hızlı daha verimli bir şekilde çalışmalarına devam edecekler.
AGI’ya (Genel Yapay Zeka) hala çok var diyerek insanın düşünsel yeteneğini geride bıraktığı iddianıza katılmıyorum. İnsan olmadan yapay zeka şu an hiçbir şey denebilir. Evet, bazı insanları işsiz bırakacak ama her endüstri devrimi işleri tamamen değiştirdi ve daha fazla iş imkanı yarattı. Buna ayak uyduramayanlar işsiz kalacak. AGI’ya ulaşmaya yakın değiliz. Bugünkü ChatGPT, Gemini, Claude gibi Büyük Dil Modelleri (LLM’ler) ile AGI’ya ulaşılmayacak. Buna erken AGI demek doğru değil; çözülmesi gereken çok farklı sorunlar var. Daha iyi LLM modelleri geliştirmek AGI’ya ulaşma basamakları değil. Yapay zeka araçları hayatımıza girdi ve pazarlamak için AGI etiketi takıldı.
İlk günlerde milyonlarca insan ChatGPT’yi denedi; Instagram’dan daha hızlı milyonlarca üye sayısına ulaştı. Ancak yapay zeka araçlarını düzenli kullanan insan sayısı çok az. Birçok kişi bu araçları duydu ama kullanmıyor ya da ilk günlerde kullanıp unutanlar çoğunlukta. Ben belki her gün kullanıyorum ama bunu her gün kullananların sayısı o kadar yüksek değil.
Eğer gelişmiş bir yapay zeka ortaya çıkarsa, kendini sürekli geliştirecek bir nevi tanrı olacak. Biz, yapay zeka ve genetik mühendisliği vb. teknolojiler ile tanrıcılık oynamayı seven bir memeli türüyüz. Bu açıdan yazdıklarınıza katılıyorum. Terminator senaryoları bilim kurgu ve üzerinde düşünmek güzel, ancak buna çok uzağız. Nasıl olacağını ve nasıl sonuçlanacağını kestirmek çok zor.
Eğer komünizmi tek bir noktaya indirgemek gerekirse, bu kafa ve kol emeğini ortadan kaldırmak değil, üretim araçlarının üzerindeki özel mülkiyeti sona erdirmektir. Makineleşme ve otomasyona karşı bazı sol görüşler öne sürülse de, sol entelektüel camiada bu görüşlerin yanlış olduğu kabul edilmiştir. Sosyalizm veya komünizm, teknolojiye, otomasyona veya verimliliğe karşı değildir; bunların zenginlerin kâr amacıyla değil, toplumun yararına geliştirilmesini savunur. Sol düşünceler, fabrikaları veya yapay zekayı kapatmayı değil, bunları insanlık yararına kullanmayı savunur.
Sol fikirler, sanayi devrimiyle ortaya çıkan burjuva sınıfına karşı, ezilen işçi sınıfının haklarını savunmayı ve emek sömürüsünü durdurmayı amaçlar. Emek sömürüsünü durdurmanın yolu, kafa ve kol emeğini ayıran teknolojik gelişmelere karşı olmak değil, aksine bunları desteklemektir. Üretimde verimlilik, fabrikalaşma ve sanayileşme sayesinde günde 8 saat çalışma mümkün olmuştur. Teknolojinin hızla gelişmesiyle, haftalık çalışma gününü 4 güne düşürme veya günlük çalışma saatlerini 6 hatta 4 saate indirme fikirlerini ilk ortaya atanlar sol düşünürlerdir. Kapitalizm ise, artan verimlilik ve üretim hızına rağmen çalışma saatlerinin aynı kalmasını ve ücretlerin düşmesini ister. Paul Lafarge, “Tembellik Hakkı” kitabında, 1880′lerde günde 4 saat çalışmayı savunan ilk kişi olarak bilinir. Thomas Moore’un “Ütopya” kitabında da benzer ancak 17. Yüzyılda yazılmanın etkisiyle ütopik bir komünizm anlatısı vardır. Ancak Marx ve Engels’in amacı, bilimsel sosyalizmi inşa etmektir; bu nedenle, teknolojiye veya gelişime kapalılık söz konusu olamaz, çünkü bu, bilimsel sosyalizmin özüne aykırıdır.
Ütopik komünizm, erken dönem sosyalist düşünürler tarafından geliştirilen, ideal bir toplum vizyonunu temel alır. Bu düşünce, eşitlikçi ve adil bir toplumun hayalini kurar, ancak genellikle bu hedefe nasıl ulaşılacağına dair somut planlar sunmaz. Thomas More’un “Ütopya” kitabı, ütopik komünizmin klasik bir örneğidir; bu eserde, özel mülkiyetin olmadığı, eşitlik ve adaletin sağlandığı bir toplum tasviri yapılır. Ütopik sosyalistler, genellikle toplumsal reformlarla bu hedeflere ulaşılabileceğini savunur, ancak Marx ve Engels, bu yaklaşımı yeterince gerçekçi bulmaz ve bilimsel sosyalizmi savunurlar. Bazı çok önemli ve çok bilinen ütopik sosyalizm kitapları:
• Thomas More – Ütopya (Utopia): 1516 yılında yazılan bu eser, özel mülkiyetin olmadığı, herkesin eşit ve adil bir şekilde yaşadığı hayali bir adayı tasvir eder. Ütopya’da insanlar, ortak mülkiyet altında çalışır ve herkesin ihtiyaçları karşılanır.
• Platon – Devlet (The Republic): Platon’un bu eseri, ideal bir toplum düzenini tartışır. Bu toplumda filozof krallar yönetir, özel mülkiyet ve aile kavramları kaldırılır, ve herkesin ortak iyiliği için çalışılır.
• Campanella – Güneş Ülkesi (The City of the Sun): 1602 yılında yazılan bu eser, güneşin etrafında düzenlenmiş bir şehirde yaşayan insanların eşit olduğu bir toplumu tasvir eder. Ortak mülkiyet ve iş bölümü bu toplumun temel taşlarıdır.
• Etienne Cabet – İkarya (Icaria): 1840′larda yazılan bu eser, eşitlikçi bir toplumda herkesin ortak mülkiyet altında yaşadığı ve çalıştığı bir toplum tasvir eder. Cabet, toplumu kooperatifler ve ortak yaşam üzerine kurar.
• William Morris – Hiçbir Yerden Haberler (News from Nowhere): 1890 yılında yazılan bu eser, endüstriyel kapitalizmin çöküşü sonrası oluşan bir toplumu tasvir eder. Morris’in ütopyasında, insanlar doğayla uyum içinde yaşar ve mülkiyet kavramı ortadan kalkmıştır.
Bilimsel sosyalizmin temeli, hayalci yaklaşımlardan ziyade gerçekçi ve pragmatik yöntemlerle toplumsal eşitliği sağlamaktır. Bu nedenle teknoloji ve ilerlemeye açık olmayı savunur. Marx ve Engels, yalnızca iktisat alanında değil, sosyoloji, psikoloji ve diğer pek çok alanda önemli katkılar yapmışlardır. Örneğin, Karl Marx’ın “İntihar Üzerine” adlı eseri, kadınların erkek egemen toplumda yaşadığı baskıları ele alarak, toplumsal cinsiyet eşitsizliğine dikkat çeker.
Günümüzde sol fikirler, tıptan bilime, toplum biliminden teknolojiye kadar birçok alanda etkili olmuştur. Sol düşünürler, teknolojiyi ve otomasyonu toplumsal refahı artırmak için kullanmayı savunurken, kapitalizmin sadece kâr odaklı yaklaşımını eleştirirler. Bu bağlamda, ilerlemenin herkes için daha iyi bir yaşam sağlamak amacıyla kullanılmasını isterler. Teknolojinin gelişimiyle birlikte çalışma saatlerinin azaltılması ve verimliliğin toplumun genel yararına kullanılması gerektiğini savunurlar. Her alanda alanında çok değerli sol düşünürler çıktı ve bu düşünürler önemli katkılar yapmışlardır ve bugün bu fikirler, birçok disiplinde önemli etkiler yaratmıştır.
Sonuç olarak, komünizmin özünde, insanlığın ortak yararı için üretim araçlarının üzerindeki özel mülkiyetin kaldırılması yatar. Bu hedef, teknoloji ve ilerlemenin doğru kullanımı ile desteklenir ve toplumun genel refahını artırmayı amaçlar. Sol fikirler, yalnızca ekonomik adaleti değil, aynı zamanda bilimsel ve teknolojik ilerlemeyi de kapsar.
03.07.2024
@Frostauðn, eline sağlık.
03.07.2024
@Ahmet Saraçoğlu, Bence elinden ziyade ChatGPT’sine sağlık Ahmet.
Özellikle maddelemeli olan kısım, “Sonuç olarak” şeklindeki kapanış paragrafı ve cümlelerdeki imla hataları “Ben ChatGPT’yim!” diye bağırıyor. Keza https://surferseo.com/ai-content-detector/ aracı da benim düşüncelerime katılıyor.
“Sonuç olarak” bir lisans öğrencisi olarak metal sitesine göndereceğin yorumu da yapay zekâya yazdırmazsın…
04.07.2024
@Ouz, Ben de baktım attığın linkteki sonuçlara %93 Human %7 AI sonucu çıktı. Evet o kitapların ikisini okudum ancak kendisinden o kitaplar hakkında bilgi vermesini istedim zaten bilgim olan kitaplar okumamış olsam da hakkında çok yazılar okudum bu ütopik sosyalizm hakkında. Metni hem Türkçe hem de yapay zekaya ingilizceye çevirtip gönderdim bu seferde sonuç %83 Human ancak beni suçladığın gibi bir durum yok ağırlık hala Human. Yapay zeka kullanım senaryom da yine kendi metin içerisinde sunduğumdan farklı değil. :) İşleri hızlandırmak için yapıyorum çünkü ya buraya fikirlerimi yazamayacaktım ya da kendim yazıp düzenlemesini AI’ya yaptırcaktım. Bu kadar iyi yazılmış bir yazıya ilk word’de yazdığım taslak halde göndersem Emre’ye de her okuyana da ayıp olacaktı. Bu arada sen belki bilmezsin ama Prompt Engineer diye eğitimler veriliyor bu AI araçlarını verimli kullanma eğitimleri ona nasıl prompt vereceğinin eğitimi açık açık ilerinizi yaparken AI’ı kullanın hızlandırın süreçleri diyorlar. İnsanlar yeri geliyor iş maillerinin özetini yaptırıyorlar sadece o özeti okuyorlar bazen ona cevap yazıp cevabı yapay zekaya düzelttiriyorlar. Herkes vaktini verimli kullanmak için iş hayatında bile kullanıyor ben burada alt tarafı forumda %17′lik bir kullanım yapmışım. %17′lik kısım “Ben ChatGPT’yim!” diye bağırıyor değil mi? :) Ya utanma olsa sen de en azından sonuçları da paylaşırdın o aracın % kaç AI % kaç Human belirlemiş diye rezil bir insansın tek kelimeyle. Düşündükçe sinirleniyorum ama gerek yok senin seviyene inmeye.
https://hizliresim.com/a3yz2f0
Onun dışında hepsini ben yazdım daha sonra paragraf paragraf düzelttirdim bu paragrafların hepsinin ana kaynağı benim fikir ya da başka bir şey konusunda zaten karşı sav üretmemişsin. Bunu saklamaktan utancak olsam açık açık yazmam chatgpt’ye düzenlettirdim diye. Merak ediyorum sadece bir Zafer Partili olarak söylediklerime karşı argüman üretemeyince buradan saldırmak istemiş olabilir misin?
Lisans öğrencisiyim ve hala tezim üzerine çalışıyorum aynı zamanda şu an bir stajın ortasındayım hafta içi ölü gibi oluyorum şu an için elimden gelen bu kadar ben yazıyı beğendiğimi zaten ekledim sadece bazı kısımlara itirazlarım vardı onları belirttim burada akademik bir makale yayınlamıyoruz altı üstü forum ayarında bir sitede saygılı bir şekilde tartışma ve beyin fırtınası yapıyoruz. Yani neredeyse akademik intihal yapmış koca bir makaleyi chatgpt’ye yazdırmış gibi suçluyorsun. Ben ne kadar uzun yazdığımı bile buraya gönderdikten sonra fark ettim çünkü bir nevi aklıma gelen her şeyi ilk word dosyasında döktüm tekrara düştüğümü ya da anlatım bozukluklarına bakmadan. Çünkü ilk okumadan sonra kendi düşündüklerimi yazarken de yine yazıyı paragraf paragraf okuyarak yazıyordum. Kendim yapay zeka ile ilgilenen bir lisans öğrencisiyim burada sadece teknik kısımlara girmeden kendi fikirlerimi paylaşmak istedim ben bu konuda bu kadar karamsar değilim dedim ve bunu maddelendirerek anlatmaya çalıştım. Neyse ben senin amacını da ruhunu da biliyorum dert değil sadece öyle bir yazmışsın ki kendim bile rahatsız olup kontrol ettim.
05.07.2024
@Frostauðn, “altı üstü forum ayarında bir sitede saygılı bir şekilde tartışma ve beyin fırtınası yapıyoruz.”
“rezil bir insansın tek kelimeyle. Düşündükçe sinirleniyorum ama gerek yok senin seviyene inmeye.”
“ben senin amacını da ruhunu da biliyorum”
Sen bayağı komik bir arkadaşsın ya.
Görünen o ki tartışmanın seviyesi, öne sürdüğün savunmanın kalitesinden daha hızlı düşüyor. Kendini müdafaa etmeye çabalarken konu saptırman ve ad hominem’e sarılman da bunun göstergelerinden bazıları tabii.
Zafer Partili ve TÜRKÇÜ olmam, anladığım kadarıyla ardını epey yakmış ve bu acının tadını ya da sana yaşattığı hazzı unutamamışsın. Ne yazık ki ben senin, hangi tartışmada, nasıl argümanlar sunduğunu anımsamıyorum bile. Sana ya da düşüncelerine ne kadar değer atfettiğimi var buradan ölç işte.
Bak, sana ardını yakacak bir şey daha göstereyim:
https://i.hizliresim.com/b10f4n0.png
ChatGPT abonelik açtığından beri üyeyim ve ilk aboneliğim, senin de gördüğün üzere 3 Mayıs TÜRKÇÜLER GÜNÜ’nde başlamış. İtiraf et, hoşuna gitti, değil mi?
Hâlâ ChatGPT kullanıyorum ve verdiği standart yanıtlardan; nasıl bir üslup kullandığını, hangi ifadelerde tekrara düştüğünü, kelime/cümle kalıplarını ve benzeri durumları biliyorum, metinleri tararken bunları kolayca anlıyorum. İşim, “dil” üzerine olduğu için bu hususları tahlil etmem kolaylaşıyor. Bir de “Prompt Engineering” filan demişsin; hadi ya, harbiden böyle bir şey mi varmış? Allah Allah?
Elinden binlerce değil, on binlerce sayfalık metin geçmiş, binlercesini hazırlamış, yüzlercesinin editörlüğünü yapmış biri olarak sana çeşitli tüyolar verecektim lakin takındığın tavır nedeniyle bundan vazgeçtim. Ama yine de değinmeden geçmeyeyim. Yazına göz gezdirmeye başladığımda gördüğüm ve metnin bir kısmını yapay zekâya yazdırdığın fikrine varmamdaki ilk nokta, sunduğun metindeki akış problemiydi. Yorumda “Sol fikirler,” şeklinde başlayan paragrafa kadar kendi düşüncelerini, yine kendi üslubunla doğrudan anlatmışsın ama sonra didaktik, mekanik, geniş zaman kipli bir anlatım başlamış. Maddeleme kısmı da zaten tüy dikmiş, bunu sen de kabul ediyorsun. Ayrıca profesyonel arenada AI Detector’lar tarafından %93 %7 ve AI tarafında daha üst değerlerde tespit edilen bir iş yapmaya çalış bakalım, ne oluyor.
Unutmadan, yarınki Türkiye-Hollanda maçını izlemeni önermem, ekranda göreceğin binlerce BOZKURT işareti canını epey sıkabilir.
Selametle, bilimsel sosyalist arkadaş.
05.07.2024
@Ouz, @Frostauðn, olayı kişiselleştirme konusunda sıkıntı içermiyordur diye düşünerek tamamını okumadan yayınladığım ve tabii ki de yine sorun çıkmasına neden olan yorumlar…
Frostauðn, daha önce de benzerleri olmuştu. Lütfen sana eleştiri getiren, muhalefet eden, sana iğnelemede bulunan, seni hakaret etmeden gıcık eden insanlara anında “rezil bir insansın tek kelimeyle” gibi şeyler yazma. Ben bu ifadeyi görseydim yorumun yayınlanmazdı ya da o kısmı çıkarılıp yayınlandı ama nedense bu site kitlesine her daim güvenmek gibi bir huyum var. Taraf tutmuyorum, aynısını gaza gelip Ouz yapsa aynısını ona derdim ve gerçekten diyeceğimi de en iyi Ouz biliyor. Sana haksızlık eden, sana iftira atıldığını düşündüğün bir yorum olsa bile rezilsin şusun busuna gitmesin iş rica ediyorum.
Emre Görür’ün emek verip gayet güzel yazdığı bir yazının altını böyle bir tartışmayla doldurmak istemediğim için bu konuda başka yorum yayınlamayacağım. Böyle kalsın.
04.07.2024
@Frostauðn, öncelikle kapsamlı mesajın için teşekkürler. Çoğu konuda benzer şekilde düşünüyoruz aslında.
Yapay genel zekaya ulaşmanın teknik olarak mümkün olduğunu düşünmek dışında Ray Kurzweil ile bir bağlantım olduğunu sanmıyorum, fakat henüz buna çok uzak olduğumuzdan da hiç emin değilim. Senin de değindiğin gibi, süreç gittikçe ivme kazanıyor. Birkaç kritik gelişmeyle görüntü tamamen değişebilir.
Şunu da belirtmek lazım: Yapay zekanın işsizlik dalgası yaratması için bir işi insan kontrolü olmadan kusursuz şekilde yapabilmesi zorunlu değil. Çeviri örneğinden gidelim. Yirmi çevirmenin bir haftada ürettiği işi yapay zeka ve iki kalifiye çevirmen birkaç günde tamamlayamaz mı mesela? Bu durumda şirket niye diğer on sekiz kişiyle devam etsin?
Ben de şahsen şu anda yapay zekaya çok az başvuruyorum. Suno’yu biraz inceleyip bıraktım mesela. Ama yazılıma “Artillery’nin ‘By Inheritance’ı tarzında bir albüm yarat, vokallerde eski Metal Church elemanı David Wayne olsun” gibi komutlar verebildiğim noktada bu durum tamamen değişir. Henüz biraz erken.
Sosyalizm mevzusuna gelirsek, Marx ve Engels’e göre kendi teorilerinin bilimsel, diğer sosyalistlerinkinin ütopik olması bizim için bir anlam ifade etmek zorunda değil. Bugünden bakarak onların da diğerleri gibi ütopik sosyalistler olduklarını söyleyebiliriz. Sonuçta üretici güçlerin gelişmesinin Batı Avrupa’da bir devrimi koşullayacağını ve bunun bütün dünyaya yayılacağını düşünüyorlardı, fakat hiç de öyle olmadı. Bence onların teorisinin temel sorunu ücretli köle olarak gördükleri ve 1840’larda çok kötü koşullarda yaşayan işçilerin vatandaşa dönüşebileceğine hiç ihtimal vermemeleri. Çok temel bir konuyu, sömürgeciliği dikkate almadılar. Sömürgelere sahip olmak burjuvaziye kazancının bir kısmını alt sınıflarla paylaşma imkanı tanıdı. Bu da Marksizmin bütünlüğünü parçaladı.
Diğer yandan, Marksizm tabii ki teknolojik gelişmelere karşı değildir. Zaten Marx’ın teorisi teknolojik determinizm. Ona göre tarih üretici güçlerle üretim ilişkilerinin bir “mücadelesidir” ve belirleyici olan üretici güçlerdir.
Benim yazıda ifade etmek istediğim, internet ve yapay zekanın gelişimiyle birlikte Sanayi Devrimi sonrası ütopyalarının zemininin ortadan kalkmış olması. Yeni koşullar yeni ütopyalar yaratacak mı göreceğiz.
05.07.2024
@Emre Görür, Ray Kurzweil’den şu yüzden bahsettim hani amacı google’a ve bu alana yatırımcı çekmek o yüzden 2030′da AGI’ya ulaşacağız söylemleri tamamen politik yani senin onunla bir bağlantın yok sadece bir örnek vermek istemiştim. Bu konularda en önde gelen isimlerden dolayısıyla söylemleri çok dikkat çekiyor. Bence farkımız şu sen daha yakında bekliyorsun Ray Kurzweil gibi bense AGI’ya 2050′den önce ulaşamayacağızı ön görüyorum. Şunu düşünüyorum ben girsem şu şu grupları örnek al şu konularda bir şey üret işte şu metal tekniklerini soundlarına öncelik ver şu metal alt türünde olsun dediğimizde bu özgün olmayacak bence yani MA bu konudaki tavrında haklı. Bugün mesela Mozart’ın tüm besteleriyle beslesek uzmanların fikirleri ile bir yapay Mozart yaratsak bu bir senfoni bestelese bu orjinal olacak mı? Bence hayır tüm Mozart hakkında bildiğimiz bilgilerin bir karışımı olacak. Yapay zeka ile bir filozofu hayata döndürebilirsin ama yeni fikirler üretemeyecek aslında tekrar edecek, onu eğittiğimiz onun hakkındaki büyük veriyi. Beethoven’ın sanırım 10. senfonisini tamamlatmışlardı yapay zekaya biz onu tamamlandı sayacak mıyız mesela?
Bugün güvenlik sistemleri var çok başarılılar ama hala güvenlik görevlilerine ihtiyacımız var zaten yapay zekanın verdiği her kararın da incelenmesi şart ona hiçbir alanda tamamen güvenemeyiz. Ortalama olanlar işsiz kalacak muhtemelen ama şu var her sanayi devriminde o devrimden önce hayal edemeyeceğin iş rolleri çıktı ben aynısının bu yapay zeka çağında da olacağına inanıyorum. Bu sadece bir beklenti senin beklentinde karamsar bir beklenti ne olacağını zamanla göreceğiz. Ben bugün şöyle bir rol çıkar üretir diyemem yapay zeka çünkü bu falcılık gibi bir şey olur. Dünya nüfusu inanılmaz arttı ve endüstri devrimleri milyonları işsiz bırakacak denirken aksine daha fazlasına milyonlarca insana iş imkanı üretti hayatımızı nasıl şekillendirdiği ve zenginleştirdiği kısmına girmeyeceğim bu konuda görüş ayrılığımız yok zaten.
Ben şu yüzden Komünizm konusuna değindim sen el ve kafa iş gücünü ayırmak olarak özetleyince bu aşırı yanlış bir komünizm yorumu oluyor oradan bu konuya değinmek istedim. Marx ve Engels’in bilimsel sosyalizmi bulması bir anlam ifade ediyor en azından onları ütopyacılıktan kurtardı yani sen öyle düşünebilirsin ama ben akademik camiada öyle yorum yapıldığını görmedim komünist olmayanlardan dahi bu bir anlam ifade ediyo yani.
Komünizm başarısız oldu diyebilirsin tabi ki ama burada şu soruyu sorabilirim o zaman iktidara gelememiş olmak tamamen başarısızlık ölçütü müdür? Yani bugün haftada 5 gün çalışma, günde 8 saat çalışma, yıllık izin, hastalık izni vs bunları ilk dile getiren bunlar üzerinde kamuoyu oluşturan sol kesimdi. Kapitalist çevre ellerinden her şeyi kaybetmemek için bu geri adımları atmak zorunda kaldılar. Yani politika sadece iktidarda yapılmaz muhalefet olarak iktidara bir şeyleri dayatabilirsin zaten Tr’deki şu en büyük sıkıntı da bu düzgün bir muhalefet yok. Yani farklı farklı devrimler oluyor kimileri başarılı oldu kimileri de kanlı bir şekilde bastırıldı yani tamamen başarısız demek ya da ütopik demek biraz komik geliyor bana. Bugün Bolivyada’ki iktidara yapılmaya çalışılan CIA destekli darbe, Şili’de seçilmiş sosyalist iktidarın Pinochet’in CIA destekli darbeyle indirmesi 70′lerde CIA’in Yunanistan İtalya gibi Avrupa ülkelerinin seçimlerine müdahale ettiği biliniyor gerçekten başarısız mıydı? Türkiye’deki 80 darbesi bile CIA desteklidir Kenan Evren vatansever falan değildir ancak olsa olsa Amerikan Patriotic’i olarak nitelendirilebilir kendisi. Durum şu stand up gösterisindeki gibi Amerika CIA önderliğinde milyarlarca dolar harcadı komünizm başarısız olsun diye :)
https://www.youtube.com/watch?v=Gh9zMor4_c4
Ama bu değindiğin sömürgecilikten elde edilen zenginliği güzel dağıttı Avrupalı işçi sınıfına ve bu kesimi güzel uyuttu ona katılıyorum. Neyse yani konumuz siyaset değil zaten o yüzden senin kendi fikrin saygı duyuyorum bu da benim fikrimdi onu ifade etmek istedim.
Eline sağlık Emre.
Yapay zekâ araçlarının hızla gelişim göstermesinin önüne çıkabilecek en büyük engel, bu araçların çalışmasını mümkün kılan çiplerin tükettiği enerji olabilir. NVIDIA’nın yapay zekâ çipleri, su içer gibi elektrik tüketiyor ve yapay zekâ araçlarına ihtiyaç duyuldukça artacak çip yoğunluğu, hâlihazırdaki elektrik arzını tehdit edebilir. Şu an NVIDIA’nın Meta ve OpenAI’a kamyon kamyon sattığı her bir B200 sunucusu, 14,3 kW elektrik tüketiyor. Varın gerisini siz hesaplayın.
https://www.nvidia.com/en-us/data-center/dgx-b200/
İkinci bölüm gelsin, aklımdakilerin bir kısmını da oraya yazayım. :)
04.07.2024
@Ouz, çok önemli bir konuya değinmişsin. Teknolojik seviyelerini birçok alanda hızlıca yükseltmeleri pek de kolay olmayabilir.
İkinci bölümde sanat/müzik konuşalım :)
05.07.2024
@Emre Görür, Evet, bu deli enerji tüketimi, hâlihazırdaki yapay zekâ sistemlerinin de “tam gaz” çalışmasının önüne geçiyor. Enerji işini tam çözmeden ya da daha verimli çalışan sistemler geliştirmeden bir sıçrama beklemek pek doğru olmaz.
Diğer yandan ikinci bölümde sanat ve müzik ele alınacaksa yapay zekâ tarafından üretilen ilk black metal albümünden söz edilebilir belki :)
http://www.pasifagresif.com/2017/12/dadabots-coditany-of-timeness/
06.07.2024
@Ouz, senin kritiğinden beri Dadabots’tan haberdarım. Yazıda yer vereceğim tabii ki :)