Hem ABD’de yaşayıp hem de ekstrem türlerde, cesaretle müzik üretip bir şekilde tanınabileceğini düşünen gruplara büyük saygı duyuyorum. The Metal Archives’da listelenen ve yalnızca ABD’yi kapsayıp aktif olan 14.997 grupluk listeyi görmem bile benim bu tarz bir şeye girişirken tutuk davranmam için yeterli. “İnternet var, bir şekilde tanınırlar.” demeyin. Sağ olsunlar PA okurlarının tavsiye mesajlarını görmesem, çok büyük ihtimalle, kadın vokalli False’tan hâlâ bihaber olacak, belki bir şekilde onları atlayacak, grubun 9 koca senedir faaliyet gösterdiğini; çift EP, çift albüm ve bir split ile kendilerince bir kitle yarattığını bilemeyecektim.
False, ekstrem metalin ve black metalin kendi ayrımlarını iyi analiz edip müziğini oluşturmak için her bir koldan biraz biraz beslenip ilginç bir sentez yaratıyor. İlk EP’lerinden itibaren gözlemlenebilen bu durum, ikinci albümde iyiden iyiye su yüzüne çıkıyor. “Portent”i dinlerken yapımdaki ilginç klavyeler sayesinde Bal-Sagoth’un “A Black Moon Broods over Lemuria” parçasının yükseliş bölümünü deneyimler gibi de olabiliyorsunuz, tavizsiz basları sayesinde Cradle of Filth’in “Haunted Shores” şarkısının ortalarındaki çıldırmanın benzerini de yakalayabiliyorsunuz, etkileyici gitar ve şapka uçuran davul birlikteliği sayesinde Krallice’ın “Go Be Forgotten” parçasının girişinde yakaladığı paralize ediciliği de anımsayabiliyorsunuz, çok bağırıp neredeyse hiçbir şey söylemeyen kadın vokal sayesinde Lord Worm dönemi Cryptopsy albümlerini de yâd edebiliyorsunuz. Vokal konusuna az sonra daha ayrıntılı şekilde değineceğim.
Açık konuşayım, albümü ilk bir iki dinlemede yaşadığım tüy ürpermesini sayamadım. Adamlar müziklerini üretirken bu tarz müzikte öne çıkan ne kadar unsur varsa her birini listeleyip sanki şarkıları ona göre bestelemişler, enstrümanların görev paylaşımlarını bu doğrultuda ayarlamışlar. Önceki yapımlarında doğru bulup uyguladıkları boğucu sound’u rafa kaldırıp daha temiz bir sound’a geçiş yapmaları da bestelerinin daha rahat anlaşılabilir olmasını sağlamış. Çok iyi rifler/melodiler barındıran şarkılar yaratmışlar ama şarkıları uzun tutma hevesi yüzünden eserlerin etkileyiciliklerinde azalma yaşanmış. Uzun şarkıya karşı biri değilim; “Change of Seasons”, “Black Rose Immortal”, “Crimson”, hadi black metale de yaklaşayım, “Oneironaut” ve “Sorcier des Glaces” gibi süresi epey uzun şarkıları arka arkaya defalarca dinlesem de sıkılmıyorum. Fakat bu eserleri dinlettiren, ya kendi içlerinde dönüşümler geçirerek ilerlemeleri ya da genel anlamda büyük bir bütünlük sunmaları ve dinleyiciyi sıkmamaları. False’un yaratımları da hemen her eserlerinde uzun olmuş, “Portent”te süresi 16 dakikayı aşan bir parça var, daha önce 17 küsur dakikalık şarkı da yapmışlar. 16 değil 61 dakikalık şarkı yapsınlar sorun değil de dinlerken eserden kopup sağa sola bakmaya başlıyorsam benim açımdan orada bir sorun vardır. Ben olsam eserlerin akılda kalıcı kısımlarına odaklanıp daha rafine işler sunardım.
Tabii bu noktada “Belki lirikler uzun olduğu için şarkıları uzatmışlardır.” diye iyi niyetli bir düşünce aklınıza gelebilir. Şarkı sürelerini göz önüne aldığınızda normal şartlar altında herhangi bir Nihat Genç yazısını şarkılarına lirik şeklinde sığdırabilecek olan müzisyenler, pek de uzun olmayan sözler yazmışlar. Gerçi yazsalar ne, sözleri tam olarak okuyan mı var? Hayır, yanlış yazmadım, kadın vokal parçaların sözlerinin bir kısmını okuyup sonrasında bolca bağırıyor, özellikle takip etmeye çalıştım, lirikleri filan söylemiyor. Ben ki uzun vakitler boyunca Lord Worm’un sahiden lirik okuduğunu sanan biriyim ama ilk birkaç dinlemede False vokalinde bir şeylerin ters gittiğini anladım. Açıkçası iyice sayılabilecek bir müzik için böyle baştan savma vokallerin olması ve vokal tarzının lezzetsizliği, şarkıları geriye götürmüş. Grubun konser görüntülerine göz gezdirdim, hanım kişi, konserlerde de benzer şekilde vokal yapıyor.
“Portent” yılın ilginç işlerinden biri, buna şüphe yok. Çok iyi müzikal fikirler bulunmuş, güzel göndermelerle iyice ama biraz fazla uzun şarkılar hâlinde dinleyicilere sunulmuş. Özellikle ikinci dalga black metal gruplarını seviyor, yeniliklere de kapılarınızı açık tutuyorsanız, False’u ve “Portent”i sevebilirsiniz.
Eline sağlık Oğuz. Bu albümü merak ediyorum ama sağdan soldan gelen övgüleri görünce daha yüksek puanlı bir şey bekliyordum. Bakacağım bu hafta içinde.
@Ahmet Saraçoğlu, Rica ederim Ahmet, albümü benden çok sevenler olmuştur/olacaktır. Takıldığım noktalar olmasa puanı daha yüksek verirdim. Tabii albüm yine de dinlemeye, vakit ayırmaya değer.
şu Mariusz Lewandowski ne adam yahu! Bell Witch’in Mirror Reaper’ı da Lewandowski ye ait bir kapak. bu adam resmedince kapağı izleyerek dinlemek büyük bir keyif. özellikle Portent’in giriş parçası a victual for our dead selves’de böyle bi savaş dürtüsü hatta bir zafer hissi uyandı bende. False’de ki bayrağa dikkat kesilince aklıma Delacroix’in The Liberty Leading the People’ı geldi. yakın düşünceler olduğunu umuyorum.
bu hafta False’ı ve Subterranean Disposition’ı keşfetmenin sevinci içerisindeyim.
güzel bir kritik,çok güzel bir albüm, vesselam.
@Turan Temel, מזמור grubunun Yodh: Live at Roadburn 2018 kaydının kapağındaki bakışların bir benzeri var bu albüm kapağında da. Acaba kapaklarda aynı karakteri mi resmediyordu, meraklardayım.
Eline sağlık Oğuz. Bu albümü merak ediyorum ama sağdan soldan gelen övgüleri görünce daha yüksek puanlı bir şey bekliyordum. Bakacağım bu hafta içinde.
26.08.2019
@Ahmet Saraçoğlu, Rica ederim Ahmet, albümü benden çok sevenler olmuştur/olacaktır. Takıldığım noktalar olmasa puanı daha yüksek verirdim. Tabii albüm yine de dinlemeye, vakit ayırmaya değer.
şu Mariusz Lewandowski ne adam yahu! Bell Witch’in Mirror Reaper’ı da Lewandowski ye ait bir kapak. bu adam resmedince kapağı izleyerek dinlemek büyük bir keyif. özellikle Portent’in giriş parçası a victual for our dead selves’de böyle bi savaş dürtüsü hatta bir zafer hissi uyandı bende. False’de ki bayrağa dikkat kesilince aklıma Delacroix’in The Liberty Leading the People’ı geldi. yakın düşünceler olduğunu umuyorum.
bu hafta False’ı ve Subterranean Disposition’ı keşfetmenin sevinci içerisindeyim.
güzel bir kritik,çok güzel bir albüm, vesselam.
27.08.2019
@Turan Temel, מזמור grubunun Yodh: Live at Roadburn 2018 kaydının kapağındaki bakışların bir benzeri var bu albüm kapağında da. Acaba kapaklarda aynı karakteri mi resmediyordu, meraklardayım.
Grubu ve kritiği beğendiysen ne mutlu.
Son günlerde dinlediğim en iyi albümlerde biri benim için. Biraz fazla yüklenmişsin bence albüme :D Ama şarkıların uzunluk kısmına katılıyorum.
Bu arada “Gilead Media”nın ilginç bir kadrosu var. Bu tarz grup arayanlar mutlaka şirketin diğer gruplarını denemeli.
30.08.2019
@Rashid, Hızımı alamayıp çok giydirdiğim oluyor böyle. :) Daha önce bu şirket dikkatimi çekmemişti, bir ara inceleyeceğim kadrosunu.