Orta Doğulu grupların kendi kimliklerini yansıtmak adına bulundukları coğrafyanın zenginliklerinden faydalanması gayet anlaşılabilir bir şey. Metal içerisinde öne çıkmanın hiç de kolay olmadığı bir ortamda, metal içerisindeki alışılmışın bu denli dışında tatları bu müziğe yedirmek, elbette ki pek çok grubun hedefi olabiliyor. Bu toprakların mistikliği, gizemi her coğrafyadan sayısız gruba ilham veredursun, buralarda doğmuş isimlerin tüm karakterlerini bu etnik unsurlar üzerine kurmaları da zaman zaman başarılı, zaman zaman o kadar da başarılı olmayan şekillerde yansıyor notalara.
ARALLU bizleri İsrail’den selamlayan, etnik tarafı epey bol bir black/death metal grubu. Grupta saz ve darbuka çalan bir eleman var, dolayısıyla da bu yerel tatları müziklerine gayet entegre şekilde sokabiliyorlar. ARALLU’yu bu tarz gruplar arasında öne çıkaran faktörlerden biri kesinlikle bu, zira grup “bakın nasıl da farklı tatlar katıyoruz”un ötesinde, bu enstrümanları çalan kişiyi direkt olarak grupta barındırıyorlar ve diğer tüm enstrümanlar kadar ona da yer veriyorlar. “Six”i dinlerken “bu şarkıda da saz ve darbuka kullanılmış, sentez yapılmış” gibi hissetmiyorsunuz. SEPTICFLESH’in 5. elemanı orkestra gibi, NE OBLIVISCARIS’in sabit elemanı keman gibi, ARALLU’da da saz var, darbuka var.
Bu noktada bu tarz gruplarla olan ilişkimi gözden geçirmeme sebep olan düzlemlere ayak basıyorum. Her ne kadar coğrafi yakınlığımız gereği bu tür etnik unsurlar taşıyan grupların müziğine yakın olsak da, çeşitli sebeplerden bu tür grupları genel anlamda seviyoruz. Misal bir ORPHANED LAND, kulaklarımızın aşina olduğu tatlar barındırsa da, sundukları şeyin başarısından dolayı onları gayet de seviyor, “bizi bunlarla etkileyemezsiniz” türü bir olaya girmiyoruz. Batılı dinleyici için çok enteresan olan bu etnik unsurlara doğduğumuz andan itibaren maruz kalsak da, metal denen bu zehri onlarca yıldır tatsak da, iyi yapıldığında bünyelerimiz pek çok şeyi yadırgamadan kabul edebiliyor.
Kendi adıma konuşursam, Orta Doğu etkilenimli metali çok uzun bir süre hiçbir şekilde benimseyememiş bir dinleyiciyim. Metalini soğuk seven bir dinleyici olarak, ORPHANED LAND’in “Mabool“unu duyana dek bu tarz etkilenimler bardındıran gruplara hep uzak, çok uzak oldum. Bunda ülkemizden çıkan kimi grupların doksanların ikinci yarısı ve sonrasında bu konsepti son derece yüzeysel işlemeye çalışan örneklerinin de etkisi mutlaka vardır. Şu anda bakınca bu tarz gruplara karşı ne özel bir uzak duruşum, ne de ekstra bir benimseyişim var.
ARALLU’nun yeni albümü “Six”e gelince, tüm bu bahsettiklerimi içinde barındıran bir işle karşılaşıyoruz. Orta Doğu’nun özgün atmosferini black metal ile death metalin atarlı bir düzleminde değerlendiren, kılıç gibi buzulların soğuğundan ziyade kavurucu çöl ateşini kucağımıza atan grup, subjektif bakınca her şeyiyle bana hitap etmeyen ancak objektif bakınca başarılı bir iş sergiliyor. Yırtıcı vokaller ve büyük oranda Orta Doğu kimliğini hiç elden bırakmayan gitarlarla yürüyen müzik, soğuktan şeytandan gına geldi diyenler için mutlak bir tazelik sunacaktır.
NILE’vari bir karabasan havası içermeyen, belli açılardan MELECHESH’e göz kırpan ARALLU, bana kalırsa ihtişamını artırabileceği kimi fırsatlarla karşılaşsa da bunları her seferinde gole çeviremiyor. Biraz fazla kendi karakteri içine sıkışma emareleri hissettiğim bu bağlamda, grup çoğu durumda sırtını etniğe yaslayarak sıyrılma yolunu seçiyor. Bu da kimi şarkılarda birbirine epey benzer ortaya çıkmasına neden oluyor. Grup tansiyonu ne zaman yükseltse, kulaklar misal SEPTICFLESH’vari veya o tarz bir hoyratlık arasa, ARALLU veriyor sazı veriyor 9/8′liği. Bu da beni yer yer müzikten soğutuyor. Mesela Subordinate of the Devil’ın 1.20′sinde giren türde oynak ritimleri black/death metal düzleminde sevmekte epey, epey zorlanıyorum. Bu ve bunun gibi olaylar “Six” içerisinde sık sık karşımıza çıkıyorlar; seveni olması da gayet normal, bana çok hitap etmiyorlar.
Son kelama geldiğimde, ARALLU iyi bir grup ve “Six” de iyi bir albüm. Bana göre olmayan yönleri, olan yönlerinden daha fazla olduğundan albümü kişisel olarak değerlendirsem “ı-ıh” diyebileceğim pek çok şey var. Ancak daha dışarıdan, daha objektif bakınca, buradaki müziği takdir edecek sayısız insan da elbette var. Ortada böylesine karakteristik bir şey olunca iş elbette ki zevkler renklere kayıyor. Dinleyin kararınızı verin.
Evet gecenin 4 ünde aradım ve bu albümün kritiğini buldum. (Tam bir işsizim kabul)kimsenin yorum yapmamış olması çok ilginç bence oldukça deneysel ve güzel bir albüm. Black metaldeki oynaklığı sevmediğini belirtmiş yazar, ben tam aksine Black metalin icra edildiği yerin etkilerini taşımasının olumlu birşey olduğunu düşünüyorum. Çok haklı bir şeye de değinilmiş farklı şarkılardaki bazı Melodik bölümler birbirine aşırı benziyor. Ama ben bu albümün 10 üzerinden 8.5 luk bir albüm olduğunu düşünüyorum. 3,5,6,7 parçalar favorilerim oldu. Bu albümü sevdiyseniz Aynı grubun Satanic Birth in jerusalem albümüne de bakmanızı öneririm.
Bu albümdeki “Adonay” en sevdiğim şarkılardan biri olabilir. Kusursuz bir başyapıt.