Hristiyan inancı öne çıkaran ekstrem gruplar metal dünyasının az rastlanan oluşumları arasında yer alıyorlar. MORTIFICATION, SACRIFICIUM, PANTOKRATOR, BECOMING THE ARCHETYPE ilk aklıma gelenler. Bu anlayışı öne çıkaran IMPENDING DOOM, AS I LAY DYING, AS AUGUST BURNS gibi pek çok grup olsa da, olayı ekstrem boyutta işleyen gruplar elbette ki daha bir enteresan oluyor. Christian black metaleyse şimdilik hiç girmeyelim.
MONOTHEIST de bu gruplardan biri. Teknik dozu yüksek, gayet kötücül ve karanlık bir progresif death metal yapan grupla ilk tanıştığımda, isimlerinin ironik bir yaklaşımla şeytandan bahsettiğini düşünmüştüm. Böylesi ekstrem ve karanlık bir müzik, olsa olsa şeytanın tek efendi oluşuna vurgu yapıyor olabilirdi. Ancak kazın ayağı hiç de öyle değildi. MONOTHEIST son derece öküz biçimde Hristiyanlık övüyordu.
Ortaya kaliteli bir şeyler çıktığı sürece isteyen istediğine inansın, istediğini öne çıkarsın. Neyse ki MONOTHEIST bu konuda üzerine düşeni yapıyor, üstelik de daha ilk albümünde. ABD’li grubun 15 yıl önce başlayan ve elle tutulur sadece bir EP içeren kariyeri, geç de olsa bir albümle taçlanmış. Grup elemanlarına baktığımızda da birbirinden garip şeylerle karşılaşıyoruz. Hristiyan anlayışı öne çıkarsalar da tüm üyeleri dindar olmayan grubun vokalisti konserlere DEATHSPELL OMEGA tişörtüyle çıkıyor. Kendine “Prophet” takma adını seçen gitarist arkadaş Çin’de yaşıyor. Dolayısıyla grubun o kadar da ruhban bir hâli yok.
Müziğe baktığımızda, MONOTHEIST’in SUFFOCATION’dan THE FACELESS’a, CYNIC’e kadar geniş bir yelpazeyi yalayıp yutan arkadaşlardan kurulu olduğunu görebiliyoruz. Müzik lineer olmaktan epey uzak; aralara yaylı pasajlar da giriyor, blast beat saldırıları ve klasik müzik etkilenimli tatlar birbirini takip edebiliyor (“Mark of the Beast Pt.2: Scion of Darkness” gibi). Bu sayede “Scourge” gerçekten de keyifli bir dinlemelik hâline geliyor. Albümü dinlerken aklınızı başınızdan kaybetmeniz falan çok da olası değil, ama yine de yeterli düzeyde yaratıcılık, zeka, iyi fikir bulmak mümkün.
MONOTHEIST ve benzeri müzikal karaktere sahip grupların birbirlerinden ayrışmak adına yapması gereken birtakım şeyler olduğunu düşünüyorum. MONOTHEIST bunlardan bazılarına göz kırpıyor ancak aşırı özgün bir kimliği de henüz sunamıyor. Ancak bunu bir eksiklik olarak değil, ileride üstesinden gelinebilecek bir durum olarak görüyorum. Grubun Infinite Wisdom gibi şarkılarda sergilediği ve “Future Breed Machine”in ortasındaki clean gitarlı bölümü akıllara getiren füzyon pasajları da yine MONOTHEIST’i et kafalı mağara adamı death metalinden ayıran unsurlardan.
Her şeyi tatlı bir buhurdanlığa koyup şapeller arasında dolaştığımızda karşımıza çıkan şey; MONOTHEIST’in bence gayet iyi bir ilk albümle ortamlara adım attığı gerçeği. Ortada bir suda yürüme falan yok, ancak İsa’nın ikinci gelişinin yolunu gözletecek kadar bir ışık da muhakkak ki var.
Monotheist, irrite edici bir isim