Death metal enteresan bir şey. Yo, hayır. Metal enteresan bir şey. Yeni hiçbir şey denemeden, 30 yıl önce yapılanlara öykünen çok üst düzey, ortalığı ayağa kaldıran bir şey yaratabiliyorsunuz. Bunun tam zıttı olarak, dönemin sınırlarını zorlayan türde deneysel bir şey yaparak da başyapıt kabul edilen, hayvan gibi iyi bir şey ortaya koyabiliyorsunuz.
Bunun en temel sebebi samimiyet ve yaratılan şeyin içten gelerek yapıldığını hissettiren müzikal kimlik. İster tek bir rifin sürekli tekrar edilmesinden oluşan 8 dakikalık bir şarkı yazın ister 38 riften oluşan 2 dakikalık bir şarkı yazın; yaptığınız şey kalpten geliyorsa ve gerçek olduğu sürece önünüzde kimse duramaz.
Portföyündeki grup kalitesiyle son yılların öne çıkan şirketlerinden olan 20 Buck Spin’in tam da kendi karakterine uyan gruplarından biri olan ULTHAR’la birlikteyiz bugün. Death metal ile black metali harmanlayan ve gergin, tedirgin edici, atmosfer odaklı bir yapı yerine epey olaylı, organik bir biçimde sunan grup, adını aldığı Lovecraft âleminden beslenen ve Lovecraft’ın doğduğu kasaba olan Providence’ı albüm ismi olarak kullanacak kadar Lovecraftian bir oluşum.
Son derece pislik ve haşin olmasına rağmen Pitchfork’un dahi kayıtsız kalamadığı albüme dair yorumlara şöyle bir baktığınızda hep çok yüksek notlar aldığını görebilirsiniz. Bunun sebebi albümün çok iyi olması. Evet. Böyleyken böyle.
MAYHEM, MORBID ANGEL, ANGELCORPSE, SULPHUR AEON, TOMB MOLD, CHTHE’ILIST, VASTUM gibi grupları referans olarak verebileceğim ULTHAR, son derece kompleks, katmanlı ve iyi anlamda sofistike diyebileceğim bir death metal yapıyor. İçinde belirli oranda black metal de bulunan müzik, içerdiği üst düzey ve yaratıcı çirkinlikle kendini sevdiriyor. “Through Downward Dynasties” gibi şarkılarda hissedilen okült hava ve Lovecraft’ın eşsiz evreninin yarı kozmik yarı psikolojik kaosu, ULTHAR müziğinde son derece iyi yansıtılıyor.
2007 yapımı “Cthulhu” adlı filmde rüyası görülen ve ardından üstünde “Dagon” yazan sopaya dahi (“Cudgel”) şarkı yazan ULTHAR, olayı derinlemesine işlediğini hem müziğinin tehditkârlığı hem de vokallerdeki haşinlikle gösteriyor. Cthulhu mitosundaki bir yaratıkmışçasına farklı vokal karakterleri sunan ULTHAR bu özelliğiyle albümdeki varyasyona zirve yaptırıyor. Grubun bu denli başarılı bir iş çıkarmasını sağlayan en önemli şey bütünlük. Şarkılar birbirlerine tıpkı albüm kapağında görülen görsel gibi iç içe geçerek, dolanarak bağlanıyorlar ve ortaya şarkı şarkı dinlemektense bütün hâlinde alınması gereken bir yapıt çıkıyor. Bu hâliyle “Providence” 36 dakikalık tek bir deneyim olarak da görülebilir, zevkine bu şekilde varılabilir.
Bahsetmek istediğim son konu da albümdeki lanetli ama canlı havayı acayip iyi yansıtan prodüksiyon. Gitar tonlarının yırtıcılığından davulların dibinizdeymiş gibi hissettiren organikliğine, yukarıda sözünü ettiğim çeşit çeşit vokalle zenginleşen ve bu sayede nefes alması sağlanan dinamizme kadar albüm tam da işlediği konuları yansıtan bir hava barındırıyor. Rif yazımında görülen MORBID ANGEL etkileri, bu prodüksiyon sayesinde daha bir kanlı, daha bir etli hâle geliyor ve albümü dinleme isteğinizi artırıyor.
Eldeki tüm bu verileri hesaba kattığımızda ULTHAR, “Providence” ile mükemmele yakın bir iş yapıyor. Death metal ve black metalin bu anlayıştaki kaotik ama varyasyonlu ve yaratıcı hâlini seviyorsanız albüme bayılma ihtimaliniz epey yüksek. Bence “Providence” pek çok yıl sonu listesinde kendine yer bulacak kalibrede ve gerek basından gerekse dinleyicilerden gelen yorumlar bunun pek de sürpriz olmayacağını şimdiden belli ediyor.
@deadhouse, ben de hiç alışamadım şu abd black metaline yav hahah. nihayet itiraf ediyorum. Sanki olmuyor olmamışlar ve hiç olmayacak gibi. İyi icra eden var elbette ama tüm olay icrada değil bence. Ülke-tür önyargılarım arasında en büyüğü ve garip bir şekilde kırmak istemediğim de bu ikili. Yüzlerce övgü duysam da yine açıp dinleyesim gelmiyor, bir şeyler ısmarlama,bir şeyler ters ve kitsch gibi tam açıklayamıyorum.
Türkler doğru düzgün bilimkurgu/fantazya çekebilir, italyan-amerikalılar sessizce konuşarak el hareketi yapmadan anlaşabilir, japonlar tembel tembel oturup işten kaytarır, yolsuzluk yapar ve intihar etmeyebilir ama ben amerika’dan çıkma bi black grubunu dinleyip sevemem hahah.
@Twat, al benden de o kadar,bu ön yargıyı kırmak için şans veriyorum ama daha dinleyip de sevebildiğim black metal ve doom/death grubu çıkmadı henüz(evet novembers doom ve daylight dies dahil olmak üzere).
Death,deathcore ve trash de yardırıyorlar orası ayrı.
melez albüm nasıl olsun ? böyle olsun. kritik de albüm de muazzam. kesinlikle bir dakika bile tereddüte yer olmayan bir iş. daha önce dinlerken vokallere vurulmuştum kritikteki davul vurgusundan sonra daha bi seviyorum.
@Twat, Müzikalite olarak baya iyiler. Benim problemim black metalle. Bana black metal duygusunu verebilen tek bir Abd black metal grubu dinlemedim. Bu müzik çok iyi, adamlar yapmış minvalinde dinlenebilir tabii.
Albümün tamamını dinlemedim ama sadece incelemede paylaşılan şarkılara baktığımda bile bana iyi iş çıkardıklarını düşündürttü. Albüm kapağına da bayıldım. Yeniden Lovecraft öykülerine sardığım şu sıralarda bu konseptte bir albüm görmek hoşuma gitti. Bu arada, okumuş olanlarınızdan varsa eğer favori Lovecraft öykülerinizi bir alabilir miyim ?
@Emre, O öyküyü okuyalı yıllar oldu, ne yazık ki konusunu, gelişen olayları falan hiç hatırlamıyorum. Ama Lovecraft’ın en sık anılan öyküleri arasında olduğunu biliyorum. Tekrar bakayım ben de ona.
@Noshophoros, klişe olacak belki ama Insmouth üzerindeki Gölge ve Erich Zann’ın Müziği. Her biri ayrı güzel ama bu ikisi Lovecraft’ın şu ana kadar okuduğum en iyi yazılmış 2 eseri bence.
@Rust in Peace., Kesinlikle klişe değil. Hatta biri uzun biri de kısa öykü formatında ayrı ayrı, Lovecraft’ın en iyileri arasında üst sıraları oynar bana kalırsa.
Albüm herşeyiyle harika. Kapakta bir okadar guzel gorundü gözüme nirmalde böyle kapakları pek sevmem daha minimalize kapaklar severimde müzikle birlikte ahanda olmuş yahu desim. Ellerine beynine sağlik Ahmet bastım 9 u. Daha da iyişeyler gelir diye ilerde ucunu açık biraktim.
Kompleks ve boğucu olmasına dinlerken katiyyen sizi zorlamıyor. Yani, kendime adıma içine girmesi kolay bir albüm oldu ve bu tarz albümler içinde az yaşadığım bir olay bu. Şarkılar çok güzel hazırlanmış, keşke burası değişik olsaydı diye bir fikre kapılmadım albüm boyunca. Beni tek zorlayan şey vokaller oldu ilk başta. 2. şarkı sonrasındaysa ona da artık alışmıştım.
Bu arada her defasında 20 Buck Spin ismini görünce içinden 50 Cent filan albümü çıkacak zannediyorum :D Metal şirketi için biraz garip bir isim olmuş sanki.
Albüm kapağına bakarken kör oldum.
Kapak dahil her detayı ile harika bir albüm. Süresi ve parça sıralaması sayesinde 1 saniye bile sıkmadan akıp gidiyor. Bayılıyorum bu tarz işlere…
Abd black metali mi. Kaç kaç kaç.
30.06.2020
@deadhouse, ben de hiç alışamadım şu abd black metaline yav hahah. nihayet itiraf ediyorum. Sanki olmuyor olmamışlar ve hiç olmayacak gibi. İyi icra eden var elbette ama tüm olay icrada değil bence. Ülke-tür önyargılarım arasında en büyüğü ve garip bir şekilde kırmak istemediğim de bu ikili. Yüzlerce övgü duysam da yine açıp dinleyesim gelmiyor, bir şeyler ısmarlama,bir şeyler ters ve kitsch gibi tam açıklayamıyorum.
Türkler doğru düzgün bilimkurgu/fantazya çekebilir, italyan-amerikalılar sessizce konuşarak el hareketi yapmadan anlaşabilir, japonlar tembel tembel oturup işten kaytarır, yolsuzluk yapar ve intihar etmeyebilir ama ben amerika’dan çıkma bi black grubunu dinleyip sevemem hahah.
30.06.2020
@Twat, al benden de o kadar,bu ön yargıyı kırmak için şans veriyorum ama daha dinleyip de sevebildiğim black metal ve doom/death grubu çıkmadı henüz(evet novembers doom ve daylight dies dahil olmak üzere).
Death,deathcore ve trash de yardırıyorlar orası ayrı.
30.06.2020
@deadhouse, panopticon da mı sevmiyorsunuz yahu?
Boğucu, gergin ve korkutucu. Yaptıkları işin hakkını veriyorlar. Çok iyi albüm.
melez albüm nasıl olsun ? böyle olsun. kritik de albüm de muazzam. kesinlikle bir dakika bile tereddüte yer olmayan bir iş. daha önce dinlerken vokallere vurulmuştum kritikteki davul vurgusundan sonra daha bi seviyorum.
@Twat, Müzikalite olarak baya iyiler. Benim problemim black metalle. Bana black metal duygusunu verebilen tek bir Abd black metal grubu dinlemedim. Bu müzik çok iyi, adamlar yapmış minvalinde dinlenebilir tabii.
Off çok iyiymiş. The Spirit ve Afsky ile beraber bu yıl için şimdilik en beğendiğim black metal işlerinden oldu. Teşekkürler
Albümün tamamını dinlemedim ama sadece incelemede paylaşılan şarkılara baktığımda bile bana iyi iş çıkardıklarını düşündürttü. Albüm kapağına da bayıldım. Yeniden Lovecraft öykülerine sardığım şu sıralarda bu konseptte bir albüm görmek hoşuma gitti. Bu arada, okumuş olanlarınızdan varsa eğer favori Lovecraft öykülerinizi bir alabilir miyim ?
30.06.2020
@Noshophoros, henüz Toplu Eserleri’nin ilk cildini okuyorum. Şimdilik favorim Charles Dexter Ward Vakası.
01.07.2020
@Emre, O öyküyü okuyalı yıllar oldu, ne yazık ki konusunu, gelişen olayları falan hiç hatırlamıyorum. Ama Lovecraft’ın en sık anılan öyküleri arasında olduğunu biliyorum. Tekrar bakayım ben de ona.
01.07.2020
@Noshophoros, klişe olacak belki ama Insmouth üzerindeki Gölge ve Erich Zann’ın Müziği. Her biri ayrı güzel ama bu ikisi Lovecraft’ın şu ana kadar okuduğum en iyi yazılmış 2 eseri bence.
01.07.2020
@Rust in Peace., Kesinlikle klişe değil. Hatta biri uzun biri de kısa öykü formatında ayrı ayrı, Lovecraft’ın en iyileri arasında üst sıraları oynar bana kalırsa.
01.07.2020
@Noshophoros, bu arada Lovecraft bahsi geçmişken şunu da paylaşayım;
https://youtu.be/3tTHn2tHhcI
Harika bir şey ya ahahshahs
01.07.2020
@Rust in Peace., Gerçekten güzel parodiymiş :)
Albüm herşeyiyle harika. Kapakta bir okadar guzel gorundü gözüme nirmalde böyle kapakları pek sevmem daha minimalize kapaklar severimde müzikle birlikte ahanda olmuş yahu desim. Ellerine beynine sağlik Ahmet bastım 9 u. Daha da iyişeyler gelir diye ilerde ucunu açık biraktim.
Bu incelemeyi epey önceden yazmıştım, Hail Spirit Noir’dan bu yana son 2 haftadır hiç kritik yazmadım. Çok acayip bir şey benim açımdan ahah
Neyse yarın sahalara döneceğim.
Kompleks ve boğucu olmasına dinlerken katiyyen sizi zorlamıyor. Yani, kendime adıma içine girmesi kolay bir albüm oldu ve bu tarz albümler içinde az yaşadığım bir olay bu. Şarkılar çok güzel hazırlanmış, keşke burası değişik olsaydı diye bir fikre kapılmadım albüm boyunca. Beni tek zorlayan şey vokaller oldu ilk başta. 2. şarkı sonrasındaysa ona da artık alışmıştım.
Bu arada her defasında 20 Buck Spin ismini görünce içinden 50 Cent filan albümü çıkacak zannediyorum :D Metal şirketi için biraz garip bir isim olmuş sanki.
Müthiş bir pislik