Skye’ı anlatmaya düzgün cümlelerle başlamak imkansız, zira müzik beyninizin CPU’sundan o derece yiyiyor ki beyin aktivitesi sadece vücudun salgıladığı “oha hormonu”nu emmekten ibaret oluyor. Ben şahsen öncelikle Reprise’deki arkadaşlara acıdım; öyle bir albüm ki bu nasıl tanıtırsın, ne diye anlatırsın inanın hiç bir fikrim yok. Hepsini geçtim albümü çıkaran plak şirketi albümün türünü bile duyururken zorlanmıştır diye düşünüyorum. Blues’dan death metal’e, funk’tan caz’a her şey var bu albümde.
Önce kuş uçuşu bir bakalım albüme; albümün sound’u mükemmel. Her şey olması gerektiği yerde. Duymanız gerektiği anda içinizde hissettiğiniz baslar, mükemmel gitar tonları, adamın kalbine ritim kaçırtan davullar; hepsi bu albümde. Şarkılar teatral seviyede seyrediyorlar; perde perde (Act) dinleyebiliyorsunuz eserleri. Özellikle The Czar ve The Last Baron’da bu hava çok hakim.
Gene Mastodon, gene bir konsept albüm!
Grup yeni albümü hazırlarken en son yazdığı parça olan Oblivion ile başlıyor yolculuğumuz. Böylesine geç bir safhada yazıldığından olsa gerek bütün albümün ruhuna sahip bir şarkı bu. Kararlı, sert gitarlar, kızgın bir davul ve güçlü bir vokal hoşgelginiz diyor bu metal macerasına. Dinlediğimiz şey ise tam bir açılış (overture). Oblivion’ın sözlerinde ise hasta bedeninden çıkmış dolaşırken kaybolan “ruh” ile tanışıyoruz.
Divination da ise ruhun uzayzamanda bir kurtdeliğine düşüşü içinde buluyoruz kendimizi. Albüm genelinde büyüleyici olan vokal etmenlerin daha albümün en başında ne derece doruklarda olduğunu duyuyoruz bu şarkıda. O kirli “verse”lerin üzerinde gezen pürüzsüz nakaratları taşıyan muhteşem davullar, blues soloları…
Albümün geri kalanında hikaye gelişirken, müzik de ilk saniyeden oturttuğu yüksek çıtanın hiç altına inmeden sürekli yeni şeyler sunmaya devam ediyor. Kesinlikle yıllar geçtikçe değeri daha da çok artacak, klasikleşecek bir albüme tanıklık ediyoruz.
Dinledikten sonra kendine geliş;
Müzikal olarak progresif olsa da riflere şöyle tek tek baktığınızda gerçekten de 90′lara ait şeyler bulacaksınız “Crack the Skye”da. Beni bütün o müzikal kıskançlığın yanında bir de bu tanıdıklık hissi bağladı bu albüme.
Albüm ismiyle ilgili ufak bir not; Skye, Brann’in daha genç yaşta intihar eden ablasının ismi. Albümün ismi de özellikle seçilmiş Skye’ın anısına olması adına. Brann’in röportajlarından hala bu olayın etkisinde olduğu ve “belki bir şey yapabilirdim” düşüncesi ile oldukça suçluluk duygusu yaşadığını öğreniyoruz. Albümün hikayesini böyle dinleyince Brann’in sanki hikayedeki Rasputin’i yaşamaya çalıştığını düşündüm ben; vaktinden önce bedeninden ayrılmış, zamanda kayıp olan bir ruhu kendi yıkımı içinden bedenine döndüren kahraman; bütün yanlışlarıyla -Rasputin de olsa- bir kahraman…
Bu yazının sonuna çok bir son paragraf gerekmiyor, gidin ve alın hala almadıysanız!
@Ahmet Saraçoğlu, acaip bir solo, ama benim dikkatimi çeken şey vokalin söyleyiş tarzı ve tonu. Aklıma Ozzy i getiriyor ve sanki parça Black Sabbath ın bayrağını alıp 21.ve 22. yy a taşıdım, biz onun çocuklarıyız der gibi. Bu albüm gerçekten acaipmiş. Önemseyip çok dinleyip zevkini çıkarmak şart.
Hakikaten The Czar’ın son bölümleri sanırım albümün en keyif verici noktası. Ayrıyetten kritiği yazan Levent Tüter, her ne kadar yazdığınız her şeye katılsam da, bir puanı nereden kırdığınızı hakikaten çok merak ettim. Son yıllarda sanmıyorum ki 10 puanı bu albümden daha fazla hak etmiş bir şey dinlemiş olayım. Yazıda da hiçbir eksik-kulağa batan bir şeyden bahsetmemişsiniz, eğer yorumu okursanız merakımı giderebilirsiniz herhalde :)
Albümün çok başarılı olduğu su götürmez bir gerçek, lakin inceleme o kadar da kral olmamış maalesef. Herkesin incelemesi kendine kraldır tabi onu da anlıyorum amma
bu krallığın iç dünyalarda kalması taraftarıyım. Biraz tevazu da işinizi görür.
Albümü 10 üzerinden puanlamam istense ben de 9′u uygun görürdüm. Yalnız albümleri Allah’ın nezdinde değerlendirip 9 vermek de ilginçmiş. 9/9 olarak okuyorum notunuzu. :)
İlk dinlediğimde hiç sarmamıştı, “Bu ne lan” demiştim. Sonradan alıştım ve şimdi severek dinliyorum. Mastodon grubunda vokali eskiden iki üye üstlenirdi Troy Sanders ve Brent Hicks. Bu albümde olaya davulcu Brann Dailor da girmiş. Troy sağlam böğürüyordu lafımız yok, Remission ve Leviathan’daki performansları takdire şayan, Brent de ayrı bir tad katıyordu değişik sesiyle ama gelin görün ki bu ikisi de hatta Brann’i de ekliyorum üçü de üst düzey vokalist değiller. Özellikle konserlerde apaçık ortaya çıkıyor bu durum. Crack The Skye yılın en iyi albümlerinden biri olsa da vokal açısında sıkıntılı bir çalışma. Piyasadaki çoğu gruptan iyi vokalleri ama enstürmanlarına bu derece hakim bir grubun bence 10 numara bir vokalist edinmesi gerekiyor. Ama grup kurulduğundan beri aynı elemanlar devam ettiği için dışarıdan vokalist almaları pek de olası gözükmüyor. Olsun kadının kızının kusura kategoresine girsin vokalleri, Mastodon’u severiz sayarız, ülkemize de bekleriz.
her yeni albümünü dinlediğimde daha fazla heyecanlandığım, hayran kaldığım bir grup. bu albüm mükemmel diyorum ve bir sonraki albümden artık resmen tırsmaya başladım. vokallerdeki değişim mükemmele yaklaşmış ve vokal düzenlemeleri bu sefer aşmış. the czar, evet bencede albümün doruk noktası. albümde grubun doruk noktası benim için. Levent arkadaşım ellerine sağlık bu arada
@masteroforion, Evet, darmaduman etti beni The last baron. İlk fırsatta içerken dinleyeceğim. Bu nasıl bir şaheserdir böyle. Bu arada yıl 2018 hahahah.
albümün adını brann’in intihar eden kız kardeşinden aldığını öğrendiğimden beri, crak the skye şarkısındaki “Please tell Lucifer he can’t have this one
Her spirits too strong” kısmı daha bi etkileyeci geliyor. hatta etkilemekle kalmıyor vuruyor,öldürüyor.
The Czar müthiş bir şarkı. Ghost of Karelia’nın girişi duyduğum en iyi girişlerden biri olmuş. Ancak albümün biraz abartıldığını düşünüyorum. Yabancı sitelerdeki incelemelerde ‘Rahatlıkla son 10 yılın en iyi metal albümü diyebiliriz..’ gibi cümleler var. Son 10 yılın en iyisi olmak bu kadar kolay olamaz. Bütün yabancı siteler birleşip Mastodon’u yükseltmeye çalışıyor gibi geliyor böyle şeyler görünce.
@gabri, son 10 yılın en iyi albumlerinden biri desek daha doğru olur bence de cunku cidden 10 yıl uzun bir sure ve en basitinden elimizde bir Btbam-Colors var. daha bunun gojirası var nevermore u necrophagist i var…Cok iyi bi album ona suphe yok tabi ki
bir de metal tanımını ne kadar geniş tutacağımızla alakalı. teknik death’ten uzaklaşırsak içine katabileceğimiz başka bir sürü alt tür var. mesela alter bridge’i katarsak, adamlar blackbird gibi canavar bir albüm yaptı. ya da dir en grey uroboros’u yaptı. maiden – brave new world var, o da 2000′de çıktı. yani son 10 yılda “teknik metalin en iyi albümü” belki crack olabilir ama metalin en iyi albümü mü, orası tartışılır.
@Ufuk, Bu albümün teknik death ile pek bir alakası yok ki zaten :) Bence ‘teknik metal’ olarak bakacak olursak Colors bundan daha iyi bir albüm. Ama (öznel bakışım bu tabii olaya) müziğin teknikaliteden fazlası olduğunu, önemli olanın enstrüman hakimiyetinin yanında dinlenen şeyin insanı ne kadar etkilediği olduğunu düşündüğüm için, ben gözü kapalı diyebiliyorum son 10 yılın en iyi metal albümü budur diye.
Bu ‘iyi’ kavramı da netice itibariyle subjektif bir şey olduğu için farklı farklı fikirler ortaya çıkması normal tabii. Yine de dünya üzerinde bu konuda benle hemfikir ÇOK fazla insan var, onu biliyorum ve görüyorum :)
@gabri, katılıyorum sana bu konuda mastodon’ı leviathan albümünden beri dinleyen biri olarak bu crack the skye’yi bir türlü leviathan ya da blood mountain kadar sevemedim. bunda crack the skye ile mastodon ile tanışanların crack the skye’yi abartması da bir etken. bence leviathan’dan kesinlikle daha iyi bir albüm değil, belki blood mountain’den daha iyi olabilir ama gene de crack the skye çok güzel bir albüm.
metal türü altında colors ile cts kıyaslanacaksa benim de oyum colors’a bu arada.
@masteroforion, ters çevirip düz sikmek biraz ağır olmuş :D nihayetinde colors diyoruz. white walls olsun, sun of nothing olsun çok deli bi albüm. ama crack the skye 2000′lerin en iyi metal albümü orası da çok kesin bir gerçek.
@masteroforion, benim kafamdaki sıralama da bu şekilde zaten. bi tek colors la traced arasına dead heart ı koyarım. ama carck the skye bir numara her zaman.
@Avcı, ben yılların mastodon fanboyu yum ama ilk dinlememde benim ilk tepkim ‘meh’ olmuştuç yani alışması ve anlaması biraz zaman alıyor. ama içine girmeyi başardıktan sonra son 1 senede açık ara en çok dinlediğim albüm oldu. bi kaç kere sabredip sonuna kadar gelirsen bişeyler olur bence.
Belki de 2000ler metalinin yarattığı en harikulade olay. Albümün asıl önemi türler üstü bir boyutu olması, alelade bir prog rocker’a, indie dinleyicisine (Pitchfork en güzel örnek) ya da sıkı bir metalhead’e dinletildiğinde de üstünlüğü kabul edilecektir diye düşünüyorum. Remission’daki çiğ enerjinin bu çapta bir müzisyenliğe evrilmesi ise çok ayrı bir mevzu.
bence Mastodon’un en iyi albümü uzak ara Blood Mountain. Blood Mountain’a 10, buna ise 9 puan veriyorum (Blood Mountain kritiği olmadığı için ona sadece sözde veriyoruz tabi ki). o değil de, pazar günü izliycez canlı canlı. geçen sene iptal olmasına deli üzülmüştüm. kısmet bu seneyeymiş.
Hani dinlediğin zaman bir yere götürdüğü söylenen şarkılar olur ya,hah,The Czar tam o işte. Baştaki klavye sizi o yolculuğa hazırlıyor ve sonrasındaki riff’le de bambaşka bir yere gidiyorsunuz harbiden.
Crack The Skye en az The Czar kadar övülmeyi hak ediyor bence. Dailor’un vokalinin en zirvesinde olduğu şarkıdır bence,ara kısımlar ve chorus arasındaki ton değişiklikleri de çok iyi sağlanmış.
The Last Baron…ikinci dakikada giren riff direk ”Evet abi aşmış bu adamlar” hissiyatı veriyor. O hissiyat kalan 10 dakika da devam ediyor tabii ki.
10 verilmemesi ayıp olacak bir albümdür benim için,bu da sitede okuduğum en iyi incelemelerden biridir ayrıca. Şunu da söylemeden geçemeyeceğim yalnız,The Hunter iyiydi hoştu da,artık hiçbir Mastodon projesinin bu albümü geçebileceğini sanmıyorum.
En sevdiğim Mastodon albümü. Blood mountain ve diğer albümleri de çok severim. Yalnız Crack the sky babbaşka birşey. Dinlediğim en iyi albümlerden. 10/10
Hayatımda dinlediğin direk en iyi albümlerden biri, Mastodon’un da en iyisi bence. Mastodon diğer albümlerinde (yani normalde) daha bodos, bu kadar sayko işler yapmayan bi grup, ki onlarada ölürüm, ama umarım ileride tekrar bu tarz bir albüm yapmaya karar verirler.
30 yasindayim, 17 senedir metalin ekstrem agirlikli olmak uzere cogu turunu dinliyorum. Herkes gibi surekli olarak kafamda en iyi grup, en iyi album sorgulamalarini cok yaptim. Bunun ustune bence bir album daha muzik adina yapilmadi, bakin metal demiyorum muzik diyorum, o derece.
Ilk ciktigindan beridir su albumu dinlemedigim bir zaman dilimi olmadi. Hicbir anindan bikmadim, bir kere bile baymadi beni. Belki bastan sona bin kere dinlemisimdir abartisiz. Yok yani ustune ikinci bir sey bulamiyorum bu albumun.
Bi de bos ya da alkol kafasiyla dinlenmemeli bence Mastodon.
The Last Baron’ın 08.19′da giren riff’inin gelmiş geçmiş açık ara en iyi riff olduğunu düşünüyorum. Biliyorum geçtim en iyi albümü, sayısız şarkılar arasından bile en iyisini seçemeyen bunca kişi varken benim sayısız x sayısız riff arasından açık ara en iyi olanı seçmem fazla iddialı ama bir yandan da bilmiyorum. Her nasılsa hiçbir riff’i bu riff’in yanına koyamıyorum.
Ayrıca dinlediğim en iyi tripletin de bu albümün son tripleti olduğunu düşünüyorum.
Benim için çok çok özel bir albüm olması bir yana genel sound anlamında da inanılmaz özel bir albüm. Keşke Mastodon şu kalibrede bir albüm daha yapabilse. The Hunter ve Once’da gayet güzel albümler aslında ama Crack the Skye sanki başka bir grubun yaptığı bir albüm gibi farklı kalıyor yanlarında.
The Last Baron’da 08.19′da giren riffi ilk duyduğumda o kadar doğru bir an ve zamanda vurmuştu ki elim ayağım boşalmış, tüylerim diken diken olmuş, bütün vücudum ürpermiș, ne hissedeceğimi şaşırmıştım. Hala hayatımda duyduğum en tarifsiz şeylerden biri. Milyon tane teknik, gaz, melodik, groovy her çeşit riff mevcut ama başka bir riffi duyduğumda saniyelerce tepki veremeden dehşete düşmüş halde boşluğa baktığımı hatırlamıyorum.
oldukca heyecan verici duruyor, beni blood mountain kadar sarsacak mi bilemiyorum tabi
The Czar’ın 7.45′te giren bölümü nedir öyle.
28.03.2018
@Ahmet Saraçoğlu, acaip bir solo, ama benim dikkatimi çeken şey vokalin söyleyiş tarzı ve tonu. Aklıma Ozzy i getiriyor ve sanki parça Black Sabbath ın bayrağını alıp 21.ve 22. yy a taşıdım, biz onun çocuklarıyız der gibi. Bu albüm gerçekten acaipmiş. Önemseyip çok dinleyip zevkini çıkarmak şart.
Hakikaten The Czar’ın son bölümleri sanırım albümün en keyif verici noktası. Ayrıyetten kritiği yazan Levent Tüter, her ne kadar yazdığınız her şeye katılsam da, bir puanı nereden kırdığınızı hakikaten çok merak ettim. Son yıllarda sanmıyorum ki 10 puanı bu albümden daha fazla hak etmiş bir şey dinlemiş olayım. Yazıda da hiçbir eksik-kulağa batan bir şeyden bahsetmemişsiniz, eğer yorumu okursanız merakımı giderebilirsiniz herhalde :)
Sevgili havitetty,
10 Allah’ın, 9,5 da peygamberin notudur. :)
Selamlar,
Levent.
(şüphesiz ki)
bence de 10 puanlık albüm değil, albümün hastası oldum ama ben mastodon’un bu albümü de aşacağını düşünüyorum.
12.05.2020
@Sambalici, Gelecekten not: Hala aşamadı. :D
en iyi mastodon vokal ve sözleri bu albümde bence. o değil brann dailor’ın vokalinin süper olduğunu öğreniyoruz oblivion ile.
Albümün çok başarılı olduğu su götürmez bir gerçek, lakin inceleme o kadar da kral olmamış maalesef. Herkesin incelemesi kendine kraldır tabi onu da anlıyorum amma
bu krallığın iç dünyalarda kalması taraftarıyım. Biraz tevazu da işinizi görür.
Albümü 10 üzerinden puanlamam istense ben de 9′u uygun görürdüm. Yalnız albümleri Allah’ın nezdinde değerlendirip 9 vermek de ilginçmiş. 9/9 olarak okuyorum notunuzu. :)
fanktan caza giderken uğranmayan tek nokta mastodon.
kızgın davul incelikten uzak olur.
muhteşem albüm denseydi yeterdi.
İlk dinlediğimde hiç sarmamıştı, “Bu ne lan” demiştim. Sonradan alıştım ve şimdi severek dinliyorum. Mastodon grubunda vokali eskiden iki üye üstlenirdi Troy Sanders ve Brent Hicks. Bu albümde olaya davulcu Brann Dailor da girmiş. Troy sağlam böğürüyordu lafımız yok, Remission ve Leviathan’daki performansları takdire şayan, Brent de ayrı bir tad katıyordu değişik sesiyle ama gelin görün ki bu ikisi de hatta Brann’i de ekliyorum üçü de üst düzey vokalist değiller. Özellikle konserlerde apaçık ortaya çıkıyor bu durum. Crack The Skye yılın en iyi albümlerinden biri olsa da vokal açısında sıkıntılı bir çalışma. Piyasadaki çoğu gruptan iyi vokalleri ama enstürmanlarına bu derece hakim bir grubun bence 10 numara bir vokalist edinmesi gerekiyor. Ama grup kurulduğundan beri aynı elemanlar devam ettiği için dışarıdan vokalist almaları pek de olası gözükmüyor. Olsun kadının kızının kusura kategoresine girsin vokalleri, Mastodon’u severiz sayarız, ülkemize de bekleriz.
her yeni albümünü dinlediğimde daha fazla heyecanlandığım, hayran kaldığım bir grup. bu albüm mükemmel diyorum ve bir sonraki albümden artık resmen tırsmaya başladım. vokallerdeki değişim mükemmele yaklaşmış ve vokal düzenlemeleri bu sefer aşmış. the czar, evet bencede albümün doruk noktası. albümde grubun doruk noktası benim için. Levent arkadaşım ellerine sağlık bu arada
Troy’un vokali gerçekten başarılı bence. Çok farklı bir ses tonu var o adamın, Ghost Of Karelia’da mesela, çok yakışmış adamın sesi.
Albümün doruk noktası benim için The Last Baron. Melankoli, gaz, progressive, Mastodon, herşey var :)
28.03.2018
@masteroforion, Evet, darmaduman etti beni The last baron. İlk fırsatta içerken dinleyeceğim. Bu nasıl bir şaheserdir böyle. Bu arada yıl 2018 hahahah.
albümün adını brann’in intihar eden kız kardeşinden aldığını öğrendiğimden beri, crak the skye şarkısındaki “Please tell Lucifer he can’t have this one
Her spirits too strong” kısmı daha bi etkileyeci geliyor. hatta etkilemekle kalmıyor vuruyor,öldürüyor.
Rocksound dergisi 2009′un en iyi 75 albümünü derlediği listede birinci sıraya Crack The Skye’ı koymuş..
İlk beş şöyle..
2.Converge – Axe to Fall
3.Biffy Clyro – Only Revolutions
4.Paramore – Brand New Eyes
5.Baroness – Blue Record
Yeni bi turneye çıkıyolar Amerika’da:
Mastodon
Between the Buried and Me
Baroness
Oy.
Oooha.
çüş yuh ! bildiğim bütün küfürleri saymak istiyorum.
The Czar müthiş bir şarkı. Ghost of Karelia’nın girişi duyduğum en iyi girişlerden biri olmuş. Ancak albümün biraz abartıldığını düşünüyorum. Yabancı sitelerdeki incelemelerde ‘Rahatlıkla son 10 yılın en iyi metal albümü diyebiliriz..’ gibi cümleler var. Son 10 yılın en iyisi olmak bu kadar kolay olamaz. Bütün yabancı siteler birleşip Mastodon’u yükseltmeye çalışıyor gibi geliyor böyle şeyler görünce.
28.07.2010
@gabri, “Rahatlıkla son 10 yılın en iyi metal albümü diyebiliriz..” Bu da benim rahatlıkla katılabileceğim bi tanımlama mesela.
28.07.2010
@masteroforion, Benim de.
28.07.2010
@masteroforion, bir de 10 yıl gibi bi süre ve çıkan sayısız albüm varken “rahatlıkla” demek biraz fazla bence.
28.07.2010
@gabri, ben de son 10 yılın en iyisi olduğunu düşünmüyorum. Tamam çok iyi fakat, en iyisi değil. Bana göre Btbam – Colors son 10 yılın asıl albümüdür.
28.07.2010
@Berca B., kesinlikle katılıyorum. ahmet abinin dediği gibi:
Colors, çağımızın Bohemian Rhapsody’sidir.
bu albüme gelince; çok kötü diil ama çok da süper diil. benden 8, en fazla 8,5 alabilir
28.07.2010
bence bariz farklı bir klasmanda bu albüm, son 10 yılın en iyi metal albümü tanımına itiraz etmem.
28.07.2010
@gabri, son 10 yılın en iyi albumlerinden biri desek daha doğru olur bence de cunku cidden 10 yıl uzun bir sure ve en basitinden elimizde bir Btbam-Colors var. daha bunun gojirası var nevermore u necrophagist i var…Cok iyi bi album ona suphe yok tabi ki
29.07.2010
bir de metal tanımını ne kadar geniş tutacağımızla alakalı. teknik death’ten uzaklaşırsak içine katabileceğimiz başka bir sürü alt tür var. mesela alter bridge’i katarsak, adamlar blackbird gibi canavar bir albüm yaptı. ya da dir en grey uroboros’u yaptı. maiden – brave new world var, o da 2000′de çıktı. yani son 10 yılda “teknik metalin en iyi albümü” belki crack olabilir ama metalin en iyi albümü mü, orası tartışılır.
29.07.2010
@Ufuk, Bu albümün teknik death ile pek bir alakası yok ki zaten :) Bence ‘teknik metal’ olarak bakacak olursak Colors bundan daha iyi bir albüm. Ama (öznel bakışım bu tabii olaya) müziğin teknikaliteden fazlası olduğunu, önemli olanın enstrüman hakimiyetinin yanında dinlenen şeyin insanı ne kadar etkilediği olduğunu düşündüğüm için, ben gözü kapalı diyebiliyorum son 10 yılın en iyi metal albümü budur diye.
Bu ‘iyi’ kavramı da netice itibariyle subjektif bir şey olduğu için farklı farklı fikirler ortaya çıkması normal tabii. Yine de dünya üzerinde bu konuda benle hemfikir ÇOK fazla insan var, onu biliyorum ve görüyorum :)
29.07.2010
@gabri, katılıyorum sana bu konuda mastodon’ı leviathan albümünden beri dinleyen biri olarak bu crack the skye’yi bir türlü leviathan ya da blood mountain kadar sevemedim. bunda crack the skye ile mastodon ile tanışanların crack the skye’yi abartması da bir etken. bence leviathan’dan kesinlikle daha iyi bir albüm değil, belki blood mountain’den daha iyi olabilir ama gene de crack the skye çok güzel bir albüm.
metal türü altında colors ile cts kıyaslanacaksa benim de oyum colors’a bu arada.
herkes neden colors’ı örnekliyorki , bi Allahın kuluda Traced in Air desin yahu :)
18.10.2010
@Rauf, imho, Crack the Skye ikisini de ters çevirir düz sker :))
18.10.2010
@masteroforion, ters çevirip düz sikmek biraz ağır olmuş :D nihayetinde colors diyoruz. white walls olsun, sun of nothing olsun çok deli bi albüm. ama crack the skye 2000′lerin en iyi metal albümü orası da çok kesin bir gerçek.
18.10.2010
@ali ihsan balı, Ya zaten o işin geyiğiydi.. Colors da Traced In Air de çok sevdiğim albümler zaten.
He illa sıralama yapmak gerekirse Skye>Colors>Traced derim
18.10.2010
@masteroforion, benim kafamdaki sıralama da bu şekilde zaten. bi tek colors la traced arasına dead heart ı koyarım. ama carck the skye bir numara her zaman.
18.10.2010
@ali ihsan balı, Bir tek ben mi anlayamıyorum bu albümü?Bir başladım mı The Czar’dan sıkılıoyurm.Hepde Ghost Of Karelia’nın ortasında bırakıyorum.
Anlamadım ki bu işi.
18.10.2010
@Avcı, ben yılların mastodon fanboyu yum ama ilk dinlememde benim ilk tepkim ‘meh’ olmuştuç yani alışması ve anlaması biraz zaman alıyor. ama içine girmeyi başardıktan sonra son 1 senede açık ara en çok dinlediğim albüm oldu. bi kaç kere sabredip sonuna kadar gelirsen bişeyler olur bence.
25.05.2011
@ali ihsan balı, bi allahın kulu da ağzına sun of nothing’i almaz diyordum ki bu yorumu gördüm sevindirik oldum :D
24.05.2011
@Rauf, blackwater park’tır son 10 yılın en iyisi.
Şu albüme alışamayan bir ben varım.Ne yaparsam yapayım olmuyor yahu.Sevemiyorum :\
The Last Baron…
Belki de 2000ler metalinin yarattığı en harikulade olay. Albümün asıl önemi türler üstü bir boyutu olması, alelade bir prog rocker’a, indie dinleyicisine (Pitchfork en güzel örnek) ya da sıkı bir metalhead’e dinletildiğinde de üstünlüğü kabul edilecektir diye düşünüyorum. Remission’daki çiğ enerjinin bu çapta bir müzisyenliğe evrilmesi ise çok ayrı bir mevzu.
25.03.2011
@masteroforion, +1
http://www.mastodonrocks.com/tour
istanbul’a geliyorlar
30.03.2011
@Avcı, sevinemedim valla hic konserlerde vokalleri sıcıp batırıyolar cunku hic tadı olmuyo sarkıların.
Quintessence nasıl şarkı yahu. O arpejler seninse grupin olayım Brent!
divinations ve ghost of karelia dışında bütün şarkıları mükemmel, 10/10…
Mastodon’un en kötüsü bence. 5 veriyorum.
Mastodon’un en iyisi bence. 10 veriyorum.
17.06.2011
@saklanan saman, anlaşılan zevklerim seninle taban tabana zıt kardeşim. :D
17.06.2011
@illuminati, evet :D tanışalım mı ?
bence Mastodon’un en iyi albümü uzak ara Blood Mountain. Blood Mountain’a 10, buna ise 9 puan veriyorum (Blood Mountain kritiği olmadığı için ona sadece sözde veriyoruz tabi ki). o değil de, pazar günü izliycez canlı canlı. geçen sene iptal olmasına deli üzülmüştüm. kısmet bu seneyeymiş.
En sevdiğim Mastodon albümü. Divinations, The Czar ve The Last Baron hastası olduğum parçalar. 10/10.
The Czar’da “By the light of the moon” diye girdiği yerler, Oblivion’da “Lost…Love…” diye girdiği yerler falan süber. Adamın hası Troy Sanders.
Hani dinlediğin zaman bir yere götürdüğü söylenen şarkılar olur ya,hah,The Czar tam o işte. Baştaki klavye sizi o yolculuğa hazırlıyor ve sonrasındaki riff’le de bambaşka bir yere gidiyorsunuz harbiden.
Crack The Skye en az The Czar kadar övülmeyi hak ediyor bence. Dailor’un vokalinin en zirvesinde olduğu şarkıdır bence,ara kısımlar ve chorus arasındaki ton değişiklikleri de çok iyi sağlanmış.
The Last Baron…ikinci dakikada giren riff direk ”Evet abi aşmış bu adamlar” hissiyatı veriyor. O hissiyat kalan 10 dakika da devam ediyor tabii ki.
10 verilmemesi ayıp olacak bir albümdür benim için,bu da sitede okuduğum en iyi incelemelerden biridir ayrıca. Şunu da söylemeden geçemeyeceğim yalnız,The Hunter iyiydi hoştu da,artık hiçbir Mastodon projesinin bu albümü geçebileceğini sanmıyorum.
dinledikçe alışılıyo.8,5 işler benden
DAvul tonları bi üst seviye daha olabilirmiş.
En az sevdiğim Mastodon albümü sanırım.
En sevdiğim Mastodon albümü. Blood mountain ve diğer albümleri de çok severim. Yalnız Crack the sky babbaşka birşey. Dinlediğim en iyi albümlerden. 10/10
Hayatımda dinlediğin direk en iyi albümlerden biri, Mastodon’un da en iyisi bence. Mastodon diğer albümlerinde (yani normalde) daha bodos, bu kadar sayko işler yapmayan bi grup, ki onlarada ölürüm, ama umarım ileride tekrar bu tarz bir albüm yapmaya karar verirler.
30 yasindayim, 17 senedir metalin ekstrem agirlikli olmak uzere cogu turunu dinliyorum. Herkes gibi surekli olarak kafamda en iyi grup, en iyi album sorgulamalarini cok yaptim. Bunun ustune bence bir album daha muzik adina yapilmadi, bakin metal demiyorum muzik diyorum, o derece.
Ilk ciktigindan beridir su albumu dinlemedigim bir zaman dilimi olmadi. Hicbir anindan bikmadim, bir kere bile baymadi beni. Belki bastan sona bin kere dinlemisimdir abartisiz. Yok yani ustune ikinci bir sey bulamiyorum bu albumun.
Bi de bos ya da alkol kafasiyla dinlenmemeli bence Mastodon.
The Czar’ın 7.45′te giren bölümü Mastodon ile alakalı en sevdiğim şey
15.02.2021
@akanker, +1
The Last Baron’ın 08.19′da giren riff’inin gelmiş geçmiş açık ara en iyi riff olduğunu düşünüyorum. Biliyorum geçtim en iyi albümü, sayısız şarkılar arasından bile en iyisini seçemeyen bunca kişi varken benim sayısız x sayısız riff arasından açık ara en iyi olanı seçmem fazla iddialı ama bir yandan da bilmiyorum. Her nasılsa hiçbir riff’i bu riff’in yanına koyamıyorum.
Ayrıca dinlediğim en iyi tripletin de bu albümün son tripleti olduğunu düşünüyorum.
O değil de
Ne albüm aq!
05.07.2021
@Yiğit, the czar ne şarkı aq!
Benim için çok çok özel bir albüm olması bir yana genel sound anlamında da inanılmaz özel bir albüm. Keşke Mastodon şu kalibrede bir albüm daha yapabilse. The Hunter ve Once’da gayet güzel albümler aslında ama Crack the Skye sanki başka bir grubun yaptığı bir albüm gibi farklı kalıyor yanlarında.
The Last Baron’da 08.19′da giren riffi ilk duyduğumda o kadar doğru bir an ve zamanda vurmuştu ki elim ayağım boşalmış, tüylerim diken diken olmuş, bütün vücudum ürpermiș, ne hissedeceğimi şaşırmıştım. Hala hayatımda duyduğum en tarifsiz şeylerden biri. Milyon tane teknik, gaz, melodik, groovy her çeşit riff mevcut ama başka bir riffi duyduğumda saniyelerce tepki veremeden dehşete düşmüş halde boşluğa baktığımı hatırlamıyorum.
Fallen from grace cause I been away too long
Leaving you behind with my lonesome song
Now I’m lost in oblivion
Hayatımda dinlediğim en iyi albüm
bu albüm yeni bir incelemeyi hak ediyor aga.
08.10.2024
@TanSolo