Süregelen olumsuzluğu düzeltmeye yönelik uğraşlarınızın, çare mahiyetinde gördüğünüz adımlarınızın, “Bu kesin işe yarar,” diye düşünmenize vesile olan fikirlerinizin, aslında kifayetsizliğin ta kendisi olduğunu acı tecrübelerle yaşamışsınızdır. İşte o zaman; harcadığınız zaman da, verdiğiniz emek de, tükettiğiniz enerji de, teşbihte hata olmaz, sizi bir dört kollu misali sırtlayıp umutsuzluk deryasına bırakmaya götüren hüzün kadar hırpalamaz.
Bu öyle bir hırpalayıştır ki kendinizi hareket edebilen ama hareket etmek istemeyen bir cenaze gibi görmenize neden olur da sarıp sarmalandığınız kefende kımıldamaz, kucaklanıp koyulduğunuz mezarda, önünüze dizilen tahtaların arasından üzerinize dökülen toprağın her bir zerresini selam ederek sevgiyle karşılar, çevreyi görebilmenize karşın gözlerinize biriken toprakların ve hemen üstünüzdeki tahtaların yarattığı başta belli belirsiz, sonraları daha da belirginleşen karartıyı, bir sinema filminin kapanış jeneriğiyle özdeşleştirir, film şeridinizin nihayete erdiğinin idrakine vararak hafiflersiniz. Ve yine işte o zaman, hüznün sizi taşıyıp getirdiği umutsuzluk deryasının, deniz vasfında bir deryaya dönüştüğünü görebilir, tutunabileceğiniz, belki de sizi bu deryanın başka kıyılarına taşıyabilecek, belki de size yoldaşlık yapacak bir kayık bulma arayışına girebilirsiniz.
2019’daki “Under Pale Moon”uyla bana ilaç gibi gelen Ringarë, aynı yıl, eski kayıtlardan oluşan çift şarkılık bir demoyu da araya sıkıştırmış, ambiyans ve dungeon synth tutkunlarının beğenisine sunmuştu. Bu defa karşımızda, grubun yine bir demosu var ve yapımın geneli, umutsuzluk deryasının kıyısına bağlanmış, siyah beyaz bir kayık âdeta.
Demoya adını veren şarkıyla açılışını yapan kayıt, önceki albüme kıyasla daha baskın bir hüzün içeriyor ve hüznün kaynağının “çaresizlik” olduğu hissettiriliyor. Anlatılanlar, ele alınan konular farklı olsa da (liriklere ulaşamadım) melodilerin çıkış noktasının çaresizlik olduğunu düşünüyorum. Klavye kullanma konusunda ne denli mahir ve yaratıcı olduğunu buralarda çok anlattığım Esoterica, tuşluları bu defa bir iki adım daha geriye çekmiş olmakla birlikte müziğin genel karakterini yine klavyelerin belirlemesini sağlıyor. Sonsuz pad’ler, bilinçli olarak boğuklaştırılmış analog string’ler, göksel korolar, bu tür bol klavyeli atmosferik black metal tutkunlarını ihya ederken rifleri oluşturan gitarlar, “Under Pale Moon”a göre daha önde ve keskin. Daha önde olan enstrüman ise bas gitar. İlk şarkıdan itibaren, perde gerisinde durmaktansa sahaya çıkıp çatır çatır riflere eşlik eden, demo kaydının bana göre en iyi şarkısı olan “Blood Pact Sanctity”ye apayrı bir boyut kazandıran hatta ilk dönem In Flames tatları almamızı sağlayan bas gitar, demonun hüzünbaz yıldızı.
“Sorrow Befell” demosunda enstrümanların tamamını, önceki albümde olduğu gibi Chaos Moon ve Gardsghastr gibi projelerde de harikalar yaratan Esoterica üstleniyor. Az önce örneğini verdiğim şarkı başta olmak üzere kaydın geneline yayılan bir “Girdik, canlı kaydettik.” havası olsa da tüm enstrümanlar tek kişinin elinden çıktığı için böyle bir şey teknik olarak mümkün değil. Tabii Likpredikaren imzalı vokallerin hangi aşamada nasıl kaydedildiğini bilmiyorum.
Çok uzun olmayan ancak “Klavyenin başına geçtim, bir şeyler tıngırdattım.” tadında kalan “Lightless Descent” serisi haricinde epey sevdiğim “Sorrow Befell” demo kaydı, Ringarë ile olan bağımı daha da güçlendirdi diyebilirim. Umarım Esoterica, bu üretkenliğini hiç kaybetmez ve diğer projelerde de karşımıza, içselleştirebileceğimiz, yıllarca sıkılmadan dinleyebileceğimiz işler koyar.
Şarkılar 1. Sorrow Befell
2. Warlock of Fathomless Plagues
3. Blood Pact Sanctity
4. Forever in Shadow
5. Lightless Descent I
6. Lightless Descent II
7. Lightless Descent III
8. Lightless Descent IV