Oğuz Sel
Başımı ellerimin arasına aldım, kara kara düşünmeye başladım. Ağzımdan dökülen tek cümle ise şu oldu: 2018 nasıl bir yıl ki teknik brutal death metal (TBDM) adına bu denli kesat geçiyor…
Şaka şaka, işi böylesine dramatize edecek bir noktaya henüz gelmedim ama karşıma bu türde müzik üreten birilerinin çıkmamasına biraz kafayı taktım açıkçası. Sonra ufak bir zaman ayırarak The Metal Archives’ın yolunu tuttum. Bu yıl çıkan TBDM albümlerini sıralattım ve acı kesatlık gerçeği, tokat gibi yüzüme çarptı. Neyse, karşıma çıkan albümleri bir kenara not ettim ve Endonezyalı nur yüzlü metalci kardeşlerimiz Humiliation’ın yeni albümüyle açılışı yaptım. İlgili kritikte de bahsettiğim gibi onların yaptığı müziği, TBDM çerçevesinde değerlendirmek süper doğru bir yaklaşım olmaz. Ancak bugünkü konuklarımız için aynı şeyi söyleyemem. Adamlar tekniğin dibine vurmasalar da brutalliğin epeyce diplerinde seyrediyorlar.
İlk gördüğümde ismiyle şaşırtan, dinlemeye başladığımdaysa müziğiyle şaşırtan Meksikalı Spawn of Annihilation, TBDM yapan grupların birçoğu gibi uzaylılarla ve benzeri konularla değil de küfürle, kafirlikle ilgileniyor. Bunu felsefik açı yerine paldır küldür yapmasını ise müziğiyle uyumlu buluyorum şahsen. 2009’dan beri aktif görünmesine karşın ilk albümünü bu yıl çıkaran grubun Suffocation ekolünden geldiğini söyleyebilirim. Müziğini daha derli toplu, sistematik yapan gruplara kıyasla kendi içinde daha fazla serbestiye sahip olan ve dinlerken bazı bölümlerinin doğaçlama olup olmadığı noktasında dinleyiciyi şüpheye gark eden bir müzik üretiyor Spawn of Annihilation. Gitarların kimi şarkılarda kompozisyonun alışılageldik formundan uzaklaşıp susması veya genel nota düzeniyle uyumsuz sayılabilecek aralıklardan sololar atmaya başlaması bunun örneklerinden. Üstüne, kök notalarda gezinmek yerine, çoğunlukla kendi belirlediği düzene göre ilerleyen baslar eklenince, şarkıların kaotiklik düzeyi artıyor lâkin dinlenebilirlik seviyesi biraz aşağı yönlü seyir izlemeye başlıyor ve akıllara hemen, kafasına göre takılan basçı videosu geliyor.
Grubun dokuz yıl içerisinde zihinlerinde filizlenen fikirleri, tam anlamıyla yeşermeden müziğe dönüştürmeye gayret ettikleri izlenimini edinmeme vesile olan “Insurrection” albümünü defalarca dinlememe rağmen, aklımda kalan adamakıllı bir rif olduğunu söyleyemem. Bir iki yerde kulağa çalınan ancak hep dediğim gibi “Ben bunu daha önce duymuştum,” hissini yaşatan melodiler var ama hepsi bu. Müzikal kaos konusunda başarılı sayabileceğim ekibin anlaşılabilir olmaktan uzak kalan müziği, albümün tatsızlaşmasına neden oluyor. Buradaki “anlaşılabilir olmaktan uzak kalan müzik” kavramını, “Ben bu müziği anlamadım, kafam almadı kaptan,” şeklinde yorumlamayın. Ortada dinlerken hesap kitap gerektirecek karmaşık şarkılar yok, kopuk kompozisyonlar ve dolayısıyla rastgele hazırlanmış izlenimi veren eserler var.
Albümün yüz ekşiten yanı, maalesef şarkı yazımındaki başarısızlıkla da bitmiyor. İşin prodüksiyon tarafı daha vahim bence. Yalnızca kulaklıkla veya derin baslar veremeyen hoparlörlerle dinlemeye müsait bir yapısı olan albümde davullar (bilhassa kick’ler), adamın ağzına ağzına giriyor, gitarları doğru düzgün duyabilene aşk, hayvan gibi vokalleri de geri plana atan prodüktörlere de yazıklar olsun. Ufak tefek zamanlama hatalarına ise hiç girmeyeyim, ağzımızın tadı bozulmasın.
Bir hevesle sarıldığım bir albümdü “Insurrection” beklediğimi hakikaten bulamadım. Ha, türün çılgın takipçileri yine de yapıma göz atsınlar, beğenebilecekleri şarkılara denk gelebilirler bir ihtimal. Aradığım coşmayı alevlenmeyi, bu yıl albüm çıkaran diğer TBDM gruplarının birinde yaşayabileceğimi umut ediyor, bir sonraki yazıda görüşmek üzere diyerek yazıyı tamamlıyorum.
TBDM diye diye The Black Dahlia Murder açtırdın bana Oğuz.
20.04.2018
@Ahmet Saraçoğlu, Kritiğin amacı dışında da bir işe yaramasından acayip memnunum. :)
Bize göre en soldaki eleman desperado da quentin tarantinonun fıkra anlattığı sahnede yanında duran barmenin alnının çatısından vurduğu elemana acayip benziyor.
hayatım boyunca sevemediğim hiçbirşeye saygı da duymadım. Bu da sik gibi müzik. Bence bu arkadaşların etrafında
-Biz tbdm yapmaya karar verdik
Dediklerinde
-Her kuşu siktiniz leylek kaldı aq
diyecek bir arkadaşları yokmuş.