Geçtiğimiz yılın Şubat ayında çıkan ve beni çok üzen bir olay nedeniyle ani ve acil bir yolculuk yapmamın hemen öncesinde dinlediğim, o sıradaki ruh hâlime hiç uymadığı için tat alamadığım ve birkaç şarkısını dinleyip kapatmak durumunda kaldığım “Nocturnes and Requiems”, o kısacık sürede bile kalitesini belli etmiş ve daha uygun bir zamanda dinlenilmek üzere sırasını beklemeye koyulmuştu.
ICED EARTH gitaristi Jake Dreyer’ın grubu WITHERFALL, yaptığı cayır cayır heavy/power metal ile bu türde yaratıcılık eksikliği çeken kitlelerin üstüne güneş gibi doğmuş; ileri seviye gitar işçiliği, yaratıcı kompozisyonları ve sürükleyici besteleriyle yeni albümünü en çok merak ettiren gruplar listesindeki yerini almıştı.
Sepya tonlardaki ilk albümün ardından, bir kez daha Necrolord imzalı ve bu kez maviş kapağıyla karşımıza çıkan “A Prelude to Sorrow”, WITHERFALL’un bir dolu güzellik barındıran müzikal kimliğini bize yansıtan ve hem yaratıcılık hem akılda kalıcılık hem de ilham vericilik adına son derece doyurucu ve tatminkâr bir kimlik barındıran bir albüm diyerek yolumuzu yapmaya başlayalım.
Öncelikle bahsedilmesi gereken, WITHERFALL’un ilk albümden bu yana önemli kadro değişikliklerine gittiği. İlk albümde çalan davulcusu eski INTO ETERNITY davulcusu Adam Sagan ne yazık ki daha ilk albüm çıkmadan önce, 2016 yılında lenf kanserine yenik düşmüştü.
Onun yerine yine bir eski INTO ETERNITY davulcusu olan Steve Bolognese’i alan WITHERFALL, esas önemli değişikliği ise gruba ikinci bir gitarist alarak yapmış.
FORTRESS adlı adı sanı duyulmamış bir heavy metal grubunda çalan Fili Bibiano adlı bu gitarist; Jack Dreyer’ın gitar konusundaki yetkinliği ve iş bilirliği göz önünde bulundurulduğunda ya Jake Dreyer’ın kayınçosunun oğlu ya da OBSCURA/Rafael Trujillo vakası gibi (şimdilik) isimsiz bir fenomen adayı.
“A Prelude to Sorrow”un nasıl bir karakteri olduğunu anlamak için albümün ilk iki şarkısının sürelerine bakmak yeterli. Kısacık bir intro ile başlayan albümün ilk şarkısı olan “We are Nothing” 12 dakikalık süresiyle “sizi esaslı bir şeyler bekliyor” mesajını ilk andan veriyor. NEVERMORE’vari gitarlar ve yırtıcı heavy metal vokalleriyle paldır küldür başlayan şarkı, yoğun SANCTUARY hissiyatı ve NEVERMORE/JUDAS PRIEST evliliği gibi duran yapısıyla gayet sürükleyici ve sevilesi bir çekiciliğe sahip. Ses rengi olarak Ripper’a ve esas olarak da ilk dönem Warrel Dane’e yakın duran vokalist Joseph Michael, zaten bu durum sayesinde Warrel’ın ölümünün ardından SANCTUARY kadrosuna katıldı. Dolayısıyla WITHERFALL’un thrash/heavy kırması yırtıcı anlarında Michael’i büyük oranda “Refuge Denied” ve “Into the Mirror Black” dönemi Warrel olarak kafamızda canlandırabiliriz.
Son derece progresif yapılı ilk şarkı aslında WITHERFALL’a dair her şeyin nefis bir özet gibi. Sürekli değişen harika rifler, üst düzey müzisyenlik, ileri gitar teknikleri, akılda kalıcı nakaratlar, progresif tatları OPETH’in 2000’ler başı dönemine yakın hissettiren davul/bas kullanımıyla öne çıkan akustik gitarlı kısımlar ve hepsini kapsayan lezzetli bir karanlık. WITHERFALL’un böylesi klasik bir türü bu denli taze, sevilesi ve heyecan verici şekilde sunması gerçekten takdire şayan. Bunu sağlayan başlıca unsur elbette ki Jake Dreyer’ın muhteşem bir gitarist olması. Sadece süper solo atması anlamında değil, rif yazımı ve beste açısından da çok yetenekli bir insan olduğunu her şarkıda çatır çatır gösteriyor. “Moment of Silence” gibi şarkılarda karşımıza çıkan rif yazımından, Dreyer’ın Jeff Loomis’ten ne denli etkilendiğini rahatça görebiliyoruz. Olayı sadece heavy/power metalin klasik anlayışında tutmamaları ve yeri geldiğinde blast beat’ine kadar çok yönlü olmaları ise WITHERFALL’a dair diğer bir takdir sebebi.
İçimden bir ses Jake Dreyer’ın ICED EARTH’te çalıyor olmasına rağmen gönlündeki aslanın NEVERMORE olduğunu ve ICED EARTH için emek verse de, NEVERMORE’un ICED EARTH’ten daha iyi bir grup olduğuna inandığını söylüyor. Beste tarzı, riflere yaklaşımı bana hep bunu hissettiriyor. Dreyer’ın bu konuda yerden göğe kadar haklı oluşu bir yana, bize bu Warrel’sızlıkta, bu NEVERMORE’suzlukta böylesine NEVERMORE kokan; halis Amerikan power metalinin tüm güzelliklerini sunan ve hepsinden önemlisi 56 dakikanın su gibi akmasını sağlayan bir albüm verdiği için WITHERFALL’a ne kadar teşekkür etsek az.
Ne güzel akıl etmişsin be Ceyk, harbiden iyi akıl etmişsin.
Kadro Jake Dreyer: Gitar
Joseph Michael: Vokal, klavye
Anthony Crawford: Bas
Fili Bibiano: Gitar
Steve Bolognese: Davul
Şarkılar 01. A Prelude To Sorrow
02. We Are Nothing
03. Moment Of Silence
04. Communion Of The Wicked
05. Maridian’s Visitation
06. Shadows
07. Ode To Despair
08. The Call
09. Vintage
10. Epilogue
Yazıdaki iki noktaya katılamıyorum:
1- Bana göre Witherfall’daki besteler Loomis-vari olmak isteseler bile çok mid-paced kalıyorlar ve özellikle tüm şarkılara yayılıp oldukça uzun süren tek vuruşluk power chordlar, şarkıları dinlenmesi sıkıcı hale getiriyor. Nevermore’daki groove öğesi Witherfall’un hiçbir şarkısında yok.
2- Vokalist her ne kadar Sanctuary’ye transfer olmuş olsa da ses rengi Warrel Dane’den zira Biomechanical vokalisti John K.’yi andırıyor. Üstelik onum kadar yaratıcı da değil ve milyon defa tekrarlanmış ses iniş çıkışları dışında hiç bir özelliğini duyamıyorum.
Witherfall ABD piyasasında çok pohpohlanan, çok proje-kokan bir grup. Pasifagresifte övülebileceği hiç aklıma gelmezdi doğrusu… Genelde aynı fikirde olduğum Saraçoğlu beni şaşırttı. Belki de bir şans daha vermem lazım gruba…
@ali, çünkü “Shadow Work” benim için herhangi bir albüm değil, o yüzden de herhangi bir albüm incelemesi olarak göremiyorum. Bu yüzden haftanın programında 3 kez duyurmama rağmen üçünde de hazır olmadığımı hissederek öteledim. Ama merak etme; metal dünyasındaki hiçbir sitede veya dergide görülmemiş türde bir “Shadow Work” incelemesi gelecek en kısa zamanda.
Yazıdaki iki noktaya katılamıyorum:
1- Bana göre Witherfall’daki besteler Loomis-vari olmak isteseler bile çok mid-paced kalıyorlar ve özellikle tüm şarkılara yayılıp oldukça uzun süren tek vuruşluk power chordlar, şarkıları dinlenmesi sıkıcı hale getiriyor. Nevermore’daki groove öğesi Witherfall’un hiçbir şarkısında yok.
2- Vokalist her ne kadar Sanctuary’ye transfer olmuş olsa da ses rengi Warrel Dane’den zira Biomechanical vokalisti John K.’yi andırıyor. Üstelik onum kadar yaratıcı da değil ve milyon defa tekrarlanmış ses iniş çıkışları dışında hiç bir özelliğini duyamıyorum.
Witherfall ABD piyasasında çok pohpohlanan, çok proje-kokan bir grup. Pasifagresifte övülebileceği hiç aklıma gelmezdi doğrusu… Genelde aynı fikirde olduğum Saraçoğlu beni şaşırttı. Belki de bir şans daha vermem lazım gruba…
13.11.2018
@ali, artı, alakasız bir albümde bu kadar Warrel densin ama hala SHADOW WORK yorumu gelmesin? Neden? Niçin?
14.11.2018
@ali, çünkü “Shadow Work” benim için herhangi bir albüm değil, o yüzden de herhangi bir albüm incelemesi olarak göremiyorum. Bu yüzden haftanın programında 3 kez duyurmama rağmen üçünde de hazır olmadığımı hissederek öteledim. Ama merak etme; metal dünyasındaki hiçbir sitede veya dergide görülmemiş türde bir “Shadow Work” incelemesi gelecek en kısa zamanda.
14.11.2018
@Ahmet Saraçoğlu, süper! Heyecanla bekliyorum!!