# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
IMPERIAL TRIUMPHANT – Goldstar
| 27.03.2025

Avangart kaosu kısmen kırarak muhtemelen gelecekleri adına doğru bir adım atıyorlar.

Son 20 yılın en enteresan gruplarından biri olan ve son yedi yıldır da sürekli adından söz ettiren IMPERIAL TRIUMPHANT, özellikle “Vile Luxury” ve “Alphaville“de yarattığı eşsiz atmosferi müthiş bir tema, görsellik ve her anlamda bütünlüklü bir kimlikle çevreleyerek son yılların en kendine özgü ve sıra dışı gruplarından biri hâline gelmişti.

Art Deco ile metali buluşturdukları imajları, albüm kapakları ve hatta müzikleri, metal dünyasında bu hissiyatta başka tek bir grup bile olmamasından hareketle onları daha en başlardan özel bir yere koymuştu.

IMPERIAL TRIUMPHANT belki her an dinleyiciye hitap etmeyebilecek tarzda bir müzik yapıyor, hatta kesin öyle bir müzik yapıyor, ancak eğer ne dinlediğinizi anlayarak dinliyorsanız, size hitap etmiyorsa bile adamların farkı ve özgün bir şey yaptığını görüp anlamak için müzik âlimi olmanıza gerek yok.

Yeni albümü “Goldstar”da IMPERIAL TRIUMPHANT’ı yine New York’u ciğerlerine doldurmuş hâlde, yine GORGUTS ekolünü devam ettiren riflerle ve bu sefer son üç albüme kıyasla daha rafine bir hüviyette görüyoruz. Müzik belki sadeleşmemiş, ancak daha rahat sindirilebilir ve içine girilebilir hâli almış.

Önceki üç albümde hissettiğim sinematografik havayı, Art Deco mimari atmosferini, avangart kaosu “Goldstar”da biraz törpülenmiş ancak onun yerine daha bir direkt ve hedef odaklı şekilde gördüm.

Ne kadar ilerici, yenilikçi bir kafada olun, ne kadar beklenmedik şeylerle dolu bir müzik yapın, onu da kıracak şeyler bulmak için çabalamazsanız da sürprizlerle doluluk ve şahsına münhasırlık bile bir yerden sonra aynılaşabilir. Bu yüzden de IMPERIAL TRIUMPHANT yapması gerekeni yapmış ve olayı film müziğine dönüştürmek yerine ha primitif dokunuşlarla müziğini sadeleştirirken zenginleştirme yoluna gitmiş.

Bu yüzden “Goldstar”daki panik atak anları, tüm enstrümanların canhıraş kudurduğu bölümler, önceki albümlere göre daha az ve daha kontrollü. Yine de bu durum olayın bilindik IMPERIAL TRIUMPHANT karakterinden çıkmasına yol açmıyor. Albümü dinlerken hissettiğim başlıca duygu, IMPERIAL TRIUMPHANT’ın şarkı yazımı açısından önceki albümlerine göre daha oturaklı bir kimliğe bürünmüş olduğu. Müziklerindeki etkileyici unsurları, dinleyiciyi sarsacak şeyleri artık kaosun seviyesini artırmadan da öne çıkarabiliyorlar.

Bunu daha ilk şarkı “Eye of Mars”tan bile görmek mümkün. Şarkının 0.23’te giren açılış rif, aslında az bir oynamayla ilginç hâle getirilmiş, GORGUTS’vari kafalara çekilmiş bir rif ve küçük dokunuşlarla gayet standart bir death metal rifi hâline de getirilebilir. Ne var ki IMPERIAL TRIUMPHANT’ın zekâsı sayesinde ilginçlik kazanıyor.

İletişim kuramcısı Marshall McLuhan’ın 1967’de yaptığı “The Medium is the Massage” adlı konuşmadan alınan bir ses kaydı, arkada çiseleyen yağmur sesi ve dramatik bir piyano eşliğinde başlayan albüm, grubun albüm temasıyla bağlantılı olarak kattığı bu tür detaylarla farklı bir kimliğe bürünüyor.

Bundan dolayı da albümün kendine özgü bir atmosfere ve hissiyata sahip olma noktasında bir önceki albüm “Spirit of Ecstasy”yi aştığını düşünüyorum. O albüm de çok iyiydi ve grubun günümüzdeki kimliğini bulmasına katkısı oldu, ama bence “Goldstar”daki IMPERIAL TRIUMPHANT artık olması gereken, bunun üzerinden ilerlemesi ve ekstremlik dozunu artırmaktansa bu minvalde denemeler yaparak ilerlemesi gereken IMPERIAL TRIUMPHANT. Elbet bu kişiden kişiye değişecektir, bazısı grubun daha da delirmesini isteyecektir, ama benim tercihim bu kanaldan devam etmeleri.

“Goldstar”ı çok beğendim. İçinde çok fazla parlak fikir var ve IMPERIAL TRIUMPHANT’ın bundan sonra da son derece özgür biçimde, kendi sound’u içinde sıkışıp kalmadan devam edebileceğini görmemi sağladığı için de beni ayrıca memnun etti. Bu açıdan bakınca, bu rafineleşmeden dolayı aklıma gelen “Stare into Death and Be Still” ve “The Long Defeat” gibi örneklerin ışığında, IMPERIAL TRIUMPHANT’ın da kendilerinden beklenebilecek ve ileride kendilerine sorun yaratabilecek düzeyde özdeşleştirilecek o avangart kaosu kırmış olması dolayısıyla grup adına mutluyum. “Goldstar” sofistikeliği de hayvanlığı da minimalistliği de tam dozunda vermeyi başaran ve bana kalırsa bu yüzden de ancak deneyimli, ne yaptığını çok iyi bilen ellerden çıkabilecek bir albüm.

8,5/10
Albümün okur notu: 12345678910 (8.17/10, Toplam oy: 12)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
2025
Şirket
Century Media Records
Kadro
Zachary Ezrin: Vokal, gitar, orkestrasyon
Steve Blanco: Bas, klavye, piyano, vokal
Kenny Grohowski: Davul

Konuk:
Tomas Haake: Vokal (3, 8)
Yoshiko Ohara: Vokal (5)
Dave Lombardo: Davul (8)
Şarkılar
1. Eye of Mars
2. Gomorrah Nouveaux
3. Lexington Delirium
4. Hotel Sphinx
5. NEWYORKCITY
6. Goldstar
7. Rot Moderne
8. Pleasuredome
9. Industry of Misery
  Yorum alanı

“IMPERIAL TRIUMPHANT – Goldstar” yazısına 9 yorum var

  1. Pagan Angel says:

    selam sana imparator,selam sana

  2. Scream Bloody Gore says:

    Bu senenin ilk 3′ünde, muhtemelen birincisi (subjektif). 10 puandan fazlası.

  3. ismail vilehand says:

    Umut Sarıkaya metal.

  4. Bedirhan says:

    Gerek blut aus nord, gerek early dso, gerek ulcerate, gerek gorguts olsun bayılarak dinliyorum ama bu adamlardan çok fazla “ne kadar çok sik sok şey katarsak, ne kadar kakafoni yaparsak o kadar ciqs oluruz, beğenmeyen de anlayacak tıynete sahip değildir knkkk” hissiyatı alıyorum. Bilmyorum bakacağız.

    Pontiff Suleyman

    @Bedirhan, imza

  5. Seyfettin Dursun says:

    Imperial Triumphant’ın diskografisini başından sonuna gittikçe daha fazla seven ender insanlardanım galiba ama grup gıdım gıdım uslandıkça bana daha fazla hitap etmeye başladı ve Goldstar da kesinlikle bu gidişatın “kutup yıldızı” oldu bile!… New York’u Gotham’a çeviren sözler ve Art Deco ile Stanley Kubrick’in “Eyes Wide Shot”ına obsesif ölçekte yapılan göndermeler ile grup benim için “tuhaf metal”de kesinlikle zirve noktasını temsil ediyor.

    Albümdeki “Hotel Sphinx”in şu Trump-hedefli sözleri bile, albümü sevmeme yetip artardı aslında:

    “Conspiracy of silence
    Illuminated Valley of the Kings
    Political celebrity
    Celebrates death

    Stillness of youth, decades gone past
    Rape is the order of things elite
    While rite of passage, Hail Satan, my child
    Don’t worry, he will fix it”

    Hiçbir şeye konsantre olamadığım(ız) bu son bir haftada bolca döndürdüm, çok sevdim ve uzun yıllar severek dinleyeceğim bu albümü.

  6. Stapedius says:

    Handel’in Sarabande eseri Hotel Sphinx olmuş. Vay be…

    Seyfettin Dursun

    @Stapedius, hocam çok teşekkür ederim, neredeyse gece gündüz dinleyip sürekli “ulan bu bir şeye benziyor” diyordum, cevabını vermiş oldunuz.

    Stapedius

    @Seyfettin Dursun,
    Estağfurullah, Sarabande çok sevdiğim bir eser. IT’ın dokunuşu da müthiş olmuş.

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.