Oğuz Sel
Piyasadaki belki de en hakkı yenen, gerektiğinden daha az konuşulan ve dinlenen bir grup olduğunu düşünüyorum Sinister’ın. Araya kaynayan birkaç “Eh işte,” kıvamında albümü ortaya koysa da genellikle, kendini sonuna kadar dinlettiren eserler oluşturan grup, on üçüncü stüdyo kaydı olmasına karşın adında herhangi bir şekilde “13” ibaresi bulunmayan yeni albümü “Syncretism” ile türün takipçilerini selamlıyor.
Aad Kloosterwaard kişisinin başı çektiği Sinister, “Cross the Styx” ve “Diabolical Summoning” gibi fantastik işlerin altında imzasını attı ve 2000’li yıllara gelindiğinde de “Afterburner” gibi kalburüstü albümlerle varlığını hissettirdi. Zaman zaman tekrara düşen Sinister, bu gidişe bir dur diyerek“Syncretism” ile birkaç yeniliği hayata geçirdi. Yapımda ilk dikkat çeken, şimdiye dek pek de bulaşılmayan orkestral kısımlar. Aklınıza Fleshgod Apocalypse ayarında bir şeyler gelmesin, kastettiğim daha çok Ex Deo kıvamında, yer yer atmosferik yer yer melodik bölümler. Gitarların devreye girip çalabileceği melodiler yerine kullanılan klavye işi orkestral katmanlar, albüme az da olsa zenginlik kazandırıyor, bunda şüphe yok; ancak asıl değişiklik vokallerde.
Glen Benton tarzı bir vokale doğru kayan ve üst üste vokal bindirmeleriyle alengirli olan atmosferi iyiden iyiye korkunçlaştıran Aad, “Syncretism”i, grubun diskografisinin enteresan albümlerinden biri yapmakta kararlı olduğunu gösteriyor.
Genellikle bir sonraki bölümü tahmin edilebilir formdaki parçaların yanı sıra şaşırtıcı işlere de yer veren Sinister, “Black Slithering Mass”te olduğu gibi Belphegor’un zaman zaman kullandığı melodi kalıplarına da başvurmaktan çekinmiyor ama bunu uzun süre devam ettirmek yerine şarkıyı çok geçmeden Sinister formuna döndürüyor. Ayrıca, grupla özdeşleşmiş bazı müzikal kalıpları, albüme adını veren parçaya da nakşeden Sinister, yeni albümüyle hem grupla yeni tanışacak olanları kucaklıyor hem de eski takipçileri şık göndermelerle tebessüm ettiriyor.
Kompozisyon açısından çılgın atan parçaları bulundurmasa da tansiyonun sürekli yüksek seyretmesi ve enstrümantasyonun güçlü olmasıyla kendini dinlettiren albüm, davul taburesinde oturan Toep Duin kişisinin varlığıyla daha da değer kazanıyor. 2012’den bu yana grupta olan Duin, etkili davul kullanımını kendi teknik kabiliyetleriyle birleştirince, rif açısından zayıf olan ve “Dur şuraya da eşlik edeyim,” denemeyecek kısımların dâhi satır satır ezberlenmesine ortam hazırlıyor.
Şaka maka 30 seneyi aşkın zamandır aktif olan Sinister’ın yıllara meydan okuyan tavrını takdir etmemek olmaz. Her ne kadar kıyaslayabileceğim çok daha iyi albümleri olsa da, kimi grupların yenilik adına bana göre saçmaladıkları, prodüksiyon rezaletlerine imza attıkları, filtre üstüne filtrelerle enstrümanları tanınmaz hâle getirdikleri son yıllarda, taş gibi bir albüm olmuş “Syncretism”. Death metalin ucundan kıyısından geçen herkese tavsiye ederim, vakit ayırıp dinleyin, pişman olmazsınız.
Dinlerken baygınlık geçirecektim az kala. Son zamanlarda dinlediğim en sıkıcı albüm bu olabilir.
Şarkıları hepsi ayrı-ayrılıkta normalin biraz üzerinde şarkılar ama bir albüm içinde birleşince ortaya sıkıcı bir albüm çıkmış. Albümü 2 kısma ayırdıktan sonra anca dinleye bildim. Yani, yine de beğenmedim diyemem ama aklımda koca albümden bir şarkı bile kalmadı desem yalan söylemiş olmam.
ilk 3 albümün kusursuzluğu bambaşka. onları çok ayrı bir yere koyuyorum ancak bu albüm bence ilk 3 albüm sonrası yaptıkları en muhteşem iş. tam usta işi 90lar death metali.
album cok mu guzel yoksa album cok mu guzel yoksa sadece guzel mi bilemedim, net guzel de olabilir.
Convulsion of Christ şarkısında 2:28′den sonra giren uğursuz melodinin hastasıyım.