# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
COVEN – Witchcraft Destroys Minds & Reaps Souls
| 22.07.2020

Tarihe geçen cadı kazanı.

Emir Şekercioğlu

Mötley Crüe’nun “Shout at the Devil” albümünün Amerikan toplumunda ne gibi yansımaları olduğunu konuşmuştuk yakın zaman önce, bilhassa satanik imaj doğrultusunda. Fakat daha gerilere gittiğimizde, gerek rock/metal müzikte bu imajın kendine daha çok yer bulmasında, gerekse bu imaja karşı duyulan tedirginlik ve korkunun yıllar geçtikçe artmasında etken olan belirli oluşumlarla karşılaşıyoruz. Bu incelemede elimden geldiğince anlatmaya çalışacağım albüm ise, genel düzeyde son derece derinlere gömülmüş bir albüm olmakla birlikte, yayınlandığı zamanda hem içinde bulunduğu dönemin müzikal anlayışını yansıtan, hem de içeriği ve imajı doğrultusunda heavy metalin kökleri ile oldukça yakın bağlar taşıyan bir albüm olma özelliğini gösteriyor. Bunun doğal bir sonucu olarak, yarattığı toplu histeri de bir o kadar büyük ve üzerinde konuşulması gereken bir hâl alıyor.

1969’da Amerikalı rock grubu Coven’ın yayınladığı “Witchcraft Destroys Minds & Reaps Souls” albümü, kendine raflarda çok kısa bir süreliğine yer bulabilmiş olsa da şüphesiz bugün progresif/saykodelik rock müzik sevenlerden heavy metalin köklü gruplarıyla daha haşır neşir olanlara değin geniş bir dinleyici kitlesine kendini duyurabilmişti. İlerleyen satırlarda bu grubun bu albümle nasıl bir zinciri başlattığını gördükçe Mercyful Fate’in, King Diamond’ın, bilhassa Gorgoroth gibi satanik sahne şovlarıyla ününü perçinlemiş black metal gruplarının ve genel olarak Left Hand Path düsturlarını kendisine ideolojik bir rehber olarak benimsemiş nice metal grubunun Coven’a ne kadar borçlu olduğunu anlayacağız.

Esasen progresif rock ile saykodelik rock arasında gidip gelen bir tarz icra eden ve müzik ile imajın örtüştüğü yerde çoğu yorumcu tarafından “Satanic Jefferson Airplane” olarak anılan Coven, bugün metal müziğin en büyük göstergelerinden kabul ettiğimiz “devil’s horn”u, satanik imaj vermek maksadıyla dinsel anlamının çarpıtılarak kullanıldığı “ters haçı” ve hatta “Hail Satan” nidasını bir albümde ilk kez dinleyicilerle buluşturan grup olma unvanını taşıyor. “Devil’s horn”un popülerlik kazanması noktasında Ronnie James Dio’nun sık sık anılmasına bir itirazım olmamakla beraber, bu işareti ilk kullanan grubun neden bu kadar anılmaktan uzak durduğuna bir anlam verememiştim ilk başta. Albümün yayınlanması akabindeki gelişmeleri okuduğumda ise nedenini anlayabildim. Çünkü bu albüm, yayınlandığı yılda öyle bir panik doğurmuştu ki gerçek anlamda yer altına itilmiş, hatta kalbine bir de kazık çakılmıştı. “Witchcraft Destroys Minds & Reaps Souls”un, yayınlanmasından çok kısa bir süre sonra resmen dağıtımı durdurulmuş ve yayınlanması kesilmişti.

Bunun birincil sebebi, çalışmanın baştan aşağı satanizm tanıtımı, propagandası ve teşviki yapması, üstüne üstlük döneminin şartlarına göre değerlendirildiğinde bunu çok güçlü görsel ve sözel tasvirlerle dışa vurmasıydı. Albümün kapanış parçası, daha doğrusu “kapanış sahnesi” “Satanic Mass”, adından da anlaşılacağı üzere satanik bir ritüelin dialoglar vasıtasıyla, adeta görseli olmayan bir film gibi canlandırmasını yapıyor, Hristiyanlığın doktrinlerini inkar etmeye davet eden bir “rahibin” ve onun dediklerini birebir tekrarlayan bir bakirenin konuşmalarına yer veriyordu. O vakte değin albüm boyunca bir müzik grubu olan Coven, bu seremoni ile müziği bir kenara bırakıyor ve bütün grup üyelerini bu diyaloglara hayat veren karanlık karakterlere dönüştürüyordu. Bu sözde parça, aslında geleneksel formuyla bildiğimiz satanist bir kurban töreninin ses kaydından fazlası değildi, hadisenin bir kurmaca olduğu gerçeği dışında tabii. Evet, günümüzde klişenin de klişesi hâline gelmiş bu tasvirler, sahneler bugünün gözünden bakıldığında bizler için yeni bir şey olmasa da 1969 Amerika’sının ebeveynlerini, medyasını ilelebet satanizm korkusuna gark edecek, bu karanlık yolun yolcusu olmayı isteyecekler içinse muazzam bir etkiye ve Luciferian bir ilhama kapı açacak kadar kadar güçlü bir ifade biçimiydi. Alfred Hitchcock’un “Psycho” filmi nasıl ki kendi türünde her şeyin başladığı yer ise, “metal müzik” ve “satanizm”in algılarda bitmeyen özdeşliğinin de başladığı yer bu albüm olmuştu.

İkinci sebebe geldiğimizde ise, Amerikan halkına korku salmakta olan başka bir faktörün bu albüme epey sempati duyduğunu görüyoruz; Charles Manson. Ününü ve yaptıklarını neredeyse bilmeyen olmadığı için Manson üzerine daha fazla satır yazmayacağım. Ancak işin bu albümle bağlantısı şu ki; Prog Archives’da okuduğum yorumlardan birinin söylediğine göre Charles Manson bu albümün bir kopyasına sahipmiş ve bu durum hâliyle albümün yayınlandığı şirket olan Mercury Records’ın başına, mevcut olan toplum baskısından ötürü çoraplar örmeye başlamış. Bunun sonucu olarak da şirket, albümün kopyalarını silmiş. Ek olarak albümün çıkış tarihi tam da Manson ailesinin icraatlarıyla artık ün yaptığı bir zamana tekabül ettiği için Amerikan halkı kendisini bir yandan Manson’ın cinayetleriyle, diğer yandan bu kültün sevdiği kara bir müzik oluşumu olan ve hiç sakınmadan satanizm çağrısı/güzellemesi yapan Coven ile çevrelenmiş bir hâlde buluyor. Şahsi yorumum, eğer Charles Manson ile çok dolaylı yoldan da olsa bir köprü inşa etmemiş olsaydı bugün “Witchcraft Destroys Minds & Reaps Souls” daha fazla bilinen ve kendine yayın imkânı bulan bir albüm olabilirdi.

Çalışmanın tarihteki önemli duruşunu belirleyen bir diğer konu ise meselenin doğrudan heavy metal ve hatta Black Sabbath ile olan alakası. Amerika’da Coven bu albümü kaydederken, İngiltere’de de Black Sabbath heavy metali resmen ilan edecek ve tarihe geçecek debut’u “Black Sabbath”ı kaydetmekteydi, aynı yılda. Fakat Coven, albümünü kaydettiği yılda yayınlamayı başarıyorken (1969), Black Sabbath debut’unu bir yıl sonra, 1970’de yayınlıyor. Coven’ın albümünde ilk şarkı isminin “Black Sabbath” olması ve grubun kadrosunda bas gitar pozisyonunda “Oz Osbourne” isimli bir şahsın olması, yalnızca müzik eleştirmenlerinin değil bizzat dinleyicilerinin de türlü türlü spekülasyonlar üretmesine yol açıyor. Bu spekülasyonların en göze çarpanı Black Sabbath’ın doğrudan Coven’dan ilham alarak bu işe koyulduğu ve Coven’ın albümü yayın sansürüne uğradığı için “heavy metalin babası” olma kredisini Black Sabbath’ın aldığı yönünde. Hatta Rolling Stone dergisinde yayınladığı bir yazıda eleştirmen Lester Bangs, Black Sabbath için şöyle bir yorumda bulunuyor:

CREAM’i çıkaran ülkenin endüstriyel tarafında, Satanik ayinin rock temelli ritüelistik bir kutlaması veya bu tür bir saçmalık olarak adlandırılan BLACK SABBATH gibi yeteneksiz işçiler yer alıyor; onları İngiltere’nin COVEN’a cevabı olarak da görebiliriz.

Böylelikle Black Sabbath için “İngiltere’nin Coven’a cevabı” şeklinde yorumlar belirmeye başlıyor. Hatta Sabbath’ın debut’undaki kapakta cadı benzeri bir figürün olması, bu görüşü paylaşanlar arasında mevcut iddiaları güçlendirici bir rol de oynamıştır diye tahmin ediyorum (Coven: cadılar meclisi). Fakat diğer yandan “Witchcraft Destroy Minds & Reaps Souls”un, uğradığı sansür sebebiyle İngiltere’de hiçbir zaman yayınlanmadığını söyleyen görüşler de mevcut. Aynı senelerde kaydedilen ve yayın itibarıyla aralarında yalnızca bir senenin bulunduğu bu iki albümün isimler ve içerikler doğrultusunda gösterdiği yakınlık, eğer albüm gerçekten de İngiltere’ye ulaşmadıysa büyük oranda şaşılası bir tesadüf gibi görünüyor. Öte yandan, bu özdeşlikler bir kenara zaten müzikal olarak iki grup arasında çok ciddi farklar söz konusu olduğu için hiçbir şekilde Black Sabbath’ın ait olduğu yerin değişebileceğini düşünmüyorum. Black Sabbath’ın ilk albümünde yer yer saykodelik ve progresif rock etkileşimleri olduğu doğru, ancak o debut’un sound’unu ve müzikal yapısını tanımlayan unsurlar büyük ölçüde distortion tandanslı bir gitar, klasik rock kalıplarına göre son derece agresif ama jazz müzikte görülecek ölçüde de teknik olmayı başaran davullar ve doom ile etkileşime sokulmuş bir heavy metal atmosferiydi. Daha doğrusu, barındırdığı yan etkileşimlerle beraber gerçek anlamda heavy metal sound’unun bizzat oluşturulduğu albümdü. Sabbath’ın, döneminin doğal getirileri olan diğer müzikleri yapısına katması bu durumu değiştirmeyeceğine göre Coven’ın Black Sabbath üzerindeki etkisi, şayet varsa, maksimum düzeyde proto-heavy metal ile alakalı olan müzikal dinamiklerde ve imajda görülebilir. Öte yandan Coven’ın söz konusu albümünde ağırlık büyük ölçüde bas gitar ve vokal üzerine kuruluyken, gitarlar ton ve bestecilik açısından klasik rock ile progresif rock’ın birleştiği çizgiden sapmayan bir doğrultudaydı. Nitekim “Paranoid” ile birlikte, bana kalırsa Black Sabbath ile Coven arasındaki bağ tamamen kayboluyor.

“Witchcraft Destroy Minds & Reaps Souls”un müzikal yapısı 60’ların rock müziğinde hâkim olan unsurlardan besleniyor. Ancak grubu, dönemdaşı olan diğer gruplardan ve yaptıkları tarzdan ayıran temel unsuru, bahsedildiği üzere bünyesine yedirdiği satanik ve okült içerikli sözler ve aranjmanlar oluşuyor. Üstelik, yer yer hâkim olan saykodelik unsurlarla ve Jinx Dawson’ın bir dönemin özeti olan harika sesiyle hayat bulan besteler, araya birden giren disonant tonların, triton’ların ve uğursuz klavyelerin etkisiyle şeytanlaşıveriyor. Coven’ın bu sentezi nasıl başarıyla yaptığını görmeniz için Jefferson Airplane’in “White Rabbit” şarkısıyla Coven’ın “Black Sabbath” parçasını mukayeseli olarak dinlemenizi tavsiye ediyorum. Bu sayede Coven’a “Satanic Jeffeson Airplane” lakabının ne kadar yakıştığına şahit olmakla kalmayıp, grubun yarattığı kötü şöhretli devrimin ne gibi yöntemlerle açığa çıktığını da görebilirsiniz.

Açılış parçasına ek olarak çalışmada, “Coven in Charring Cross”, “For Unlawful Carnal Knowledge” ve “Wicked Woman” gibi bu ayarda bir rock müziği seven dinleyiciler için kaçırılmaması gereken besteler mevcut. İncelemenin başında değindiğim “Satanic Mass” de muhakkak kulak kabartılması gereken bir “tören”.

“Witchcraft Destroy Minds & Reaps Souls” gerek yayınlandığı dönem, gerek müzikal yapısı gerekse imajıyla rock ve heavy metal müziğin tarihi için muazzam bir öneme sahip bir geçiş albümü. Metal ve rock müziğin tarihi açısından bakıldığında, gerisinde başka bir diyarın, ötesinde ise bir başka diyarın olduğu dev bir kapı hatta. Müzikal zevke göre bu çalışmayı beğenip beğenmemek elbette kişisel bir durum, ancak sırf metal müziğin tarihinde bulunduğu yer sebebiyle bile bir seferlik de olsa dinlenmelidir bu albüm.

Albümün okur notu: 12345678910 (8.34/10, Toplam oy: 29)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
1969
Şirket
Mercury Records
Kadro
Jinx Dawson: Vokal
Jim Donlinger: Gitar, vokal
Jim Nyeholt, John Hobbs, Rick Durrett: Organ, piyano, klavye
Alan Estes, Oz Osbourne: Bas
Steve Ross: Davul, perküsyon
Şarkılar
1) Black Sabbath
2) White Witch of Rose Hall
3) Coven in Charring Cross
4) For Unlawful Carnal Knowledge
5) Pact with Lucifer
6) Choke, Thirst, Die
7) Wicked Woman
8) Dignitaries of Hell
9) Portrait
10) Satanic Mass
  Yorum alanı

“COVEN – Witchcraft Destroys Minds & Reaps Souls” yazısına 18 yorum var

  1. Eline sağlık Emir. “Kült albüm” diye bir kavram varsa onun tam karşılığı budur. Aşırı vizyoner bir grup ve sayısız gruba ilham veren bir albüm. İşlediği temayı sonradan birebir yansıtılamayacak şekilde, sadece emüle edilebilir düzeyde gerçekçi şekilde sunuyor. Bu bağlamda tam bir “zeitgeist” numunesi. Albümü baştan sona çok severim ama favorim “Coven in Charing Cross”. O şarkıda Jinx’in vokallerine ve genel havasına bayılıyorum.

    Noshophoros

    @Ahmet Saraçoğlu, Teşekkür ederim Ahmet abi. Ben de açıkçası albümdeki her parçayı sevdim, ama “Black Sabbath” ile “For Unlawful Carnal Knowledge” parçalarını bir ayrı beğendim.

  2. Boba Fett says:

    Çok daha fazla bu tarz albüm incelemeleri gelmesi dileğiyle

    Noshophoros

    @Boba Fett, Bu albümü yazmak uzun süredir aklımdaydı ama ancak bu hafta fırsat oldu. Bu tarz eskilerde kalmış, bir o kadar kült albümler gördükçe onların da incelemelerini yazmaya çalışırım hocam.

    Boba Fett

    @Noshophoros, Teşekkürler.

  3. Horrendous says:

    Kritik gerçekten çok doyurucu, keyifle okudum, kalemine sağlık. İlk defa karşıma çıkıyor bu albüm, bir tur dinleme şansım oldu. Jefferson Airplane etkileşimi ağır bassa da albümün tarihsel önemi, bahsedilen safsatalar, dönem için bu kadar cesur bir imaj bu harika yazı ile birleşince belgesel tadında bir 45 dakika geçirdim.

    Noshophoros

    @Horrendous, Teşekkürler hocam.

  4. 9yearsago says:

    Rosemary’s Baby çok iyi bir film.

  5. 1967′de kurulan bir gruba “yitip giden” etiketi koymamak süper olay.

    Bildiğim kadarıyla dünyanın hâlâ aktif olan en eski grubu 1939′da kurulan ve doğal olarak çok sayıda üye değiştirerek varlığını sürdüren The Blind Boys of Alabama. Çoğu görme engelli müzisyenlerden kurulu bu grup haricinde, 1945′te kurulan ve hâlâ turlayan The Oak Ridge Boys diye bir grup var. Üyeleri 1973′ten beri sabit ki bu inanılmaz bir şey.

    Pek çoklarınca bilinen en eski aktif grup da muhtemelen 1961′de kurulan Hollandalı grup Golden Earring’dir.

    Bu adamlar da 1969′dan beri aynı kadroyla devam ediyorlar ahaha. Herhangi bir yerde okumadım, duymadım ama James Hetfield’ın “Load” sonrasındaki vokallerinde Golden Earring vokalisti Barry Hay’den etkilendiğini düşünüyorum. Mesela şu şarkının ilk 30 saniyesindeki ve 1.55-2.20 arasındaki vokallerde, Hetfield’ın 1994 sonrasındaki vokallerini etkileyen bir şeyler duyuyorum. Harika şarkıdır, 60′lar sonu 70′ler başı rock’ından hoşlananlar zaten biliyordur.

    https://www.youtube.com/watch?v=Sm1q1XoN_Qo

  6. şeyh hulud says:

    1986 yılındaki şu röportajda Coven konusunu Iommi’ye sormuşlar. Albümü daha önce görmediğini söylüyor.

    https://www.youtube.com/watch?v=a4CUtkEuvHg

    Noshophoros

    @şeyh hulud, Iommi’nin tepkileri çok güzel gerçekten:

    “Oz Osbourne” için

    - “That’s not the same”

    “Black Sabbath” için

    - “Oh my goodness ”

    İncelemede de değindiğim gibi hocam, albüm İngiltere’de yayınlanmadıysa zaten iki grup da çok yakın tarihlerde kaydettikleri için albümlerini, büyük oranda haberleri yoktur birbirlerinden. Ben incelemede bu iki grup üzerinden dönen muhabbetlerin bir genel özetini sunmaya çalıştım.

    şeyh hulud

    @Noshophoros, Iommi’nin yüz ifadeleri yüzünde yalan söylüyor diye yorum yapanlar olmuş ama Black Sabbath’ın orijinal kadrosunun hepsi birbirinden cins karakterler olduğu için adamın normali öyledir belki.

    Exorsexist

    @Noshophoros, O tepkilerin anlamı ”şu an beynim kokain içinde dans ediyor”.

  7. Emre says:

    Black Widow, Arthur Brown, Atomic Rooster falan da önemli ama bu arkadaşların olayı harbi başka.
    Tabii diğer yandan bunlar hep dönemin normlarını sürdüren klavye temelli müzikler. Sabbath konsept anlamında epey geride kalsa da Iommi gitarıyla müzikal alanda devrim yaptı. Yani diğerleri mevcut müzikal formlar içerisine şeytanı yerleştirirken Sabbath ile direkt “şeytanın müziği” gündeme geldi.
    Gayet doyurucu bir kritik olmuş. Bu tarz klasik albümlerin kritikleri bence devam etmeli.

  8. Boba Fett says:

    O zaman için satanist imaj çok cesurca bir şeydi ki hala bazı ülkeler için cesur sayılabilir, örneğin Afganistan’da bu tarz satanik bir iş çıkarmak ölüme davetiye olur ama Amerika gibi bir ülkede artık kimsenin şeyinde değil. Bugünün anarşizmi, bugünün muhalifliği ya da adına ne derseniz deyin Steel Panther’dir. Bugün dine söv, şeytana tap genel olarak kimsenin şeyinde olmaz ama SJW akımının gittikçe arttığı yerlerde Steel Panther açarsan o müziği bi yerine sokarlar.

    Yaşasın Lexxi’s Mom’s Garage!!!

  9. Aykut says:

    miss gibi albüm çicek gibi albüm valla. Buram buram 70ler retro kokuları saçılıyor. Sanki misafir odasında oturmuşsunda mutfaktan miss gibi fırından daha yeni çıkmış elmalı turta kokusu geliyormuş gibi atmosferi albümün farklı duyguları eski anıları depreştiriyor. Ve Ghost grubunun şuan yapmaya çalıştığı işlere benziyor. Ama tabiki yarım asır önce yapılmışı var… 10 numara albüm…

  10. Rashid says:

    Baya güzel bir albüm. Bu kritik sayesinde bu grubun varlığından haberdar oldum açıkcası. O yıllara göre fazlasıyla cesurca bir çalışma ortaya koymuşlar. Hani bu grup Avrupada çıksa gene anlarım ama o zamanlar Amerikanın aşırı dinci tayfasının ödü kopmuştur herhalde bu albümü görünce :D
    Bu arada son zamanlar prog/saykodelik rock albümlerine karşı ilgim artıyor eskiye nazaran. 60, 70, 80′lerde çıkan ve “kült” sayılan albüm önerilerine açığım :D

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.