…doksanlarda yaptığı işlerle pek çok övgüyü hak etmesine rağmen logosu ve adı yaptığı müzikten daha çok bilinen Norveçli grup AETERNUS.
Az çok black metal tarihiyle ilgilendiyseniz, konuyla alakalı belgeseller izlediyseniz AETERNUS adını duymuş, logosunu görmüşsünüzdür. Buna rağmen AETERNUS dendiğinde çoğu kişinin aklına belirli bir müzikal anlayış, net şekilde öne çıkan başyapıt bir albüm, hatta en meşhur herhangi bir şarkı bile gelmez.
Bunun çeşitli sebepleri olabilir, elbette ki grubun da bunda kabahati vardır, ancak AETERNUS ve o dönemde müzik yapan benzer tıynetteki birçok grubun bazı albümlerinin de bir şekilde arada kaynadığı açıktır. Bunun başlıca sebeplerinden biri, daha önce thrash metalin Big 4’uyla ilgili olarak çeşitli albüm incelemelerinde bahsettiğim üzere, belli bir alt türde öne çıkan kimi gruplardan ötürü o alt türün belirli büyük gruplar tarafından tanımlanması ve diğer pek çok grubun çok iyi işler yapmasına rağmen o cam tavanı kıramamasıdır.
AETERNUS özelinde bahsedilebilecek en önemli iki çalışma, grubun 1997 çıkışlı ilk albümü “Beyond the Wandering Moon” ve hemen ertesi sene çıkan “…and So the Night Became” olarak göze çarpıyor. “Beyond the Wandering Moon” çok başarılı bir ilk albüm ve o dönemde SATYRICON, EMPEROR gibi başat grupların yaptıkları şeylere yakın duran bir kimlik benimsiyor.
Bugünkü konumuz olan “…and So the Night Became” ise bana kalırsa AETURNUS’un kariyerinin zirvesi diyebileceğim, grubun kendini daha özgür bıraktığı bir çalışma.
Bunu sağlayan şeylerin başında AETERNUS’un bu albümü gerçek anlamda içlerinden gelen sanatsal birikimi yansıttıkları bir eser olarak görmüş olması. Burada günümüzün “bir sonraki turne için yazılan” türde “kullan at”lık albümlerinde gibi bir plan programlılık, sonuç odaklılık yok. Burada birkaç tane adamın bundan 27 yıl öncesinin heyecanıyla yaptığı, içinde black metali tanımlayan pek çok şeyi barındıran; klavyeyse klavye, akustik gitar pasajıysa akustik gitar pasajı, her türlü zenginliğe sahne olan bir iş var.
Akılda kalıcılık, unutulmaz bir black metal klasiği yaratma gibi noktalarda AETERNUS’un çok da maharetli olmadığı ortada; olsaydı zaten en azından bir tane şarkıları black metal dinleyen herkes tarafından öyle ya da böyle bilinirdi. Şu anda bu yazıyı okuyan ve en çok dinlediği tür black metal olmasına rağmen AETERNUS konusunda çok da bir fikri olmayan pek çok kişi olduğuna yemin edebilirim ama kanıtlayamam. Dolayısıyla “…and So the Night Became”i değeri bilinmemiş olarak nitelemek, gizli kalmış cevher statüsünde değerlendirmek de çok doğru olmayacaktır. Ne var ki özellikle doksanlarda yapılan o özbeöz, en saf ve karanlık duygularla icra edilmiş black metal albümleri konusuna özel bir ilginiz varsa, “…and So the Night Became”in de doksanların ikinci yarısı Norveç black metali açısından mutlaka dinlenmesi gereken bir yapıt olduğu da ortada.
Eğer butik bir black metal dinleyicisiyseniz, tıpkı HADES ALMIGHTY’nin ilk iki albümü, SACRAMENTUM’un o dönem yaptığı üç albüm, GEHENNA’nın ilk üç albümü, VINTERLAND’ın ilk ve tek albümü, DAWN’un iki albümü, NAGLFAR’ın ilk albümü, LORD BELIAL’ın ikinci albümü, ANCIENT’ın ilk albümü gibi AETERNUS’un “…and So the Night Became”ini de zaten çok büyük ihtimalle biliyorsunuzdur. Bilmiyorsanız ve bu türü derinlemesine merak ediyor, inceliyor, zamanında yapılan ve adı sürekli ortalarda olmayan gruplar tarafından çıkarılan albümlere özel bir ilgi duyuyorsanız, AETERNAM’ın bana kalırsa en başarılı işi olan “…and So the Night Became”i de dinleyin.
Şarkılar 1. There's No Wine like the Blood's Crimson
2. As I March
3. Warrior of the Crescent Moon
4. Blodsverging
5. When the Crow's Shadow Falls
6. Ild dans
7. ...and So the Night Became
8. Fyrndeheimen
eskiler çok iyi gidiyor… bu albümü görünce Merciless – The Awakening aklıma geldi, yazısının olmadığını fark ettim. Belki o da gelir bir ara.
eskiler iyi gidiyor derken bu sitede krabathor – orthodox kritiği de yok.
09.01.2025
@emre, Krabathor duyunca Pungent Stench de aklıma geldi, o da yok… biz yazalım gerekirse, liste uzuyor :)
Bu grubun Shadows of Old albümünün kapağı aşırı komik ya her gördüğümde yarılıyorum