# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
SAVATAGE – Hall of the Mountain King
| 27.02.2025

Çıktığı dönemi her şeyiyle yansıtan bir klasik.

Son iki ayda giriştiğimiz eski albümler furyası bana iki şeyi gösterdi:

1) Albüm incelemeleri yayınladığınız bir metal sitesi açıyorsanız yazacak şey asla, asla bitmez
2) 16 yılın ve şimdilik 5270 civarı incelemenin ardından bile siteyi sanki yakın zamanda açılmış gibi gösterecek düzeyde önemli albümleri daha yeni yazabiliyorsunuz

SAVATAGE’la tanışmamı TESTAMENT’a borçluyum. 1999’da “The Gathering” çıkınca TESTAMENT’la tanışmış, diskografiyi hatmedince Alex Skolnick’e hayran olmuş ve onu araştırırken “Handful of Rain” adlı bir albümde çaldığını görüp o albümdeki “Chance” ile SAVATAGE yolculuğuma başlamıştım.

Tabii esas SAVATAGE deneyimim tüm zamanların en sevdiğim albümlerinden biri olan “Dead Winter Dead”i duymamla anlam kazandı ve oradan da devamı geldi. Bugün bu özel grubun kariyerindeki en önemli işlerden biri olan “Hall of the Mountain King”den bahsedeceğiz.

SAVATAGE ilk albümü “Sirens” ve “The Dungeons are Calling” EP’siyle müthiş bir başlangıç yaptıktan sonra önce “Power of the Night”la çıtayı düşürmüş, sonra da ”Fight for the Rock” adlı saçmalıkla kariyerini tehlikeye atmıştı. Kadronuzda Chris Oliva gibi bir adam varken, başınızda da albüm yazımından kariyer planlamanıza kadar her şeyinizi kontrol eden Paul O’Neill şirket temsilcisi bir yapımcınız varken bu tarz abuklukların olmamasını bekleyebilirsiniz, ancak aynı Paul O’Neill’in TRANS-SIBERIAN ORCHESTRA ayağına SAVATAGE’ı yok ettiği ve 2017’de de overdose’dan kendini yok ettiği düşünüldüğünde, bu tarz tökezlemelere çok da şaşırmamak lazım.

Neyse ki o yanlışlardan çabuk döndüler ve 1987 yılında metal tarihine geçen bu başyapıtı çıkardılar.

“Hall of the Mountain King” hem SAVATAGE hem de heavy metal adına tam bir başarı hikâyesi olmasını sağlayan pek çok şey var. Bunların başında Chris Oliva’nın dehasını her anlamda sergiliyor oluşu geliyor. “24 Hrs. Ago”nun girişindeki gitarlardan ve vokalden “Beyond the Doors of the Dark”ın türlü türlü güzelliklerine, “Strange Wings”in müthiş akılda kalıcı anlarından “The Price You Pay”in radyo dostu yapısına kadar albümde SAVATAGE bilmeyen birine SAVATAGE sevdirebilecek pek çok şey var.

Diğer yandan albümün esas gücü bu akılda kalıcı, kolay alışılır zekâ ürünlerinin yanı sıra albümün tamamına yaydığı üst düzey hava. SAVATAGE “Hall of the Mountain King”de çok iyi müzisyenlerden kurulu üst düzey bir grup olduğunu her açıdan gösteriyor. Daha sonradan “Dead Winter Dead”de Beethoven ve Mozart’a gidecekleri gibi bu albümde de Edvard Grieg’e gidiyorlar. “Dead Winter Dead”de “Mozart and Madness”ı yaptıkları gibi, bu albümde de Grieg’in albüme adını veren klasiğinden “Prelude to Madness”ı yaratıyorlar. Lakin benim için “Hall of the Mountain King”in en değerli tarafı Chris Oliva’nın albümün tamamında döktürüyor oluşu. Rifler, sololar, şarkılar arasındaki çeşitlilik, hepsi de Oliva’nın dehasını gösterir nitelikte. Albüme adını veren SAVATAGE klasiğinde her türlü özel hareketlerini sunduktan hemen sonra “The Price You Pay”de albümün en kolay dinlenir, en standart şablonlu şarkısını araya sokuyor, hemen akabinde de resmen bir speed metal şarkısı olan “White Witch”le ateşin altını harlıyorlar.

Müzisyenlik ve prodüksiyon açısından “Hall of the Mountain King”de prime SAVATAGE’lardan birini görüyoruz. Müzisyenlikler üst düzey, Jon Oliva sonradan çok daha karakteristik hâle gelecek vokallerini en hırçın şekliyle kullanıyor. Ayrıca O’Neill’ın yönlendirmeleriyle birlikte senfonik, görkemli olaylara daha fazla giren SAVATAGE bu albümde bu konuyu belirgin şekilde müziğine yediriyor ve bu sayede giderek daha kendine özgü bir yola sapacak kariyerinin en önemli yapı taşlarından birine imza atıyor.

SAVATAGE kariyerine şirket tarafından fazla müdahale edilmiş; heavy metal, progresif metal, mainstream’leşebilecek bir sonraki metal grubu gibi çeşitli şekillerde görülerek Atlantic Records’ın bir proje olarak gördüğü ve TRANS-SIBERIAN ORCHESTRA’dan gelen devasa para neticesinden mecburen sönümlendirilmiş bir grup. Atlantic daha en baştan Paul O’Neill’i SAVATAGE’dan sorumlu yapımcı olarak atamasaydı, grup daha kendi başına hareket edebilseydi şimdi pek çok şey farklı olabilirdi. Chris Oliva’yı kaybettiğimiz bu süreçte SAVATAGE şu sıralarda tekrardan faaliyete geçmiş, sahnelere geri dönmeye hazır durumda. Diğer yandan Jon Oliva çeşitli sağlık sorunlarıyla boğuluyor ve hayatını adadığı SAVATAGE’ın geri dönüş konserlerinde yer alamıyor.

Hepsini bir kenara koyarsak, “Hall of the Mountain King” SAVATAGE’ın yaptığı en özel ve en değerli albümlerden biri ve bu bürokratik olayları, olumsuzlukları unutup sadece müziğe odaklanmayı ve keyif almayı hak edecek kadar da önemli bir eser. Umarım günün birinde buralara da gelirler ve bizi de “Madness reigns in the hall of the mountain king!” diye bağırtırlar. Bunu cidden çok acayip istiyorum.

10/10
Albümün okur notu: 12345678910 (9.15/10, Toplam oy: 27)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
1987
Şirket
Atlantic Records
Kadro
Jon Oliva: Vokal, piyano, klavye
Criss Oliva: Gitar, vokal
Johnny Lee Middleton: Bas, geri vokal
Steve Wacholz: Davul

Konuk:
Robert Kinkel: Klavye
Ray Gillen: İlave vokal (4)
Şarkılar
1. 24 Hrs. Ago
2. Beyond the Doors of the Dark
3. Legions
4. Strange Wings
5. Prelude to Madness
6. Hall of the Mountain King
7. The Price You Pay
8. White Witch
9. Last Dawn
10. Devastation
  Yorum alanı

“SAVATAGE – Hall of the Mountain King” yazısına 14 yorum var

  1. dr.nepenthe says:

    Herhalde en underrated gruplardan birisidir Savatage. Paul O’Neill’in grup üzerindeki etkisinin olumsuz olmaktan çok grubun karakteristik soundunu bulmasında çok önemli olduğunu düşünüyorum. En baştan o olmasa ve grup kendi başına hareket etse yine şahane albümler dinlerdik belki ama Savatage diyince aklımıza gelen o ‘Rock Opera’ havası, klasik müzik etkileşimleri ne kadar olurdu emin değilim. Grubun en sevdiğim dönemi ‘Hall of… – Edge of…’ arası dönem. Klasik heavy metal ile Paul O’Neill’in getirdiği etkinin en dengeli olduğu dönem bu bence. Savatage’i ülkemizde hiç izleyememiş olsak da, Jon Oliva’s Pain ile ülkemize geldiğinde Jon Oliva’nın ağzıdan pek çok önemli Savatage klasiğini dinleyip eşlik etme şansımız olmuştu. Gittiğim duygu yoğunluğu en yüksek konserlerden biriydi.

  2. 404 not found says:

    Dünyanın en underrated gruplarından birinin en şahane albümlerinden biri. Her saniyesi ayrı bir keyifli. Criss Oliva nın muhteşem gitar yazımı, Jon Oliva’nın büyüleyici vokalleri… Albümden favorilerimden biri de Devastation. Bu arada Paul O’Neill ölüm nedenine bir baktım da wikipedia da şöyle geçiyor:

    The Hillsborough, Florida medical examiner’s office determined the official cause of Paul O’Neill’s death as accidental, resulting from an unexpected reaction to prescribed medications to treat his numerous chronic illnesses (including bone augmentation surgery, complications from spinal fusion surgery, heart disease, and hypertension)
    Yani bu açıdan bakınca hastalıkları için kullanmış olduğu ilaçların kazara doz aşımı gibi duruyor. ‘Overdose dan öldü’ diyince sanki madde overdose u gibi algılanıyor ondan belirtmek istedim.
    Bir de benim genel olarak okuduğum Paul O’Neill in Savatage ın müziğini daha progresif tarafa kaydırarak klasik müzik etkisinin belirginleşmesi ve grubun ticari başarısını arttırması bu nedenle olumlu etkisi olduğu yönündeydi. Tabi sonrasında TSO nun daha ön plana çıkması Savatage ın sonunu getirdi bu anlamda negatif etkisi olduğu da söylenebilir.

  3. OblomoV says:

    Ara ara bir sebeple Savatage övme dönemleri gelir çatar. Bu sefer de kritik vesile oldu ama albümün kritiğinin yeni yazılmış olması bir şaşkınlık yarattı doğrusu.

    Criss Oliva Savatage’cisi olarak grubun en sevdiğim albümü benim için. Rahmetlinin efsane soloları ve daha ziyade imza riffleri en çok gaza geldiğim ve budur abi dedirten kısımlar olmuştur hep. Vefatından sonraki dönemde de güzel albümler çıkardılar ama hem yeni vokal sarmadı hem de Criss’in olmayışının yarattığı boşluk doldurulamadı haliyle.

    Ülkemizde herkesçe bilinen bir grup değil belki ama yurtdışında da öyle mi gerçekten, bilmiyorum. Şayet öyle ise grubun sekteye uğrayan inişli çıkışlı kariyerini ve ana akıma hitap etmeyen müzikal yapısını düşündüğümüzde olay beklenmedik olmaktan çıkıyor sanki.

    Hem keşke dedirten yarım kalmış hikaye bir yönüyle hem de misyonunu tamamlamış bir grup artık bana göre. Müzikal yaratıcılık konusunda aslan payı Jon Oliva’da olmuştur, yine çıkacak materyalde onun ellerinden geçecektir ama buna rağmen yeni albüm haberine pek heyecanlanamadım. Kötü çıkma ihtimaline karşı ”abi yapmasanız mı artık” modundayım. Bir yandan da merak içindeyim tabii ki.

    Scream Bloody Gore

    @OblomoV, 80′lerin sonu 90′ların başında seven kitle çoktu bizde esasen, Rock Market 2 defa programın tümünü Savatage şarkılarına ayırmıştı, o derece. Altıparmak’ta Çokran Plak’ın vitrininde tüm albümlerini dizmişti Ahmet abi. Nu metalin yükselişe geçtiği yıllarda arkadan gelen yeni kitle uzak kaldı, öyle de gitti.

    Pneuma

    @Scream Bloody Gore, Ah Çokran plak ah , ah Ahmet abi ah. Harçlıklar hep sana gitti. Sayende bir sürü yeni grup ve müzisyen tanıdım. Üzerimde emeğin çoktur. Çekme kasetlerin yerini çakma CD ler aldıydı.

    Scream Bloody Gore

    @Pneuma, Çokran’a ben de çok para gömdüm, ama Ahmet abi baba adamdı, 10 tane falan cd alınca bir tanesini hediye ediyordu. Bir seferinde vitrine yeni düşenlere bakıp sigara fosurdatırken içeride 2 velet dikkatimi çekti, birisi Ahmet abiyi oyalıyor, öteki cebe iki cd indiriyor… kapıdan çıkarlarken cebinde cd ler olanın kolunu tutup içeri çektim, öteki vınladı gitti zaten, ağladı zırladı özür diledi, Ahmet abi gönderdi elemanı, o 2 cd yi de bana hediye etti. Birisi Carcass – Necroticism, öteki Autopsy – Severed Survival.

    Ahmet abiyi neredeyse 15 sene bir aradan sonra 2017′de ziyaret ettim, “ya nerelerdesin, cd lerin hepsini elden çıkardım, seni görsem verecektim hepsini” dediğinde bi arabeske bağladım :)

    Eski dükkanın yanında yeni yerde öylesine takılıyor artık gördüğüm kadarı ile, satış kayıt vs. bitirmiş yok, bir tane bile metal cd yoktu, bir mazi daha kayboldu gitti (kendisinin ömrü uzun olsun).

  4. şeyh hulud says:

    Pasifagresif’te lise yıllarım serisi devam ediyor :) Teşekkürler Ahmet Saraçoğlu. Evde abimden kalma toplama cd’ler içinde Savatage diskografisini bulmuştum. Bu albümü de çok fazla dinlerdim.

  5. OblomoV says:

    @Scream Bloody Gore, 70 & 80 nesline daha derin bir etkisi var evet. Ben de örnek olarak RockFM Gitarist programında Okan abinin birkaç programda bir çalıp Criss Olivia’yı anmasını yazabilirim.
    Çokran Plak muhabbeti hangi yıldı acaba?

    Scream Bloody Gore

    @OblomoV, Çokranlar üç kardeş, Ahmet abi harici diğer ikisi arabeskçi tayfa, Ahmet abiyi de sevmez dışlarlardı. Uzatmayayım, Çatalfırın vs. şubeleri değil, Karadağ pasajındaki Ahmet abinin yeriydi.

    90′lı yıllarda Ahmet abinin vitrini Savatage, Morbid Angel, Sinister, Vader, Hypocrisy diskografisi ile süslüydü hep. En çok Savatage, hepsi vardı.

    80′lerde Ahmet abi cd işine geçmemişken yeri Burç Pasajı’nın karşısındaki Çiçek Pasajı’ndaydı (yerin altı), plaktan çekim yapardı. Iron Maiden, Sodom vs. çaldırırdık, sonra kapını karşısında bir masa kapıp dinlerken bira içerdik (18 altı olmamıza rağmen, piçlik günleri lol). Karadağ’a 90′ların başında taşındı.

    Şehriban Coşkunfurat cinayeti ile metalci mekanlarında polis satanist avı başlattığında Karadağ pasajında Ahmet abiyi seven fotokopici tayfa “Ahmet, vitrinden kaldır şeytanları, tutuklayacaklar seni” diyorlardı, adam yine de kaldırmadı cdleri, öyle bi hatırladım şimdi.

  6. Emre Görür says:

    Beste kalitesi açısından “Gutter Ballet” Savatage’ın net şekilde zirvesi bana kalırsa, fakat Jon Oliva o dönemde sesini yitirmeye başlıyor. Eğer bu albümdeki yeri göğü yırtan performansını orada da gösterebilse, zaten “Gutter Ballet” heavy metal tarihinin en büyük klasikleri arasına kafadan giriyor olurdu. “Hall of the Mountain King” de işte grubun olgunluk yolundaki “baş altı” albümü. Savatage’ın progresif yanından ziyade heavy metal tarafını seviyorsanız size göre en iyi albümü de olabilir.
    Bu da eski bir yorum:
    https://www.pasifagresif.com/2021/12/savatage-streets-a-rock-opera/comment-page-1/#comment-974708

  7. Seyfettin Dursun says:

    En sevdiğim gruplardan birinin en az dinleyebildiğim albümü. Hiçbir şekilde kanımız uyuşmuyor kendisiyle:( Bunun da en büyük sebebi, albümde dönüp dönüp dinlemek isteyeceğim bir şarkı bulamıyor olmam sanırım. Ne zaman canım Savatage çekse, en çok dinlemek istediğim şarkılar hep başka bir albümde oluyor; dolayısıyla da sıra bir türlü Hall’a gelmiyor.

  8. Cryosleep says:

    Strange Wings’de ki Scorpions etkileri, Hall of the Mountain King’in ölüyü dirilten riffleri, Legions’un muhteşem bas introsu… Saymakla bitmeyecek o kadar fazla şey var ki bu albümde.

  9. Cerca C. says:

    Daha önce dinlemedim de şöyle linkteki şarkılara bakarken Strange Wins’in yapısı Rock You Like a Hurricane’e benziyor.

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.