Başarılı bir kariyer planlaması örneği olarak CRADLE OF FILTH: Zamanında metal tarihinin dalga geçilmeye, karikatür olmaya en müsait gruplarından biriyken, ta 2025 yılında herkesçe takdir edilen ve övülen bir grup olarak yoluna devam etmek.
Düne kadar nezih sitemizde CRADLE OF FILTH’in bugüne dek çıkardığı on dört albümün onunun incelemesi vardı ve bu incelemelerden hiçbiri bana ait değildi. Grup geçtiğimiz hafta yeni albümü “The Screaming of the Valkyries”i çıkardı ve bu inceleme sayesinde oranlar, çıkan on beş albüm ve incelenen on bir albüm olarak güncelleniyor. Üstelik de hayatımda ilk kez bir CRADLE OF FILTH incelemesi yazarak kendi adıma da bir ilke imza atıyorum.
Bunu yapmamın üç sebebi var. İlki yazacak başka kimsenin olmaması, ikincisi CRADLE OF FILTH gibi bir grubun yeni albümünün sitede olmamasının kabul edilemez olması, üçüncüsü de biraz CRADLE OF FILTH övmek istemem.
CRADLE OF FILTH özellikle doksanların sonları ve 2000’lerin belirli bir kısmına kadar metal ve poser’lık dendiğinde ilk akla gelen gruplardan biriydi. Tanıdığım ve distortion’la tek alakası AC/DC tişörtü giymek ve “‘Whiskey in the Jar’ abi ya” olan insanların üzerinde bile tişörtünü görüyor, Blue Jean dergisinin mektup köşesinde “Nirvana, Şebnem Ferah, Athena ve Cradle of Filth severim, sen de aynı kafadaysan buluşup sik gibi muhabbet etmemiz yok mu?” gibisinden şeyler okuyordum.
Benim grupla tanışmam 1999’da çıkan “From the Cradle to Enslave”in klibini görmem, şarkıyı epey beğenmem ve ertesi sene çıkan “Midian” albümünün Bulgar CD’sini almamla başlıyor ve sonrasında da büyük oranda orada kalıyor. “Midian”ı bayağı sevdikten sonra “Damnation and a Day”i de sevmiş ve dinlemiş, ancak “Nymphetamine” ve “Thornoghraphy”de hiçbir şey bulamayınca CRADLE OF FILTH’le olan ilişkimi uzunca bir süreliğine noktalamıştım. Ta ki grubun yeni albüm incelemelerini okumaya devam ettikten ve artık bir noktadan sonra “şaka maka CRADLE OF FILTH de sürekli iyi albüm çıkarıyor ha” şeklinde bir düşünceye kavuşup merak ederek grubun 2010 sonrasındaki albümlerini de dikkatle dinleyinceye kadar.
CRADLE OF FILTH özellikle adını andığım o iki -bence- vasat albümden sonra gayet takdir edilesi bir yöne kayıyor ve doksanlardaki imajı, popülaritesi düşünüldüğünde iyice kendini kaybedip ortam grubu olma potansiyeli taşımasına rağmen Dani Filth’in doğru tercihiyle poser’lık ve daha çok ürün satmak adına metalinden ödün vermedi ve bugünlere geldi. Arada bence vasat olan “The Manticore and Other Horrors” gibi hafif tökezlemeler olsa da CRADLE OF FILTH’in 2010 sonrası için en trve kvlt black metalcilerin bile fazla bir lafı olmadığını görüyorum. Bu da dediğim gibi davayı saniyesinde satabilecek potansiyeli veren bir imajları ve kitleleri olmasına rağmen Dani’nin “yok aga, kendimizi geliştirmemiz lazım” şeklindeki tavrı sayesinde oldu. Bugün artık CRADLE OF FILTH’in çok iyi albüm çıkarmasına şaşırmadığımız ve “yine gayet iyi” demeye dünden hazır olduğumuz bir noktadayız. Bu durum bu kadar köklü bir grup açısından müthiş bir olay.
“The Screaming of the Valkyries”e baktığımızda CRADLE OF FILTH’in yaratıcılığının hâlâ yerli yerinde olduğunu, bugüne dek çok iyi yaptığı şeyleri yine çok iyi yaptığını ve nispeten yeni denemelerin altından da alnının “Dani artık o gün ne renge boyadıysa o rengiyle” çıktığını görüyoruz. Albümü dinlerken hem atmosfer hem de küçük bestesel olaylar açısından hissettiğim şey, çeşitli yerlerde “Dusk and Her Embrace”, “Cruelty and the Beast” ve “Midian”ı akıllara getiren numaralar yaptıkları. Özellikle klavyelerdeki “Midian” havası net hissediliyor ve her ne kadar son üç albümün damarından ilerleyen bir çalışma olsa da eski albümlerin havasını hissettiren detaylar uzun zamandır olmadığı kadar fazla.
Gitarist Ashok’un grubun kadrolu elemanı olan eşi Zoe Marie Federoff, klavyeler dışında vokalleriyle de albüme katkıda bulunuyor ve bu noktada operatik vokali tercih etmemiş ya da tam dozunda kullanmış olmalarından dolayı özellikle memnunum. Grubun belki de tarihinin en akılda kalıcı nakaratlarından birine sahip olan “White Hellebore” bu sayede gereğinden fazla cheesy olmaktan kurtulmuş. Black metale de bulaşan müziklerde kadın vokal cidden dikkatli kullanılması gereken bir şey. Bu şarkıda Tarja Turunen tarzı operatik veya Liv Kristine tarzı anjelik bir vokal kullansalardı kendi adıma muhtemelen şarkıyı şu an olduğundan çok daha az sevecektim, ama şu hâliyle “zaten böyle olması gerekiyormuş, bu şarkı böyle anlam kazanmış” dedirtecek kadar iyi olmuş.
Grubun son dönem albümlerinde yaptığı ve “The Screaming of the Valkyries”in de keyfini artıran şeylerden biri de benim dönem dönem gruba ısınmamı engelleyen konu olan “çok fazla atmosfer, çok fazla teatrallik, çok fazla drama odaklılık” olayını “atmosfer/rif” dengesiyle çok tatlı bir yere getirmiş olmaları. Albümde her şeyden yeterince var ve buna gayet akılda kalıcı rifler de dâhil. Bazı şarkılar CRADLE OF FILTH’i var eden unsurları genele yayarak yansıtıyorlar, bazıları ise mesela “Malignant Perfection” gibi çok net gotik metal olarak başlayıp, belli bir yerinde fvll black metali yaslıyorlar. Albümde bu dengeler gayet iyi ayarlanmış, bu sayede de şarkılar şakır şakır akıp gidiyorlar.
Böyle olunca da ortaya yine çok başarılı bir CRADLE OF FILTH albümü çıkmış. Bundan dolayı Dani Filth’e saygı duymak gerekiyor, çünkü yazıda da bahsettiğim gibi CRADLE OF FILTH bir dönem metal dünyasının en kolay hedef alınabilecek, dalga geçmeye en müsait, yanlış kariyer planlamasıyla karikatüre dönüşebilecek gruplarından biriydi. Hatta hatırlayanlar vardır, “CrAdLe oF FiLtH kiM yHa oNLaRı çOluK çOcUK diNliYoR DimMu bOrGiR vAr oNu dİnLe oNlAr gErÇeK bLaCk mEtAl” diye CoF gömülür, DIMMU övülürdü. Günümüze geldiğimizde DIMMU BORGIR azala azala iki kişi kaldı ve son iyi albümü diyebileceğimiz “Death Cult Armageddon”ı çıkaralı yirmi üç yıl oldu. CRADLE OF FILTH ise “The Screaming of the Valkyries” ile sadece son on yıldaki dördüncü çok iyi albümünü çıkarıyor, üstelik de bunu “Dusk and Her Embrace”, “Cruelty and the Beast” ve “Midian”a selam çakan gerçek köklere saygı referanslarıyla yapıyor. Dolayısıyla işini ciddiye alana, onca kadro değişikliğine rağmen istikrarı korumayı başarana saygı duymamız lazım. “The Screaming of the Valkyries”i çok beğendim ve kendimi bundan uzun yıllar sonra da bu albümü ya da albümden pek çok şarkıyı dinlerken görebiliyorum.
On beş albüm çıkarmış ve pek çok kadro değişikliği yaşamış otuz dört yıllık bir grup için bundan daha iyi bir iltifat olabileceğini de sanmıyorum.
Kadro Dani Filth: Vokal, sözler
Ashok: Gitar
Donny Burbage: Gitar
Daniel Firth: Bas
Zoe Marie Federoff: Klavye, vokal
Marthus: Davul, klavye, orkestrasyon
Konuk:
Sam Wale: Klavye, synthesizers, programlama
Şarkılar 1. To Live Deliciously
2. Demagoguery
3. The Trinity of Shadows
4. Non Omnis Moriar
5. White Hellebore
6. You Are My Nautilus
7. Malignant Perfection
8. Ex Sanguine Draculae
9. When Misery Was a Stranger
Çok acayip. Bugün 4 tur dinledim. Albüm çıkmadan önce yayınlanan parçalar baya hoşuma gitmişti ama albümün bu kadar iyi olmasını beklemiyordum. Dani ve ekibi müthiş bir iş çıkarmış, saygı duymamak elde değil. Havukruunu albümü ile birlikte güzel sürprizler oldu benim için.
Bazı albüm altlarında parça sıralamasının anlam ve önemini dile getiriyorum. İşte, karşınızda müthiş keyifli bir örnek.
Bu hafta çok fazla dinledim bu albümü. Başta şarkılar kendini pek ele vermeseler de albüm sindirildikçe şarkılar çok keyifli geldi. Single lar haricinde 8. Parçaya takmış durumdayım. Bence grubun altın çağı son dönemleri (bununla beraber son 4 albüm) Ayrıca klipler de çok iyi es geçmeyin. 8,5/10
Oldukça dengeli ve taş gibi albüm olmuş. Dani abimize selam olsun.
Çok acayip. Bugün 4 tur dinledim. Albüm çıkmadan önce yayınlanan parçalar baya hoşuma gitmişti ama albümün bu kadar iyi olmasını beklemiyordum. Dani ve ekibi müthiş bir iş çıkarmış, saygı duymamak elde değil. Havukruunu albümü ile birlikte güzel sürprizler oldu benim için.
Bazı albüm altlarında parça sıralamasının anlam ve önemini dile getiriyorum. İşte, karşınızda müthiş keyifli bir örnek.
Respect Dani…
29.03.2025
@P L A G U E, vay bea
White Hellebore’un nakaratı son zamanlarda duyduğum en iyi nakarat. Dani abime saygılar, sağlam albüm olmuş.
Bu hafta çok fazla dinledim bu albümü. Başta şarkılar kendini pek ele vermeseler de albüm sindirildikçe şarkılar çok keyifli geldi. Single lar haricinde 8. Parçaya takmış durumdayım. Bence grubun altın çağı son dönemleri (bununla beraber son 4 albüm) Ayrıca klipler de çok iyi es geçmeyin. 8,5/10
Çok başarılı buldum bu albümü. Neredeyse her parça bi hit.
Cof’un karikatürlük bir tarafı hiç olmadı vampire temasıydı karikatürlük olan(bence tabi)
Eski çizgisinden çıkış sinyali almadım hiç bu yüzden bu kadar övülmesi tuhaf geldi. Cof bildiğimiz cof eskiden de sağlamdı.
albüm şahane.
Eh, olsun o kadar artık. Dani siker.
30.03.2025
@Morris Kolontyrsky, Bu albüme 8 altı verenlerin sİKİ kalkmaz.