# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
ANNIHILATOR – Never, Neverland
| 26.02.2025

Metalin en verimli dönemlerinden birinin en iyi albümlerinden beri.

Şaşkınlığımı gizleyemediğim anlardan birini daha yaşıyorum. Hayatta en sevdiğim thrash metal albümlerinden birini nasıl olduysa bugüne dek incelememişim ve bunun az önce farkına vardım. Nasıl olabilir böyle bir şey bilmiyorum, ama iyi ki olmuş ve bu sayede ben de bu şahane albümden ve prime ANNIHILATOR’dan bahsedebileceğim.

Seksenler sonu, doksanlar başı metal dünyasında enteresan bir furya var. Gerçi RIOT’ın falan fok kafalı adam bulunan kapakları varken buna takılmaya gerek yok ama bu dönem çıkan bazı albüm kapaklarında kız çocuğu ya da genç kız görüyoruz. Metal ve kız çocuğu kadar alakasız bir ikili var mıdır bilmiyorum, ancak DARK ANGEL’ın “Leave Scars” ve “Time Does Not Heal” albümlerin kapaklarında bir kız çocuğu bir de genç kız var. Aynı şekilde DREAM THEATER’ın “Images and Words”ünde de kız çocuğu var. ANNIHILATOR’da ise durum daha da kapsamlı, zira ilk albümleri “Alice in Hell”in kapağında merdivende bir kız dururken, “Never, Neverland”in kapağında deniz kıyısında yatan başka bir kız ve tepede soyut bir teyze, “Set the World on Fire” ve “In Command (Live 1989-1990)” kapaklarında ise kadın bir model duruyor.

Ne alaka birader? Gerçi KATATONIA – “Viva Emptiness” kapağında da kız çocuğu var ama bu bahsettiklerim daha saçma uygulamalar.

Bunu bir kenara bırakırsak, kariyerine 250.000 adet satan “Alice in Hell”le harika bir başlangıç yapan ve Roadrunner Records’ın o zamana kadarki en çok satan ilk albümüne imza atan ANNIHILATOR, çıktığı dönemde bir sonraki METALLICA şeklinde görülmüş ve büyük umutlar oluşmasına neden olmuştu. Tabii böyle durumlarda ikinci albümler ilk albümlerin de ötesinde bir öneme sahip oluyor ve ANNIHILATOR bu fırsatı mükemmel kullanarak benim de içinde bulunduğum kimi dinleyicilerin gözünde “Alice in Hell”i de geride bırakan “Never, Neverland”e imza atmıştı.

Şarkı listesine baktığımda tamamını ezbere bildiğimi gördüğüm şarkılardan oluşan “Never, Neverland”, ilk albümüyle büyük dikkat çekmiş ve bir thrash metal grubu için müthiş bir sayı olan çeyrek milyon adet satmayı başarmış bir grubun merakla beklenen ve ilk albümün sürpriz olmadığını göstermesi gereken ikinci albümünü açabileceği en iyi şarkılardan biri olan “The Fun Palace”la açılıyor. Tek kelimeyle mükemmel bir açılış şarkısı olan “The Fun Palace”, Jeff Waters’ın ilk albümde sergilediği karakteristik gitaristlik özelliklerini daha da çarpıcı şekilde sergilediği, sadece ANNIHILATOR’da duyduğumuz lead kalıplarını, lick’leri içeren bir şarkı olarak albümü açıyor.

Her şarkıda bir dolu yaratıcı rif, akılda kalıcı bölüm, zekice yazılmış nakarat, şu, bu olsa da değinmek istediğim iki şarkı daha var. Bunlardan biri aşağıdan klibi de görülebilen “Stonewall”. Jeff Waters bu şarkıda thrash metal ve Amerikan hard ‘n’ heavy rock karakterini bir araya getiriyor ve en çok ilham aldığı gitaristlerden biri olan Eddie Van Halen’ın rif yazma, beste yapma tarzına kayan bir bileşim sunuyor. Bunu yaparken thrash kimliğinden ve yaratıcı riflerden sapmaması da zaten genel olarak “Never, Neverland”in bu kadar iyi olmasını sağlayan unsurlar arasında.

Bahsetmek istediğim son şarkı ise ANNIHILATOR’ı neredeyse bir teknik thrash metal grubu noktasına getiren ve o dönem piyasada olan ve belli oranda mainstream’e oynayan pek çok grubun -en azından müzisyenlik, teknik beceri olarak- fersah fersah ötesine geçiren “Imperiled Eyes”. İlk bir dakikasını çaldığım bir videoyu şuradan izleyebileceğiniz “Imperiled Eyes”, benim nazarımda yazılmış en iyi thrash metal şarkılarından biri olarak ANNIHILATOR’ın zirvelerinden birini oluşturuyor.

Bu şarkıların adını anmış olsam da “Never, Neverland” baştan sona çok keyifli bir albüm. Albümdeki şarkıların büyük çoğunluğu konser setlist’lerinde kendilerine yer bulabiliyorlar. Prodüksiyon konusunda şikâyetler olabilir, zira kişisel zevklere göre değişebilecek birtakım özellikler barındırıyor. Örneğin bas gitar tonu, basın penayla çalınması da eklenince zaman zaman kulağa sanki gitar ve davulla iç içe geçmemiş de ayrı bir katmanmış gibi gelebilir. Baslar demişken, albüm bilgilerinde Dave Scott Davis ile Wayne Darley’nin albümde gitar ve bas çaldığı gözükse de esasında bu şirketin ANNIHILATOR’ı bir grup olarak gösterme çabasının sonucuymuş, esasında “Never, Neverland”de duyduğumuz tüm gitarları ve basları Jeff Waters çalmış.

Yine geldik bir son sözler paragrafına. “Never, Neverland” duyup duyabileceğiniz en renkli thrash metal albümlerinden biri. Thrash metalin hakkını verdiği gibi, şarkılara kattıkları çeşitli fikirlerle dinleme ömrünü de çok uzatıyor. Şarkılara bakıyorum ve birbiri ardına gelen gizli kalmış thrash matal hit ve hit’çikleri görüyorum. Jeff Waters bir noktadan sonra her şeyi kendi üstlenmeye, prodüksiyon konusunda sıçmaya, tutarlı bir kadro devam ettirememeye başladı, ancak o dönemler gelene kadar ANNIHILATOR her anlamda harika bir şeydi ve “Never, Neverland” de o harika dönemin önemli yapı taşlarından biri olarak Kanada metal tarihindeki haklı yerini aldı.

9/10
Albümün okur notu: 12345678910 (8.61/10, Toplam oy: 18)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
1990
Şirket
Roadrunner Records
Kadro
Jeff Waters: Gitar, bas, besteler, sözler
Coburn Pharr: Vokal, sözler (1, 5)
Ray Hartmann: Davul
Şarkılar
1. The Fun Palace
2. Road to Ruin
3. Sixes and Sevens
4. Stonewall
5. Never, Neverland
6. Imperiled Eyes
7. Kraf Dinner
8. Phantasmagoria
9. Reduced to Ash
10. I Am in Command
  Yorum alanı

“ANNIHILATOR – Never, Neverland” yazısına 16 yorum var

  1. Boba Fett says:

    Daha az albüm çıkarsa, daha fazla efsane olacak gruplardan birisi Annihilator.

  2. Kıvo says:

    Bu albümün kitap olup okutulması gerektiğini düşünüyorum. Türünde ilk 10′a giriyor benim nazarımda. Grup da muhtemelen bundan iyisini yapamadı, yapamayacak. Fun Palace, Stonewall, Phantasmagoria, muhteşem ötesi parçalar yahu. 10/10

  3. Cryosleep says:

    Phantasmagoria ne oyundu be.

    hybrid

    @Cryosleep, harbi ha

  4. Gariban says:

    İlk 4 albüm şahane; gerisi hikaye :)

    Zeynel

    @Gariban, 5 bence Refresh the Demon manyak bir albüm. Annihilator 2000′lerin thrash revivalını iyi geçiremedi maalesef.

    ismail vilehand

    @Zeynel, katılıyorum. “Refresh the Demon” bence de süper albüm.

    Gariban

    @Zeynel, şimdi siz dönünce bir daha baktım da bu arkadaş da iyiymiş. Hatta arada çıkan Carnival Diablos’da da değişik besteler var. Sadece ilk 4 albüm “tamamı iyi albümler” olarak bir bütün şeklinde aklımda daha çok kalmış. Ama bir yerden sonra Jeff abimim bazı fikirleri ve trickleri tekrar ettiğini duyuyoruz. Yine de tanımayanın metal anlamında çok şey yitirdiği bir grup :)

    Boba Fett

    @Gariban, Aslında 2007′ye kadar olan kısmı hiç hiç fena değil sonradan cıvıtıyor. Ara ara hoş parçalar yapıyor.

  5. Scream Bloody Gore says:

    Başta ilk albümü daha çok seviyorken yaş ilerledikçe bunu daha çok tutar oldum. Barda grunge çaldığımız zamanlarda Slayer’dan nefret eden (gözlüklerine kodumun lol) The Doors manyağı bateristimizin dinlediği tek thrash albümü buydu diye hatırlıyorum.

    Never Neverland şarkısı babaannesi tarafından senelerce evde hapis tutulan bir kızın gerçek hikayesi üzerine yazılmış diye okumuştum. Küçük kız sembolik kullanılışı dünyada kötülüklere karşı yüzleşme aşamasındaki masumiyet ve onun yitirilişi ile alakalı diye düşünüyorum, DT’da ise “Wait for Sleep” şarkısı ile alakalı gibi vs….

  6. şeyh hulud says:

    Lise yıllarımda en çok dinlediğim 5 albümden biri. O kadar çok Annihilator, Blind Guardian ve Metallica dinledim ki artık özellikle dinlemiyorum.

  7. Raddor says:

    Megadeth seven kime dinletsem çok sevdi Annihilator’ı. Demek ki bu grup en az Megadeth kadar popi olabilirdi. Ama Jeff Waters eşşek olduğu için olamadı. Her albümde elemanları değiştirdi. Tam bir grup olamadılar, hep eksik bir puzzle gibi hissettirdi.

    Şimdi “Megadeth de öyleydi ama” diyebilirsiniz fakat Megadeth ne kadar eleman değiştirse de frontman sabitti. Megadeth deyince hemen akılda sarı, bed sesli bir adam canlanıyor. Vokal ve ön adamlık demek grubun imajı demek. Annihilator imajsız kaldı. Jeff Waters baktı olmuyor en sonunda kendi geçti vokale ama çok geç bir karar oldu.

    Ha bir de Kanadalı.

  8. Seyfettin Dursun says:

    Pharr için çok üzgünüm. Annihilator’ın en iyi ikinci vokalisti olduğunu düşünüyorum. Huzurlu bir ölümü olmuştur umarım…

    Albümü ne kadar çok sevdiğimi ise anlatamam. Zaten Waters bence dünyanın en iyi bestecilerinden biri. Ancak bir şey özellikle dikkatimi çekiyor ve gitarist arkadaşlara sormak istiyorum: Stonewall klibinde de görülebileceği gibi Waters solo atarken, elini akor basacakmış gibi konumlandırıyor ve parmaklarıyla değil de sanki bileği ile sağa sola hareket ediyor. Onun gibi çalan başka birini tanıyor musunuz acaba? Öğrenmeyi çok isterim.

  9. cemali says:

    Sacrifice albüm çıkardı kritiğini bekleriz.
    Geriye dönük de Apocalypse Inside albümü mesela..

    Ahmet Saraçoğlu

    @cemali, yazarız tabii.

    cemali

    @Ahmet Saraçoğlu, teşekkürler..

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.