# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
CONFESSOR – Condemned
| 04.03.2025

Metal tarihinde en az icra edilen türlerden biri olan teknik doom metali bundan 34 yıl önce yapmaya cesaret eden bir grup ve bilenler için gizli kalmış kült statüsünde bir albüm.

Metal tarihinde en az rastlanan türlerden birinden bahsetmek üzere bir aradayız. Doom metal, yapısı gereği az şeyin yapıldığı, temponun fazla yükselmediği, çoğu zaman monotonluğu bir silah olarak kullanan, deneyselliğin nadiren ön plana çıktığı bir tür. Rifler üzerinden ilerleyen doom metal zaman zaman bir miktar değişken bir yapıyla sunulup “progresif doom metal” adı altında da nadiren karşımıza çıksa da bugünkü konuğumuz CONFESSOR olayı başka bir boyuta taşıyan ve “teknik doom metal” olarak anılan bir müzik yapan nadide bir grup.

Teknik doom metal deyince elbette ki tekcik death metal ayarında bir şey beklemek çok anlamlı olmaz, zira doom metali doom metal yapan unsurların yine yerli yerinde olması gerek. CONFESSOR işte bunu başarabilen ve müziğini doom metal ekseninde tutup bir de teknik işlere girişmeyi başaran bir oluşum. Kullandıkları vokalleri de düşünürsek, yaptıkları müziği “doom metal yapan WATCHTOWER” gibi bir şeye benzetebiliriz, ama o da belki. Grubun Metal Archives profilindeki benzer gruplar sekmesine bakarsanız tam olarak “teknik doom metal” yapan bir tane bile grup olmadığını, internette “technical doom metal” diye arattığınızda bu tanıma CONFESSOR kadar uyan başka grup bulunmadığını görebilirsiniz.

Bu yüzden CONFESSOR, üstelik bir de bugün anlatacağımız “Condemned”in ta 1991’de çıktığı düşünüldüğünde, gerçekten de nevi şahsına münhasır bir grup ve “Condemned” de zamanı açısından gerçekten özel bir albüm. İçinde dönemin önemli doom metal oluşumlarından SOLITUDE AETURNUS’un doom metal özelliklerini de bulmak mümkün, neredeyse DEATH’e kaçan entrikalı işleri bulmak da. Tempo hızlanmasa da gitaristlerin parmakları ağrımasa da ortada gerçekten de doom metalin en sıra dışı örneklerinden biri olduğu aşikâr.

CONFESSOR’la ve “Condemned”le ilgili en çarpıcı olaysa müziğin bu beklenmedik karakterinden ziyade kullandıkları vokaller. Vokalist Scott Jeffreys kesinlikle herkese göre olmayan, ilk duyduğunuzda muhtemelen grubun kadın vokalist kullandığını düşünebileceğiniz tarzda bir sesi var. Albümün içine girme konusunda kimilerinin engel olarak görebileceği belki de tek detayın bu olabileceğini tahmin ediyorum. CONFESSOR’ı CONFESSOR, “Condemned”i de “Condemned” yapan olayların başında Jeffreys’in sesi gelse de bazıları alışmakta güçlük çekebilir. Bu açıdan benzer bir örnek olarak kimilerinin içinde girmekte güçlük çektiği, müziğin gücünün yanında eğreti bulduğu VIO-LENCE vokalisti Sean Killian’ın grubun klasik albümü “Eternal Nightmare”deki performansına benzetebiliriz.

Müziğin geri kalanında CONFESSOR’ın 34 yıl önce giriştiği bu işin altından çok başarılı şekilde kalktığını görüyoruz. Şarkılar içinde bulundukları alt türe sadık kalmakla birlikte son derece parlak zihinlerden çıktıklarını hissettiriyorlar. Aksak ritimler, gitarların arada kopup gittiği anlar, davulun sıra dışı paternlerle ve sürprizlerle dolu olayları ve vokalin tüm bu kaos üzerine beklenmedik anlardaki girişleriyle yer yer aklınıza SPIRAL ARCHITECT’i, belki “The Screaming Breath” gibi düşük tempolu ANACRUSIS şarkılarını, yer yer vokal hariç ATHEIST – “Piece of Time“daki kimi şarkıları akla getirebilecek anları bile “Condemned”in “oha neler oluyor?” nidalarıyla dolu evreninde bulmak mümkün. Sonuna kadar deneysel, sonuna kadar umursamaz ve belli ki içlerinde yaratıcı ve başkalarına benzemeyen bir şey yapma tutkusuyla yanan beş tane adam…

Türkçede yazılan ender CONFESSOR incelemelerinden biri olduğunu tahmin ettiğim bu yazıyı noktalarken söylemek isterim ki CONFESSOR metal dünyasında en az rastlanan şeylerden birini bundan 34 yıl önce yapmayı, üstelik de çok iyi yapmayı başarmış bir grup. Benzerini bulmak için epey çaba sarf etmeniz gereken bir müziği o zamandan yapmaya cesaret etmiş olmaları ve teknik unsurlarla doom metal gibi birbirine tamamen tezat gözüken iki karamı ustalıkla bir araya getirmeleri bile “Condemned”in günümüzde kimileri tarafından kült bir albüm olarak değerlendirilmesini anlamlı kılıyor. Bence bir bakın, benzerine çok az rastlanır şeyler duyacağınızı garanti edebilirim.

Yazıyı da grubun bir videosunun altında gördüğüm ve CONFESSOR’ı çok iyi yansıtan bir yorumla kapatayım:

“Bu albüm çıktığında insanlar ne olduğunu tam olarak anlayamadı. Bizim gibi bazı manyaklar ise ne kadar iyi olduğunun farkındaydık ve albüme bayıldık.”

Siz de o bazı manyaklardansanız, albüme bayılacaksınız.

9,5/10
Albümün okur notu: 12345678910 (7.79/10, Toplam oy: 14)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
1991
Şirket
Earache Records
Kadro
Scott Jeffreys: Vokal
Brian Shoaf: Gitar
Ivan Colon: Gitar
Cary Rowells: Bas
Stephen Shelton: Davul
Şarkılar
1. Alone
2. Prepare Yourself
3. Collapse into Despair
4. Defining Happiness
5. Uncontrolled
6. Condemned
7. Eve of Salvation
8. The Stain
9. Suffer
  Yorum alanı

“CONFESSOR – Condemned” yazısına 9 yorum var

  1. Scream Bloody Gore says:

    Metal tarihinde örneği olmayan bir albüm varsa muhakkak bu….

    Tarifi zor bir albüm, dur kalklı riffler, ruhu delik deşik etmek istercesine çığlıklar atan bir vokal, ama en fenası davul kısımları elbet. Acaip derecede hastası olduğum bir albüm, saatlerce çaldırırım yine sıkılmam, senelerdir de sıkılmadım.

    Tanışmamız bile enteresan, Tünay abi’den sipariş ettiğim kasetler geldi, kutudan çıkanları sırayla dinliyorum…. Morbid Angel, Deicide, Entombed, Morgoth, Asphyx, Cancer, Autopsy vs… kendimi odaya kapatıp saatlerimi böyle harcadığım çok olurdu. Gece oldu, saat 12′ye yakın, Massacre – From Beyond kasetinin ilk A yüzü bitiyor… bilen bilir, Tünay abi kayıt ettiği kasetlerin A ve B yüzlerinin sonuna tavsiye ettiği grupların bir şarkısını da atardı (tamamı yetmezdi kasetin bitimine, hep yarım kalırlardı)… işte orada Confessor başladı. Lan dedim bu ne, balyoz çekiç gibi dur kalklı bir giriş ve peşinden tiz vokal, öyle bir şaşırdım ki sesin odanın dışından geldiğini falan düşündüm. Ertesi gün de sipariş verdim, gelmesi bir ay sürdü, epey sabırsız bekledim. Tam o bekleyiş döneminde elime Guitar World Ağustos 1992 sayısı (efsane Iommi – Hetfield kapağı olan) geçti, tapındığım gitarist Trey Azagthoth röportajda (sayfa 99) “do you like any death metal bands” sorusuna “Nocturnus and Confessor are the only ones that do anything for me” cevabını verdiğini okuyunca daha da sabırsızlanarak tırnaklarını kemirmeye başlamıştım.

    Scott’ın vokalini çok seviyorum, Stephen’ın kafasında kendimi düşünüp baget sallamışlıklarım da oldu, içime işlemiş nefis bir şeydir bu albüm.

    Bu değerlendirme Pasifagresif’e yakışır, ilk ve tek, aynen albüm gibi, ellerine emeğine sağlık Ahmet Saraçoğlu, bi rakı masası borcum var sana.

    Ahmet Saraçoğlu

    @Scream Bloody Gore, rica ederim, sağ olasın elbet bir gün yaparız.

    eyemaster

    @Scream Bloody Gore, eski adamsın belli. ben de eski adamım 47 yaşındayım. zamanında eaareche toplamada vardı bu grup. hiç de sevemedim.

    Scream Bloody Gore

    @eyemaster, o toplamada Benediction, Dismember vs. vardı galiba… vokal vs. sana itici gelmiştir, yada tarz, ama albümün benzeri yok. Ben bu grubun God of Emptiness coverı yapmasını isterdim (Vincent’ın brutal vokali yerine Scott’ın scream vokali), enteresan bir şey çıkardı :)

  2. oyalin says:

    Bu albümü shades Süleyman abiden alıp eve gelişimi hatırlıyorum. deli gibi death metal dinliyoruz, Süleyman abinin yeni gelip cama yapıştırdığı tüm albümleri kasete çektirip aldığımız bir gün bu albümde vardı o kasetlerin içinde. Ben ve dönemin yakın arkadaşı ile beraber kaseti dinlemeye başladığımızda sağlam bir şok yaşamıştık. Yavaş müzik, ince sesli bir adam ve duvarlara boş bakmalar. Gümbür gümbür birşey beklerken dumur olmuştuk. Ama asıl şoku albümü mecburen dinlediğimiz 3-5 tur sonra yaşayacaktık. Albüm saçma şekilde kendini dinletiyordu. Tabii o zaman teknik nedir ne farkı vardır falan bilmiyorum.

    Neyse, Süleyman abiye gelir gelmez aldığım, bir süre elimin tersiyle itelediğim ama sonra kaliteli müzik nedir, bir albüm her dinlemede ayrı bir keşif nasıl yapılır onu izah eden bir albüm. Dinlemenizi ve bu “mihenk taşı” albümü arşivinize katmanızı tavsiye ederim.

    NOT: Çok uzun zamandır takip ettiğim pasifagresife de yazdığım ilk yorum olarak kayda geçsin.

  3. Seyfettin Dursun says:

    Grubu da albümü de ilk defa duyuyorum ama vokalistin sesini The Mars Volta’nın vokalisti Cedric Bixler-Zavata’nınkine benzettim. Müzikteki beklenmedik aksaklık ve tekniklik ile birleşince, The Mars Volta’nın ilham kaynaklarından biriyle karşı karşıya olabiliriz diye düşünüyorum. Çok teşekkürler.

  4. Zohar says:

    Efsane albüm,davulcu Steve Shelton’un taşakları sağolsuN.
    Hayatta kalınırsa bi 30 sene daha cd’nin örtüleri kaldırılıp dinlenir.

  5. 404 not found says:

    Watchtower demişken Control and Resistance kritigi de görmek süper olur

    Ahmet Saraçoğlu

    @404 not found, yazıldı, önümüzdeki hafta içinde yayınlanacak.

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.