Ahmet: Sen Novembers Doom seviyor musun? Güzide: Eh… Ahmet: Ya arkadaş herkesin bu kadar “eh” sevdiği bir grup daha görmedim.
NOVEMBERS DOOM açıkçası biraz böyle bir grup. Çeyrek asır önce kurulmuş olmalarına rağmen, hiçbir zaman adlarını en üstlere yazdırmayı başaramadılar. Grubun kalan tek orijinal üyesi olan Paul Kuhr gayet iyi bir vokalist ve grubun karakterinin büyük kısmını da o belirliyor. Albümlerinin prodüksiyonu hep çok iyi oluyor, o konuda da bir sorun yok. Sanırım NOVEMBERS DOOM’la ilgili sıkıntı, grubun bunca yıldır çok da kendine özgü bir sound belirleyememiş olmasında. Death metal ile doom metali melankolik bir kıvamda harmanlayan grup, bugüne dek çıkan albümleri içerisinde bize “NOVEMBERS DOOM melodisi” diye nitelenebilecek, “NOVEMBERS DOOM da şu olayı süper yapar” denebilecek karakteristik bir kimlik sunamadı. Albümleri her zaman belli bir kalitenin üstündeydi, hiçbir zaman baştan savma iş yapmadılar, ancak metal tarihine adlarını yazdıracak başyapıtlarını da henüz çıkarmış değiller.
Böyle olumuz bir giriş yapmış olsam da NOVEMBERS DOOM’u seviyorum. Aklımı başımdan alan bir müzik yaptıklarından ya da benim için çok önemli yeri olan bir albüm çıkardıklarından değil. Seviyorum çünkü adamların tek derdi müzik, belli ki bu işten para da kazanmıyorlar ama 25 yıldır düzenli olarak albüm çıkarmaya devam ediyorlar. Belli ki bu müziği çok seviyorlar.
2000 yılında çıkan “The Knowing” ile tanıştığım grup, özellikle 2005’teki “The Pale Haunt Departure” ile o dönem adından epey söz ettirmişti. Sonrasındaki “The Novella Reservoir” ile genel olarak övgü alan grup, sonrasındaki 3 albümde kendi adına standart işler sundu. Şu anda bahsettiğimiz “Hamartia”ya gelince, bence yeni albüm grubun son 3 albümünü net şekilde aşan, NOVEMBERS DOOM’un bugüne dek çıkardığı en iyi albümler arasına adını yazdıran gayet güçlü bir çalışma.
Öncelikle “Hamartia”, grubun genel karakteri düşünüldüğünde doom tarafının ağır bastığı ve death metal unsurlarının biraz törpülendiği bir albüm olarak karşımıza çıkıyor. Kuhr’un nefis brutal vokalleri yine var, ancak clean vokal ağırlığı önceki diskografiye oranla bir nebze daha fazla. Bu vokaller genelde aynı telden seyrediyor ve öyle deneysel işlere, riskli alanlara pek girmiyorlar. Bunun yanı sıra, müzikte de hissedilir bir kırılganlık söz konusu. En yoğun örneği Hamartia adlı şarkıda görülen bu durum, mükemmel Ghost’ta da, Ever After’da da Borderline’da da görülüyor.
Kuhr’un prozodi anlamında zaman zaman Warrel Dane’i andıran bir söz yazımı ve beste karakterine sahip, bu yüzden de özellikle seksenlerin büyük gotik gruplarından ilham alan vokal kullanımlarında yer yer Warrel’ın solo albümünü aklıma getirmeden edemedim. Bunun yanında elbette ki çok hissedilir bir David Gold ve WOODS OF YPRES benzerliği de söz konusu.
Kuhr demişken, NOVEMBERS DOOM’a dair bir derdimi paylaşmadan edemeyeceğim. Her ne kadar Kuhr şarkı sözü yazımı konusunda kendine özgü ve başkasına benzemeyen bir duruşa sahipse de, bazı söz seçimlerinin konsantrasyonumu bozduğunu söylemek zorundayım. Gayet damar giden ve sözlerin de bu damarlığa hizmet ettiği bir ortamda, söylediği bir kelime ile bir anda dikkatim dağılabiliyor. Bunun sebebi mevzubahis kelimenin saçma veya az kullanılan bir kelime olması değil. Bilakis Kuhr kafiyeyi genelde pek sallamayan tarzıyla metal gruplarının şarkı sözleri konusunda kendini ayrı bir yere koymamı başarıyor. Ancak bu dediğim durumdan ötürü zaman zaman müzikten kopabiliyorum.
Guided by the morning light Illuminated through the distant dark Moving fast and forging on A great distance, EFFORTLESSLY
Misal şöyle bir dörtlükte her şey yumuşak yumuşak giderken son eklenen bir “Effortlessly” dinleyiciyi -en azından beni- bir anda yabancılaştırabiliyor. Demiyorum ki kasmasın, versin kafiyeyi geçsin gitsin. Ama işte bazen bu tür aykırı kullanımlar kulağa batabiliyor. Özellikle de duygusal bir müzik içerisinde.
Bunun haricinde -ki bu bile bir sorun olarak nitelenemez- albüm gayet değişken, karakteristik bestelere sahip ve 57 dakikalık süresini asla hissettirmeden akıp bitiyor. Grubu bunca yıllık kariyerindeki tutarlı tavrından dolayı kutlamak gerek diye düşünüyorum ve “Hamartia”yı da death/ doom seven herkese öneriyorum. Kendi türünde bu yıl içinde çıkan iyi albümlerden biri; pişman olmazsınız.
Diyaloğu okur okumaz koptum ya ahaha cidden öyle. En sevdiğim grup Novembers Doom diyen ya da Novembers Doom’dan hiç hoşlanmıyorum diyen biri görmedim. (türü dinliyorsa tabii)
Ben de “eh” diyenlerdendim ama bu albüm cidden olmuş. Zaten kritikte de söylenilmesi gereken her şey söylenmiş. Keşke şu doom’un baskın olması düşüncesini bir kaç albüm öncesinden yapmaya başlasalardı güzel olurdu. Şimdiden bir sonraki albümün nasıl bir şey olacağını merakla beklemeye başladım.
Gruptan umduklarım doğrultusunda beklentimi karşılayan bir albüm oldu. Yeni Paradise Lost gelene kadar Nailed to Obscurity ile birlikte yılın bu türde en iyi albümü olarak kalır. Aslında Nailed to Obscurity albümü bir-iki tık daha iyi denilebilir.
Diyaloğu okur okumaz koptum ya ahaha cidden öyle. En sevdiğim grup Novembers Doom diyen ya da Novembers Doom’dan hiç hoşlanmıyorum diyen biri görmedim. (türü dinliyorsa tabii)
Ben de “eh” diyenlerdendim ama bu albüm cidden olmuş. Zaten kritikte de söylenilmesi gereken her şey söylenmiş. Keşke şu doom’un baskın olması düşüncesini bir kaç albüm öncesinden yapmaya başlasalardı güzel olurdu. Şimdiden bir sonraki albümün nasıl bir şey olacağını merakla beklemeye başladım.
Gruptan umduklarım doğrultusunda beklentimi karşılayan bir albüm oldu. Yeni Paradise Lost gelene kadar Nailed to Obscurity ile birlikte yılın bu türde en iyi albümü olarak kalır. Aslında Nailed to Obscurity albümü bir-iki tık daha iyi denilebilir.