Tankard şimdilerde birçoğuna soytarı bir grup gibi geliyor, üzüyor bu durum beni. Grubu sevebilmek mazide ortaya çıktıkları yıllarda onları tanımak ile mümkün herhalde, o yüzden pek taktir edilmiyorlarsa (soytarı diyenler hariç) normal de karşılanabilir bu durum.
80’lerde Türkiye’de müzik ortamları epey hareket doluydu. Break dance ile vücudunu elektrik çarpmış gibi dakikalarca kıvıranlar, Frankie Goes to Hollywood’un Relax gibi orta tempolu bir şarkısında bile techno ritimleri (o zaman yoktu daha) varmışçasına tepinen genç kitle. Darbe sonrası bir ülkede gençler depresyonun aksi istikametinde hayatın tadını enerji patlamaları ile yaşıyorlardı. Şimdi filmlerde, eski video kayıtlarında izleyince ebleh geliyor günümüz kitlesine, ama şu andan daha çok tat alan bir topluluk vardı.
Bir de ailesinden çevresinden hoş şeyler görmeyip The Cure – Pornography gibi karanlık bir şeyi dinlemiş olma talihini yaşayan, kendini etrafındaki çoğu gibi dansa saç şekline kızlara veremeyip odasına kapanıp kafasında bir şeyler yaşamayı tercih eden tipler de vardı. Kimisi de Iron Maiden ile aradığı cevheri bulan, ötesini arayıp Megadeth, Slayer, hatta Venom, Napalm Death gibi gruplara ulaşabilen taktir edilesi bu coğrafyanın karanlık bebeleri (Ankara şiveme döndüm). Bu bebeler ile hayat yolum kesiştiği için aradığım laneti kendime bulaştırdım.
Bizim bebeler ile sabah akşam Venom, Slayer, Kreator dinlemekten kafam manyadıkça panzehir olarak Suicidal Tendencies gibi hardcore crossover ve Rush gibi progresif tatlı müziğe kendimi veriyordum, paso nefretle dolup taşmak bünyeyi bitirecekti.
Headbang yapmak baydıkça moshing arzusu ile S.O.D. çaldırıp (bazen Bad Brains, Black Flag vs.) birbirimizi darbeleyip enerjimizi atıyorduk. Bu punk ruhu ayrı bir şeydi, bireyselden çok toplu yaşanan bir ruh, ayrı güzellikte bir tat.
Benim için Tankard – Zombie Attack döneminin devleri Reign in Blood, Master of Puppets vs. yanından böyle sıyrılıyor. Thrash temasından taviz vermeden çok hızlı punk ritimleri, hareketli, kıpır kıpır, etrafınızdakilere seri omuz darbeleri atmaya kışkırtan müthiş enerjik bir albüm.
Gerre vokalleri yırtıcı, Zombie Attack’in sonunda onunla beraber “daaayyyy tunaayyyttt” diye bağırmak karşı konulamaz. Acid Death’te onunla birlikte tekerleme gibi eşlik edebiliyorsunuz. Mercenary’de koro halinde nakarata katılıyorsunuz. Maniac Forces zombi bandosu gibi açılırken Gerre Araya taklidi çığlığını atarken siz de eşlik ediyorsunuz. Karşı konulamaz bir havası var şarkıların. Empty Tankard şarkısı için Allah belalarını versin diyorum, alkolik olmamız için bilinçaltına tohumları eken şeylerden biri de o kesin…. “we need another beer!!!”
Gitarların ve baterinin kaydı temiz, güzel. Sololar tereyağı gibi akıyor, şarkılara oturmuş güzelcene.
Bu albüm bana şimdilerde hatırladığımda kendime kızdığım bir şeyi de yaptırmıştı. İlk, Cenk isminde bir arkadaşın evinde dinlemiştim duvarında Ozzy’nin Speak of the Devil posteri karşısında. Güzel Marmara içiyorduk, o da güzel saz çalardı (babası alevi dedesiydi genetik yetenek işte), türkü tarzı bir şeylerle bizi kedere boğdu, yeter dedim abinin kasetlerini getir tak bir şey, teybe koyduğu da bu albümdü. Epey tepindik, çok gaz gelmişti albüm. Sabah ayıldığımızda kaseti cebe attım, bunu sana vermem dedim, abim gebertir beni dedi yalvardı vermedim, itlik yapıp kapıdan çıktım gittim.
1992’de İstanbul’a konser için geldiklerinde koşa koşa gittik. Güvenlik görevlilerine dalmamak için kendimizi zor tuttuk, Athena sahneye çıktı, süper çaldılar (Horror Dimensions zamanı gerçekten çok iyilerdi). Sonra Tankard sahneye çıktığında Gerre üzerinde Venom – Welcome to Hell t-shirt’ünü görünce iyice deliye döndüm, daha bir bağlandım (benim üzerimde de Living Dead yazan zombi t-shirt’ü vardı lol). Gerre sonlara doğru bakışları falan kaydı alkolden, ama yine de iyi bitirdiler, unutulmaz bir konser oldu. Tankard’ı artık ömür boyu sevecektik.
Çıkışta bıyıkları aşağılara uzanan bir güruh büfeden sigara alırken sataştı, “ne lan, karı mısınız ne o saçlar kendinizi mi diktiriyorsunuz buralarda” diye ağır konuşunca alttan alamadık, iki kişi altı kişiden sağlam dayak yedik. Üst dişlerimi o günden sonra takmaya başladım, hatırası oldu. Karakolda da polisten saçlarımızı kesmemiz için nasihat dinledik, ben kapıdan çıkarken “thrash til death” diye sinirle bağırdım, anamıza mı sövdün diye ayaklandılar, Cenk tutmasa mal gibi göt altına gidiyordum sinirden. Hastane koridorunda nasıl olduysa sağlam kalmış walkman ile Tankard’ı iyice beynime kazıdım, böyle anlar ömür boyu ruhunuza işliyor sonradan.
Bu kadar laftan sonra diyeceğim, ben bu grubu nasıl sevmem lan??? 10 üzerinde 10. Yazıyı bitiriyorum ama kapıdan bir ses geldi, gidip bir bakayım neymiş
@Erhan, yok, ama restaurant olduğu için orada paranla yiyebiliyorsun. Erich Zann diye müthiş bir keman virtüözü masana gelip çalıyor, müzik ziyafetinden mide ziyafetini unutuyorsun, o derece. Yalnız o keman çalarken arkasındaki pencereyi açıp dışarı bakma.
@Ahmet Saraçoğlu, Üstad, ben Almanları çok severim, sitede Exumer, Angel Dust, Vendetta, Darkness yazıları da yok. Onlara da el atabilirim, Alman grupların nostalji yazı dizisi :)
Rahmetli Çağlan, “Burial at Sea” çok severdi… bir Death Squad yazısı gözü yaşlı kaleme alınabilir, iyi de olur.
Tankard belli bir dönemde parlayan müzikal anlayışın önemli isimlerinden biri. Kritikte de bahsedildiği gibi o yıllarda dinleyebilmiş olanlar daha bir sevip bağ kurmuşlardır. Bense dönem dönem belli başlı şarkı ve albümlerini dinlemişsem de tüm albümlerini dinlememiş, hiçbir zaman diğer büyük alman thrash grupları kadar coşamamıştım. Ancak bu yıl tüm albümlerini baştan sona dinlemeye karar verdim. Dile kolay toplam 19 albümün 10 tanesini dinleyebildim henüz ama tamamlayacağım.
Okurken en çok eğlendiğim yazılardan biri oldu. Böylelikle en azından tek albüm de olsa bir Tankard kritiği var artık sitede.
Son olarak, parasına takılmadan bira bile alamadığımız bu düzene tüküreyim!
@OblomoV, Eski güzel günlerde dostlar kasa kasa birayı evlere taşırlardı, şimdi iki şişe parası için millet bi dahaki benden ayağı yapıyor. Darmstadt caddesindeki meyhane barlarda bedava verilen fıstıkları kase kase yiyip karnımzı doyururduk, şimdi bir avuç fıstığa biradan daha çok para istiyorlar. Alkol kafayı açar, bu düzene koyunlar lazım, milli içecek dedikleri süttozundan yapılmış ayranları içip melemeye devam (mı, yok, biz almayalım).
Yazının bir faydası olmuş, feedback için sağol, teşekkür ederim.
Tankard’ı baya seviyorum ben. Ama cins gibi 80′lerden çok daha sonraki 2000′ler dönemlerini seviyorum. Şarkıları klipleri her şeyleriyle eğlenceli bir grup. Çok catchy, metal marşı olacak kadar akılda kalıcı şarkıları var. Adamların albümleri de prodüksiyonları da her şeyi taş gibi genelde, neden göz ardı ediliyorlar bilmiyorum. Empty Tankard en sevdiğim metal şarkılarından biri. Mükemmel thrash şarkılarından biri. Albüm de keza çok iyi zaten her şarkı çok leziz ve yardırıyor, müzikteki punk havasına bayılıyorum.
Ayrıca Tankwart olarak yaptıkları bi Tanze Samba Mit Mir cover’ı vardır ki, izlediğim ve duyduğum en eğlenceli şeylerden biri
@eatthegun, süper klip, Nez de olsaymış tamammış :))) biraz U2 – 2 Hearts Beat as One klibini çok az andırıyor da, çekilen mekanlardan biri de Yenikapı’ya benziyor :)
İstikrar konusunda Alman dörtlünün birincisi. Müzik olarak ise bence Sodom’dan sonra ikincilik konusunda Kreator’la yarışır. Üstteki arkadaşa katılıyorum yaşlılık dönemini de kaliteli thrash bombardımanıyla geçiriyorlar. Pavlov’s Dawgs, A Girl Called Cerveza harika albümlerdi.
@TanSolo, yok, adamı hayatımda bir sefer gördüm, seçim zamanı Uludağ üniversitesine gelmiş ve bedava döner dağıttırmıştı (ben de o zaman mezun olmama rağmen kampüse bilardo oynamaya geliyordum). Bu arada şimdi düşündüm de o tarihten sonra her şey bombok oldu (AKP iktidar oldu, ben en sonunda işe girip çalışmaya başladım, evlilik vs).
Cermenik Big Four: Kreator, Destruction, Mekong Delta, Tankard. Sonlara doğru bence çöküşe geçse de.
16.02.2025
@Boba Fett, Mekong Delta’ya bayılırım ama genç Sodom’cular rahatsız…
16.02.2025
@Ahmet Saraçoğlu, buraya atılması gereken Turgut Özal’lı bir meme vardı ama bulamadım şimdi.
17.02.2025
@Ahmet Saraçoğlu, Hiç sevmem hiç.
16.02.2025
@Boba Fett, Mekong delta ne la yeniliyo mu?
16.02.2025
@Erhan, yok, ama restaurant olduğu için orada paranla yiyebiliyorsun. Erich Zann diye müthiş bir keman virtüözü masana gelip çalıyor, müzik ziyafetinden mide ziyafetini unutuyorsun, o derece. Yalnız o keman çalarken arkasındaki pencereyi açıp dışarı bakma.
17.02.2025
@Erhan, genç vietkonglar rahatsız. Daha popüler olduklarını düşünmüştüm.
17.02.2025
@Boba Fett, Baba iyi de Sodom dururken gidip de Melkong Delta yazılmaz yani, öh yani.
Kritik için eline sağlık, bayağı ilginç şeyler yaşamışsın, keyifle okudum.
16.02.2025
@Ahmet Saraçoğlu, Hayatımı yazsam roman olurdu… :)))
16.02.2025
@Ahmet Saraçoğlu, Üstad, ben Almanları çok severim, sitede Exumer, Angel Dust, Vendetta, Darkness yazıları da yok. Onlara da el atabilirim, Alman grupların nostalji yazı dizisi :)
Rahmetli Çağlan, “Burial at Sea” çok severdi… bir Death Squad yazısı gözü yaşlı kaleme alınabilir, iyi de olur.
16.02.2025
@Scream Bloody Gore, olur tabii ki. Exumer’in beğenmediğim şu albümünü yazmıştım:
https://www.pasifagresif.com/2019/04/exumer-hostile-defiance/
“Possessed by Fire” yazılsa fena olmaz.
16.02.2025
@Scream Bloody Gore, Living Death, Violent Force, Necronomicon, Pyracanda.
Tankard belli bir dönemde parlayan müzikal anlayışın önemli isimlerinden biri. Kritikte de bahsedildiği gibi o yıllarda dinleyebilmiş olanlar daha bir sevip bağ kurmuşlardır. Bense dönem dönem belli başlı şarkı ve albümlerini dinlemişsem de tüm albümlerini dinlememiş, hiçbir zaman diğer büyük alman thrash grupları kadar coşamamıştım. Ancak bu yıl tüm albümlerini baştan sona dinlemeye karar verdim. Dile kolay toplam 19 albümün 10 tanesini dinleyebildim henüz ama tamamlayacağım.
Okurken en çok eğlendiğim yazılardan biri oldu. Böylelikle en azından tek albüm de olsa bir Tankard kritiği var artık sitede.
Son olarak, parasına takılmadan bira bile alamadığımız bu düzene tüküreyim!
16.02.2025
@OblomoV, Eski güzel günlerde dostlar kasa kasa birayı evlere taşırlardı, şimdi iki şişe parası için millet bi dahaki benden ayağı yapıyor. Darmstadt caddesindeki meyhane barlarda bedava verilen fıstıkları kase kase yiyip karnımzı doyururduk, şimdi bir avuç fıstığa biradan daha çok para istiyorlar. Alkol kafayı açar, bu düzene koyunlar lazım, milli içecek dedikleri süttozundan yapılmış ayranları içip melemeye devam (mı, yok, biz almayalım).
Yazının bir faydası olmuş, feedback için sağol, teşekkür ederim.
Tankard’ı baya seviyorum ben. Ama cins gibi 80′lerden çok daha sonraki 2000′ler dönemlerini seviyorum. Şarkıları klipleri her şeyleriyle eğlenceli bir grup. Çok catchy, metal marşı olacak kadar akılda kalıcı şarkıları var. Adamların albümleri de prodüksiyonları da her şeyi taş gibi genelde, neden göz ardı ediliyorlar bilmiyorum. Empty Tankard en sevdiğim metal şarkılarından biri. Mükemmel thrash şarkılarından biri. Albüm de keza çok iyi zaten her şarkı çok leziz ve yardırıyor, müzikteki punk havasına bayılıyorum.
Ayrıca Tankwart olarak yaptıkları bi Tanze Samba Mit Mir cover’ı vardır ki, izlediğim ve duyduğum en eğlenceli şeylerden biri
https://www.youtube.com/watch?v=A6N1rPVRSdM
17.02.2025
@eatthegun, süper klip, Nez de olsaymış tamammış :))) biraz U2 – 2 Hearts Beat as One klibini çok az andırıyor da, çekilen mekanlardan biri de Yenikapı’ya benziyor :)
İstikrar konusunda Alman dörtlünün birincisi. Müzik olarak ise bence Sodom’dan sonra ikincilik konusunda Kreator’la yarışır. Üstteki arkadaşa katılıyorum yaşlılık dönemini de kaliteli thrash bombardımanıyla geçiriyorlar. Pavlov’s Dawgs, A Girl Called Cerveza harika albümlerdi.
Abi, Cem Uzan senin abin mi?
17.02.2025
@TanSolo, yok, adamı hayatımda bir sefer gördüm, seçim zamanı Uludağ üniversitesine gelmiş ve bedava döner dağıttırmıştı (ben de o zaman mezun olmama rağmen kampüse bilardo oynamaya geliyordum). Bu arada şimdi düşündüm de o tarihten sonra her şey bombok oldu (AKP iktidar oldu, ben en sonunda işe girip çalışmaya başladım, evlilik vs).
@Scream Bloody Gore,
https://www.youtube.com/shorts/gKIFZk_yJUA