Ülkemizin en köklü cover grupları biri olan ve geniş repertuvarı sayesinde yıllardır ülkemiz metal ortamının en aranılan metal oluşumlarından biri olan RAZOR’ın uzun yıllara dayanan sahne tecrübesini kendine ait bir albümle taçlandıracağı haberini ilk aldığımda, grubun %75’inin FURTHERIAL’ı da oluşturduğunu ve sahnede çaldıkları şarkıların geniş spektrumunu düşünerek yine o tarz bir albüm çıkaracaklarını tahmin ettim. Sahnede SEPTICFLESH’ten KATATONIA’ya, SOILWORK’ten SANCTUARY’ye, DEATH’ten FOO FIGHTERS’a pek çok şey çalan bu adamlar, muhtemelen yine çok geniş çerçevede bir şey sunacaklardır diye düşündüm.
Albüm çıktı ve tahminlerim belli oranda tuttu (yalan, Başer bana albümün nasıl bir şey olacağını söylemişti). RAZOR adıyla müzik yapan başka oluşumlardan dolayı isim hakkı muhabbeti olmasın diye albümü RAZOR INC. olarak çıkaran grup, “The Road” adlı ilk albümünde net bir heavy metal yapıyor. METALLICA’nın “Load” albümü ayarında bir sertliği olan “The Road”, olayın hem sert hem de sakin taraflarına gerekli özeni gösteren ve grubun bunca yıllık yolculuğunu notalara döken bir çalışma.
RAZOR’ın bugüne kadarki macerasından öyle ya da böyle haberdar olanlar, grubun türlü badireler atlattığını, hem iyi hem kötü günler gördüğünü ve her ne olursa olsun yoluna devam ettiğini bilirler. Gezi Parkı olayları döneminde sahnede gaz yiyen, tüm iyi niyetine rağmen farklı çevrelerden maddi manevi mağduriyetler yaşayan RAZOR, tüm bu olan biteni “The Road” albümüyle ölümsüzleştiriyor.
Son yıllarda DR. SKULL’ın geri dönüş sürecinde de üzerine düşeni yapan ve 8 Kasım’daki DR. SKULL geri dönüş konseri öncesine ülkemiz metal dinleyicisinin bu değeri hatırlaması ve DR.SKULL’ın geri dönüş sürecinin hızlandırılması konusunda büyük çaba harcayan ve DR. RAZOR adı altında DR. SKULL şarkılarını da sahneye taşıyan grup, bu sayede ülkemizin saygı duyulması ve desteklenmesi gereken metal oluşumlarından biri hâline geldi.
“The Road”a baktığımızda her anlamda heavy metal yapan bir RAZOR INC. görüyoruz. Başer’in etkileyici vokal performansı, dinledikçe açılan ve akla kazınan rifler, eşlik edilesi nakaratlar ve her anı deneyim kokan bir albüm. Bu kadar geniş bir repertuvarı olan ve yıllardır cover çalan bir grubun doğal olarak birtakım şeylerden etkilenmesini, bazı ilhamlarını belli etmesini beklersiniz. RAZOR INC. elbette ki akla başka bazı isimleri getiren şeyler yapıyor, ancak bunların hepsi bir şekilde ortak bir potada eriyerek dışa bağımlı olmayan bir metal hüviyeti altında sunuluyor. Bu noktada RAZOR’ın bir metal grubu olduğu gerçeği kimi dinleyiciler için baskın gelebilir. Lakin grup uzun yıllar boyunca çarşamba günleri metal olmayan, çok daha rock bir setlist’le de sahne aldı ve grunge ve rock ağırlıklı bir repertuvar da sundu. İşte bu setlist’in yansımaları da “The Road”da neredeyse grubun metal tarafı kadar kendilerini belli ediyorlar.
11 şarkılık albümde nefis şekilde icra edilen DR. SKULL cover’ı “Little Beach”in dışındaki 10 şarkının yarısında grubun metal tarafına, diğer 5 şarkıda ise Çarşamba setlist’li RAZOR’a tanık oluyoruz. Bu şarkılardan biri olan “Concrete”te grubun önceki gitaristi Barış Dai’nin katkısını görüyor ve Başer’in Eddie Vedder’vari vokal yorumu sayesinde PEARL JAM’in “Ten“ başyapıtından fırlamış gibi duran bir besteyle karşılaşıyoruz. Diğer tarafa baktığımızda ise çok daha metal, gümbür gümbür bir RAZOR INC. var. FURTHERIAL’daki harsh vokallerin kullanılmadığı albümün genelinde rahatça hissedilen bir yaşanmışlık, bocalama, tırnaklarıyla kazıma ve sonuçta ne olursa olsun ayakta kalma havası var. Sözlerde, vokal melodilerinde grubun çilesi de eğlencesi de bol yolculuğundan kesitler görüyoruz. Türkiye’de sadece metal yaparak geçinmenin ne kadar zor, hatta imkânsıza yakın olduğu düşünüldüğünde RAZOR INC.’in bu albümü daha ziyade “zorluklar” üzerine oturtması tahmin edilebilir bir şey, ancak albümde bir “çok mağdur olduk”, “ne badireler atlattık” türü bir demagojinin zerresi yok. Grup gayet bilinçli bir farkındalıkla yaşadıklarını müziğine konu etmiş ve her ne kadar bu yolculukta onları büyük ölçüde dışarıdan gözlemlesek ve onlara sınırlı şekilde eşlik etsek de metal dinleyen, çalan ve ortamın az ya da çok bilen insanlar olarak grupla pek de zorlanmadan empati kurabiliyoruz.
Bu açıdan bakınca “The Road” retrospektif bir karakter barındırıyor, ancak bu dışavurum sırasında olayın esas kısmı olan ilgi çekici, derinlikli şarkılar yazmayı ikinci plana atmıyor ve 46 dakika boyunca iyi besteler yapmaya odaklandığını gösteriyor. Grubu yıllardan beri takip edenler için güzel bir deneyim olan “The Road”, RAZOR’ı sahnede izlememiş, cover’larından haberdar olmayan dinleyiciler için de gayet başarılı bir heavy metal albümü olarak keyifle dinlenebilir. Gruba bundan sonraki yolculuğunda kolaylıklar diliyor, bunca yıl vazgeçmediği ve hep üstüne koymaya çalıştığı için de tebrik ediyorum.
8 Kasım DR. Skull konseri öncesi de harikalardı. O berbat Jolly Joker ses sistemine rağmen. Neyseki cd sini de aldık. Artık arşivde. Sizde alın hem destek olun hem de güzel bir sanat eseri edinmiş olun.
albümü genel olarak beğendim. içerisine hem türkçe hem ingilizce şarkılar koymaları da hoşuma gitti. özellikle türkçe şarkıları ve ”lighthouse” çok iyi olmuş. dr.skull cover’ı da fena değil.
albümle ilgili beğenmediğim tek şey albümün kapağı ve şarkıların tekdüzeliği. albümün yayınlandığı haberinin altına da yazmıştım burada da yazayım. albüm oyun kapağına benziyor. ucuz bir NFS türk editi gibi. maddi imkansızlıklardan mıdır bilemem ama keşke biraz daha üzerinde uğraşılsaymış ya da farklı bir kapak yapılsa-seçilseymiş.
albümün tek düzeliğine gelince, şarkılar gayet ortalama ve iyi bir şekilde bestelenmiş. dinlerken gurur duya duya ”evet ya, ne güzel de yapmışlar” diyorsun ama açıkçası -tabiri caizse- beni heyecanlandıran pek bir bölüm yoktu içerisinde. yine de ne yaptığını bilen bir grubun elinden çıkmış bir ürün olduğu için albümü alıp, konserlere denk gelmeye çalışıp destekliycem.
benim notum:7
Yillardir sahnede calmanin verdigi tecrubeden olsa gerek sahneye cok yakistiklarini dusunuyorum ozellikle Baser abi. Dr.Skull konserinde Razor inc dinlemekten asiri keyif aldim. Albumde asiri kaliteli riffler iceriyor ayrica albumun duygasalligi tam yerinde olmus. Konserde bi ara kendimi kaybedip deli gibi headbang atmaya basladim konser bitimine kadar surdu. Umarim devamini getirirler cunku Turkiyenin boyle adamlara ihtiyaci var.
İyiymiş ha tam benlik albüm yapmışlar. Çok bluesy.
Yaklaşık bir 10 küsür yıldır cover yapan bir grup.Ahmet abinin deyimiyle her türlü tarzdan çalınması hiç de kolay olmayan gepgeniş bir repertuar sundu bize.Almanyasından amerikalısına ingilizinden finlandiyalısına kadar her cumartesi mutlaka metalin beşiğinden gelmiş arkadaş topluluğu ağzı açık Razor izledi.Ortak dedikleri şey bu kadar çok tarz nasıl bu kadar başarılı çalınabilirdi.Furtherial mı evet kesinlikle hiç bir grubun sounduna benzemeyen orjinal bir grup.Razor hep özeldi yıllardır dertlendik Razor dinledik.Sevindik Razor dinledik.Bizim için sağlığa ve ruha yararlı bir sigara gibi oldu. Uzun lafın kısası bu albümün bütün Razor’ı sözleriyle riffleriyle çaldıkları cover gruplarının sıfır etkisiyle yapılacağını biraz da olsa düşündüm.Yanılmışım.Dinlediğim hiçbir grubun tarzına benzemedi. Evet Razor kendi soundunu yılların tecrübesinden yakalamış ve bambaşka bir Heavy tarzı yaratmıştır. Gerek sözleriyle gerek riffleriyle.
Daha da uzun lafın kısası
Seviyorum sizi.
Ben bu albüme yorum yaptım diye hatırlıyordum, kendi kendime konuşup yorum yazmamışım.
Çok beğendim albümü, hatta bu işlere ilk başladığımda dinlediğim “Anatolia”nın hissettirdiği şeyleri hissettirdi bana albüm. Long Road’un sonlarına doğru giren mükemmel solo, Lighthouse’un başlarındaki Poets of the Fall kırılganlığı, Yaşıyorsun’un gaz rifi…
Ellerinize, zihinlerinize sağlık arkadaşlar.
15.09.2020
@Ouz, aradan uzun zaman geçmiş ama yine de yazayım: poets of the fall kırılganlığı çok iyi bir tabir olmuş.
Zamanla insanın içinde büyüyor şarkılar. Sıradaki albümlerini iple çekiyorum.