Mart’ta çıkmış olmasına rağmen ancak yeni yazabildiğim yeni SINMARA albümüyle birlikteyiz bugün. Nedendir bilmem, İzlanda black metal sahnesine özel bir merakım olmasına rağmen “Hvísl stjarnanna”ya bir türlü sıra gelmesi. Her sene böyle birkaç albüm çıkıyor ve bir şekilde sonraya öteleniyorlar. Halbuki gayet iyiler ama 365 günde 400 küsur albüm incelemeye çalışınca arada birkaç sarkma oluyor.
“Apothic Womb” ile tanıyıp bayıldığımız SINMARA, 2017 yılında ara sıcak niyetine “Within the Weaves of Infinity” EP’sini çıkarmış ve yeni albümünün yolunu gözletir olmuştu. “İyi ki de gözlüyormuşsun, çıkışından 7 ay sonra inceliyorsun” dediğinizi duyar gibiyim. Haklısınız, bu sefer böyle oldu. Her zamanki gibi geç olsun güç olmasın diyoruz ve albüme eğiliyoruz.
“Hvísl stjarnanna”yı bunca zamandır yazmamış olabilirim, ancak bu albümü pek çok kez dinlemediğim anlamına gelmiyor. En az 20 kez dinlediğim, hakkındaki yorumları okuduğum albüm belirli kesimlerce yüceltilirken, kimilerince de biraz fazla kolay dinlenir bulundu. Böyle bir durum gerçekten de var. “Hvísl stjarnanna” ilk albümün zehrini ve kaosunu aynı oranda barındırmıyor. Lakin bu albümün bir hayal kırıklığı olduğu anlamına da gelmemeli, zira “Hvísl stjarnanna” baştan sona sürükleyici, çarpıcı bir black metal albümü olduğunu pek çok yönüyle dosta düşmana gösteriyor.
Öncelikle bu albümde daha oturaklı bir SINMARA görüyoruz. Oturaklılık ve olgunluğun kimi durumlarda yaratıcılık ve heyecanın en büyük düşmanı olduğunun farkındayım. Sakinleşen, basitleşen her şeyin “ama adamlar olgunlaşmış” diyerek çevir kazı yanmasın durumuna sokulduğu aşikâr. Ancak “Hvísl stjarnanna” özelinde gerçekten de ne yaptığını, neyi neden yaptığını bilen bir SINMARA görüyoruz.
“Hvísl stjarnanna”da geçen senenin en iyi black metal albümlerinden olan “Revelations of the Red Sword”u yapan kankaları SVARTIDAUÐI benzeri aceleci karanlıklar da var, bu senenin genel olarak en iyi albümlerinden biri olan “Algleymi”yi yapan MISÞYRMING’i akıllara getiren bir derinlik de. Bunların yanı sıra, albümde SINMARA’nın ilk albüme göre daha geniş bir perspektif benimsediğini gösteren kimi olaylar da var. Grup yeri gelince KATATONIA’nın ilk dönemini andıran akılda kalıcı hüzünbaz melodilere de girişiyor, yer yer çok daha geleneksel ikinci dalga black metal deryalarına da kulaç atıyor. Albüme yönelik zıt yorumların sebebinin de bu olduğunu düşünüyorum. SINMARA’dan çok daha katartik, panik hâlde bir şey bekleyenler grubun bu daha progresif, yer yer gayet kolay dinlenir kimliğinden rahatsız olmuş olabilirler. Bunu anlıyorum.
Ama derinlemesine bakıldığında ve albüme zaman tanındığında “Hvísl stjarnanna” bence başlı başına çok çok iyi bir black metal albümü. Ne “Revelations of the Red Sword” kadar tehditkâr ne de “Algleymi” kadar başyapıt karakteri sergiliyor, ancak büyük resme baktığımızda SINMARA’nın çok güçlü şarkılarla doldurduğunu görüyorum. Parçalara baktığımızda pek çok şarkının yavaş yavaş ortam hazırladığını, demlene demlene yükseldiğini, acele etmeden zehrini akıtmaya başladığını görüyoruz. Grup gerçekten de albüm boyunca canhıraş bir şeyler yapmamaya ve sabırlı bir bestecilik benimsemeye özen göstermiş. Bu durumun albümü gözü dönmüş bir şeyden ziyade acısını kalbine gömen bir karanlığa taşıması belki eleştirilebilir; albümün heyecan dozunun zayıf olduğundan bahsedilebilir. Açıkçası ben de “Hvísl stjarnanna”nın daha bir koşuşturmalı anları olsun, daha bir beklenmedik slalomlar yapsın isterdim. Ancak grup bu şekilde tercih etmiş ve ortaya yine de iyi bir albüm çıkmış.
İzlandalı grupların bir şekilde becerip yarattığı karakteristik karanlığı seviyorsanız, DEATHSPELL OMEGA okulunun daha ılıman sularda yüzen hâlini, iç burkan bir kimlikle dinlemeye hazırsanız, “Hvísl stjarnanna”yı beğenmeniz gayet olası. Bu incelemeyi 7 ay önce yazmış olmayı isterdim ama şimdiye nasipmiş. Siz grupla yeni tanıştıysanız bence önce ilk albümü, ardından bunu dinleyin ve kendinizi SINMARA’nın karanlık girdabına teslim edin.
Benim grubun yeni yönelimiyle bir sorunum yok, ama şarkıları yeterince güçlü bulmadım.
Bu sene İzlanda’dan Andavald diye bir black grubu çıktı. Kaynamasın derim. Ülkenin diğer gruplarından oldukça farklı tarzı.
Bir de yine bu yıl ilk albümünü yayınlayan Vögel diye bir prog death grubu var ki kesinlikle takibe alınmayı hak ediyor.
Albümün sertlik oranı gerçekten düşük ama kesinlikle kötü albüm değil.
Ayrıca Misþyrming 11 Martta kiev’de konser veriyormuş. Genelde kiev’e gelenler buraya da uğrar oldu son zamanlarda.Tur listesini görünce heyecanlandım ama hevesim kursağımda kaldı.
Mart’ta çıkan albümün incelemesini Ekim sonunda yazdım ve nihayet sırası geldi. Gecikme için kusura bakmayın, ender de olsa böyle durumlar olabiliyor.
Benim grubun yeni yönelimiyle bir sorunum yok, ama şarkıları yeterince güçlü bulmadım.
Bu sene İzlanda’dan Andavald diye bir black grubu çıktı. Kaynamasın derim. Ülkenin diğer gruplarından oldukça farklı tarzı.
Bir de yine bu yıl ilk albümünü yayınlayan Vögel diye bir prog death grubu var ki kesinlikle takibe alınmayı hak ediyor.
Albümün sertlik oranı gerçekten düşük ama kesinlikle kötü albüm değil.
Ayrıca Misþyrming 11 Martta kiev’de konser veriyormuş. Genelde kiev’e gelenler buraya da uğrar oldu son zamanlarda.Tur listesini görünce heyecanlandım ama hevesim kursağımda kaldı.