“Önemli olan ruh güzelliğidir” sözüne bayılıyorum. Nice karikatür dergisine mavra konusu olan bu cümle, ruh kavramının gerçekte olup olmadığını bir köşeye bıraktığınızda özünde doğruyu yansıtıyor. Bunun nedenini bir iki örnekle izah edip ne kadar haklı olduğumu göstereceğim, sıkı durun. Kolombiya’nın izbe sote ormanlarında karşınıza çıkabilecek masmavi bir kurbağayı “Sen ne tatlı şeysin öyle!” diyerek sevmeye çalışmanız, kurbağanın size karşı gerçekleştireceği bir yamuktan sonra zehirlenmenizle sonuçlanabilir meselâ. Yani dış güzellik değil, karşınıza çıkan canlının hâli, tavrı ve teknik kabiliyetleri önemli.
Bu görünümü çok da süper olmayan yemekler için de söylenebilir pekâlâ; abuk subuk renkleri ve şekilleri olan nice yemeğin tadı bir hayli güzeldir ve ilgili yemekler besleyicidir de. Şimdi nereye geleceğimi tahmin edin; evet doğru bildiniz: Catacombes’un az sonra anlatacağım albümünün kapağına. Karşılaştığım ilk anda “Herhalde tırt black metal albümlerinden biridir,” diye düşündüğüm ve bu düşüncemde ne kadar yanıldığımı bana 54 dakika boyunca gösteren “Le Démoniaque” bu defaki konuğumuz.
Müzikal açıdan Satanic Warmaster ve Taake karışımı olan ancak her iki grup kadar çiğ gitar tonları sunmayan Catacombes, ne kadar övsem az kalacak Fransa’nın black metal sahnesinin üyelerinden. Geçen sene çıkardığı albümle bende akıl fikir bırakmayan ve önümüzdeki günlerde Split yazısını bu sayfalardan okuyabileceğiniz Insane Vesper gibi nice gruba ilhâm veren ve ev sahipliği yapan Fransa’nın bu türdeki işlerle anılması benim açımdan hem hayranlık uyandırıcı hem de şaşırtıcı. Neyse konumuza dönelim. “Le Démoniaque” acayip melodilerle ve riflerle tıklım tıklım dolu olan bir yapım. Sıradan blast beat’lerle kâh orta tempo kâh yüksek tempoda seyreden şarkılar, albümle aynı adı taşıyan müstear isimli ve tüm enstrümanlardan sorumlu olan Antoine Guibert kişisinin çarpık ama yetenekli zihninin eseri.
Açılışındaki akordeonlu kısmı saymazsak bomba gibi başlayan ve daha ilk dakikalarından dinleyicisini melodi bombardımanına tutacağını açık açık deklare eden “Le Démoniaque” kendi içindeki dinamizmiyle duvara kafa attırmıyor ama rahatlıkla nabızları şahlandırıyor.
Genellikle benzer kompozisyonlarla hazırlanan ve ara ara minik sürprizlerle şekillendirilen şarkılarda benim en çok dikkatimi çeken şey, gitarların aşırı derece içli ve başarılı kullanılmış olması. Hatta melodilerin de etkisiyle kendimi yer yer halk müziği dinliyor gibi hissetmemi sağlayan bazı parçaların vurucu bölümleri, bağlamada kullanılan çarpma tekniğiyle -sanırım gitarda pull off deniyor- icra edilince, resmen kendimden geçtim dinlerken. Bunun en bariz örnekleri, albümdeki “Bar – Tabasse” ve “Bonnes Soeurs Terreur I” eserlerinde mevcut; dinlerken muhtemelen sizin de tüyleriniz diken diken olacaktır.
Çok sayıda hit parçayla benim açımdan 2017’nin en değerli albümlerinden biri hâline gelen ve böyle bir grupla tanışmış olmaktan acayip mutlu olmama mümkün kılan “Le Démoniaque” ne yaptığının farkında olan ve dersine iyi çalışmış bir müzisyenin ellerinden çıkmış, bu çok belli. Planlı programlı ama yapay olmayan, sıradan-sıkıcı şeytan övgüsü yapmadan karanlık hikâyelerle dinleyicisini şaşırtan Catacombes, Fransa’dan çıkan bilmem kaçıncı black metal grubu olmasına karşın o bilmem kaç grubun arasından “Le Démoniaque” ile rahatlıkla sıyrılabilir.
Bir sonraki kritikte görüşmek üzere, ben “Mortel Bordel” dinlemeye gidiyorum.
Peste Noire,Deathspell Omega,Mutiilation,Blut Aus Nord
Ad Hominem,Catacombes liste böle gidiyo.
Fransadan ciddi anlamda black metal adına kaliteli gruplar güzel albümler çıkarıyor.
Albümüde baya beğendim.
Direkt ve kaliteli bir albüm. Black Metal adına fakir geçiyor diyebileceğimiz bu sene için bulunmaz hint kumaşı.
BİM black metal
Peste Noire,Deathspell Omega,Mutiilation,Blut Aus Nord
Ad Hominem,Catacombes liste böle gidiyo.
Fransadan ciddi anlamda black metal adına kaliteli gruplar güzel albümler çıkarıyor.
Albümüde baya beğendim.
Ne heybetli bir albüm bu.
Hatirlatma:
Bu albumu dinleyin,dinlettirin arkadaslar. Bu album unutulmasin. Spotify’a da gelmemis vicdansiz