Norveç’in bize sunduğu onlarca güzelliğin arasında belki de en özel olanlarından biri WINDIR. Kurucusu Valfar’ın (gerçek adı Terje Bakken) önderliğinde Norveç folk/black metal sahnesi için çok önemli dört albüm kaydeden grup, daha yapacağı çok şey, beynimize kazıyacağı nice melodi varken maalesef Valfar’ın 2004 yılındaki ölümünden sonra dağılmak durumunda kaldı. Grubun ilk iki albümündeki tüm enstrümanları tek başına kotaran, WINDIR ilk albümünü çıkardığında yalnızca 19 yaşında olan bu yetenekli arkadaşımız, daha 26 yaşında, hayatının baharındayken ailesinin kulübesine doğru hiç tamamlayamayacağı bir yürüyüşe çıktı. Birkaç gün sonra cesedi bulundu. Valfar kar fırtınasına yakalanmış ve hipotermiden can vermişti.
Bugün Valfar’ın ve grubunun bize bıraktığı dört önemli albümden sonuncusu olan “Likferd” albümü konuğumuz. Sitede WINDIR kritiğinin olmaması içimde ukteydi uzun zamandır, sonunda en azından bir albüm yer alacak. Diğerlerine de zamanla değineceğiz umarım. Neyse lafı daha da fazla uzatmayalım.
Valfar Norveç’in ve spesifik olarak kendisinin doğduğu yer olan Sogndal’ın yöresel müziğini, hikayelerini, masallarını belli ki yalayıp yutmuş bir insandı. Hatta ilk iki albümlerinde Sogndal’a has olan Sognamål lehçesiyle yazmıştı şarkı sözlerini. Black metali bu bahsettiğim tarz folk melodileri ve havasıyla yoğun bir şekilde harmanlayarak kendini zamanının diğer black metal gruplarından ayırmasını bildi WINDIR. En baştan açık açık belirtmek gereken bir şey var ki, WINDIR kesinlikle çerezlik bir grup değil. Folk ile black metalin dengesini çok iyi ayarlayan ve sertliğinden hiç de ödün vermeyen bir grup. Özellikle ilk iki albüme alışmak benim için bayağı zaman almıştı. O yüzden prodüksiyonun biraz daha iyi olduğu ve içine girmenin nispeten biraz daha kolay olduğu bu albümü seçtim ilk inceleme için.
“Likferd” gerçekten de eğer grup dağılmasaydı ve yeni bir albüm çıkartsaydı ortaya çıkacak ürünü deli gibi merak etmeme sebep olan bir çalışma. WINDIR’in en şahsına münhasır olaylarından biri olduğunu düşündüğüm adeta nakış gibi işlenmiş melodiler albümün her tarafını sarıyor. Gitarlardan biri ritim görevini üstlenir ve Valfar vokalde yardırırken ikinci gitar boş durmuyor ve ince ince melodileri diziyor. Bu tip melodiler ilk dinlemelerde gözden kaçabiliyor, o yüzden albümün tadını tamamen almak için defalarca dinlemeniz gerekebilir. Ama her dinlemeyle daha önce fark etmediğiniz detayları fark etmenin keyfi başka.
Albümde boş şarkı yok. Her şarkıda şahane melodiler, epik vokaller, tempo değişimleri vs. sıkılmanıza olanak vermiyor. Yani Martyrium’daki resmen “epik” kelimesinin karşılığı olan melodilerden mi bahsedeyim, Blodssvik’de insanı alıp başka yerlere uçuran riflerden mi yoksa sonlarında adeta halaya durmanıza sebep olan oynak melodiler üzerine konulmuş epik temiz vokallerden mi bahsedeyim? Despot’taki müthiş tremolo riflerden mi bahsedeyim yoksa ara ara giren ve hard rock havası estiren riflerden mi?
Gerçekten gruptaki elemanların yeni şeyler denemekten kaçınmadığı ve fikir konusunda sıkıntı çekmedikleri apaçık ortada. Klavye de albüme çok ayrı bir havaya katıyor öne çıktığı zamanlarda. Ama işin en güzel tarafı daha önce de dediğim gibi, bu kadar farklı etkilenimleri bir potada eriten grubun hala vahşiliğini koruması. Valfar’ın vokalleri ilk iki albümdeki kadar çığlık çığlığa ve dinlemesi zor olmasa da, yine de gayet yırtıcı.
Daha fazla laf gevelemeye gerek duymuyorum. “Likferd” kapağıyla (en sevdiğim kapaklardan biridir), şarkı sözleriyle, enfes melodileriyle, açık fikirliliğiyle, atmosferiyle kısacası her şeyiyle bir folk/black metal klasiğidir. Bu türe ilgi duyup da hala dinlememiş olan varsa bir an önce bu yanlıştan dönsün. Grubun en iyi albümü müdür, ona karar vermekte zorlanıyorum. Ama WINDIR’e başlamak için en uygun albüm olabilir.
2004 senesinde sümüklü bi çocuktum ama ileride bu adamın varlığından haberdar olduğumda, nasıl öldüğünü okuduğumda, içim cız etmişti. Çok trajik bi kayıp.
Sevdiğim Black metal içerikli nadir albümlerden. Tereddütsüz 9′u bastım. Hiç dinlememiş insanın okuduğunda dinlemiş kadar olacağı bi yazı olmuş, eline sağlık abi.
İçim acıyo valla Windir’e rastlayınca.
Müthiş bir albüm…
Despot şarkısı efsanedir…
2004 senesinde sümüklü bi çocuktum ama ileride bu adamın varlığından haberdar olduğumda, nasıl öldüğünü okuduğumda, içim cız etmişti. Çok trajik bi kayıp.
Sevdiğim Black metal içerikli nadir albümlerden. Tereddütsüz 9′u bastım. Hiç dinlememiş insanın okuduğunda dinlemiş kadar olacağı bi yazı olmuş, eline sağlık abi.
biz arkadaşlar arasında “gış” derdik bu grubun ismine. güzel müzik yapıyolardı gerçekten.
4 4 lük 4 Windir albümünün 4. albümü.Kendi türünün bence en iyi grubuydu.Neyse ki Moonsorrow geldi de hala bu kalitede işler dinleyebiliyoruz.
Despot’un 3.30′da giren riffi genel olarak en sevdiğim rifflerden biri