Bazı film yönetmenleri, kariyerlerinin belirli dönemlerinde öyle başarılı işlere imza atarlar ki yönettikleri o filmler, kendileriyle anılmaya başlar. Daha önce ya da daha sonra çektikleri filmler, o kadar ses getirmez veya anımsanmaz. Pek çoğunuzun son yıllarda yayınlanan albümlerindeki şarkılarını ezbere bildiği Behemoth da böylesi yönetmenlerin kaderini yaşıyor, kaderinin böyle olmasını istiyor belki de. Artık insanlar Behemoth’un black metal yaptığı dönemleri anımsamıyor bile; onu “The Satanist”le sahipleniyor, “Evangelion”la yüceltiyor, “The Apostasy” ile kutsuyor. 1991 yılında kurulan Behemoth’un 1999 çıkışlı “Satanica” sonrası kazanmaya başladığı popülerliğe, 2002 çıkışlı “Zos Kia Cultus (Here and Beyond)” gibi bir şaheserle kendi kitlesini genişletmesine bok atacak değilim elbette. Fakat grubu bugünlere getiren kilometre taşlarına, çakıl taşı muamelesi yapılmasına canım sıkılıyor.
“Sventevith (Storming Near the Baltic)” albümü de dört demonun ardından Behemoth’un yayınladığı ilk uzunçalar olma özelliğini taşıyor. İsveçli ve Norveçli grupların peşi sıra bomba albümler çıkarmasına ya aldırış etmeden ya da onları umursamadan bildiği doğruların peşinden giden Nergal, 14-15 yaşlarında bir genç olarak 1992 yılında başladığı müzikal macerasının ilk olmasa da en olgun meyvesini de bu albüm vesilesiyle veriyor. Albümden bir önceki ve en dinlenilebilir demosu olan “…from the Pagan Vastlands” Behemoth’un müzikal kimliğinin ortaya çıkmaya başladığını gösterse de grup, radikal bir karar alarak gerek sound gerekse bestecilik açısından epeyce farklı bir yapımla black metal sahnesine ilk ciddi adımını atıyor.
Black metalin lo-fi tarafına sırtını yaslayan, bas tonlarının neredeyse hiç bulunmadığı, buna karşın çok katmanlı kayıtları sayesinde tarama gitarların akustik gitarlarla olan dansına tanıklık edebildiğimiz “Sventevith (Storming Near the Baltic)” bugünün öfkeli ve saldırgan Behemoth’un yarattıklarından çok uzakta. Daha içe dönük, duygusal, melankolik ve kademeli olarak değişen yapıda müzikler üretiyor.
Bugün atmosferik black metal diye tanımlayıp reverb’ünden dem vurduğum bazı grupların belki de yaratmak istedikleri ama yaratamadıkları atmosferin kralını yapan Behemoth, açılış şarkısıyla şaşırtmışken arkasından gelen “The Touch of Nya” ile dinleyicinin 52 saniyede yamulup kalmasını sağlıyor. Adını, grubun önceki demosundan alan ve dikkatle dinlediğinizde sağından solundan acayip melodiler fışkıran parçayla süren albüm, “Hidden in a Fog” gibi bir başka şaheseri de black metal dünyasına armağan ediyor. “Verelim tarama gitarı, şarkı öyle de ilerler…” demeyip akustik gitarlarla, korolarla, klavyelerle, “The Touch of Nya” esintileriyle güçlendirdikleri ve sürpriz bir biçimde sonlandırdıkları şarkı, ilk dönem Behemoth’un en iddialı eserlerinden şüphesiz. İkinci yarısına klavye temelli kısa bir parçayla giriş yapan “Sventevith (Storming Near the Baltic)” albümünde “Wolves Guard My Coffin” şeklinde taş gibi parçaların yanı sıra “Hell Dwells in Ice” gibi az önce de belirttiğim formda içe dönük işler de bulunuyor.
Yerli yersiz kullanılmasından mütevellit gıcık olduğum “zamansız” kelimesinin gayet uygun düştüğü albüm, baştan sona büyüleyici bir eser. Az albüme erişebildiğim zamanlarda tanıştığımdan ötürü, bende ayrı bir yeri bulunan yapımdaki samimiyeti, grubun her albümünde bulmak mümkün değil. Eh, ne o zamanki Nergal’le bugünkü Nergal, ne de o dönemki Behemoth ile bugünkü Behemoth’un kadrosu aynı. Kadro demişken; bu albümün meydana gelmesini sağlayan Nergal ve Baal haricinde kadroda bulunan ya da konuk olan kimse müziğe devam etmemiş.
Çıkışının üstünden 5-6 sene geçmişken dinlemeye başladığım albümü, çıkışından çeyrek asır sonra incelemek kısmet oldu. Umarım insanlar, grubun son albümlerine takılıp kalmazlar ve eskilerini de merakla ve heyecanla dinleyebilirler. Ve umarım grup, günün birinde içinde “Hidden in a Fog”un bulunduğu bir setlist’le dinleyicilerinin karşısına çıkar. Bir sonraki yazıda görüşmek üzere.
Şarkılar 1. Chant of the Eastern Lands
2. The Touch of Nya
3. From the Pagan Vastlands
4. Hidden in a Fog
5. Ancient
6. Entering the Faustian Soul
7. Forgotten Cult of Aldaron
8. Wolves Guard My Coffin
9. Hell Dwells in Ice
10. Transylvanian Forest
en sevdiğim behemoth albümü.