Pek çokları için “Jason Newsted’in eski grubu” olarak bilinen FLOTSAM AND JETSAM, özellikle ilk albümü “Doomsday for the Deceiver” ile adını güçlü şekilde duyuran ve bir sonraki “No Place for Disgrace”le de bu rüzgârı devam ettiren bir gruptu. Ne olduysa bu albümden sonra oldu ve FLOTSAM AND JETSAM “When the Storm Comes Down” ile birlikte bayır aşağı gitmeye başladı.
Doksanlarda zaten bocalayan thrash metal, FLOTSAM AND JETSAM’a da iyi davranmadı. Grup doksanlar boyunca hep vasat işler yayınladı; bazen bir nebze yukarı çıktı, bazen daha da geri düştü. 2010’da çıkan “The Cold” ile bir miktar ümitlenmiş olsam da, FLOTSAM AND JETSAM hiçbir zaman ilk günlerindeki çekiciliğine geri dönemedi.
Kendi adlarını taşıyan 2016 çıkışlı albümleri bu açıdan olumlu bir adımdı. Grup belirli oranda silkinmiş ve kendine gelmiş gibiydi. Şu anda bahsettiğimiz yepyeni albüm “The End of Chaos” ise ortalamalıklarla geçen bunca yılın acısını çıkarmak için karşımızda duran ve kesinlikle çok büyük adımlarla yukarılara koşan bir çalışma olarak ta 2019 yılında yüzümüzü güldürüyor.
Kurulduğu 1984’ten bu yana pes etmeyen ve 35 yıldır debelenip duran FLOTSAM AND JETSAM nihayet çok ama çok uzun bir sürenin ardından mutlak şekilde iyi, nefis bir albümle karşımızda.
“The End of Chaos”un müzik tarafına baktığımızda, grubun her anlamda thrash metalle yanıp tutuşan ve ruhunu yansıtmayı başaran bir işle karşımızda olduğunu görüyoruz. Bir kere besteler üzerinde epey uğraşılmış ve albümün değerini artıracak pek çok şey düşünülmüş. Pek çok şarkıda nakış gibi işlenen detaylar var ve bunlar bir araya geldiklerinde albümü şarkıların bireysel toplamlarından daha değerli bir hâle getiriyorlar. Albümün en iyi şarkılarından “Prepare for Chaos”taki akılda kalıcı yırtıcılık ve ardından gelen “Slowly Insane”de hissettirilen delilik hisleri takdire şayan.
Bunun yanı sıra albümde nefis bir müzisyenlik mevcut. Vokalist A.K.’nin efffffsane performansı “The End of Chaos”u çok ama çok yukarılara taşırken, gitar departmanının arı gibi çalışması da albümün bu denli zengin oluşun başlıca etkenleri arasında. Tüm bunlara gruba geçtiğimiz yıl katılan davulcu Ken Mary’nin performansı da eklenince, elimize ateş gibi yanan bir thrash albümü geçiyor. ALICE COOPER’ından ACCEPT’ine pek çok grupta çalan yılların deneyimi Ken Mary’nin bu denli hayvan bir thrash metal davulculuğu sunması müthiş bir şey. Albüm onun sayesinde bir gömlek üste çıkıyor.
Değerini artırma konusunda diğer bir etken de albümün prodüksiyonu. Andy Sneap’in EXODUS’un “Tempo of the Damned”de yarattığı ve o günden bu yana thrash metal ortamlarını kasıp kavuran o jilet gitarlı, hafif compressed ama takır takır davul miksi ve capcanlı hava “The End of Chaos”ta da hüküm sürüyor. Albümü dinlerken her açıdan cayır cayır, alev alev bir şey dinlediğinizi hissediyorsunuz. Albümün kaydından ve masa başı işlerinden sorumlu Jacob Hansen, “The End of Chaos”un sert mizacına uygun olarak seçilmiş ve daha önce ABORTED, ARTILLERY, BLOTTED SCIENCE, DYSCARNATE, DESTRUCTION, EVERGREY, HATESPHERE, MERCENARY, ONSLAUGHT, THE BLACK DAHLIA MURDER gibi sert isimlerle çalışan bir insan. Bu açıdan kendi adıma memnuniyet de duydum, zira “The End of Chaos”u ilk duyduğum anda prodüksiyon anlamında albümden bir MERCENARY tadı almış ve özellikle vokal ve aralara sokuşturulan dolgu melodiler konusunda MERCENARY’yi hatırlatan bir hava sezmiştim. Hislerimde yanılmamışım, çünkü Hansen MERCENARY’nin tüm albümlerinde çalışan bir insan. Benzer bir anlayışı FLOTSAM AND JETSAM için de kullanmış olması, sezgilerimde haklı olduğumu gösterdi ve yüzümü güldürdü.
METAL CHURCH kısa süre önce gayet iyi bir albüm yayınladı. OVERKILL yakın zamanda muhtemelen iyi bir albüm çıkaracak. MEGADETH bugüne kadarki en sert albümlerinden birini çıkaracağını duyurdu ve daha pek çok thrash metal grubu, deneyimleriyle birleştirdikleri bitmeyen metal iştahlarını bunca yıl sonra bile ortalara sermeye devam ediyor. FLOTSAM AND JETSAM bence kariyerinin en iyi albümlerinden birini yaptı ve seksenlerin sonlarından beri görülmeyen çekicilikte, güçte bir albümle yılın thrash metal albümlerinden birine imza attı. Grupla henüz hiç tanışmadıysanız bugün şanslı gününüz; taş gibi bir thrash metal albümü sizi bekliyor.
Kadro Eric A.K.: Vokal
Michael Gilbert: Gitar
Steve Conley: Gitar
Michael Spencer: Bas
Ken Mary: Davul
Şarkılar 01. Prisoner Of Time
02. Control
03. Recover
04. Prepare For Chaos
05. Slowly Insane
06. Architects Of Hate
07. Demolition Man
08. Unwelcome Surprise
09. Snake Eye
10. Survive
11. Good Or Bad
12. The End
Ben albümü pek beğenmedim açıkçası, çok tekrarlı ve belli formüllere bağlı kalınmış gibi geldi bana… Öte yandan, Jacob Hansen’ın cidden harika bir prodüktör olduğunu düşünüyorum. Kanımca en iyi işi Destruction’ın “Thrash Anthems I” albümüdür. O eski şarkıları bu şekilde modernize edebilmek her yiğidin harcı değildi.
Control şarkısı çok iyi de sözler niye öyle nu metal gibi olmuş? ‘Ruhumu asla alamayacaksın’, ‘dünyamı al ama beni kontrolüne alamayacaksın’ falan. Thrash metalde sözler ‘sen yapamayacaksın’ şeklinde değil, ‘ben yapacağım’ şeklinde olmalı. Bu müziğin gücüne öylesi daha çok yakışıyor. Adamlar madde bağımlılığına bile; “Kukla ustasıyım, ipini ben çekiyorum. Kafanı karıştırıyor ve rüyalarını berbat ediyorum.” şeklinde söz yazmışlar, üstüne bir de ‘nihahahaha’ diye gülmüşler. ‘Beni kontrol edemezsin bühühü’ ne!?
Onun dışında albüm fena değil gibi. Genel olarak iyi yorumlar alıyor. Henüz çok ısınamasam da bakmaya devam edeceğim. Yine de Legions of the Damned’ın neredeyse thrash’ten soğutan albümünden sonra ilaç gibi geldi. En azından Control şarkısını kütüphaneme kattım. Senenin beğendiğim ilk şarkısı oldu.
Kritik için teşekkürler.
Albümü dinledim, çok gaz ve çoşkulu bir albüm. Trash metalin unsurlarını güzel yansıtmışlar. Ben genelde daha çok davul ve zil vuruşlarına yoğunlaştığımdan dolayı, belirgin davul ve zil vuruşlarını duymak bana yetti. Deathblack metal kadar kompleks ve teknik olmasa da davullar, trash metal için düşündüğümüzde hayli yeterli.
Ben albümü pek beğenmedim açıkçası, çok tekrarlı ve belli formüllere bağlı kalınmış gibi geldi bana… Öte yandan, Jacob Hansen’ın cidden harika bir prodüktör olduğunu düşünüyorum. Kanımca en iyi işi Destruction’ın “Thrash Anthems I” albümüdür. O eski şarkıları bu şekilde modernize edebilmek her yiğidin harcı değildi.
Kapağa çok sövüp saymıştım ama yüzümü kara çıkardıkları için çok seviniyorum. Müzik çok iyi.
Control şarkısı çok iyi de sözler niye öyle nu metal gibi olmuş? ‘Ruhumu asla alamayacaksın’, ‘dünyamı al ama beni kontrolüne alamayacaksın’ falan. Thrash metalde sözler ‘sen yapamayacaksın’ şeklinde değil, ‘ben yapacağım’ şeklinde olmalı. Bu müziğin gücüne öylesi daha çok yakışıyor. Adamlar madde bağımlılığına bile; “Kukla ustasıyım, ipini ben çekiyorum. Kafanı karıştırıyor ve rüyalarını berbat ediyorum.” şeklinde söz yazmışlar, üstüne bir de ‘nihahahaha’ diye gülmüşler. ‘Beni kontrol edemezsin bühühü’ ne!?
Onun dışında albüm fena değil gibi. Genel olarak iyi yorumlar alıyor. Henüz çok ısınamasam da bakmaya devam edeceğim. Yine de Legions of the Damned’ın neredeyse thrash’ten soğutan albümünden sonra ilaç gibi geldi. En azından Control şarkısını kütüphaneme kattım. Senenin beğendiğim ilk şarkısı oldu.
Kritik için teşekkürler.
Albümü dinledim, çok gaz ve çoşkulu bir albüm. Trash metalin unsurlarını güzel yansıtmışlar. Ben genelde daha çok davul ve zil vuruşlarına yoğunlaştığımdan dolayı, belirgin davul ve zil vuruşlarını duymak bana yetti. Deathblack metal kadar kompleks ve teknik olmasa da davullar, trash metal için düşündüğümüzde hayli yeterli.