# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
BAHADIR SARP ile Kayıt ve Masa Başı İşleri
| 25.01.2014

Bölüm 3: Bas komprese aşkım bas komprese!

Bölüm 1
Bölüm 2

Müziğin mutfağını enine boyuna tartıştığımız ve sözüm ona haftalık olması gereken ama benim bir türlü o haftayı tutturamadığım yazı dizimizin bu haftaki konuğu kompresörler. Evet sevgili okurlarımız kompresörler. Belki isimlerini bilmiyorsunuz, belki onların yüzlerini hiç görmediniz ama onlar dinlediğiniz şarkıların gizli kahramanları.

Ses teknolojilerinden bahsettiğimizden kelli adında teknoloji geçen her terim gibi çağımızın içinde bulunduğu durum ve kompresör kullanımlarından bahsetmemiz yerinde olacaktır. Öncelikle kompresör aletine giriş yapalım ki yazıyı okumaya başlayan 30 kişiyi 3 şanslı kişiye düşürelim. Çoğu okur başlıktan sonra kapatmıştır zaten. Oh gittiklerine göre rahatız.

“Compression” ya da kompresleme işlemini kısaca tanımlarsak bir müzikte ya da enstrümanda ses seviyesini baskılayan/dengeleyen alet/yazılım diyebiliriz. “Bunu nasıl yapıyor?” derseniz. Sizin belirlediğiniz parametreler dahilinde sesin düşük olduğu yerlerde devreye girip sesi yükseltiyor, yüksek olduğu yerlerde devreye girerek sesi düşünüyor. Tabii bunu milisaniyeler içinde yaptığı için inanılmaz efektif bir alet. Daha önceki yazımda da bahsettiğim gibi günümüzdeki hemen her müzikte kullanılan, onsuz zamanımızın müziklerinin olmayacağı bir alet. Hele hele metal müzikten bahsediyorsak, bir metal miksinde compresor olmaması ihtimali neredeyse 0.

Özellikle davul gibi ses seviyesinde ani yükselişler doğasında olan bir enstrümanı miks içerisinde stabil tutmak kompresörle epey rahat bir hal alıyor. Onun haricinde canlı performanslarda gitaristlerin de tuşesini dengede tutması için başvurdukları, bas gitaristlerin slap gibi çılgınlıklar sırasında PA sistemi patlatmaması tercih ettikleri güzel bir cihazdır kendisi.

Aşağıdaki alet üzerinden parametrelerini kısaca anlatmak gerekirse:

Input Level: Kompresöre ne kadar sinyal geldiğini ayarladığınız düğme. Dengeli bir sinyal aktarmazsanız aletinizin tepkisi farklılaşacağı gibi sizin de ekipmana olan güveniniz sarsılabilir.

Threshold: En önemli parametrelerinden biridir. Bunu bir kapı olarak görebilirsiniz. Ses seviyeniz bu eşikte belirlediğiniz değerin üzerine çıkarsa bu demektir ki o seviyeden sonra kompresör devreye girecek. Örneğin -15 dB olarak belirlediğiniz bir Threshold’ta -15 dB üstüne çıkan her ses kompresöre maruz kalacaktır.

Ratio: Eşikle (Threshold) belirlediğiniz değerin üstündeki sinyale ne kadar kompresör uygulanacağını belirler. Üzerinde “2.0:1″ gibi değerler okunur. Bu şu demek oluyor: Eşiği aşan her 2 dB için 1 dB ses kısılacak.

Release: Kompreslenen sinyalin ne kadar hızlı bir şekilde eski haline döneceğini belirler.

Attack: Release’in abisidir. Kompresörün ne zaman gireceğini belirler. Ne kadar hızlı ayarlarsanız o kadar hızlı sinyali yakalar ve ratio’da belirlediğiniz değere göre kısar.

Output: İşlem gören sinyalinizin çıkış seviyesini ayarlar.

Başlık “Compression” yani bir veriyi sıkıştırmak olunca bildiğiniz gibi upuzun konular doğuyor. Her türlü veri sıkıştırma bu konunun içine girebilir. Biz şu an sadece müzikte kullanılan kompresör aletinin üzerindeki düğmelerden ve nasıl kullanıldığından bahsettik.
Kompresör konusunu kapatmadan önce sizlere mikslerinizde kullanabileceğiniz 2 önemli kompresör tekniğini öğretmek istiyorum.

1) Ducking / Side Chaining: 2 kanalın arasında kompresörle bağlantı kurduğunuz tekniktir. Örneğin elinizde “Bas” ve “Kick” kanalınız var. Bas kanalına koyduğunuz komresörün “side chaining” özelliğini aktifleştirip, kick kanalının sendinden bu kompresörü açtığınızda her kick vuruşunda bas sizin istediğiniz oranlarda kompreslenecektir. Bu da miksinize dinamiklik, efekt ya da yer açacaktır.

2) New York Compression / Parallel: Bu teknikte ise bir kanalın kopyasını çıkardıktan sonra kopyasını aldığınız kanalı ölümüne kompreslersiniz. Daha sonra ses seviyelerini ayarlayıp kompresli kanal ve kompressiz kanalı birbirine karıştırırsınız. Afiyet olsun.
Konuyu bilimsel bir cümleyle noktalamak istiyorum. Unutmayın, enerji içinde yaşadığımız evreni dinamik yapar. Sürekli değişmek zorunda bırakır. Siz de müziğinizin değişip, şekillenmesine izin verin. Nazik davranın.

Scrotie McBoogerballs’un Hikayesi

Davul grubunda New York Compression kullandım.

Albümün okur notu: 12345678910 (7.06/10, Toplam oy: 18)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
Şirket
Şarkılar
Web
  Yorum alanı

“BAHADIR SARP ile Kayıt ve Masa Başı İşleri” yazısına 3 yorum var

  1. Kemal says:

    Abi eline saglik cok guzel olmus yine. Bu paralel compressing olayini baya seviyorum ben bas kayitlarimi hep oyle yapiyorum. Peki ozellikle bas icin kullandigin comp trickleri varsa anlatir misin burdan?

  2. “Cevap ver” tuşu çalışmadığından yorum yazıyorum Kemal:) Sağ ol, paralel comp haricinde bazen side chain iyi olabiliyor çok hızlı müziklerde. Kick ve bas’ın aynı zamandaki vuruşlarında low end çıldırmasın diye özellikle. Yine son zamanlarda en çok hoşuma giden yöntem şu oldu, bas kanalının fx send’ine basın low frekanslarını yolluyor ve onu kompresle dengede tutuyorum. Böylece miksin ihtiyacı olan bas frekanslarının seviyesini kendimi ayrı bir kanal gibi ayarlayabiliyorum.

  3. DrAQA says:

    Sitede görünüşe bakılırsa kayıtla ilgilenen çok kişi yok. Çok bilgilendirici yazılar ancak hala bir şeyler kaydedip üstüste koymak için en yüksek ACID programını kullanan biri olduğum için, “hmm demek ki böyle oluyormuş” diye diye okuyorum. Yine de bir sorum var :) Bir albüm kaydında kompresör kullanacaksak eğer, bütün enstrumanlarda kullanmak zorunda mıyız yoksa birkaçında kullanıp diğerlerinde kullanmama gibi bir seçeneğimiz var mı? Yok eğer birkaçında kullanmadık diyelim, bu fark kayıta yansır mı?

    Bu arada yazı için teşekkürler :)

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.