Atmosferik black metalin olmazsa olmazlarını yaptığınız anda kabul edilebilir bir atmosferik black metal yapmayı başarmış olmanız beni artık biraz bayıyor. Ta BURZUM’dan gelen alışılmışlıklar ve fikirler günümüzde de iş yapıyor evet, sonuçta biz bu müziği bize her seferinde yeni kapılar açsın diye dinlemiyoruz. Bu yüzden de her türün kendi içerisindeki bilindik unsurlar -iyi yapıldıkları takdirde- bizi memnun etmeye yetiyor.
WAYFARER bugüne dek üç albüm çıkaran Denverlı bir atmosferik black metal grubu. Bir önceki “Old Souls”da ortaya gayet iyi bir iş sunan grup, yeni albümü “World’s Blood” ile ABD’li olduğunu hissettiren, türün dinamiklerini gerektiği şekilde kullanan bir müzik ortaya koyuyor.
Grubun promo fotoğraflarına bakınca gördüğümüz Amerikan taşra kasabası hissiyatı grubun sound’unda kendini bir şekilde belli ediyor. Her ne kadar ortada PANOPTICON’vari bir müzik/coğrafya bütünlüğü olmasa da, WAYFARER’ı dinleyince de çok net bir USBM hissi almak mümkün.
Grubu vatandaş referansıyla anlatacak olursak; WAYFARER’da belli oranda AGALLOCH da var, COBALT da, PANOPTICON’da. Sanırım bunu hisseden tek ben değilim, zira bir önceki cümleyi yazdıktan hemen sonra grubun M-A sayfasına baktım ve benzer sanatçılar listesinde bu 3 grubu gördüm. Yine de ortada genel bir sound var ve bu 3 gruptan herhangi birinin taklidi olmak gibi bir durum yok.
“World’s Blood” 44 dakikalık süresi ile epey doyurucu bir müzik sunsa da, albümün belirli yerlerinde yazının ilk cümlesine dönmek durumunda kaldığımı söylemeliyim. Her ne kadar Kuzey Amerika folk’unu AGALLOCH ve PANOPTICON’vari bir anlayışla müziğe entegre etmelerinden mütevellit belli bir ilginçlik ve karakter söz konusu olsa da, WAYFARER’ın müziğini fazla kalıplı ve bu yüzden de belli ölçüde kuru buluyorum.
Ortada gerçekten de dengeli yaklaşılması gereken bir albüm var. Eleştirinin dozu azıcık kaçtığında haksızlık yapacağınız kadar iyi, ballandırmaya giriştiğiniz anda da abartmanızın gayet olası olduğu kadar ortalama bir çalışma “World’s Blood”.
Türü seviyorsanız dinleyin, hiçbir şey kaybetmezsiniz. Ne kazanırsınız orası meçhul, ama bir şey kaybetmeyeceğiniz kesin.
Keşfettiğim albümleri pasifagresif’de de görmek; bir nevi buradan onay aldığını görmek çok güzel.
Minenwerfer -Alpenpässe kadar sevdim.
Bu albümün birçok anlamda gerçekleşememiş bir potansiyel olduğunu düşünüyorum. Kapak muhteşem, Animal Crown şarkısını ilk dinlediğim zaman ciddi anlamda bayıldım, rüzgar gibi akıyor şarkı, hatta içimden hayret dedim, genelde Ahmet Saraçoğlu’nun puanlarından uzak düşmez benim zevkim, neden 6,5 vermiş acaba, sonra diğer şarkıları dinleyince anladım, şarkılar hep çok güzel bir yere bağlanacakmış, tamamlanacakmış ve kendini bulacakmış gibi yükseliyor, sonra beklenileni vermiyor. Keşke Animal Crown’u kaydettikten sonra biraz daha albümü olgunlaştırmayı bekleselermiş yazım aşamasında.