Dağıla dağıla bir avuç kalan İrlandalı black metal grupları arasından sıyrılıp 2017’ye damga vurmak nasıl bir histir acaba? Wann takma adını kullanan Stephen Lockhart, bunun yanıtını bence biliyordur. Çünkü bu yılın başlarında çıkan Rebirth of Nefast albümü “Tabernaculum”un arkasındaki isim Stephen Lockhart.
Kartvizitinde birden fazla black metal oluşumunda yer aldığı yazan ve tüm bu deneyiminden topladığı karanlık değerleri, “Tabernaculum” aracılığıyla gün yüzüne çıkaran Lockhart, 2017 yılına kurulmuş saatli bomba kıvamındaki albümüyle mistik işlere meraklı olan black metal dinleyicilerinin gönlünü kazanıyor. Açılışından itibaren sıra dışı olduğunu kulaklara fısıldamaya başlayan albüm, dinleyicileri, ilk şarkısından itibaren yarattığı gizemli havanın esiri ediyor. Bu gizemli havanın güçlü olmasını sağlayan etmenlerin başında, kullanılan enstrümanların gerçekten son derece başarılı icra edilmesi yer alıyor.
Parça kurgularında herhangi bir standartlaşmaya gidilmeyen “Tabernaculum”, albümü dinlerken hop oturup hop kalkmanızı sağlıyor. Orta tempo giden ve uzaktan bakıldığında tekdüze gibi seyreden parçalar, birden değişime/dönüşüme uğrayarak bambaşka havalara bürünebiliyor. Veya kasveti/karanlığı bol parçalar aniden hisli melodik kısımlarla psikoloji bozmaya oynayabiliyor. Albüm kaydının boğuk ve iç karartıcı olmasına karşın, enstrümanların tane tane işitilebilmesi, yapıma artı puan kazandırıyor. Boğuk tarama gitarlara yancılık eden akustik gitarlar, liriklerin karanlığına eşlik eden ses efektleri, az reverb bol baslı davullar ve daha nicesi, çok katmanlı kayıtların ekmeğini yiyen albümün kıymetini arttırıyor. Bunların yanı sıra, geçtiğimiz senenin başarılı işlerinden biri olan Crimson Moon’un “Oneironaut” albümünde olduğu gibi “Tabernaculum”un kimi şarkılarında da farklı etnik enstrümanlara yer veriliyor. Bu sayede oluşturulmak istenen mistik/gizemli/okült atmosfer iyiden iyiye pekişiyor.
Gerçek hayatta birisi yanıma gelip “Sana bir şeyler söyleyeceğim ve hem canın sıkılacak hem de hafiften ürkeceksin.” dese, muhtemelen o kişiden uzak durmaya çalışırdım. Ama bu ikisi müzikal olarak gerçekleştirilince kendime hâkim olamayıp, karanlık seslerin ardına düşüyorum ve “Tabernaculum” gibi albümler, ne kadar iyi bir şey yaptığımı bana defaatle gösteriyor. Huzurlarınızdan ayrılırken hepinizi “The Lifting of the Veil”in 09.50’de ve “Dead the Age of Hollow Vessels”in 11.04’te başlayan ruh büken kısımlarına emanet ediyorum.
Şarkılar 1. The Lifting of the Veil
2. The First Born of the Dead
3. Alignment Divine
4. Carrion Is a Golden Throne
5. Magna - Mater - Menses
6. Dead the Age of Hollow Vessels