PA’nın 15 yılı geride bırakan tarihinde dünyanın farklı bölgelerindeki çeşitli kadim kültürleri işleyen pek çok gruba yer verdik, yorumlarda bahsettik.
Kenya, Uganda ve Cibutili elemanlardan kurulu KRUMMHOLZ’u da andık, Fransız Polinezyası’ndaki tek metal grubu olan TE RUKI’yi de inceledik.
Bugün böyle enteresan bir coğrafyada değil, metalin harman olduğu koskocaman ABD’deyiz.
Ne var ki incelediğimiz grup kültürel geçmişini, etnik kimliğini müziğine yansıtan ve grup elemanlarının soyadlarından Orta Amerika ve Aztek kökenlerinin izlerini görebildiğimiz bir death/doom metal grubu olan TZOMPANTLI.
Hem Azteklerin kullandığı dil olan Nahuatl hem de İngilizce şarkı sözleri kullanan TZOMPANTLI’nin, Azteklerin insan kurban etme ritüellerine atıfta bulunan “kurukafa rafı/dizisi” gibi bir anlamı var.
Şarkı isimlerinde Nauhatl dilini kullanan grup, şarkılarını ise büyük oranda İngilizce olarak söylüyor.
Bunun yanı sıra, grup albüme bu etnik kimliği katmak adına gerek albüm kapağı olsun gerek promo fotoğrafları olsun tutarlı şekilde hareket ettiğini görüyoruz.
Dahası, albümde Google’dan aramadıkça ne olduklarını anlamamızın zor olduğu huehuetl, teponaztli, ehecachichtli gibi Azteklere uzanan enstrümanlar, shaker’lar, kabuklu hayvan kabukları, hayvan sesi çıkarması için tasarlanan Aztek dönemi düdükleri gibi şeyler de var.
Şahsen bu etnik kimlik benim metalde genelde sevmediğim bir şey. Belirli bir bölgeye, etnik kimliğe, halka ait etnik motiflerin metale katılması bence çok nadir şekilde işe yarayan bir olay ve biraz abartıldığında şahsen direkt soğuduğum bir durum. Misal SEPULTURA bunu zamanında “Roots”ta yaptı ve genel olarak çok sevildi. Benim içinse o albümdeki etnik olaylar “Attitude” ve “Ratamahatta” ile sınırlı kalsaydı gayet güzel olurdu, ancak şu hâliyle benim için aşırı sıkıcı, tahmin edilebilir ve formülize bir çalışma. Dolayısıyla bu tarz etnik muhabbetler konusunda seçiciyim.
TZOMPANTLI bana kalırsa “Beating the Drums of Ancestral Force”ta tam kıvamında, o Aztek karanlığını güçlü şekilde yansıtmalarını sağlayacak şekilde kullanıyor. Sertlik dozu, death metalin vahşeti, doom metalin eziciliği ve işlenen temanın tekinsizliğiyle albüm dinleyiciyi boğan kadim korkular üzerinden ilerleyen etkileyici bir şeye dönüşüyor. Müzikal referanslara baktığımda albümde INCANTATION’dan COFFINS’e kadar uzanan bir acımasızlık görüyorum. Bunun yanında DISEMBOWELMENT, HOODED MENACE, MOURNFUL CONGREGATION gibi grupların death/doom metal kimliğini, daha standart son dönem old-school death metal kimliğiyle de yoğurarak sunma yoluna gidiyorlar.
İşlenen bu tema, Aztek kültürü, grup elemanlarının etnik kimliği vesaire içerisindeki en enteresan detaylardan biri de grupta Erol Uluğ adlı ABD’li Türk müzisyenin de yer alıyor oluşu. Kendisini daha önce de miks ve mastering’ini üstlendiği OUR PLACE OF WORSHIP IS SILENCE – “Disavowed, and Left Hopeless” ve SWAMPBEAST – “Seven Evils Spawned of Seven Heads” albümlerinin incelemelerinde anmıştık. Kendisi bu albümde de lead gitarist ve vokalist olarak gözüküyor, bu albümde değil ama ana kadroda ise grubun davulcusu olarak gözüküyor. Bu detay da eklenince TZOMPANTLI’ye dair ilginçlikler biraz daha artmış oluyor.
Toparlayacak olursak, TZOMPANTLI “Beating the Drums of Ancestral Force”ta iyi bir vahşi tarafı baskın bir death/doom metal sunuyor ve yılın iyi albümlerinden birine imza atıyor. Öyle başyapıt denecek, herkesin dinlemesi gerek diyeceğim bir albüm olmayabilir, ancak bu tür işleri sevenlerin de çok sevebileceği, enteresan bir albüm. Eğer Aztekseniz (…) hiç düşünmeden dinleyin. Aztek değilseniz, belki de içinizde yatan ancak henüz farkında olmadığınız Aztekliliğinizin dışa vurmasını sağlamak için bir göz atın, en azından yazının ortalarındaki açılış şarkısı “Tetzahuitl”i bir dinleyin derim.
Kadro Brian “Itztlakamayeh” Ortiz: Vokal, gitar, bas, animal flute, huehuetl, teponaztli, ehecachichtli, kabuklar, shaker
Manzig “Yohualli” Sanchez: Lead gitar
Eric Delgado: Bas
Mateotl Boughton: Lead gitar
Erol Uluğ: Lead gitar, vokal
Jason “Katulu” Brunes: Perküsyon, geleneksel enstrümanlar, vokal
Justin Moore: Vokal
Justin Ton: Lead gitar
Lord Foul: Vokal
Alejandro Aranda: Vokal, davul, folk enstrümanlar, perküsyon
2 gündür bu albümü dinliyorum. Soundun vuruculuğu ve kritikte de bahsedilen yerel enstrüman kullanımı gibi olaylar dinleme tecrübesine güzellik katan noktalar. Genel olarak beğendim ancak albüme hakim olan ağır tempo sonlara doğru baymaya başlamasa yılın en iyileri arasına bile alabilirdim.
Ayrıca Svarttjern – Draw Blood albümünden sonra yılın en sevdiğim albüm/şarkı açılışını da barındırıyor. Davul atağıyla başlayan ve brutal vokal ile üst üste binmiş Aztek çığlığıyla devam eden ve akabinde tüm enstrümanların kazımasyona geçtiği açılış… Böyle anlar için yaşıyorum.
Bu heriflerin ilk albümlerini hâlâ ara ara dinlerim, bu albümün asla o seviyeye yaklaştığını düşünmüyorum. Beklentim yüksekti ama çıktığı gün 2-3 tur dinleyip tekrar geri dönmemek üzere sildim.
2 gündür bu albümü dinliyorum. Soundun vuruculuğu ve kritikte de bahsedilen yerel enstrüman kullanımı gibi olaylar dinleme tecrübesine güzellik katan noktalar. Genel olarak beğendim ancak albüme hakim olan ağır tempo sonlara doğru baymaya başlamasa yılın en iyileri arasına bile alabilirdim.
Ayrıca Svarttjern – Draw Blood albümünden sonra yılın en sevdiğim albüm/şarkı açılışını da barındırıyor. Davul atağıyla başlayan ve brutal vokal ile üst üste binmiş Aztek çığlığıyla devam eden ve akabinde tüm enstrümanların kazımasyona geçtiği açılış… Böyle anlar için yaşıyorum.
28.12.2024
@OblomoV, harbiden olağanüstü açılıyor ilk şarkı, direkt oha lan nasıl bir şey geliyor diyorsun.
28.12.2024
@Ahmet Saraçoğlu, aynen öyle; hayatımda duyduğum en iyi ilk şarkılardan biri!
7,5 puan az olmuş
Bu heriflerin ilk albümlerini hâlâ ara ara dinlerim, bu albümün asla o seviyeye yaklaştığını düşünmüyorum. Beklentim yüksekti ama çıktığı gün 2-3 tur dinleyip tekrar geri dönmemek üzere sildim.