Oğuz Sel
Uzunca zaman önce izlediğim televizyon programlarından birinde, programa teşrif eden hanım konuk “Ben çok perfeksiyonist biriyim.” demiş, sunucu da bu kelime üzerinden espriler yapıp konuğu, o kelimeyi söylediğine pişman etmişti. Evet, perfeksiyonist kelimesini artık mükemmeliyetçi olarak günlük yaşamda sık sık kullanılıyor. Bir takım basın yayın kuruluşlarının verdiği gazla ve doğrudan doğruya hissedilmeyen ama varlığı, mutlak suretle bilinen mahalle veya aile baskısı neticesinde insanların büyük kısmı, günden güne mükemmeliyetçi olmaya başlıyor. Artık bu konu üzerinden espriler yapılmıyor ve insanların imza attıkları her işte, attıkları her adımda, sarf ettikleri her sözde mükemmeliyetçi olduklarını kanıtlamaları bekleniyor ve hatta bu, özellikle talep ediliyor.
Takvimler 1995 yılını gösterdiğinde, mükemmeliyetçi olma gayreti içerisinde yer almadıkları, ürettikleri müzikten ve ortaya koydukları albümden belli olan, Norveç’in medar-ı iftiharı Dimmu Borgir, “For All Tid” ile black metal sahnesindeki ilk ciddi adımını attı. O dönemde yeni yeni olgunlaşan black metalin inşası için küçük küçük tuğlalar koymaktansa görenleri kendine hayran bırakacak duvarlar öreceğini daha o zamandan belli eden Dimmu Borgir, Norveç’in karanlık ormanlarından aldığı ilham ve içinde taşıdığı kocaman umutla dinleyenleri anında etkileyebilecek kalibrede şarkılar ortaya koydu.
Grubun o dönemki kadrosunda bulunmayan Stian Aarstad’ın klavyelerinden dökülen esrarengiz notalarla işitsel açıdan hayli zenginleşen “For All Tid”, Aarstad’ın klasik müzik geçmişi olması sayesinde daha farklı yönlere doğru evrilebiliyor. Şarkıların arkasına, öylesine yerleştirilmediği çok belli olan yaylılar, melankolik piyanolar ve korolar, albümün ciddiyetini ve albenisini arttırıyor. Tabii albümün başrolünde gitarlar yer alıyor şüphesiz. Vokal ve gitardaki Silenoz’un ve o zamanlar, davul taburesinde oturan Shagrath’ın şarkı yazımından sorumlu oldukları yapımda, gitarlardan dökülerek zihinlerin en karanlık noktalarına kadar ulaşan melodiler ve rifler, Dimmu Borgir’in bestecilik yönünün sağlam temeller üzerine oturduğunu, rahatlıkla gösteriyor.
Duygusal yönü daha ağır basan besteler, grubun dönemdaşı ekiplerin yaptıklarından epey farklı bir yöne konumlanıyor. Yırtıcı tarama gitarların seyrek görüldüğü, haşin davul kullanımının neredeyse olmadığı, kulakları yırtan vokallerin kimi zaman clean’e kimi zamansa konuşmalara döndüğü şarkıların arasında, enstrümantal olanlar ve kendilerini az daha zorlasalar, enstrümantal formda kalabilecek kadar müzikal yoğunluk gösteren parçalar da bulunuyor.
Daha sonraki yıllarda, grubun yeniden ele alıp olumlu anlamda tanınmaz hâle getirdiği “Raabjørn Speiler Draugheimens Skodde” ve “Hunnerkongens Sorgsvarte Ferd Over Steppene” parçalarının ilk olmasa da, biraz ilkel versiyonlarını da içeren “For All Tid” zamanına göre değerlendirildiğinde gayet dinlenesi eserlerden. Bugün; quantize işlemlerinden ölen, mastering ile cilâlamaktan mekanikle gerçek arası gidip gelen, geleceğe dönük bir eser olmaktansa grupların, konser serisi öncesi kendilerini hatırlatmalarına meze olan albümlerden biri kesinlikle ama kesinlikle değil.
Grubun son iki albümünden pek haz almayan bir insan evlâdı olarak “For All Tid”in, “Stormblåst” ile birlikte benim için yerinin ayrı olduğunu belirtmek isterim. Çıkışının üzerinden, birazcık zorlasak çeyrek asır geçecek eseri, kapalı ve yağmurlu havalarda, hafif üşür vaziyette dinlemenizi önemle tavsiye ederim.
for all tid yarattigi hafif melankolik(öldürmez ve süründürmez) hava sayesinde dinleyeni kendine baglayan bir album. Sonrasinda gelen 2 album gereginden fazla iyi olduklari icin bu album genelde kemik fanlar disinda ve ture cok merakli olanlar disinda bilinmez. Sonuc olarak dinleyeni sikmayan, akip giden ve amacina son derece iyi hizmet eden bir iş.
03.11.2017
@P L A G U E, doğrudan kritikte olması gereken bir paragraf olmuş
pasifagresif’ e önerimdir, yapılan yorumların altına “like” şeysi gelsin biz de layklayalım :D
Klavyenin bu albüme etkisi büyük. Şarkının ritminin düştüğü kısımlarda kötü kaydedilen gitarın cızırtılı sesinden kurtarmıştır albümü. Ritmin hızlandığı kısımlarda ise 90′lar Norwegian Black Metal’ı duyabiliyoruz. Emperor’un klavyesi kadar karanlık melodiler barındırmasa da mükemmeldir.
Kritik iyi gazladı beni. Açtım For All Tid’i, koydum ince belli bardağa çayımı.
Yalnız, orijinal gri tonlu kapağını koysaydınız daha iyi olurdu. Renkli kapak, Nuclear Blast icadı. No Colors, delikanlı şirkettir, renkli kapak basmaz.
Stormblast ile birlikte çiğliği,sammiyeti ve soğukluğuyla insanı etkileyen bir başyapıt…Bu gün dimmu borgir a az saygım varsa bu ve stormblast yüzündendir
ah o 90 lar ah…
dimmu borgir dinlemeye başladığım albüm. gerçekten çok güzel ve dokunaklı bir albüm.
Oldukça güzel bir albüm 9 verdim ama bunun sebebi kötü olması kesinlikle değil sonraki iki albümün şahane olması :(
Çıkış albümü için bence oldukça güzel bir albüm underrated denilebilir çok bilinmediği ve dinlenilmediği için. Atmosferik başarılı bir albüm dinleyeni özellikle de türe aşina olanı rahatlıkla bağlayacak bir albüm.