Geçtiğimiz günlerdeki “Hammerheart” kritiğimin ardından, ilk üçlemeden de bir şeyler yazmam konusunda çeşitli mecralardan istekler geldi. BATHORY’nin tüm albümlerinin Pasifagresif’te çoktan yazılmış olması gerekiyordu aslında; bu izim adımıza yanlış bir şeydi. Bu yüzden de tabii dedim; yazarım, canıma minnet.
Dün sabah 05.00 sularında kalkmış, Girne’de gün doğumuna bakıyordum. Gökyüzündeki kırmızı her zaman olduğu gibi bizimdi ve bu görüntünün sabah sabah şahsıma verdiği yoğun black metal hissiyatı eşliğinde hangi albümü yazacağıma karar verdim.
33 yıl önce çıktı bu albüm. Aynı yaz piyasaya sürülen “Scandinavian Metal Attack” toplamasına iki şarkıya katılan BATHORY, toplamanın ardından şirkete gelen mektupların büyük bir çoğunluğunun öznesi olmuş, grubu duyan herkes BATHORY’den bir albüm istemişti.
Bin bir türlü olanaksızlık, eleman değişiği, vesaire eşliğinde albüm hazır edilmiş, yine aşırı az imkân eşliğinde, 32 ila 56 saat arasında kaydedilmiş ve o toplamadan birkaç ay sonra apar topar yayınlanmıştı.
Kapağında sorunlar, şarkı listesinde eksikler, şarkı isimlerinde yazım hataları içeren bu kötü kayıtlı, kötü prodüksiyonlu albüm, çıkar çıkmaz büyük ilgi görmüş, iki hafta içinde 1000 adet satarak tükenmiş ve dakikasında kült hâline gelerek metal tarihinin en önemli yerlerinden birine konmuştu.
Bu müziği 1991’den bu yana dinleyen bir insan olarak, şu anda yazmakta olduğum albümün, ekstrem türler söz konusu olduğunda, black metal söz konusu olduğunda, gelmiş geçmiş en önemli birkaç albümden biri olduğunu söylemekte elbette ki sakınca yok. Birkaç yıl önce yola koyulan ve “Bathory” öncesinde 3 albüm çıkaran VENOM -her ne kadar Quorthon bunu kabul etmese de- ve elbette ki MOTÖRHEAD etkileriyle yoğurulmuş bu albüm; hissiyatı, tavrı, konuları, çiğliği, piçliği, karanlığı, kötülüğü, şeytaniliği, çirkinliği, sevimsizliği, pespayeliği, paldır küldürlüğü, apar toparlığı, vurdulu kırdılığı gibi sayısız unsur ile birlikte, kendisinden sonra gelen ve black metal yapma iddiasında olan neredeyse HERKESE ilham veren, maddi anlamda pahada küçük, ancak önem ve değer açısından dev bir çalışmaydı.
Quorthon’un aşırı az para, aşırı az zaman ve aşırı fazla hisle yazıp kaydettiği “Bathory”, barındırdığı şarkılardaki fikirlerin bugün bile aynen, noktasına dokunulmadan kullanıldığı düzeyde zamansız, kötülüğün yer ve zaman tanımadığını gösterircesine evrensel yapıtlar olarak çıkıyor karşımıza. VENOM’ın NWOBHM, speed, thrash, punk, black, death metal etkileri düşünüldüğünde VENOM’ın black metalin ve ekstrem türlerin oluşmasına yönelik dev katkısı elbette ki yadsınamaz. Ancak konu gerçek anlamda black metal olduğunda, “Bathory”nin ilk üç VENOM albümüne göre çok daha black metal olduğunu ve bu yüzden de gerçek anlamdaki ilk black metal albümü olduğunu söyleyebiliriz. Elbette ki birileri çıkıp, “X’in “Y” albümü 2 hafta önce çıkmıştı, ilk black metal albümü odur” diyebilir, ancak kendinden sonrasını şekillendirmek adına başka hiçbir albümün black metale “Bathory”den daha fazla etki ettiğini düşünmüyorum.
Burada ortaya konan şeyi mükemmel bir müzikalite, akıl dolu kompozisyonlar diye derin analizlerle incelemeye de gerek yok aslında. Burada önemli olan bu değil, burada anafikir bu değil. Burada önemli olan, Quorthon’un dehasının en çiğ, en ilkel, en zifiri tarafını yansıtan bu albümün, sadece kapağını veya BATHORY logosunu görerek, sadece tek bir “Sekrifaaaaaaaaays!” nidasını duyarak bile black metal hissiyatını dibine kadar verebiliyor olması. Dev orkestralar, muazzam prodüksiyonlar, inanılmaz performanslar falan bir yana, “Bathory”yi önemli ve eşsiz yapan da bu ilkel, saf ve içten gelen kötülüğü yansıtıyor oluşu. Quorthon’un adeta ormana bırakılmış ve kurtlarla büyümüş, dolayısıyla da sadece içgüdüleriyle hareket eden bir çocuk misali yarattığı bu albüm(ler), onun içinde bu kara alevle doğduğunu, içinden dolup taşan bu kuzeyli karanlığı dışarıya boşaltmadan rahat edemeyeceğini, adeta dünyaya bu karanlık müziği kazandırmak için geldiğini gösterircesine hissedilerek yapılmış albümler. Burada çok net bir saflık var. Oturup uğraşsanız, çok kötücül, aşırı çirkin bir şey yaratalım deseniz bu denli içselleştirilmiş, katıksız bir şey ortaya çıkmaz.
Sınırlı imkân,
Sınırlı ilham,
Sınırsız açlık,
Sınırsız ateş…
AMSG
Çok iyi oldu Bathory kritikleri. Black metal tarafı ağır basan ilk dört albüm içerisinde seçim yapmak zor. Her biri birbirinden harika ve evet gerçekten olmasaydın olmazdık!
17.05.2017
@deadhouse, Venom – Bathory – Black metal tartışmasında kritikte belirtilenlere katılıyorum. Venom da black metalin oluşumunda etkin rol oynamıştır belki ama Bathory’nin yanında bu etki çok fazla olmamıştır. Bathory direkt black metaldir.
Efsane sonunda eklendi siteye. Laf söyleyen çarpılır (albüm kapağındaki çarpar:) Quorthon gibi biri bir daha gelir mi emin değilim ancak onun açtığı yoldan ilerleyenler hiç bitmeyecek. Puan vermeye layık görmüyorum kendimi. Kritik için teşekkürler.
Şahsen ben Death ve Pantera’ da yapıldığı gibi Bathory’ in de anma haftası olmasını isterdim. Sırası ile yazılmasını vs. :( Ama olsun geçte olsa yazılıyor Bathory, umarım yakında Venom’ un Black Metal albümü’ de siteye kazandırılır.
18.05.2017
@circleperspective, Bathory yeni akım medya tarafından pompalanacak bir grup değildi. Death ve Pantera nın bu kadar gözönünde olması tamamiyle ingiliz ve amerikan popüler metal dergilerinin işidir. Black Metale ise hiç girmiyorum çünkü hiç bir zaman popüler kültürün bir parçası olmadı ve sevilmedi. Türkiyede ise insanlara barlarda ne çalınırsa onu verdiler hep death ve pantera klipleri oynatıldı hep onların haberleri yapıldı böylece tonla tribute grup kuruldu
18.05.2017
@hehe, Pantera’yı pek bilmem ama Death’in bu kadar göz önünde olmasının sebebi dahihâne sözler ve riffler içeren; öfkeyse öfke, nefretse nefret, hüzünse hüzün barındıran “nağmelerdir”, pohpohlanma hiç değil. Ayrıyetten Chuck Schuldiner’ın samimiyetini, mütevaziliğini ve maalesef trajik ölümünü de bu sebeplere dahil edebiliriz.
18.05.2017
@hehe, söylediklerinin ben de farkındayım ancak ben bu siteden bahsediyorum dostum. :D Death (daha doğrusu Chuck) için ve Pantera (Dimebag) için nasıl düzenli aralıklarla, sıra ile albüm kritiği yazılıp siteye konuldu ise Bathory içinde aynısının olmasını istememden bahsediyordum. Sanırım yanlış anlaşılmışım ama olsun. :D
burzum’un war’unu ilk dinlediğimde “necromansy” la bu dediğimi çok net hatırlıyorum. yalnız venom, bathory’nin bahsedildiği yerde hellhammer da görmek isterdim ben. eksiklik sebebiyle değil, sadece sevgi hehe.
ha bi de scandinavian attack’te davulda jonas akerlund olması da… evet, dünyanın en iyi klibi smack my bitch up’ın yönetmeni akerlund.
ve bir efsane karanlıklar içinden doğuyor!……..
Ekstrem müzik namına çiğliğin, tutkunun başlangıcı. Kuzeyden gelen bir rüzgarın o zaman körüklemeye başladığı bir kıvılcımın şimdi her yeri cayır cayır yakması gibi. Karakterimize bu müziğin etki etmediğini, bir şeyleri belirlemediğini söylemek saçmalıktan ibarettir. Ve birçoğumuzun içli dışlı olduğu ekstrem müziğe bambaşka boyut kazandıran Quorthon… Benim için bu açıdan da olmasaydı olmazdık.
baba… babacığım?