Folk metalin civelek tarafına çok ama çok mesafeli duran ve epik bir kimlikle sunulduğunda takdir eden bir insanım. Bu ifademden, kemanlı gıygıylı akordeonlu folk metalle aramda dağlar olduğunu anlamışsınızdır. İskandinav gruplara baktığımızda aslında pek çoğunun fark ettirmeden de olsa kimi folklorik unsurları müziklerine, melodilerine taşıdıklarını görüyoruz. Bunu bazen fark etmiyoruz, bazen dikkatimizi çekmiyor, ancak melodik death’inden black metaline sayısız grup folk sıfatını kullanmaksızın birtakım yerel dinamiklerden beslenmeyi sürdürüyor.
SAOR, İskoçya’nın kalbinden çıkan ve ülke kimliğinin, doğasının, ruhani yapısının müzikal bir dışavurumunu yansıtmayı amaçlayan Glasgow bebesi Andy Marshall’ın iki çocuğundan biri (diğeri de FUATH).
Aslında SAOR’u eski adı olan ÀRSAIDH ile tanımış, sevmiştik. Ancak sonradan Marshall grubun baş harfindeki aksandan dolayı sıkıntı çekince isimden soğumuş ve SAOR’la değiştirmiş. İlk albümü “Roots” ve sonrasındaki “Aura” ile hatırı sayılır bir kitle oluşturan SAOR, bir önceki albümü “Guardians”la birlikte daha bir önlere atılmış, sahne kadrosuyla birlikte konserler verir olmuştu. Şimdi o maviş albümün takipçisi olan bu toprak tonlarındaki arkadaş çıkageldi ve biz de onu sitemize taşıyor, boyunun ölçüsünü alıyoruz.
“Forgotten Paths”, SAOR’un alışık olduğumuz folk/black metal sentezinin yine nefis bir düzlemde buluştuğu, kederi de görkemi de yerinde, tertemiz bir albüm. “Bizim atalarımız neler çekti” havasını fazla köylüleşmeden veren, çayır çimen kokusu yerinde, pırıl pırıl prodüksiyonlu bir çalışma. 55 dakikalık “Guardians”ın doyuruculuğuna karşın yalnızca 39 dakika süren “Forgotten Paths”, bakalım boyu değil işlevi olayını ne derece yerine getiriyor.
Marshall bu karakteri yansıtırken yerel enstrümanlardan da gerektiği ölçüde faydalanıyor. Yaylıları, üflemeleri abartıp olayı barbut oynanan, bira içilip eğlenilen bir Orta Çağ tavernasına bağlamaktansa; yemyeşil çayırlardan, kayalık yamaçlardan okyanusa bakmamızı, sis çökmüş ormanların üzerinden uçmamızı, bacasından duman çıkan köy evlerinde yanan odun kokusunu içimize çekmemizi sağlıyor. Bunu da fazla zorlanmadan, bunları hep içinde taşıyormuşçasına, son derece doğal şekilde yapıyor.
Bazı albümler bazı şeyleri başarmak için çok çaba sarf etmeseler de oluyor. Size herhangi bir üstün taraf, birtakım şaşırtmacalar sunmadan da etkileyici olmayı başarabiliyor, kendine özgü bir yerde konumlanabiliyorlar. “Forgotten Paths” de bu albümlerden biri. Andy Marshall’ın coğrafi avantajını sonuna dek kullandığı, sadece müzik yapmak için yapılmış, baştan sona samimi, gerçek, nefes alan bir albüm.
Rüzgâr gibi yüzümüze çarpan, yanaklardan süzülen yaşlarla kayalardan seken dalgaların minik damlacıklarını kucaklaştıran, yağmurun ardından mis gibi çimen kokan, toprak kokan bir albüm.
Konuk:
Carlos Vivas: Davul
Neige: Ek vokal (1)
Kevin Murphy: Gayda (3)
Lambert Segura: Keman
Sophie Rogers: Kadın vokal (3)
Glorya Lyr: 4. şarkının tamamı
Şarkılar 1. Forgotten Paths
2. Monadh
3. Bròn
4. Exile
Albüm her zamanki gibi yine nefis olmuş. Folk öğelerini normalden bir tık daha fazla öne kullanmışlar gibi izlenimi yarattı bende ama bunu tabii ki, negatif anlamda söylemiyorum. Panopticon, Sojourner, Winterfylleth gibi gruplarla beraber yeni “Atmosferik Black/Folk Metal” akımının lider gruplarından biri benim için Saor.
Eeee şey, kem küm. Beyenmedim, yine…
Albüm her zamanki gibi yine nefis olmuş. Folk öğelerini normalden bir tık daha fazla öne kullanmışlar gibi izlenimi yarattı bende ama bunu tabii ki, negatif anlamda söylemiyorum. Panopticon, Sojourner, Winterfylleth gibi gruplarla beraber yeni “Atmosferik Black/Folk Metal” akımının lider gruplarından biri benim için Saor.