“İlk önceleri sadece doğada tabii olarak yetişen mantarların toplanıp yenmesi, daha sonra yerini suni ortamlarda yetiştirilen kültür mantarlarına bırakmıştır. Günümüzde doğadan toplanıp yenen mantar miktarı giderek azalmaktadır. Tat ve aroma bakımından zengin olan doğa mantarları karşısında zehirsiz olmaları nedeni ile kültür mantarları daha üstün duruma getirmiştir. Ayrıca kültür mantarları doğa mantarlarından daha temizdir. İstendiği an, istenen miktarda bulunabilir.” – T.C. Millî Eğitim Bakanlığı, Tarım Teknolojileri: Kültür Mantarı Yetiştiriciliği – Ankara, 2012
Metal dünyasındaki en tatmin edici şeylerden birinin çirkin, sert ve perişan müzik yapan grupların olgunlaşması sonucunda ortaya çıkardıkları eserler olduğunu düşünüyorum. Dikkat çekmelerini sağlayan bu üçlü bileşeni zaman içerisine rafine eden gruplar, bir noktadan sonra bu çirkinliği, sertliği ve perişanlığı imbiklerinden damıtarak ortaya çok başka olgunlukta yapıtlar çıkarabiliyorlar.
Favori gurbetçimiz Erinç Sakarya ve Hanno Klänhardt tarafından bundan 10 yıl önce kurulan MANTAR; vokal yapan bir gitarist ve vokal yapan bir davulcuyla neler ortaya çıkarılabileceğini bize gösteren ve albümden albüme olgunlaşarak kusursuza yakın bir noktaya gelen enfes bir proje olarak karşımızda duruyor. “Pain is Forever and This is the End” gibi direkt, dümdüz bir isimle çıkan yeni albümünde grubun bugüne kadar yansıttığı müzikal karakteri farklı şekillerde sadeleştirerek ancak odağını asla kaybetmeden sunduğuna tanık oluyoruz.
Karina Bulutsusu’na ait olduğunu tahmin ettiğim bir uzay fotoğrafını ortadaki M figürünü içerisinden gördüğümüz beyaz bir kapakla sunulan albüm, bu sadelikle müziğindeki rafineleşmeyi de bir nevi göstermiş oluyor. Sludge metal kimliğini belli oranda koruyan grubun karakteristik sound’unun oluşmasını sağlayan black metal dokunuşlarının büyük oranda törpülendiğini gördüğümüz “Pain is Forever and This is the End”, buna rağmen davasından uzaklaşmayan ve MANTAR’ın aşırı karakteristik ızdırabını, yıkıklığını aynen sergilemesini sağlayan bir albüm profili çiziyor. Gothic rock, punk rock ve bir miktar grunge etkilenimli “New Age Pagan”da gördüğümüz standart rock şarkı yapısı içerisinde bile grubun kültür mantarı olmaktan çok uzak olduğunu ve “Yiyim mi? Ya zehirliyse?” tedirginliğini yaşattığını rahatlıkla görebiliyoruz.
Albümün geneline baktığımızda ise karşımıza enteresan bir bileşim çıkıyor. Tam olarak hangi iki grubu seçmeliyim bilemiyorum ancak “Pain is Forever and This is the End”deki rock ‘n’ roll karakteri, bluesy sert rifler, sludge eziciliği ve yırtıcı vokaller düşünüldüğünde aklımda “QUEENS OF THE STONE AGE ile ‘Wolverine Blues’ dönemi ENTOMBED’un cezalandırmalı seksi” gibi bir ifade beliriyor. Daha açılış parçası “Egoisto”dan “Wolverine Blues”vari rifleri duyabiliyor, “Grim Reaping” gibi pek çok şarkıda ise rock ‘n’ roll’dan hard rock’a uzanan bir patikanın kirli taşlarında yürüyoruz.
Olayı bir miktar ekstrem tarafa taşıyan yırtıcı shriek vokaller olmasa albüm cidden sert bir rock albümü hüviyetine bürünebilir, ancak MANTAR’ı MANTAR yapan ve tüm o kaybetmişliği, tükenmişliği, “sik gibi hayatım var” havasını oluşturan başlıca şey bu vokaller. Dolayısıyla bu vokallerin olmadığı bir MANTAR düşünülebilir mi emin değilim. Grubun bu perişanlık içerisinde akılda kalıcı nakaratlar sunabiliyor olması ise MANTAR’ın neden bu kadar el üstünde tutulduğu sorusunun en net cevaplarından biri.
Tüm bunların ışığında, “Pain is Forever and This is the End”in MANTAR’ın şu ana kadarki kusursuza yakın diskografisi içerisindeki en olgun albüm olduğunu düşünüyorum. “Ode to the Flame” kadar heyecan verici, tahrik edici değil belki, ancak başka açılardan çok olgun, ayakları yere basan bir MANTAR’ın kapısını araladığını düşünüyorum. Bence MANTAR henüz tam olarak varacağı noktaya varmadı ve bu albümün de belli oranda bir geçiş albümü olduğunu önümüzdeki albümde anlarsak şahsen hiç şaşırmam. Bence MANTAR rafineleşmeyi ve sadeleşmeyi en doğru uygulayan gruplardan biri ve içimden bir ses bir sonraki albümün bundan daha da etkileyici olacağını söylüyor. Yanılmazsam değmeyin keyfimize.
“Günümüzde MANTAR kadar ne yaptığını bilen ve net bir karakter ortaya koyan grup miktarı giderek azalmaktadır. Tat ve aroma bakımından zengin olan MANTAR, zehirli olması nedeni ile çok daha çekici hâle gelmiştir. Marketlerde satılan kültür mantarlarının aksine, MANTAR çok daha kirlidir. İstendiği an, istenen miktarda bulunamaz, çünkü büyük oranda benzersizdir.” – Pasifagresif, MANTAR – “Pain is Forever and This is the End” incelemesi – Mersin, 2022
Şarkılar 1. Egoisto
2. Hang 'Em Low (So the Rats Can Get 'Em)
3. Grim Reaping
4. Orbital Pus
5. Piss Ritual
6. Of Frost and Decay
7. Walking Corpse
8. New Age Pagan
9. Horder
10. Odysseus
Hang ‘Em Low ilk yayınlandığında bu albümün güzel olacağı aşikardı. Albümün tamamı çıktı, bu albüm güzelden de öte. New Age Pagan’da, Odysseus’da, Hang ‘Em Low’da, Orbital Pus’ta her seferinde tüyleri diken diken etmesi tarifsiz.
9/10
Hanno ve Erinç bile bu albümü benim kadar sevmiyor olabilir. Her saniyesine ayrı ayrı bayılıyorum. Çıktığından beri gecelerimi şenlendiren yegane albüm.
birkaç haftadır ne zaman metal dinlemek istesem elim ya bu albüme ya yeni wormrot albümüne gidiyor. kvelertak, vhöl, twitching tongues, mantar gibi türlerle oynayan, tek derdi iyi müzik yapmak, yakalayacakları his ve yaratacakları yıkım olan grupları çok seviyorum.
albümde filler hiçbir an yok. baştan sona dayak, içtenlik, saf rock and roll ve üst düzey müzisyenlik. favori şarkılarım orbital pus ve odysseus
güzel bir inceleme olmuş, elinize sağlık.
albüme söyleyecek laf yok zaten, çok iyi. çıktığından beri her gün dinliyorum.
Hang ‘Em Low ilk yayınlandığında bu albümün güzel olacağı aşikardı. Albümün tamamı çıktı, bu albüm güzelden de öte. New Age Pagan’da, Odysseus’da, Hang ‘Em Low’da, Orbital Pus’ta her seferinde tüyleri diken diken etmesi tarifsiz.
9/10
Mantar’dan sonra en iyisi.
https://tr.wikipedia.org/wiki/Kanl%C4%B1ca_mantar%C4%B1
Egoist ilk 5 saniyesinde albümü seveceğimi anladım. Sonrasında da fikrim değişmedi.
Hanno ve Erinç bile bu albümü benim kadar sevmiyor olabilir. Her saniyesine ayrı ayrı bayılıyorum. Çıktığından beri gecelerimi şenlendiren yegane albüm.
10 10 10. böyle muazzam bir albüm olamaz.
birkaç haftadır ne zaman metal dinlemek istesem elim ya bu albüme ya yeni wormrot albümüne gidiyor. kvelertak, vhöl, twitching tongues, mantar gibi türlerle oynayan, tek derdi iyi müzik yapmak, yakalayacakları his ve yaratacakları yıkım olan grupları çok seviyorum.
albümde filler hiçbir an yok. baştan sona dayak, içtenlik, saf rock and roll ve üst düzey müzisyenlik. favori şarkılarım orbital pus ve odysseus
https://bugece.co/tr/events/mantar-10-05-22
5 ekim çarşamba, istanbul’da olacaklar. imkanınız varsa kaçırmayın.
Of Frost and Decay’in başı aşırı terran. Jim Raynor’ın sesini duyar gibi oluyorun.
Dinlediğim en iyi kapanış şarkısı olabilir.
albümde boş parça yok. çok iyi akıp gidiyor.
Rakının yanında kaşarlı mantar yerken aklıma geldi. Muazzam albüm.
Biranın yanında dil peynirli mantarlı quesadilla yerken aklıma geldi. Muazzam albüm.
Okul yemekhanesinde mantar çorba yudumlarken aklıma geldi. Muazzam albüm.
Şirinlerin, mantar evlerinde şirineye bacıya 3’lü 5’li girdikleri sırada dinledikleri muazzam albüm.
Taşşşşşak akıyor taşşşak……..