Bazen bazı grupların daha çok bilinen başka gruplara benzeme konusunda bu kadar “sıkıntı yok kanka” takılmasına hayret ediyorum. Elbet herkes istediği müziği yapabilir, hiçbir müzikal karakterin bir sahibi yok, ancak bazen başka bir şeye o kadar öykünüyorsunuz ki yaptığınız şeyin değerini belli bir çıtanın üstünde değerlendirmek pek de kolay olmuyor.
MAAT, daha grup fotoğrafına baktığım anda, tek bir notasını dahi duymadan BEHEMOTH, NILE kasa bir müzik yaptığını tahmin ettiğim ve tahminimin de ötesinde haklı çıktığım bir oluşum. Bizleri Almanya’dan selamlayan MAAT, Eski Mısır Mitolojisini işleyen sözlere ve BEHEMOTH, NILE, MELECHESH karakterinde bir müziğe sahip 15 yıllık bir grup.
Müzikal benzerlikler bir yana, birtakım benzerlikleri şarkı adlarında da görebiliyoruz. “Sobek”, “E-Enh-Aa”, “Ov Water and Gods” gibi şarkı isimleri doğal olarak akıllara BEHEMOTH’u, NILE’ı getiriyor.
NILE worship deyince akla doğal olarak bu konunun dünyadaki en başarılı ismi IMPERIUM geldiğinden, MAAT’ı sadece bu kıstas üzerinden değerlendirmek de haksızlık olacaktır. Zaten adamların yaptığı müziğin ilham kaynaklarına fazlasıyla yakın durmaktan çekinmemesi dışında pek de bir falsosu yok. Atmosfer olarak o Eski Mısır uğursuzluğunu yaratmayı gayet de başarıyorlar.
Ne var ki bu tür death metalin bir yan etkisi olarak ister istemez aynı atmosfer, aynı ruh hâli içine biraz fazla sıkıştıkları ve her şarkıda mutlaka belirli gamlar üzerinden ilerlemek zorunda kaldıkları da aşikâr. NILE da temel olarak aynı formül üzerinden ilerleyen bir müzik yapıyor, ancak onlar yaratıcılıkları ve vizyonlarıyla bu durumu bir dezavantaj olmaktan çıkarabiliyorlar. Keza BEHEMOTH da çok farklı şarkı karakterleri yaratmakta sıkıntı çekmiyor ve zaten temel olarak kemikleşmiş net bir müzikal şablona da hapsolmuyor.
MAAT’ta bu konu biraz sıkıntılı, zira bir yerden sonra şarkılar birbirine benzeme riskiyle karşı karşıya kalıyor. Müzisyenlik iyi, tekil olarak bakıldığında rifler, düzenlemeler iyi, lakin hep bir Eski Mısır, hep bir Orta Doğu ve Kuzey Afrika motifleri, hep bir firavun metali olunca insan bir yerden sonra şarkıları ayrıştırmakta zorlanıyor.
Enteresan olansa, bu durumun dışına çıktıkları anda, mesela “Perennial Bliss”te, çok daha iyi, heyecan verici bir gruba dönüşüyor olmaları. O şarkı da yine Eski Mısır karakterinde, ancak o karakteri yansıtmayan ilk bir dakikası itibarıyla bence albümün en iyi anlarını barındırıyor. Aynı şekilde “Indiscernible” da bu kimlikten sıyrıldığı anlarda gayet yaratıcı fikirlere sahip.
Bu sinir bozucu bir durum, çünkü adamlarda daha fazlası var, ancak bunu resmen nazlana nazlana gösteriyorlar. Bak yazının burasına kadar olayı başka gruplara fazlasıyla benzemeleri üzerine kurdum, eleştirel yaklaştım, ama yukarıdaki şarkıyı başlatınca ne kadar ilgi çekici bir şeyle karşılaşıyoruz. Yazıyı okuyan ve sadece “Perennial Bliss”in veya “Indiscernible”ın başını dinleyen birileri “bunun NILE’la, BEHEMOTH’la ne alakası var” deyip neden bahsettiğimi bilmediğimi bile düşünebilir.
MORBID ANGEL ekolünden beslenen ve kendi müzikal kimliğini oluşturmayı başaran NILE ve BEHEMOTH gibi grupların ekolünden beslenen MAAT, kendi müzikal kimliğini oluşturma konusunda çok bir çaba sarf etmeyen, bu konuya pek de takılmayan, sadece bu tarzı sevdiği için ilham kaynaklarını aynen yansıtma yoluna giden bir grup. Eğer NILE, BEHEMOTH, MELECHESH tarzı piramitli, firavunlu, mumyalı metalleri seviyorsanız keyif alabilirsiniz. Hatta net alırsınız.
Kadro Baal: Vokal
Morguloth: Gitar
Rezvelk: Gitar
Thyros: Bas
Sokar: Davul
Şarkılar 1. Swath of Destruction
2. Ov Water and Gods
3. The Verdict
4. Bound to the Throne
5. Perennial Bliss
6. Tribute
7. To Infinity
8. Indiscernible
9. The Lur-King
10. Animosity
11. Synèpeies
Vokal performansı fazla ön planda gibi biraz. Onun dışında genel olarak beğendim ancak şu Mısır Mezopotamya ilhamlı albüm olayı baymaya başladı. Tarihin çok farklı evrelerinde ve farklı coğrafyalarda anlatılacak o kadar ilginç hikaye varken biraz kolaya kaçmak gibi geliyor.
Sokarım böyle gruba(evet, yapmak zorundaydım üzgünüm)
Daha önce duymadığımız hiçbir şeyin olmadığı çok klas bir albüm. Ben başarılı buldum. Akım akım akıyor.
Bu arada eklemeyi unutmuşum, albümde müthiş breakdownlar var. O anlarda bol bol döner tekme savuruyorum.
Vokal performansı fazla ön planda gibi biraz. Onun dışında genel olarak beğendim ancak şu Mısır Mezopotamya ilhamlı albüm olayı baymaya başladı. Tarihin çok farklı evrelerinde ve farklı coğrafyalarda anlatılacak o kadar ilginç hikaye varken biraz kolaya kaçmak gibi geliyor.