SUICIDE SILENCE 10 yıldır hayatımızda olan ve hem deathcore adına yaptıkları hem Mitch Lucker’ın ölümü, hem de grupla ilgili diğer birtakım olaylar nedeniyle bir şekilde gündemde olmayı başaran bir grup.
“The Cleansing” ile türün en önemli, en iyi albümlerinden birine imza atan SUICIDE SILENCE; “No Time to Bleed” ile deathcore tarihini yazmaya devam etmiş ve muazzam bir kitleye yayılmayı başarmıştı. Övgü aldığı kadar yergi de alan “The Black Crown“ın ardından vokalisti Mitch Lucker’ı kaybeden SUICIDE SILENCE; ALL SHALL PERISH’ten tanıdığımız Eddie Hermida’yı kadrosuna katıp “You Can’t Stop Me“yi çıkarmıştı. Bu albümle hiç yaşamadığı liste başarıları yaşayan SUICIDE SILENCE, hayranlar ve basından orta karar tepkiler almış ve deathcore’un giderek azalan güçlü yanları içerisinde daha ne kadar böyle devam edeceğini düşünüp tartar olmuştu.
Grubun yancısı olmadığımdan bu düşünüp tartmaları bire bir gözlemlemedim elbet. Lakin “Suicide Silence”ı dinleyip de bu sonuçlara varmamak elbette ki mümkün değil. Grup belli ki deathcore’un kendilerine yetmediğini, yetmeyeceğini düşünmüş ve ciddi, kendi adına tarihi kararlar almış.
Doris ve Silence’ın ardından tüm internetin patlaması ve SUICIDE SILENCE’ın bir anda eleştirilerin odak noktasına gelmesi; görünüşe göre grubun amaçladığı, arzu ettiği bir şeydi. Bu single’ların ardından SUICIDE SILENCE elemanları; sosyal medyada grubu eleştiren hayranlarla bire bir dalaşmaktan, onlara laf etmekten de geri durmamışlardı. Belli ki albümün şok etkisini artırmayı, belki de mevcut kitlesini kendinden soğutarak yeni bir hayran katmanına yönelmeyi düşünmüşlerdi.
Tüm bunlar oladursun, albümün çıkışıyla birlikte pek çok site albümü yerden yere vurmuş, düşük notlar havada uçuşmaya başlamıştı. Mevcut bu SUICIDE SILENCE karşıtı dalgaya kapılan pek çok basın organı ve hayran, albümü ve grubu aşağılama konusunda birbirleriyle yarışır olmuştu.
Eddie Hermida’nın “bunu yapmak zorundaydık”, “beni tanımlayan asıl şey bu”, “böyle bir albüm elbet bir gün olmak zorundaydı ve doğru zaman buydu” gibisinden yaptığı albümü normalleştirme çabaları, acısını ızdırabını bizlerle paylaştığı vokal performansının samimiyeti ya da samimiyetsizliği; Ross Robinson’la çalışmış olmaları dolayısıyla sahip oldukları abartılı KORN, DEFTONES, SEPULTURA etkileri falan bir yana, ben albümü dinlerken ve değerlendirirken tek bir şeye odaklandım: “şarkılar nasıl, müzik nasıl?”
Zira buna odaklanmadığım takdirde albüme düşük notu basıp “bu ne lan böyle” demekten kolay bir şey yoktu. Grup da, albüm de 45 dakika boyunca “beni yerin dibine sok, aşağıla beni, küfret” diye yalvarıyordu. O yüzden ben de millet ne diyor diye bakmaktansa albüme odaklandım ve kendi içimde bir sonuca vardım.
“Suicide Silence” iyi bir albüm değil.
Grubun tarzında yaptığı değişikliğe ve başka bir yola gitmeyi tercih etmesine saygı duymakla birlikte, sapılan bu yolun -en azından bu devirde- yol olmadığını düşünüyorum. KORN’un da, SLIPKNOT’ın da, DEFTONES’un da ilham verici topluluklar olduğu ortada, ancak 20-25 yıl arası bir zaman dilimi öncesinde yapılan şeylere öykünmenin, “bunu yapmamız gerekiyordu” denen şeyin ve yansıtılmak istenen kederin, ızdırabın böylesi taklitçi bir biçimde yansıtılmasının nasıl bir anlam barındırdığını göremiyorum.
Ross Robinson’ı alarak zaten doksanlar ortası nu metal sound’unu bire bir emüle etmeyi garantileyen grubun, deathcore’dan uzaklaşmak bir yana, gerçeği yıllar önce kusursuz biçimde yapılan bir şeyi günümüze taşıma çabası cidden şaşırtıcı. Tüm bunların 10 yıllık bir grup tarafından yapılması ise aklı mantığı zorlayan diğer bir konu.
Elemanların bireysel performans namına üzerlerine düşeni yaptıkları ve kasıtlı olarak fazla parlamaktan kaçındıkları albümün öne çıkan ismi şüphesiz Eddie Hermida. Jonathan Davis ve Chino Moreno’yu bariz şekilde taklit eden, onlar gibi söylemeye çalışan Hermida; her ne kadar ızdırabını samimiyetle ortaya kusma, tüm acısını üzerimize döküp kendini parçalama kısvesi altında ciğerlerini sökse de; çıkan sonuç bana kalırsa hiçbir şekilde yeterli değil. Davis’in de Moreno’nun da kendilerini parçaladıkları sayısız şarkı duymuş bünyeler için, Hermida’nın ağlamaklı, “ben neler yaşadım ulan”lı vokalleri hiçbir şekilde empati kurulur yapıda değil. Dying in a Red Room’daki kimi clean vokallerinde resmen “prodüktör koltuğunda Ross Robinson var, böylesi olmamış bir performansa nasıl müsaade etmiş?” diye düşündüğüm oldu.
Tamam; albüm analog kaydedilmiş, click track kullanılmamış, çiğ ve canlı bırakılmış, hatalara bile yer yer izin verilmiş, ama bunların hiçbiri “Suicide Silence”ı -ve SUICIDE SILENCE’ı- samimi yapmaya yetmemiş. Zaten Facebook’ta, YouTube’da hayranlarına hakaret eden ve “sizin kafanız basmıyor, albüm süper işte anlamıyosunuz” diyen adamların samimi olma ihtimali var mı, o da ayrı bir soru işareti.
25 yıldır metal dinliyorum. Günün birinde, “ilk dönem KORN’u taklit eden “The Burning Red” dönemi MACHINE HEAD’ini taklit eden bir grupla karşılaşacaksın” deseler, “ne diyon la” derdim.
Kadro Eddie Hermida: Vokal
Mark Heylmun: Lead gitar
Chris Garza: Ritim gitar
Dan Kenny: Bas
Alex Lopez: Davul
Şarkılar 1. Doris
2. Silence
3. Listen
4. Dying in a Red Room
5. Hold Me Up, Hold Me Down
6. Run
7. The Zero
8. Conformity
9. Don't Be Careful, You Might Hurt Yourself
@Ashes of the Wake, Debut albümleri cidden türünün en iyilerindendi. Fakat sonradan parayı görünce iyice bozdular, aşırı gereksiz bir gruba dönüştüler.
@Ashes of the Wake, hayır öyle değil, bu albüm kapağında DEATHCORE EFSANESİ suicide silence, güven veren bir… fsgsdfm abi zaten albüm kapağından içeriği belli değil mi? :DD
@circleperspective, bu arada bir şey daha eklemek istiyorum. Biz soundlarını değiştiren, albümlerinde yavaş yavaş değişim veya başka sinyaller veren grupları amma gereksiz yere yerden yere vuruyormuşuz. Bu gruplar hiç değilse daha profesyonelce davranıp zamanını bekleyip, her şeyi ama her şeyi ayarında, zamanın da ayarlıyor ve beğenilse de beğenilmese de ortaya profesyonel bir şey çıkıyor. Bunda ise direk para kazanma, daha da popüler olma, kısacası her şeyi hızlıca yakalama hırsı ile yapılmış ve bu kadar belli etmeleri içlerinde ki bütün kötü müzisyenliği ve insanlığı ortaya çıkarmış. Yazıda Ahmet Bey bile belirtmiş, harika ve önemli bir albüm yaptıktan sonra gelen iyi tepkilerle, grubun solistinin ölümüyle ve internette yaşadıkları olaylı olaysız, magazin ve Metal Medyasında yaşadıklarıyla yine gündem olunca -artık şımardılar mı desem bilemiyorum, iyice KÖTÜLEŞTİLER. Gerçekten bu adamlar artık dağılır mı, elimize daha fazla malzeme mi verirler bilmiyorum ama 100%100 eminim ki giderek dibe batacaklar ve gerçekten bunu izlemek çok eğlenceli olacak. Gülüp geçicem her Doris’ i gördüğümde, yeni albüm haberleri geldiğinde, hayranlarıyla ağız dalaşına girdiklerinde. Gerçekten Korn, Slipknot, BMTH bir yana Slayer’ ı, Metallica’ yı ve benzeri başka ülkelerden büyük grupları falan yerin dibine sokmamak gerekiyormuş. Bir şeyi yapıyorlar, tatmin etmese bile gerçekten yapıyorlar. Bütün bu olaylar da umarım bundan sonra bu insanlar gibi geleceklere bir endişe, korku verir de dikkat ederler. Son olarak ise site yazarları dinlediler ise veya site yazarı olmak zorunda da değil, bunu okuyan birisi lütfen gidip Bring Me The Horizon’ ının ilk albümlerine bir baksınlar derim. Kritiğini görmek gerçekten çok istiyorum. Daha deneyimli ve uzun süredir Metal dinleyenler, hiç değilse türe aşina olanlar albüm için ne düşünürler acaba?
Zamanında “Deathcore” türünün popülarite kazanmasında büyük emekleri olmuş bir grubun şimdi böyle şamar oğlanına dönmesi içler acısı bir durum. Albüm ikinci kez dinlenilmeyecek kadar berbat bir albüm. Bunadn sonra toparlamaları baya zor olacak.
Suicide Silence kapatılsın.
27.03.2017
@Ashes of the Wake, Debut albümleri cidden türünün en iyilerindendi. Fakat sonradan parayı görünce iyice bozdular, aşırı gereksiz bir gruba dönüştüler.
27.03.2017
Bari albüm kapağını özenerek yapsaydınız aq. Photoshoot’dan albüm kapağı mı olur?
27.03.2017
@Ashes of the Wake, hayır öyle değil, bu albüm kapağında DEATHCORE EFSANESİ suicide silence, güven veren bir… fsgsdfm abi zaten albüm kapağından içeriği belli değil mi? :DD
28.03.2017
@killyourselfchuck, Bu kapağı yapan paintciye bir sürü para ödemişlerdir kesin..
28.03.2017
@Ashes of the Wake, açıkçası adama üzüldüm, adı geçecek bu EFSANE albüm kapağını yaptığı için
abi eline sağlıkta öncesinde bu albümün kritiği yayınlanmıştı diye hatırlıyorum sanki?
27.03.2017
@deatheist, hayır sadece burada konuşuldu.
http://www.pasifagresif.com/2017/03/suicide-silencetan-yeni-album/
içim rahat rahat 1 verdim. Zevkte aldım tabii, hak edeni bulunca acımayacaksın.
27.03.2017
@circleperspective, bu arada bir şey daha eklemek istiyorum. Biz soundlarını değiştiren, albümlerinde yavaş yavaş değişim veya başka sinyaller veren grupları amma gereksiz yere yerden yere vuruyormuşuz. Bu gruplar hiç değilse daha profesyonelce davranıp zamanını bekleyip, her şeyi ama her şeyi ayarında, zamanın da ayarlıyor ve beğenilse de beğenilmese de ortaya profesyonel bir şey çıkıyor. Bunda ise direk para kazanma, daha da popüler olma, kısacası her şeyi hızlıca yakalama hırsı ile yapılmış ve bu kadar belli etmeleri içlerinde ki bütün kötü müzisyenliği ve insanlığı ortaya çıkarmış. Yazıda Ahmet Bey bile belirtmiş, harika ve önemli bir albüm yaptıktan sonra gelen iyi tepkilerle, grubun solistinin ölümüyle ve internette yaşadıkları olaylı olaysız, magazin ve Metal Medyasında yaşadıklarıyla yine gündem olunca -artık şımardılar mı desem bilemiyorum, iyice KÖTÜLEŞTİLER. Gerçekten bu adamlar artık dağılır mı, elimize daha fazla malzeme mi verirler bilmiyorum ama 100%100 eminim ki giderek dibe batacaklar ve gerçekten bunu izlemek çok eğlenceli olacak. Gülüp geçicem her Doris’ i gördüğümde, yeni albüm haberleri geldiğinde, hayranlarıyla ağız dalaşına girdiklerinde. Gerçekten Korn, Slipknot, BMTH bir yana Slayer’ ı, Metallica’ yı ve benzeri başka ülkelerden büyük grupları falan yerin dibine sokmamak gerekiyormuş. Bir şeyi yapıyorlar, tatmin etmese bile gerçekten yapıyorlar. Bütün bu olaylar da umarım bundan sonra bu insanlar gibi geleceklere bir endişe, korku verir de dikkat ederler. Son olarak ise site yazarları dinlediler ise veya site yazarı olmak zorunda da değil, bunu okuyan birisi lütfen gidip Bring Me The Horizon’ ının ilk albümlerine bir baksınlar derim. Kritiğini görmek gerçekten çok istiyorum. Daha deneyimli ve uzun süredir Metal dinleyenler, hiç değilse türe aşina olanlar albüm için ne düşünürler acaba?
3 puan sanırım prodüksiyonun yaptıklarını bir şeye benzetmeye çalışmalarından ve hiç değilse çalmalarından verilmiş. 2 daha iyi bence, notum 2
Maalesef rezalet :((
Zamanında “Deathcore” türünün popülarite kazanmasında büyük emekleri olmuş bir grubun şimdi böyle şamar oğlanına dönmesi içler acısı bir durum. Albüm ikinci kez dinlenilmeyecek kadar berbat bir albüm. Bunadn sonra toparlamaları baya zor olacak.
Bu sitede gördüğüm en düşük puanlı albüm bu galiba. Daha düşüğü yoktur herhalde ya