Çeşitli vesilelerle belirttiğim üzere, metalin en sevdiğim özelliklerinden biri var olan ya da olmayan her konuyu işleyebiliyor olmasıdır. Diğer hiçbir müzik türüne konu olamayacak sayısız konu metal içerisinde yer bulabiliyor. Bunun esas sebebi metalin özünde ticari kaygı odaklı bir müzik türü olmamasında yatıyor. Elbet metal piyasası da hayvan gibi büyük, ana akımda büyük paraların döndüğü bir ortam, ancak olayın sanatsal tarafına odaklanan gruplar için konu sınırı diye bir şeyin söz konusu olmaması gerçekten büyük nimet.
Bugün yine bu tarz bir durumla karşı karşıyayız. ABD’li grup MINENWERFER, tıpkı 1914 gibi I. Dünya Savaşı’na odaklanıyor ve “Alpenpässe” albümünde çok niş bir konuyu; İtalya ile Avusturya-Macaristan’ın meşhur İtalya Cephesi savaşını işliyor. İtalyan Alplerinde geçen ve İtalya’nın 500.000, Avusturya-Macaristan’ın da ona yakın asker kaybettiği bu cepheden İtalya “galip” çıkmış ve Avusturya-Macaristan İmparatorluğu Avusturya ve Macaristan olarak ikiye ayrılmıştı.
MINENWERFER işte bu cephede yaşananları ele alıyor ve atmosferi bol bir black metal ile bizi 104 yıl öncesine götürüyor. Bu noktada önemli olan “atmosferi bol” kısmı. Bugüne dek savaştan bahseden yüzlerce, binlece black metal grubu ve en az o kadar da şarkı, albüm var. Bazısı MARDUK gibi “Panzer Division Marduk”, “Frontschwein” gibi işin köpekliğine yaslanıyor, bazısı da MINENWERFER gibi atmosfere, kedere, acıya bel bağlıyor. Bunun böyle olmasının bir sebebi var elbet; MARDUK’un işlediği savaş ve cepheler o tarz bir vahşeti gerektirirken, MINENWERFER’in bahsettiği bu spesifik savaş tamamen acı, çaresizlik, ümitsizlik, yitip gitme üzerine kurulu. Çok detaylı bilmemekle birlikte bu savaşın bu cephesinde Alpler’de sıkışıp kalan yüz binlerce asker, uzayan çatışmaların ardından cephanesiz, kumanyasız, tedariksiz şekilde; dışarıdan destek alamayacak bir biçimde kalıyor ve bir anlamda yaklaşan kaçınılmaz sonu bekliyorlar. Yüz binlerce asker orada ülkeleri için bulunduklarını ve savaşın sonucu ne olursa olsun buradan canlı çıkamayacaklarını biliyorlar. Bir yere varmayacak bir savaş, hastalık, sefalet…
İşte adını Alpler’deki yüzlerce kilometre uzunluğundaki bu ulaşılmaz, erişilmez, destek gönderilemez yollardan, geçitlerden alan “Alpenpässe”de bu çaresiz bekleyiş, beyhude çaba anlatılıyor. Devletlerin hırsları uğruna yok olan yüz binlerce candan bahsediliyor. Dolayısıyla da albümün genelinde bir çaresizlik, elden bir şey gelmeme, kadere razı olma havası var. Ortada bir savaş var, ancak elinde silah tutan bu görünüşte tehditkâr yüz binler, bu siper savaşının gerçekleştiği eksi bilmem kaç derece soğuktaki karlı dağlarda yok olup gidiyorlar.
“Alpenpässe”de bu hava gerçekten iyi yansıtılıyor. Vokallerde yansıtılan bir acı, sulandırılmamış bir ızdırap var ve buna destek veren melodilerle albüm baştan sona epik bir kimliğe bürünüyor. Konseptin gerektiği yerlerde grup yer yer iyice mahvolmuş bir kimliği öne çıkarırken, gerektiği yerde de daha canhıraş düzenlemelerle çarpışmanın sertliğini, hayatları paramparça eden buz gibi gerçekliğini vurguluyor.
Albümün dramatik tarafını, verdiği hissi anlatıp teknik taraflarından fazla bahsetmiyor oluşum dikkatinizi çekmiş olabilir. Ancak MINENWERFER’in “Alpenpässe”de yaptığı şey gerçekten de bu tarafıyla öne çıkıyor. Albüm büyük oranda bir ses duvarından, tarama gitarlar ve blast beat’lerden oluşan bir kar fırtınasından ibaret ve her saniyesinde bize perişanlığı, zavallılığı, sefilliği hissettirmek adına çırpınıp, yırtınıp duruyorlar.
Bu özellikleri ve duygusal alt yapısıyla “Alpenpässe”, yaratımında sarf edilen emek kadar, dinleyen tarafından da saygı görmeyi de hak ediyor. Black metalin böylesi bir konsepti işlemesi size de çekici geliyorsa, “Alpenpässe”de sizi bekleyen kaçınılmaz sonun peşinden gidin.
Kadro Generalfeldmarschall Kriegshammer: Vokal, bas
Wachtmeister Verwüstung: Gitar, davul, synth'ler, ilave vokal
Şarkılar 1. Der Blutharsch
2. Dragging the Dead Through Mountain Passes
3. Cloaked in Silence
4. Kaiserjägerlied
5. Tiroler Edelweiss
6. Withered Tombs
İlk albümlerine de bir inceleme yakışır. Hoş, bende bu kritikle tanıştım grupla ama o günden beri radarımda. Önceki iki albümlerini de dinleyin pişman olmayacaksınız. Özellikle ilk albümde raw black metal bombardımanının arasından fırlayıveren gitar soloları dehşet.
Bir anda youtube’da karşıma çıktı bu albüm biraz önce. Pek Black Metal dinlemeyen biri olarak ilk parça aklıma Agalloch’un muhteşem “Into the Painted Gray”ini getirdi. Kar kışta dinlemelik albümler listeme girer.
@partingroan, into the painted gray’i seven bir tek ben varım sanıyordum. Yalnız olmadığımı fark etmek sevindirdi. Bu yorum üzerine albümü dinledim benziyor atmosfer olarak, güzel
Der Blutharsch 11.01′de giren soloyu dinleyip de etkilenmeyen bir insan kapıma derbeder halde gelip ”Ölüyorum, 1 bardak su ver” dese, değil 1 bardak; 1 gram su vermem.
@Ece, 11.01 de solo giriyo, şarkı kaç dakika?yahu vereceğin altı üstü 1 bardak su, kapıda 15 dakka şarkı mı dinliycek insanlar?ilk 5 dakkada gider bi bakkal bulurum.
Minenwerfer mayın fırlatan/döşeyen anlamına geliyor, Flammenwerfer ( alev püskürtücü ) gibi.
Tam da apocalypse world war 1 belgesel dizisini tekrar izlediğim sırada gördüm kritiği.
Atmosferik olaylar çok sarmıyor ama merak ettim albümü.
Böyle bir albümü sayenizde keşfettim. 1-2 aydır herhalde 50 kere döndürmüşümdür. Teşekkürler.
İlk albümlerine de bir inceleme yakışır. Hoş, bende bu kritikle tanıştım grupla ama o günden beri radarımda. Önceki iki albümlerini de dinleyin pişman olmayacaksınız. Özellikle ilk albümde raw black metal bombardımanının arasından fırlayıveren gitar soloları dehşet.
11.03.2020
@cotard delusion, zaman olduğunda yazarız tabii.
17 dakikalık Der Blutharsch nedir öyle arkadaş, aklım gitti. Böyle albüm nasıl 3 yorumda kalmış hayret.
Bir anda youtube’da karşıma çıktı bu albüm biraz önce. Pek Black Metal dinlemeyen biri olarak ilk parça aklıma Agalloch’un muhteşem “Into the Painted Gray”ini getirdi. Kar kışta dinlemelik albümler listeme girer.
12.03.2023
@partingroan, into the painted gray’i seven bir tek ben varım sanıyordum. Yalnız olmadığımı fark etmek sevindirdi. Bu yorum üzerine albümü dinledim benziyor atmosfer olarak, güzel
Der Blutharsch 11.01′de giren soloyu dinleyip de etkilenmeyen bir insan kapıma derbeder halde gelip ”Ölüyorum, 1 bardak su ver” dese, değil 1 bardak; 1 gram su vermem.
23.11.2020
@Ece, 11.01 de solo giriyo, şarkı kaç dakika?yahu vereceğin altı üstü 1 bardak su, kapıda 15 dakka şarkı mı dinliycek insanlar?ilk 5 dakkada gider bi bakkal bulurum.