Merhaba sevgi pınarı, doğruluğun yılmaz savunucusu okurlarımız. Sizlere Tokyo’dan selam getirdim. Ellerinizi pudralayın ve ikinci bölümün tadını çıkarın (ilk bölüm de şurada). Bu bölümde sizlere stüdyolarda gördüğünüz cihazların ne işe yaradığını ve en önemlilerinden biri olan EQUALIZER’ı anlatacağım. Ama önce şuna bir bakın:
Bazı stüdyoların efekt olsun diye düşük kaliteli mikrofonlara ya da uzaktan kumandayla yönetilen ses panellerine sahip olmaları gibi dudak uçuklatan ayrıntılarını geçersek, hemen her stüdyoda rack olarak ya da software olarak bulunan ve kaydedilen bazı ekipmanlar vardır. Önce bunların neler olduğunu kısaca tanımlayarak başlayalım.
Mixing Console: Üzerinde preamp, fader, eq gibi özellikleri barındıran ve sürüyle girişe sahip kompleks kontrol ünitesidir. DAW’la bağlantılı çalışır.
DAW: Digital Audio Workstation’ın kısaltmasıdır. Pro Tools, Cubase, Logic gibi kayıt yazılımlarına verilen isimdir. Günümüz dünyasındaki en önemli şeydir zira üzerinde çalıştırdığı yazılımlar sayesinde neredeyse tüm stüdyo ekipmanlarının simülasyonlarını kullanmak mümkündür. Kayıt dünyasının bilgisayarlara kapanmasının sebebidir.
Mic Preamp: Mikrofonlardan gelen sinyali diğer ekipmanlar için line level denen seviyeye yükselten, yani diğer ekipmanlar için hazırlayan alettir. Tube (lambalı) olanları kendine has bir karakter barındırır. Bunsuz tadı tuzu olmaz işlerin. Örneğin:
Audio Interface: Çalıştığınız DAW’a bağlı olan ve bünyesinde analog / dijital dönüştürücü bulunduran aletlerdir. Bazıları lambalı olan cihazlardır. Bahsi geçerken “ses kartı” dendiği de olur.
Compressor: En hayati aletlerden biridir. Gelen sinyalin bozulmaya (distortion) uğramaması ya da düşük kalmaması için sizin belirlediğiniz değerler dahilinde sinyali kısarak ya da yükselterek dengeleyen ve stabil bir duyum sağlayan alettir. Kimileri sinyali kontrol altında tutmak için kullanmanın yanında kendisini bir efekt ünitesi gibi kullanarak yabancıların “PUNCH” dediği yüze tokat etkisini elde etmek için kullandığı da olur. Bu olmazsa metal müzisyenleri gözyaşlarıyla müziği bırakıp göl kıyısında akustik şarkılar çalar.
Limiter: Bir çeşit kompressör ama bu her kompresörde bulunmaz. Sinyalin sadece belirlediğiniz nokta üstüne çıkmasını engeller. Enstrümanın peak* yapmaması için kullanılır.
Studio (Referance) Monitors: Miks yaparken doğru duyum almanız için çok düşük frekanslardan yüksek frekanslara kadar geniş bir aralığı kulaklarınıza ulaştıran hoparlörlerdir. “Flat” oldukları söylense de insanın pek inanası gelmez. Hepsinin karakteri ayrıdır yine.
Effects Processor: Reverb, Delay, Phaser, Chorus, Flanger, De-esser, Tremolo gibi son derece önemli ve bir müziğin karakterini belirleyen şeylerin başında gelen efektleri içinde topluca barındıran cihaz. Seç beğen kullan.
Mastering Processor: Miksinize son dokunuşu yapmanızı, eksik kalan kısımlar için ses dosyanıza müdahale etmenizi sağlayan. İçinde miksinizi daha geniş ve 3 boyutlu duyurmanız için yardımcı şeyler barındıran alet.
Transient Designer: Alman Sound Performance Labs firmasının dünyaya kazandırdığı, attack* ve sustainini* kontrol ettiğiniz alet. Kompresör ya da Gate gibi aletlerle de yapabileceğiniz şeyi size daha hızlı ve farklı bir yoldan yapmanızı sağlıyor. Özellikle davullarda çok kullanışlı bir alet.
Equalizer: Daha önce arabaya binmiş, müzik seti ya da amfi görmüş biriyseniz mutlaka biraz aşına olduğunuz şey. Dinlediğiniz ses dosyasında istediğiniz frekansları kısıp açmanıza yarayan alet.
Voice Processors: Temelde efekt ünitesinin yaptığı işi yapar ama vokal odaklı çalışır. Armoni ekleme, hatalı sesleri otomatik düzeltme gibi özellikleri vardır. Seray Sever’in, Banu Alkan’ın sesini düzgün duyuran cihazlardır.
(ADAT Bridge, patchbay gibi daha çok ekipmanların bağlantılarında kullanılan ya da aletler arası transfer sağlayan aletleri anlatmama gerek yok.)
Unuttuğum şeyler olmuş olabilir, ben de insanım, fazla yüklenmeyin.
EQUALIZER DÜNYASINA GİRİŞ
PARAMETRIC EQ: Gitar amfilerinin ya da bilgisayar hoparlörlerinin üzerinde de bulunan ekolayzer tipidir. Örneğin benim gitar amfimin üzerinde “Bass” “Mid” “Treble” gibi 3 bant bir parametric eq var. Studio modellerinde”Q” seçeneğiyle yapacağınız değişikliğin etki alanını belirterek geniş bir bölgeyi ya da çok dar bir bölgeyi kısıp açmanızı da sağlar kendileri.
GRAPHIC EQ: 2 Resim yukarıdaki ekolayzer da bir grafik ekolayzerdir, aşağıdaki de öyle. Bu tipte kısıp açmak istediğiniz frekansları, o frekansın üzerindeki fader’la sağlarsınız.
PARAGRAPHIC EQ: Adından da anlayacağınız üzere yukarıdaki 2 modelin birleşimidir. Plug in olarak hayat kurtarır.
Bunlar haricinde semi-parametric, mastering eq, vs gibi şeyler de duymanız mümkündür. Hayatta her şey mümkündür şaşırmayın. “Bana uyar” deyip geçin.
Şefin Tavsiyesi
* Miks yaparken bulunduğunuz ortam sessiz ve yansımalardan arınmış olursa ilk olarak EQ’da yaptığınız değişiklikleri rahat farkedersiniz. Diğer türlü ezbere yapmış olursunuz.
* Davul mikslerken Kick için 45-65 HZ kısımlarındaki Sub frekansları eksik bırakmazsanız miksiniz dolgun duyulur. Abartırsanız rezalet olur.
* Kick ve Snare (trampet) ikilisi bas gitarı örtebilir, gerekli frekansları dar bir etki alanıyla azaltarak bas gitara yer açabilirsiniz. Unutmayın miks yapmak tamamen yer açmakla ilgilidir.
* Gitarlarda 100 Hz altı genelde gereksizdir. Unutmayın gitar ve bas gitar farklı aletlerdir. Bas frekanslarını bas gitardan alınız, gitardan değil!
* Klasik gitarlar sandığınızdan çok daha fazla bas frekans getirir. O yüzden orada da 90 Hz’den gerisini kontrol ediniz.
* Overheadlerde mutlaka Hi-Pass filter kullanınız. Göreceksiniz çok daha temiz bir davul sound’unuz olacak.
* Bu makaleye göz gezdirin.
* Bas gitarda 2k gibi bazı noktaları basçının zevkine göre ufak dokunuşlar yapabilirsiniz ama önemli kısmınız bottom yani düşük kısımlardır. Basın kıçını kaldırın.
* Ses kaynağınız olabildiğince tam ve dolu olsun. Eksik olan şeyler EQ kullanılarak yaratılmaz.
* EQ yaparken fazlaca boost* yapıyorsanız, bir şeyler ters gitmiş demektir.
* Vokalde 7 Khz üstünü hafifçe arttırdığınızda daha ferah ve doğal bir duyum alma ihtimaliniz yüksektir.
* Gitar kabini mikrofonlarken mikrofon pozisyonları da bir çeşit EQ’dur. Kabin mikrofonlamayı öğrenin. (Eğer kendiniz yapacaksanız.)
* Hepsinden önemlisi, aslolan kulağınızdır. Ezbere iş yapmayın. Eğer kaynağınız düzgünse EQ ihtiyacınız olmayabilir. Sadece hi pass yapar geçersiniz.
THE BIG LEBOWSKI
Bu haftanın gitar tonu tüm kafası taşak gibi olanlara gelsin. Orange OR- 120 amfilerinin simülasyonu ve fuzz pedal kullanarak çaldığım şey, THE BLAME’in 2. albümünden bir şarkı. Herkese iyi haftalar. Sonraki bölümde kompresör kullanmakla ilgili ipuçları ve güzel bilgilerle devam edeceğiz. Metal kalın.
TERİMLER SÖZLÜĞÜ:
Attack: Ekipmanın ne kadar hızlı devreye girip görevini yapacağını belirleyen değerdir. Kompresörlerin vazgeçilmez düğmesidir.
Sustain: Sesin uzama süresi.
Peak: Tepe noktası. Buradan sonra ses patlar, “Death Magnetic” gibi korkunçluklar olur.
Yine çok güzel ve faydalı bir yazı olmuş, çok teşekkürler. Ayrıca boost etmek ne demektir abi tam olarak? Terimler sözlüğünde eksik kalmış.
16.09.2013
@harpy, selam teşekkürler. Boost attırmak demek. Gitar pedalları falan da vardır boost pedal ya da treble booster olarak. Sinyali ayarladığın seviyeye attırır. Sololarda falan gitaristler öne çıkmak için kullanır. EQ için söylediğim şey ise bazı frekansları arttırmak isterken abartıp tüm dengeyi bozmamak. İyi bir kayıta eq yaparken boost wide, cut narrow (geniş aralıkta arttır, dar aralıkta kes) lafı işe yarayan bi laf.
White Russian.
Yine güzel bir yazı, elinize sağlık. Videodaki orange amp simulasyonunu nasıl elde ettiniz? Bir de tuning ve tel kalınlığı kaçtı acaba?
20.09.2013
@funubu, Amplitube 3 custom shop yazılımıyla kaydettim. Tellerim 10-46.
Ben de benim amfinin önündeki Contour u Treble ı filan sağa sola çevirmekle prodüktör olduğumu sanıyordum, neler varmış daha bilmediğimiz :P