Aslında başlığa “Gelmiş geçmiş en sert thrash metal albümü ve yine gelmiş geçmiş en iyi thrash metal albümlerinden biri.” yazacaktım ama böyle başlık olmaz deyip kısa kestim. Bu zamana kadar bu albümün incelemesini yazmadığımı fark ettim, hem şaşırdım hem sevindim. Şimdi büyük bir zevkle DEMOLITION HAMMER yazacağım, “Epidemic of Violence” yazacağım. Gazlıyım, heyecanlıyım.
Pasifagresif’e neredeyse her gün birden fazla albüm incelemesi yazan bir insan olarak bu albümü nasıl oldu da bugüne dek yazmadım, gerçekten garip. Hazır son 1-2 aydır Cuma günlerini seksenler sonu doksanlar başı thrash metal cevherlerine ayırmışken, üstelik de bu muazzam albümün 25. yıl dönümüyken, bu Cuma günü için yazacak daha iyi bir albüm olamazdı. Başlayalım.
DEMOLITION HAMMER 1990 ve 1992’de çıkardığı iki albümle kült olmayı başarmış, thrash metali en vahşi şekilde icra eden, muazzam bir sertlik, katıksız bir tavizsizlik ve olağanüstü bir güçle sunan çok çok önemli bir grup. “Tortured Existence”la giriştikleri ve kendi ifadeleriyle “brutal deathrash” yaptıkları kariyerlerinin ikinci albümü olan “Epidemic of Violence”, sadece gitar tonları, vokallerinin vahşeti ve davullarının adamdöverliği (Vinny Daze, huzur içinde yat) ile bile adının hakkını veren, ciddi anlamda dayak gibi bir albüm.
“Tortured Existence”ta ortaya koydukları ne varsa hepsinin üstüne çıktıkları bu albümde, grup tek bir şarkı dahi ıskalamaksızın hayvani bir performans sergiliyor. Sırtlan sürüsü gibi saldırıp her yerinizi ısıran gitar rifleri, mermi gibi sololar, AK-47’leşmiş davullar ve Steve Reynolds’ın zehirli vokalleri, “Epidemic of Violence”ı asla şakası olmayan bir hayvana dönüştürüyor. Burada ortaya konan thrash metalde ne bir hüzün, ne bir eğlence kırıntısı, ne de bir seyirci coşturma arayışı var. Baştan sona saf, kan akıtan bir thrash metal ve 40 dakikalık bir katliam.
Grubun “brutal deathrash” ifadesindeki death kısmı sadece müziğin alışık olunan thrash metal gruplarından sert olması sebebiyle kullanılmış, zira ortada teknik anlamda death metal denebilecek çok bir şey yok. Lakin, thrash metal ile death metali ayıran çizginin en tepesine dayanmış, fokurdayarak bu sınıra zehrini akıtmaya çalışan bir albüm var. Belki de metal tarihindeki ilk “brutal thrash metal” albümü var.
İlk albüme göre her anlamda belirgin bir gelişmeye tanık olduğumuz “Epidemic of Hate”te, Reyonlds’ın Tom Angelripper ile ilk dönem Petrozza kırması, havlayan ve kin kusan bir vokaliyle karşılaşıyoruz. Speed metale kayan çığlıklar, haykırışlar falan yok burada; ızdırap var, çile var, acı var; hem de dibine kadar hissettirircesine. Muadili olarak, thrash metali aşarak death metal kategorisine dönen ilk üç SEPULTURA albümüyle yahut SODOM’un köpekliğiyle benzeştirebileceğimiz DEMOLITION HAMMER, “Epidemic of Violence”ta bu iki grubun da üstüne çıkan bir amansızlık ve vahşet ortaya koyuyor desek yanlış olmaz. Seksenler sonu, doksanlar başı thrash metalinin olmazsa olmazlarından araya akustik/klasik/clean gitar pasajı, bir tane yavaş ve damar şarkı gibi trendlerin hepsine siktir çeken grup, albüm boyunca hep korunan ancak bir an bile sıkmayan bir brutalliğe imza atıyor. Besteler ölüm gibi, sound zaten dikenli beyzbol sopasıyla kovalıyor, sözler desen kan kusuyor… Kısacası “Epidemic of Violence”, bugüne dek dinlediğiniz ve dinleyeceğiniz en “no bullshit” thrash metal albümlerinden biri, belki de albümü olarak kara kara parlıyor.
Yazmaya doyamadım ama yavaştan bitireyim.
DEMOLITION HAMMER “Epidemic of Violence”ta anlı şanlı pek çok thrash metal grubunu çocuk parkında kumla oynamaya bırakıp yandaki sokak arasında yol kesen, haraç alan, adam döven bir orospu çocuğu gibi müzik yapıyor. Umarım hazırlıkları süren geri dönüş albümünde de bu vahşeti yakalarlar, çünkü onlar yakaladılar mı cidden çok pis yapıyorlar.
bir adet bisikletçi baslıgı ile bi ihtimal konserinden yara almadan cıkabilirim gibi geliyor.
Kesinlikle hayvan gibi albüm türünün en iyilerinden. 92′deki brutal thrash manyaklığı zirve artık. Aynı yıl çıkan Solstice – Solstice albümünün kritiğini de bekleriz Epidemic Of Violence’a rakip olabilecek tek albüm bu albümdür.
07.07.2017
@Serpent Soul, aynen o albüm de manyak güzel. O albümde Epidemic of Vilence’de olamayan blast beat’ler falan da var. Bi de James Murphy’nin soloları tabii. Haftaya ya da öbür hafta sitede olacak. Ayrıca Ripping Corpse, Merciless, Slaughter, Cancer, Epidemic, Invocator, vs. daha bir sürü şey var listede.
http://www.ligotti.net/photoplog/images/2351/1_Michael_Whelan.JPG
Demolition Hammer sevenler dün grup önerme başlığından paylaştığım Dead Head’in yeni albümüne de bakabilirler. Özellikle ilk şarkı aşırı gaz giriyor.
https://www.youtube.com/watch?v=E2FjHYCk1Ls
Exhorder’dan sonra az bilinen 80ler sonu 90lar başı thrash metal tayfasından en sevdiğim grup.
bir de hiç unutmam, yıllar önce evde son ses bu albümü dinlerken bi arkadaşım içeri girip “sen hani Cradle of Filth sevmiyodun lan?” demişti. evet.
07.07.2017
@ismail vilehand, şu kontekstteki albümler için “az bilinen” diye bahsetmek çok acayip ve saçma aslında. Ben de Cuma günleri başlattığımız bu gölgede kalmış thrash metal albümleri muhabbetini düşünürken bunu düşündüm. Sitede yer verdiğimiz albümlerin büyük kısmının “az bilinen” olarak nitelenmesi bildiğin ayıp aslında. O yüzden “gizli kalmış cevherler” diye mi bahsedelim, “fazla öne çıkmamış” diye mi etiketleyelim karar veremedim. Koskoca Demolition Hammer’dan, Toxik’ten, Slaughter’dan falan bahsediyoruz çünkü.
O yüzden bu albümleri “bakın böyle bir şey var, haberdar olun” diye paylaşırken ufaktan uyuz olmuyor değilim. :)
07.07.2017
@Ahmet Saraçoğlu, global anlamda düşününce söylediklerinde yüzde yüz haklısın. gayet “Demolition Hammer bilmeyen thrashçi mi olur lan?” diyebiliriz ama durup bi etrafımıza bakarsak durum çok farklı.
sosyal medya, akıllı telefonlar, müziğe kolay erişebilirlik gibi şeyler sayesinde belki durum biraz değişmiştir ondan son durum ne bilmiyorum ama durup şöyle bi geçmişe bakıyorum, bu ülkede yüzlerce metal dinleyen insanla muhabbetim olmuştur, içlerinden Exhorder, Demolition Hammer, Morbid Saint gibi gruplar hakkında konuşabildiğim insan sayısı beşi altıyı geçmez.
insanlar maalesef bilmiyorlar. bu konuda onlara kızamam da ayıplayamam da. sırf burda bile grup önerme kısmına öyle gruplar yazıldı ki okurken yüzüm kızardı.
sanırım bizim dinleyici de tavsiye almaktan çok tavsiye verme takıntısı olduğu için tıkanmalar oluyor. çok fazla grup bilmeyi/dinlemeyi boş iş olarak görenlere girmiyorum bile.
bir de bu grubun yeni nesil karşılığı olarak Condition Critical var. geçen yıl çıkan albümleri bence yılın thrash albümüydü. hala düzenli dinliyorum.
Bu sene Netherland Deathfest’te izledim kendilerini. Performans çok güzeldi, özellikle vokaller agresifliğinden hiçbir şey kaybetmemiş bunca yıl geçmesine rağmen. Normalde pek yanaşmam ama şu albüm çalarken mosh pite girmemek olmadı.
Her cuma benim için önem taşımaya başladı artık, “bu grubun değerini bilen kalmış mıdır” dediğim grupların her hafta sırayla kritiği çıkıyor. Fazla söze gerek yok, söylemek istediği her şey ve fazlası kritikte ve yorumlarda anlatılmış, bize de okumak düşüyor. Kritik için çok teşekkürler.
2000′lerin ilk yarısı gibi metal archives’ı yeni keşfetmişken (bnrmetal’den sonra dibim düşmüştü) buranın heavy/thrash incelemelerinde “ultraboris” diye bi adam dikkatimi çekmişti. ki master of puppets’a sıfır vermişti diye hatırlıyorum thrashi öldürdü diye haha. neyse işte aşırı ukala bi tarzı vardı ama sayesinde violence, exumer, heathen, hypnosia gibi deli thrash grupları keşfetmiştim.(dc++ sağolsun bulup da dinleyebilmiştim. hey gidi beee) bu abiler de onların arasındaydı işte.
08.07.2017
@northern, sitedeki o kadar kritikçi arasından benim de aklımda kalan tek isim bu “ultraboris” denyosu. Acayip keskin bulduğum kısımları olsa da az buz bazı gruplarda hemfikir gibiyiz.
09.07.2017
@northern, o elemanın incelemelerinden çok acayip gruplar, özellikle 80′ler power/speed grupları öğrendim. adamın özellikle yoğunlaştığı gruplar bunlardı. ara ara merak ederim napıyor diye son incelemesini bile on seneden daha fazla önce yazdı.
Aborticide’ın girişinde ruhumu teslim ediyorum. O nasıl davuldur? Bateristin ölmüş olması üzdü.
ilk birkaç dinlemede elbette hiç şarkı atlamadan dinlerdim. sonra ne oldu bilmiyorum hep carnivorous obsession ve sonrası olarak dinledim albümü. bana her zaman ikinci kısmın çok daha ezici bir hayvanlığı olduğu hissi uyandırmıştır.
yanlış anlaşılmaya mahal vermeyelim; albümün başyapıt olduğuna dair dil uzatmak yersizdir, hadsizliktir. haşa.
bahsi geçen dönemin brutal thrash ve death/thrash gruplarından kendime playlist yaptım, faydalanmak isteyenler için link bırakıyorum:
http://spoti.fi/2teuPEE
benden de bir 10/10 isler bu albume, ya arkadas 58 dakikalik bir albumun bir saniyesinde soyle hafif slow bir riff vokal olmaz mi, tamamen kazima, araliksiz nefret akiyor vokalden, pek benzeri olmayan bir album.
Bu albüm kadar insanı gaza getirenini duymadım daha önce. PA nin bana en büyük katkilarindan biri olabilir bunla tanışmak .
aşkım, bebeğim.