Cemil Okumuş
ABD ile birlikte death metalin beşiği olan İsveç, sayılamayacak kadar çok baş yapıt yaratarak death metale yön veren pek çok grup çıkarmakla kalmayıp bu müzik türünde kendine has yerel bir karakter de yarattı. 90′lı yıllarda ortaya çıkan ve günümüzde de death metale yön pek çok İsveçli grup death metalin atmosferik, melodik gibi çeşitli alt kategorilerinde yaptıkları müzikle kendilerini ön plana çıkarıp çok başarılı kariyerlere sahip oldular. Bununla birlikte İsveç, çeşitli nedenlerden dolayı kariyeri fazla uzun sürmeyen ya da az iş yapabilmiş, çok fazla göz önünde olmayan fakat buna rağmen İsveç death metalinin karakterine yadsınamayacak kadar büyük katkı yapan grupları da bünyesinde barındırıyor. Bunlardan biri de God Macabre.
1989′da Macabre End adıyla kurulup 1991′de God Macabre olarak adını değiştiren grup stüdyo albümü olarak sadece bir albüm çıkarmasına rağmen grubun bu albümü “The Winterlong…”, içindeki eşsiz zeka ve işçilik sayesinde death metal tarihinin kült yapıtları arasına girmeyi başardı.
İsveç death metal sahnesinde bir taraf daha melodik ve atmosferik bir müzik yaparken diğer tarafın riflerde distorsiyona ve vurguya biraz daha önem veren bir müzik yaptıklarını söylemek mümkün. At the Gates, In Flames, Edge of Sanity gibi gruplar melodik kategorisinde oldukça başarılı işler yapan ve bu kategoride ön plana çıkan gruplar oldular. Unleashed, Hypocrisy, Necrophobic, Dismember gibi gruplar da daha old-school denebilecek bir yapı içinde yine kendileri ve İsveç adına başarılı ve ayırt edilir bir müzik yarattılar. God Macabre’yi özel kılan ise sadece bir albüm çıkarmasına rağmen bu albümde İsveç death metalinin tüm özelliklerini son derece uyumlu bir şekilde harmanlaması, adeta İsveç death metalinin özetini tek bir albümde sunmasıydı.
“The Winterlong…”, büyük ölçüde kısa zaman önce At The Gates’e dahil olan gitarist Jonas Stalhammer’ın bütüncül müzik zekasının ürünü. Stalhammer bu albümde bestelerle birlikte lead ve ritim gitarı da üstleniyor ve “The Winterlong…”un Stalhammar’ın kariyerindeki en dikkat çekici çalışma olması da onu bu albümde daha çok ön plana çıkarıyor. Elbette Per Boder ve Ola Sjöberg de görevlerini eksiksiz yerine getiriyorlar ve böylece “The Winterlong…” tam bir baş yapıt olarak karşımıza çıkıyor.
“The Winterlong…”u öncelikle prodüksiyon açısından ele aldığımızda küçük bir şirketten çıkmış olmasına rağmen özellikle zamanına göre prodüksiyonun oldukça iyi olduğunu görüyoruz. Prodüksiyon aşırı vahşilik kasmaya çalışmayan, dinleyicinin rahatça müziğin doğal tadına varabileceği şekilde temiz yapılmış ve albümü dinleyenler böyle bir albümdeki eşsiz müzikalitenin kötü bir prodüksiyon olması durumunda çok olumsuz algılanabileceğini anlayacaktır.
Müzikal yönden “The Winterlong…”, kendine basitçe atmosferik ya da melodik diyebileceğimiz bir temele oturmanın çok ötesinde bir albüm, ki başarısı da büyük ölçüde buradan geliyor. Her hangi bir unsur ya da herhangi bir enstrüman temele alınıp diğerleri onun etrafında dönmüyor. Her enstrümanın çok iyi düşünülmüş şarkı kompozisyonları içinde hem kendi görevini çok iyi yerine getirmesi hem de diğer enstrümanlarla mükemmel birlikteliği ve tamamlayıcılığı açıkça gözler önüne seriliyor. Şarkıların organizasyonu hangi enstrüman ön plana çıkarsa çıksın ya da tempo ne kadar değişirse değişsin parçanın belli bir enstrümanın ya da temponun ön planda olmasından ibaret bir parçaymış hissini yaratmadığı, tam tersine her enstrümanın kendini diğerlerine çok iyi bağladığı ve görevinin kendisinin üzerinde bir bütünün tadını artırmak olarak anlaşıldığı, temponun da her zaman buna göre belirlendiği bir müzik ortaya çıkarıyor.
“The Winterlong…” melodik gitar riflerinin old school tarzı ritim gitar gidişatının içine nasıl adapte edileceğini ve melodik yapı ile düz yapının nasıl kaynaştırılacağını ve nasıl akıcı bir şekilde sunulacağını benzersiz ve son derece başarılı bir şekilde gösteriyor. Tüm enstrümanların ve sound’un kusursuz birlikteliği ile yaratılan akıcılık o kadar belirgin ki tempo değişimleri, davul ritmindeki yavaşlamalar, hızlanmalar, blast beat’e geçişler, hepsi; asla zorlama bir uyum yaratma girişimi olarak değil, şarkının doğal gidişatının zorunlu bir getirisi olarak ortaya çıkıyor. Parçaların akışı içinde ritim gitarın yanına kısa bir süre girip çıkan sololar, arka plandaki atmosferik unsurlar vs. hepsi İsveç death metalinin öyküsünü bu albümde her bir unsuru bir bütünün birbirini her zaman destekleyen zenginliğinin ögeleri olarak bize sunuyor. Organizasyon bu kadar başarılı olduğunda orijinallik de her hangi bir enstrüman üzerinden yaratılmaya çalışılan çok sıra dışı bir enstrüman kullanımı olarak değil enstrümanların ve kullanılan her müzikal ögenin doğal ve mükemmel uyumunun bir getirisi olarak ortaya çıkıyor. Vokaller alçak perdeden, zorlama olmayan, vahşiliği doğal bir şekilde özümsemiş vokaller. Davul kullanımı bir miktar teknik ve ataklar, tempo değişimleri, blast’ler, bunların şarkıların gidişatı içinde durduğu yer açısından çok başarılı.
“The Winterlong…” İsveç death metalinde karşılaşılan tüm unsurların, bunların her biri bir araya gelerek oluşturulan mükemmel uyum ve lezzetini ortaya koyan, İsveç death metalinin tanımı olarak gösterilebilecek bir albüm.
gayet oldschool giderken bir anda araya crust-punk vari riffler giriyor, üstelik hiç sırıtmadan. gorement – the ending quest ile beraber eski usul death metalin en muazzam işlerinden biri.
Album benim de cok begendigim ve deger verdigim bil album, burada paylasilmasina sevindim. Ancak yaziyi yazan arkadas yazinin neredeyse %70ini ektedeki kriktikten cevirisini yaparak (ç) alıntılamış, sadece ornek verilen gruplarin isimlerini degistirmis, kaynak olarak belirtse onemsemezdim ama kaynak da yok!
https://www.metal-archives.com/reviews/God_Macabre/The_Winterlong…/9683/
20.09.2017
@Eric E, Hocam normalde kendi yazılarımın altına yorum yapmıyorum. Fakat burada bir itham olduğu için cevap vermem gerekiyor. Söz konusu makaleyi okumadım ve bu yazıyı da her hangi bir yerden belli çeviriler yaparak yazmadım. Metal Archives’i sadece çıkış yılı, kadro vs. gibi bilgileri edinmek için kullandım. Bir yazıdaki benzerliklerden yola çıkarak şahsımı çalıntı yapmakla suçlamanız üzücü ve haksız bir tutum.