Oğuz Sel
Acayip sıradan bir ismi olmasına rağmen ve “Şöyle bir internette bakınayım, Facebook haricinde hakkında nerelerde neler yazılmış acaba?” diyerek araştırdığımda, kamyonla ilgisiz veriye rastladığım A Light In The Dark adlı projenin son ürünü olan “A Long Journey Home”dan merhaba.
A Light In The Dark’ın başında, Rusya’nın Podolsk kentinde ikâmet eden B.M. kişisi bulunuyor.Farklı projelerde de boy gösteren B.M.’nin bu proje için ürettiği; depresif, melankolik, post-black, elektronik karışımı enteresan bir müzik. Hani işin açığı, takip ettiğim YouTube kanalları olmasa benim de projeden varlığından öğrenmem biraz zordu, zira albüm-ler- Spotify’da yer almasına rağmen, anladığım kadarıyla tanınırlık düzeyinin düşüklüğü nedeniyle tavsiye listelerine girmeyi de başaramıyor. Olsun, ben dinleyici sayısı Spotify’a göre dünya çapında 20-30 kişi olan grupları da dinlemeyi ve tanıtmayı seviyorum buralarda.
B.M. kişisinin Facebook üzerinden yaptığı açıklama, aslında albümün genel bir özeti gibi. Yola depresif müzik yapmak üzere çıkan ve zaman içerisinde yaşadıkları neticesinde hayata bakış açısı biraz daha pozitif düzeye ulaşan B.M., yine kendi kalıplarından çıkmadan yarı melankolik ama umut dolu melodi ve liriklerle süslüyor“A Long Journey Home”u. Projenin lideri malûm şahıs, albümleri kendi zevki için yaptığını ve ürettiği müziği belirli kalıplara sokmadığını belirtiyor ve bir bakıma “Beni kategorize etme,” diyor fakat bu beni, kategorizasyon işlemlerine başlamak için daha çok kamçılıyor.
Öncelikle bu albümün, haşin-gaddar black metal gruplarını takip edenlere göre olmayabileceğini söylemem lâzım. Daha çok Alcest kıvamında gruplara yakınsanız, grubu ve albümü sevmeniz mümkün.Ama yine de baştan uyarayım, ortada bir Alcest ustalığı yok. Mesela Alcest ne yapar?Önce size bazı parçalarla acı çektirir, sizin canınızı sıkar, sizi üzer ve neticede bir süre sonra ağlatır. Sonra üzülmenize dayanamaz, oluşturduğu gökkuşağını size gösterir ve tamamı pamuktan üretilmiş hamağa uzanmanızı isteyip size,keyifle içmeniz için buz gibi ev yapımı limonata ikram edip gönlünüzü alır. A Light In The Dark ise sizi ortada pek bir neden yokken umutlandırıp apar topar bir hamağa yatırmaya çalışıyor.“Sana marketten aldığım Uludağ limonatadan ikram edeyim,” derken şişeyi üstünüze boca ediyor. “Kusura bakma, dur üstünü temizlemek için bir şeyler getireyim,” diyerek hareket etmeye başlarken ayağı takılıp yere düşüyor, düşerken de etraftaki taşı toprağı üstünüze sıçratıyor.
Az önce yazdığım betimlemeleri sonsuza kadar uzatabilirim.Sonuç olarak ortada güzel sayılabilecek parçalar varken, gereksiz elektronik efektlerle, aşırı durağanlıkla ve kendini tekrar eden mekanizmalarla yaptığı müziği kendi kendine baltalama durumu var. İşin içinde biraz da kafa karışıklığı yok değil açıkçası. Bir taraftan -umutlu notalar da olsa-cayır cayır çalıp, takır takır blast beat’ler döşeyen albümün öte tarafında, İspanyol sinemasının aykırı yönetmenlerinin çektikleri eşcinsellik temalı filmlerdeki lezbiyen çiftlerin, yaşadıkları romantik anlarda arka plana meze yapılan tematik müzikler gibi parçalar mevcut.
Katatonia’nın “Brave Murder Day”inin baştacı eserlerinden “Day”deki gibi Trip hop ritimli “Follow Your Heart”tan bahsetmiyorum tabii, bu bile bir nebze fena olmayan şarkılardan.Albümü parça parça yazmayacağım elbette ancak belirtmeden geçmeyeyim, albüme adını veren eserin tasarımı ve işlenişi bence -elektronik destekli de olsa- gayet başarılı.
Yolculukta, yürüyüşte ve benzeri alanlarda dinlenebilecek bir yapım “A Long Journey Home”. Çok fazla beklentiyle başlamazsanız sizi mutlu edebilir hatta. Şarkı listesinin -neyse ki- en sonuna yerleştirilen remix’i saymazsak “eh işte”nin biraz üstünde diyebiliriz albüm için. Post-black ve diğer alt türlerle bir şekilde yolunuz kesişiyorsa, yeniliklere açıksanız ve Alcest gibi grupları keyifle dinliyorsanız, yapıma bir göz atın derim.Bir sonraki yazıda görüşmek üzere.