Dünya geneli gibi ekstrem tarafını daha belirgin yansıtan grupların ağırlıklı olduğu metal ortamımızın yeni gruplarından biri olan ALKERA’yla birlikteyiz bugün. 2015’te İstanbul’da kurulan progresif metal grubu, yepyeni EP’leri “Live in Sin” ile metal sahnemizde epeydir eksikliği çekilen progresif metal grubu açığını kapatmak adına sevindirici bir girişim olarak göze çarpıyor.
Temelleri gitarist Faruk Aydın Toksöz ve davulcu Yalçın Hafızoğlu tarafından 2015 yılında atılan ALKERA, progresif metali alışık olduğumuz bir bakış açısıyla ele alan, ancak iş bilirlikleri ve yaptıkları şeye inandıklarını belli eden yaklaşımlarıyla gayet güzel bir ilk ürünle karşımızda. “Live in Sin” toplam süreleri 17 dakikaya yaklaşan 2 şarkı barındırıyor. Klip şarkısı “Falls Within”, dinlediğinizde rahatça görebileceğiniz üzere son derece akılda kalıcı bir nakaratla öne çıkarken, EP’ye adını veren şarkı ise daha ince işçilikler, mühendisliklerle dolu bir progresif metal şarkısı.
ALKERA’yı dinlerken yer yer tatlı DREAM THEATER ilhamları, yer yer pek güzel SYMPHONY X olaylarına rastlamak mümkün (ama atarlı SYMPHONY X değil, daha ziyade şu tarz). Lakin önceki paragrafta da dediğim gibi, grup elemanlarının ne yaptıklarını biliyor oluşları kendisini şarkı yazımında gösteriyor ve bu -belki de kaçınılmaz- ilhamlar sadece bir hoş seda olarak kalıyorlar. “Live in Sin”de öne çıkan asıl şey şarkı iskeletlerinin iyi kurulmuş olması, trafiklerin ve tansiyonun gayet başarılı şekilde ayarlanması. “Oğlum bu riflerin hepsi çok iyi, 754’ünü birden aynı şarkıda kullanalım” gibi bir kendini şaşırmışlığa girmeyen grup, elindekileri dozunda kullanarak iyi şarkılar dinletmeyi başarıyor.
Herkesin üzerine düşeni yaptığı ALKERA’nın en çok öne çıkan ve grubun değerini yukarılara çeken elemanıysa vokalist Berzan Önen. Heavy metal, power metal konusunda dünya çapında olduğuna inandığım ve tarzında ülkemizin en önemli birkaç isminden biri olarak gördüğüm Berzan, EP’deki iki şarkıda da yorum gücünü ve ses tellerini olanca etkileyiciliğiyle gözler (kulaklar?) önüne seriyor. Yüksek oktavlara çıktığındaki başarısını pes bölümlerde de sergileyen Berzan, yer yer minik vurguları ve söylediği bölüme karakter katan tercihleriyle de takdiri hak ediyor.
EP, prodüksiyonu itibarıyla gayet kolay dinlenir bir yapıda. Progresif metal başlığı altında olmasına rağmen ilk dinlemeden alışılabilecek bir müzik sunan grup, müziğin alengirli anlarını yer yer sivriltse de, büyük oranda dinlenilirliğe yatırım yaptığını açık şekilde gösteriyor.
Bu özelliği dolayısıyla ALKERA ülkemizdeki festivallerin de aranılan isimlerinden biri olabilir, zira deneyimli isimlerden oluşuyor ve ülkemiz grupları içerisinde çok da fazla yapılmayan bir türü başarılı şekilde yapıyorlar.
“Live in Sin” yeni bir grubun ne olduğunu ve neler yapabileceğini kısa sürede, tertemiz şekilde göstermesi açısından son derece başarılı bir çalışma. EP’yi dinlediğinizde ALKERA’nın ne olduğuna ve ondan neler bekleyebileceğimize dair çok net bir fikir ediniyoruz. Şu 17 dakikanın ışığında, ALKERA’nın ilk albümünü dinlemeyi ve incelemeyi de dört gözle bekliyorum.
gayet standartlarına uygun sürprizi olmayan bir iş olmuş daha iyileri de gelecektir umarım.
Progresif işlerde izmir’den cloud theory de progresif mecraları yeni bir soluk getirebilir