Kendilerini olmadığı biri gibi göstermeye çalışan tiplerden, sırf çevre olsun diye tanıdığı tanımadığı herkesi sosyal ağlardan ekleyip sabah akşam boş muhabbet çevirenlerden, sahip olduğu mevki ve imkânlarla birilerini ezmeye çalışanlardan, aklı fikri pislikte olan ve bu dünyaya sırf imtihan aracı olarak gönderildiğine inandıklarımdan, kraldan çok kralcı olan ve alabildiğine gereksiz işlerle uğraşarak insanların ve inandığı yaratıcının övgüsünü kazanacağını düşünenlerden, insanları göz göre göre kandıranlardan, insanların yüzüne gülüp arkasından iş çeviren beş para etmezlerden, düşüncesizlikte zirveye oynayanlardan, yere çöp atanlardan, ağzındaki çekirdek kabuklarını büyük bir zevkle püskürtenlerden, toplu taşıma araçlarında cips yiyenlerden ve balon yapıp patlata patlata sakız çiğneyenlerden, çocuğu kedileri köpekleri rahatsız ederken sesini çıkarmayanlardan, yanında sevgilisi/karısı varken karşısından gelen kadınları kesenlerden, sırf azıcık para üstünü ödememek için “Bozukluk kalmamış.” diyerek yalan söyleyenlerden, “Tamam, hemen dönüyorum,” dedikten sonra arayıp sormayanlardan, din/kitap/Allah/peygamber üzerinden memleketin içine sıçanlardan nefret ediyorum. Uzatmamak adına bu paragrafı sonlandırıyorum, nefret ettiklerimin sonu gelmeyecek gibi.
Gereksiz atar gider yapacak yaşları çoktan geçtim. Fakat yaşadığımız toplumun, ileriye gitmek gibi bir gayesinin olmadığını gördüğüm her gün, insanlığa karşı kızgınlığım ve nefretim giderek daha da artıyor. Milletin vurdumduymazlığından, sığır gibi yaşamalarından bıktım usandım. Söz konusu olduğunda, yüzde 90 küsuru Müslüman olan bir ülkede yaşıyoruz ve İslam’ın hükümleri arasında bulunan domuz yemenin haram olmasını (ki Allah pis diyerek bunu yasaklar) bilimsel olarak neye dayandırıyor çoğu insan, belki biliyorsunuzdur ama ben yine de tekrarlayayım: “Ne yerseniz, o olursunuz. Domuz eti yerseniz, genleriniz bile domuz genlerine dönüşür zamanla…” Peki, insanların ot gibi yaşamalarının nedeni sebze, koyun gibi güdülmeye müsait/meyilli olmaları koyun eti, olanlara bitenlere sığır gibi tepkisiz kalmalarının nedeni de dana eti tüketmeleri mi? Neyse, çok uzattığımın farkındayım, iyisi mi biraz albümden bahsedip huzurlarınızdan ayrılayım.
İyice albümlere denk geldiğimde sağa sola not alıyorum araya kaynamasın ve becerebilirsem bir şekilde telefona aktarıyorum ki yolda belde dinleyebileyim diye. Malûm, hakkında yazdığım albümlerin birçoğu Spotify’da yok. İnsanlığa olan nefretini kusmakta bir beis görmeyen Shroud of Satan’ı da kalabalık bir insan topluluğunun arasında yürümek durumunda kaldığım esnada dinlemeye başladım dikkatlice. Yürürken gözlemlediğim durumların bazılarını girişte nefret olgusuna bağlayarak dillendirdim ve nefretin, grubun kimliğinin bir parçası olduğunu öğrendiğimde hislerimle müziğin bu denli örtüşmesine verdiğim anlam biraz daha yerine oturdu. Zira kendileri büyük ihtimâlle benim de birkaç seneye kalmaz aralarına katılacağım merdümgiriz tayfadan ve liriklerini şu an için bilemiyorum fakat müzikleriyle bunu gayet iyi ifade ettiklerini söyleyebilirim.
Grubun karakteristik özelliği, çiğ bir sound üzerine oturtulan, akılda kalıcı ve ara mahalle dönercisinin paslı bıçağı gibi keskin rifler. İlk dinlediğimden bu yana Sargeist’a bir hayli benzettiğim ve bu düşüncemle yalnız olmadığımı da gördüğüm “Of Evil Descent” son dönemde dinlediğim en akıcı albümlerden biri. Şarkı diziliminin de etkisiyle introyu saymazsak yaklaşık 35 dakikanın nasıl geçtiği hiç anlaşılmıyor desem yeridir. Kaliteli şarkı yazımının ve tekdüzelikten hemen her parçadan itinayla kaçınılmış olmasının bunda önemli payı var bana kalırsa.
Henüz yeni bir grup olmasına rağmen 2008’den bu yana müzikle içli dışlı olup albüm çıkarabilmiş üyelerden oluşan Shroud of Satan, yalandan kötü çocuk imajı oluşturmaktansa doğrudan doğruya müziğiyle ve genel duruşuyla insanlığa olan nefretini kusmakta beis görmüyor, iyi de ediyor. Bu sayede black metal adına bu yılın sağlam albümlerinden “Of Evil Descent” ortaya çıkıyor. Kafanız bozukken, birilerine dalma eğilimindeyken, sinir stresten ne yapacağınızı şaşırmış durumdayken bu albümden uzak durun. Sakinleşince dinleyin, özel tavsiye. Bir sonraki yazıda görüşmek üzere.