ARKAIK, teknik death metalin Sumerian Records sonrası dönemini yansıtan ve olayı atmosfer, maneviyat falan kastırmadan, büyük oranda mekanik biçimde ele alan bir grup. Saçma sapan düzeyde eleman değişiklikleri yaşayan grubun (5 albüm çıkaran gruba giren çıkan 17 kişi var) beşinci albümü “Nemethia”yı başlatır başlatmaz fark edeceğiniz ilk şey, grubun belirgin şekilde aceleci bir tavrı olduğu. Daha ilk şarkı Occultivation’ın girişinden, grubun apar topar bir şeyler yapmak istediğini seziyorsunuz. Açıkçası çok da içi dolu olmadığını düşündüğüm, standartlar ve klişeler arasında dolaşan ancak icra olarak gayet temiz, sağlam yansıtılmış bir rif saldırısıyla karşılaşıyoruz. THE FACELESS ve benzeri oluşumlarda karşımıza çıkan yarı uzaysal yarı caz tabanlı sololar, bu yırtıcı riflerin arkasında bize çeşitli boyutlara açılan esrarengiz portallar açıyorlar.
“Çok nota basmak” konusunda üzerine düşeni yapan ARKAIK, belli ki bunu müziğinde şiar edinmeyi de amaçlıyor; şarkılar kendilerine ayrılan sürelerde çok şey yapmaya çalışıyorlar. Çok şey yapmayı başarıyorlar başarmasına da, olayın özgünlük ve karakter kısmı için “vay arkadaş” dedirtecek bir iş sunulup sunulmadığı açıkçası biraz şüpheli.
Böyle dememden ARKAIK’in herhangi bir tech-death grubu, “Nemethia”nın da bilindik formüller üzerinden ilerleyen bir albüm olduğu sonucu çıkmasın (ya da isteyen çıkarabilir). Grup türü itibarıyla üzerine düşeni cidden iyi yapıyor. Katmanlar, iç içe geçmişlikler, dolambaçlı şarkı yapıları, gelgitli trafikler, şunlar bunlar. Beni duyduğum şeye hasta olmaktan alıkoyan asıl konu, albümde “oha bu nasıl rif” dedirtecek düzeyde karakterli olayların pek olmayışı. Misal, dikkat vermeden dinlediğiniz takdirde ilk şarkı bitip de ikincisinin başladığını anlamama ihtimaliniz gayet yüksek. Şarkıların bu tarz bir kimlik bunalımları mevcut; ancak üçüncü sıradaki 9 dakika üstü Order of the Hierogon’a gelince, ister istemez daha ayakları yere basan bir yapıtla karşılaştığımızı görüyoruz.
“Nemethia” bana ilginç bir şey yaptırmak için adeta uğraşıyor ve albümde ne kadar fazla şey oluyorsa, bana o kadar kısa bir kritik yazdırıyor. Bu garip bir durum, zira albüme şöyle bir bakınca, anlatacak çok şey olduğunu hissediyorsunuz. Ancak şarkılar ilerledikçe, ortada akılda kalıcılıktan uzak ve müzisyenlik/karmaşıklık tarafından yüklenen bir göz boyama olduğunu görüyorsunuz.
“Nemethia”yı ilk dinlediğimde, albüm bittikten sonra, “Herhalde yeterince dikkatli dinleyemedim, zira aklımda pek bir şey kalmadı, bir daha dinleyeyim” diye düşündüm. İkinci dinlemedeyse daha dikkatli dinledim ve ilk dinlemedeki sorunun bende olmadığını, zira yine aklımda kalan, “of ulan şu şarkıyı bir daha dinleyeyim” dedirten bir şey olmadığını gördüm. Metal basınında albüme epey yüksek puanlar verildiğini gördüğümdeyse “siz hayırdır?” dedim ve hayatıma devam ettim.
Dediğim gibi, ARKAIK burada ne kadar fazla şey yapmaya çalışıyorsa, benim de albümle ilgili konuşmak istediğim şeyler o kadar azalıyor. Teknik death metal iyi yapıldığında dünyanın en güzel şeyi olabilir ama işin içine karakter ve his katılamayınca elde biraz boş bir kabuk kalabiliyor.
“Nemethia” bana istediğimi vermedi. Bu yıl bu türde çıkan ve muhtemelen daha da çıkacak başka albümler olduğu, olacağı düşünüldüğünde, bu durum canımı fazla sıkmıyor. Bu maçı unutalım, önümüzdeki maçlara bakalım.