Oğuz Sel
Hobilerin işe dönüştüğü zaman can sıkıcı bir hâl alabileceği yönünde genel bir kanı var; kısmen katılıyorum. Kısmen dememin nedeni, hobiyken inanılmaz derecede keyif veren şeylerin hayatın merkezine yerleşmesi ve bunun pek çok kişiye nasip olmayan para kazanma aracına dönüşmesi düşüncesi elbette. Kiraladığı korku filmlerini bütün gün boyunca arkadaşlarıyla izleyip o filmlerden öğrendiği terimleri ve edindiği fikirleri, ürettiği şarkılara altyapı ve lirik şeklinde katarak hem sevdiği işi yapıp hem de para kazanmayı hangi müzisyen istemez, değil mi?
Birçoğumuzun Hollanda ile ilgili fikirlerinin televizyondan öğrenildiği kadarıyla oraya özgü tahta ayakkabılardan ve yel değirmenlerinden ibaret olduğu yıllarda, bir grup çılgın genç, Hollanda’nın metal müzik konusundaki talihini olumlu yönde etkilemekve müziğin 1990’lardaki parlayan yüzü olmak üzere bir araya geldi. Ortaya koydukları ilk demolardaki sound, yer yer öykündükleri Autopsy ve az da olsa Obituary’yi andırsa da bu durum, yaptıkları müziğin kaliteli ve kendilerine has olduğu gerçeğini değiştirmedi.
Demoların beğenilmesinden sonraysa bombanın pimi çekildi ve “Mindloss” için hazırlıklar başladı.Ceplerine doldurdukları parçalarını daha iyi bir sound ve değişen vokal yapısıyla tekrar kaydedip üstüne birkaç yeni şarkı daha ekleyen Hollandalı cengâverler; jilet tonlarında çift gitarlar, atmosferi güçlendiren sağlam baslar ve gayet doğal, aynı zamanda temiz davul tonlarıyla “Mindloss”a hayat verdiler.
Dönemin henüz olgunlaşma evresinde olan death metal mekaniklerini çok iyi şekilde analiz edip müziklerini ona göre yönlendiren Gorefest albümde, şarkılarda çeşitlilik sunmaktan ve kimi zaman hızlı tempo kimi zamansa ağır tempolara girmekten hiç kaçınmayarak türün gereklerine sıkı sıkı bağlılık gösteriyor.
Birçok death metal dinleyicisi için sıkıcı bulunabilen sıradan parçalardan oluşan old school death metal ögelerini, akılda kalıcı riflerle ve şarkı içlerindeki sürpriz bölümlerle kendilerince farklılaştıran grup “Mindloss”ta klasik olarak nitelendirilebilecek pek çok esere de imza atıyor. Kariyerleri boyunca verdikleri konserlerde bu albümden de çok sayıda parçayı setlist’lerinde bulunduran Gorefest, “Mindloss” ile tam anlamıyla turnayı gözünden vurmayı başarıyor.
Albüm boyunca genellikle korku filmlerinden edindikleri deneyimlerle enteresan lirikler oluşturan grup, dünyanın geneli için kanıksanan pek çok konuya eleştirel bakarak sosyal mesajları derinden derine vermeyi de ihmâl etmiyor. Dolayısıyla bu müziğin isyankâr kimliğini, gerçekten de ele alınması gereken meselelere dayanarak sözler oluşturmasıyla da ayrıca takdir toplayan Gorefest, 1990’ların başında, bence şanslı olan kısıtlı bir kitlenin efsanenin doğuşuna şahit olmasını sağlıyor. Size düşen Gorefest efsanesinin yarattığı bu şahanelikle 43 dakikalık benzersiz bir yolculuğa çıkmak.
Gorefest çoğu insan için False’tur; ama bu albüm samimi havasıyla benim için False’tan önce gelir.
Elinize, klavyenize, emeğinize sağlık bu kritik için.
17.11.2016
@Bende Saklı Kalsın, Biraz geç olsa da rica ederim :) Ben de False’a nazaran daha çok tutuyorum bu albümü.
Tam da son bir aydır en çok dinlediğim albüm ‘False’ iken sürpriz oldu bu kritik. Özellikle Erase sonrası bambaşka yollara sapsa da ilk dağılmalarının ardından ‘La Muerte’ ve ‘Rise to Ruin’ gibi iki başyapıt çıkaran Gorefest hem lirikleri hem de türe zenginlik katan müziği ile Death Metal sevenlerin ıskalamaması gereken bir grup.
17.11.2016
@dr.nepenthe, Dağılmasına en çok üzüldüğüm gruplardan biri olmuştu zamanında, hele Rise to Ruin gibi bomba bir albümden sonra.
Süper albüm.