2017’de çıkan ilk albümüyle Fransa’nın black metal konusunda ne denli önemli beyinlere sahip olduğunu bir kez daha kanıtlayan Catacombes, “Le Démoniaque” kritiğinden anımsayacağınız üzere beni hayli etkilemişti. Çizgisinden gittiği grupların en iyi yönlerini tahlil edip kendi fikirleriyle birleştirerek mükemmele çok yakın bir albümle 2017’yi şenlendiren tek kişilik oluşum, geçtiğimiz günlerde sürpriz şekilde “Accueille le Diable” EP’sini yayınladı, iyi mi etti kötü mü etti, buna daha sonra değineceğim.
Catacombes; Satanic Warmaster ve Sargeist gibi grupların izinden giden ilk albümüyle dinleyicilerine aşırı dozda melodi ve rif zehirlenmesi yaşatıyordu. Derdini davasını öyle süslü püslü prodüksiyonla değil de insanın dinledikçe dinleyesinin geldiği hakikaten süper melodilerle ve leş prodüksiyonla anlatmayı tercih eden ilk albüm, Le Démoniaque kişisinin yaptığı işin farkında olduğunu ve bunu gayet içtenlikle gerçekleştirdiğini kanıtlıyordu. Kendi türünde oldukça kapsamlı sayılabilecek kompozisyonlar, albümün şarkı sıralaması, aralara giren intro’lar, outro’lar falan yapım üzerine ciddi ciddi uğraşıldığını gösteriyordu. Müzisyenin 2015-2016 yılları arasındaki üretkenliğinin eseriydi “Le Démoniaque” ama bahse konu üretkenliğin bir defaya mahsus olma ihtimali vardı; en azından “Accueille le Diable” EP’si buna işaret ediyor.
Çeşitli ses efektlerini de arkasına alarak tek kişilik oluşumdan beklemediğim tarzda açılış yapan EP, geçen yıl çıkan albümün aksine vurucu ve sarmal yapılı melodi/rif döngüsünden uzak olduğunu her parçasıyla gözler önüne seriyor. Örneğin “Crains-le” parçasının açılışı, bana eski kafalıktan ziyade acemice geliyor. Sanatçının konsept gereği oluşturmak istediği havayla uyuşmayan bu gibi bölümleri pas geçersek şarkı tasarımlarında, önceki albümle benzer yolların izlendiğini, ritim kalıp ve parça gidişatlarının bile bazı noktalarda örtüştüğünü ifade edebiliriz.
Ancak sorun şu ki ortada aynı kalıba oturtulabilecek ayarda müzikal zenginlik yok. Kulaklara çalınan bir iki önemli bölüm var ancak EP’nin geneli orta şeker ilerliyor ve saniyeler ilerledikçe, Catacombes’dan umduğum hareketleri göremiyor, sıkıcılıkta iddialı olan şarkıların, karşıma geçip çektiği münasebetsiz hareketlerden ise gözlerimi alamıyorum; dolayısıyla canım sıkılıyor. Her ne kadar ortada armonik zenginlik oluşturan çift gitar kullanımı, uzaktan bakınca gitarlarla tezat gibi duran ama dinledikçe idrak edilen baslar ve oluşumun başındaki arkadaşın içli haykırışları olsa da bestecilik tarafı sıkıntılı olunca, yapılan onca aksiyon biraz havada kalıyor.
Grubun önceki albümüne dair yabancı yayınlardaki kritiklere hiç bakmadım ancak albümü herkes benim gibi çok sevdi ve bunu yazılarında dillendirdiyse Le Démoniaque kişisi bir gazla stüdyoya girmiş ve EP’yi kaydetmiş olabilir. Fakat aynı gazı dinlerken hissedemediğimi rahatlıkla söyleyebilirim. Sözün özü; hevesle dinlemeye başlayıp misafirin umduğunu değil de bulduğunu yemesiyle neticelenen tatsız durumu, tüm ruhumla hissetmeme vesile olan yapımlardan biri oldu “Accueille le Diable”.
Eğer Catacombes, ilk albümüyle kalite çıtasını fezaya taşımasaydı, EP hakkında belki daha iyi ve uzunca şeyler yazabilirdim ama ne şarkılar ne de Fransız ressam Henri Eisenberg imzalı albüm kapağı, yapımı kurtarmayı başaramamış bence. Yine de ilk albümün bendeki yüksek kredisi nedeniyle yeni gelecek materyalleri hevesle bekliyorum.
Albüm zaman kaybı. Daha önceki albümü bu grup yapmış olamaza kadar ileri gittim, albümü dinlerken. Kritik güzel olmuş.