DARK TRANQUILLITY’nin melodik death metal sahnesinde çok enteresan bir yerde durduğunu düşünüyorum. 18 yıldır çok yakından takip ettiğim, tüm albümlerine sahip olduğum ve en az 7-8 kez canlı izlediğim DARK TRANQUILLITY, benim için özel yeri olan gruplardan biri. AT THE GATES’in aralıklı ve müzikal gelişim anlamında lineer kariyerini bir kenara ayırırsak; başlangıç namına DARK TRANQUILLITY’ye muadil kabul edebileceğimiz grup elbette ki IN FLAMES.
IN FLAMES’in ve DARK TRANQUILLITY’nin müzikal seçimleri, Göteborg sound’unu, melodik death metali ve bunun bir uzantısı olarak metalcore’u, NWOAHM’yi dahi etkilemiş durumda. Her ne kadar SOILWORK gibi grupların da “modern metal” kavramına yoğun şekilde şekil verdiği ortada olsa da, konu melodik death metalin günümüzdeki durumu olduğunda en büyük etki IN FLAMES ve DARK TRANQUILLITY’den geliyor. IN FLAMES’in albümden albüme hissettirdiği, “Reroute to Remain” ile zirve yaptırdığı ve sonradan önü alınamayan farklılaşma çabasının yanında, DARK TRANQUILLITY’nin “Projector”la saptığı yol iki grubun da son 15 küsür yılı için belirleyici oldu.
IN FLAMES’in “Reroute to Remain” ile bir anda çok fazla farklılaştırdığı sound’u yıllar boyunca genelde aynı tellerden gitse ve bu sound içinde yaptığı denemeler her zaman için olumlu sonuçlar vermese de, DARK TRANQUILLITY’nin “Projector” sonrası gittiği yön onlara kendi oyun alanlarında daha rahat şekilde hareket etme imkânı sağladı. Bu açıdan bakınca; IN FLAMES tıkanmamak adına kabuğunu tamamen kırma yoluna giderken, DARK TRANQUILLITY ise bu kabuğu kırmak yerine onu içeriden modifiye ederek daha rahat hareket edebileceği şekillere sokma yoluna gitti.
Şimdi olayın DARK TRANQUILLITY tarafına yoğunlaşalım.
“Projector”la birlikte atılan ve Avrupalı gruplara bakıldığında bence doksanlar sonunun en önemli sound değişikliği hareketlerinden biri olan adım, “Haven” ile birlikte önü alınamaz bir “yeni DARK TRANQUILLITY”nin de işaretini vermişti. Bu sayede grup hem melodik hem modern kalabilecek, hem yüzde yüz DARK TRANQUILLITY olmaya devam edip hem de pek çok denemeyi yapabilecekti. “Damage Done”la birlikte açılan daha da güçlü sayfa ile birlikte grup hem yaratımından sorumlu olduğu melodik death metalin yeni normlarını belirliyor hem geleceğini şekillendiriyor hem de IN FLAMES’in saptığı yollar sayesinde ister istemez bir kısım tarafından “tutulan” taraf oluyordu.
“Damage Done”la birlikte, AT THE GATES’in de olmadığı bir ortamda “melodik death metalin ayakta kalan kalesi” olarak görülen DARK TRANQUILLITY, IN FLAMES’in “gençliğe” yönelmeye çabaladığı bir dönemde “Character”ı çıkarıyor ve daha açılışı yapan The New Build’dan “biz kendi işimize bakıyoruz” mesajı veriyordu. DARK TRANQUILLITY’nin, akranlarının saptığı “melodik death metali geçtik, modern metali seçtik” tavrına karşı durduğu ortadaydı. Neredeyse 10 yıl önce çıkan “Fiction”la da bu duruşunu sürdüren grup, iyi şarkı yazabiliyor olması gerçeği ile birlikte, aslında birkaç albümdür açık şekilde sürdürdüğü formülize yazım tarzının ekmeğini -elbette ki hak ederek- yemeğe devam etti.
İşlerin biraz değişmeye başladığı bir diğer mihenk noktası da burası oldu. “Fiction”ın ardından, aslında ta “Yesterworlds“lerden, “Skydancer“lardan beri alttan alta sahip olduğu karanlığı biraz daha deşmek isteyen grup, “We Are the Void” ile belki de ilk kez “o kadar da” etkili olmayan bir albüm yaptı. Fazlasıyla kasvetli olan bu albümü, kasvetin dozunu daha da artıran “Construct” izledi. DARK TRANQUILLITY sanki Lost to Apathy‘vari görkemli melodilerdense, Inside the Particle Storm’da sunduğu karanlığın üzerine gitmeyi seçmişti. “Construct” bu açıdan grubun eline yeni silahlar veriyordu; lâkin bu karanlık, gizemli, tedirgin edici DARK TRANQUILLITY’nin hayranların istediği şey olup olmadığı da şüpheliydi.
20 yıla yaklaşan bir DARK TRANQUILLITY hayranı olarak, gidilmesini istediğim yönün bu olmadığı kesindi. Inside the Particle Storm “Fiction” içinde nefis bir yer tutuyor ve karakter sergiliyordu, ancak DARK TRANQUILLITY genel kimliğini karartmak adına fazlasıyla çok yönlü bir gruptu. Karanlığı da aydınlığı da bir arada sunmalı, duygusal gitgeller yaratmalıydı. Tıpkı 20 küsür yıl önce Punish My Heaven’da dedikleri gibi…
“If I had wings, would I be forgiving? If I had horns, would there be flames to shy my smile?”
Ve “Atoma”…
“Construct”ı tam anlamıyla benimseyemeyen kitle için “Atoma”nın sancılı bir bekleyiş olduğunun farkındayım. Kimse gruptan yeni bir “The Gallery” veya “The Mind’s I” çıkarmasını beklemese de, şu noktada en azından “Fiction”vari, “Damage Done”vari bir şeylere de kimsenin hayır demeyeceği aşikârdı.
“Atoma” bir “Fiction” değil, orası kesin. Ancak bu müzikalite anlamında değil, karakter (“Character”?) anlamında bir farklılık. Zira “Atoma” bir “We Are the Void” da değil. Hatta “Construct” da değil.
“Atoma”, DARK TRANQUILLITY’nin son 10 yıldır çıkardığı en iyi albüm.
Şimdi bunun derinlerine inelim.
“Atoma” DARK TRANQUILLITY’nin “Projector”dan beri yarattığı her şeyi içinde barındıran; “Damage Done”ın gazını ve gücünü “Construct”ın karanlığıyla, “Character”ın canlılığını “We Are the Void”un uzaklaştırıcı kimliğiyle, “Projector”ın gotik yanlarını “Haven”ın heyecanıyla sunan bir albüm. Ancak “Atoma”nın iyi olmasını sağlayan asıl şey bize DARK TRANQUILLITY’ye dair sevdiğimiz çeşitli şeyleri sunup ağzımıza bir parmak bal çalması değil, bunu albümün kendi kimliği altında yapabiliyor oluşu.
Bu noktada “Atoma”yı beğenip beğenmemeniz ya da en azından ne kadar beğeneceğiniz, tamamıyla grubun son 16-17 yılına nasıl baktığınızla alakalı. Eğer DARK TRANQUILLITY’nin 2000′lerde yaptığı işlerdeki ruh hâlinin farkındaysanız, eğer grubun her bir albümünü ne amaçla yaptığını biliyorsanız, “Atoma”nın sunduğu şeyi de kendi başına değerlendirebilir ve albüme gerçek bir karakter yükleyebilirsiniz. Eğer bunu yapmadan bakar ve “Atoma”yı DARK TRANQUILLITY’nin “Construct”ın karanlığından kurtulmak adına atılmış canhıraş bir “tazelenelim de nasıl olursa olsun” çabası olarak değerlendirirseniz, albümü “DARK TRANQUILLITY’nin iyi yanlarının bir çorbası” olarak görmeniz de gayet olası olur. Ben bu noktada net şekilde ilk tarafta duruyor ve grubun albüme kendine has bir hava katabildiğini ve şarkı şarkı özenerek işlediğini düşünüyorum.
“Atoma”yı açan Ercircled; her ne kadar girişindeki negatif hava ile biraz The Science of Sleep havası verse ve “Construct”ın devamı mı geliyor dedirtse de, sonradan saptığı yollarla bu düşünceyi kırmayı başarıyor. DARK TRANQUILLITY elbette ki kendi formülleri, kendi özel hareketleri üzerinden ilerliyor ve ne türü içinde ne de kendi içinde yeni devrimler yapıyor. Lâkin çeyrek asırı arkasında bırakmış bir grup için bunun bir eleştiri konusu olması mantıklı olmaz elbet. Şarkının bana göre en çekici kısmı ise 2:05 ve 3:20 dolaylarında Jivarp’ın kullandığı davul paterni. Oradaki birkaç saniyelik bir fikir bile grubun kendi formülünü nasıl zenginleştirebildiğini görmek açısından yeterli.
Vokal karakteri açısından Misery’s Crown formülü üzerinden ilerleyen clean vokalli Atoma ve Martin Henriksson’suz ilk albüm olan “Atoma”daki Martin Brändström etkisini net şekilde gösteren üçüncü single Forward Momentum’un ardından albüm, gruptan tam da istediğim türde bir çeşitliliğe girişiyor. Neutrality’nin dozunda kaosu, Force of Hand’in “Projector”vari groove’u, Faithless by Default’un son dönem KATATONIA’yı andıran kasveti, The Pitiless’ın grubun son 10 yılını kucaklayan tavrı, albümün kesinlikle en iyilerinden biri olan ve hatta çok uzun zamandır DARK TRANQUILLITY’den duyduğum en taze fikirleri barındıran nefis atmosferli Clearing Skies kesinlikle başarılı yapıtlar. Özellikle Clearing Skies, grubun bundan sonrası için de mutlaka kullanması gereken fikirler barındıran son derece aydınlık, pozitif, rengârenk bir şarkı. Her anlamda çok beğendim.
Son üç şarkıda ise grup sırasıyla albümün en hızlı, en melodik ve en kendi içinde çabalayan ve bu şekilde acı çeken, çektiren parçalarını sunmuş. Albümdeki diğer tüm şarkılarla birlikte kendi kimliklerine, karakterlerine sahip gayet güçlü yapıtlar.
Son zamanlarda yazdığım en uzun, kapsamlı ve değişken incelemelerden biri olduğunun farkındayım. Zira “Atoma” da DARK TRANQUILLITY’nin “Projector”dan sonra yazdığı en uzun albüm ve en azından son 10 yıldır yarattığı en kapsamlı ve değişken çalışma. Albümü ne ölçüde seveceğiniz, kesinlikle ve kesinlikle “Atoma”nın DARK TRANQUILLITY’nin kariyerinde nerede durduğuna ilişkin fikrinize göre şekillenecektir. En baştan “aynı tas aynı hamam” derseniz albüm sizin için 6′lara 7′lere de gerileyebilir; şarkılarda yapılmak istenen şeyleri iyi özümsediğiniz takdirde 9-9,5′lara bile çıkabilir. Grubu çok uzun zamandır takip eden gerçek bir DARK TRANQUILLITY hayranı olarak tavsiyem, kararınızı vermeden önce albümü dikkatli şekilde ve çok kereler dinlemeniz. Şahsen ilk 4-5 dinlemede ortanın az üstü olarak gördüğüm albüm, 10-12. dinlemenin ardından gözümde çok daha fazla büyüdü ve gerçek değerini buldu.
Her ne kadar alıştığımız formüllerle sunulsa da, DARK TRANQUILLITY’nin kanıksanmış tarzını yansıtsa da, grup bu kez olayı detaylarda çözüyor. Ancak tecrübeyle ve görmüş geçirmişlikle yapılabilecek bu değişimi anlamak ve takdir etmek için de biraz emek vermek, dikkatli dinlemek, içine girmek gerekiyor. Bunu yapacak olan dinleyicilere şimdiden iyi eğlenceler; karşılarında gerçekten iyi bir DARK TRANQUILLITY albümü var. Grup endişelerimi yersiz kıldığı ve hele ki sayısız grubun muazzam albümler çıkardığı böyle bir yılda geri planda kalmayıp gayet güçlü bir işle geri döndüğü için de son derece mutluyum.
Kadro Mikael Stanne: Vokal
Niklas Sundin: Gitar
Anders Iwers: Bas
Martin Brändström: Klavye
Anders Jivarp: Davul
Şarkılar 01. Encircled
02. Atoma
03. Forward Momentum
04. Neutrality
05. Force Of Hand
06. Faithless By Default
07. The Pitiless
08. Our Proof Of Life
09. Clearing Skies
10. When The World Screams
11. Merciless Fate
12. Caves And Embers
13. The Absolute
14. Time Out Of Place
Albüm bence muazzam olmuş, o sebepten bastım 9′u. Ama ilk oy veren arkadaş sayesinde ortalama 5.50. O arkadaşı bi tebrik etmek istiyorum. Bu albüme nasıl 2 vermiş? En mantıklı açıklama yanlış basmıs olması herhalde.
Kritiği okuyunca albümü daha da merak ettim.Construct da çıkana kadar hiçbir parçasını dinlememiştim.Henüz albüm çıkmadığı için plağı elşme ulaşmadı.Özellikle fark ettim ki enstruman çalan ve gerçek anlamda müzik dinleyen arkadaşlar yeni çıkan albümleri defalarca dinleyip ona göre değerlendiriyorlar.Ben de davul öğrenmeye başladığımdan bu yana artık albümleri bu kulak ile dinleyip değerlendirmeye çalışıyorum.Sonuç gerçekten farklı noktalara gidiyor.Tekdüze sandığım bir parça aslında enstruman kullanımı olarak bambaşka bir işçilik sunuyor.
Bu sebepten Ahmet’in dediği gibi albümü iyi sindirmek gerekecek
Character albümünün incelemesi “Character, son 10 yılın en iyi melodik death metal albümüdür.” şeklinde bitiyor. Atoma ise “Son 10 yılın en iyisi.” alt başlığıyla okurları karşılıyor. O halde DT’nin bir sonraki iyi albümü 2025, 2026 yıllarında geliyor diyebilir miyiz? :)
Merakıma yenilip albümü indirdim, ilk dinlemede pek bir şey hissedemedim. Kritikteki formülü uygulayacağım ama puan vermeden önce, belki içine girebilirim albümün. Ama şimdilik çok da umudum yok.
Atoma parçasını dinlediğimde aklıma deprem çadırında dinlediğim projector albümü geliyor. O zamanlar o albümü beğenmemiş fakat ilerleyen zamanlarda o albümün özel bir albüm olduğuna karar vermiştim. Bu albümde ona benziyor sanki
We are the void’le düşüp ve Construct’la iyice hayalleri yıkılan bir DT hayranı olarak yayınlanan ilk 3 şarkıyı da, bu albümü de büyük bir heyecanla bekledim. The Pitiless için klip diye sundukları rezil şeyle beklentim iyice düşmüştü. Atoma’nın Terminus vari klavye melodisi biraz iyi gelip umutlandırsa da Forward Momentum tekrar yıkmıştı beni. Sonuç olarak albümü dünden beri dinliyorum, kesin Construct’tan bile kötü çıkacak diye dinlemeye başladığımdan mıdır bilinmez, beni genel anlamda tatmin etti. Heyecanlandıran ve baştan sona olmuş diyebildiğim şarkılar var. Construct’ın ağlaklığı yerine bpm’si yüksek enerji dolu şarkılar ummadığım kadar mutlu etti. En sevdiğim ancak artık umudumu yitirdiğim grubun son 3 albümünün açık ara en iyisi olmuş. Fiction 2007′de çıktığı için bana göre son 9 yılın en iyisi :)
Albumu dinledim. Eger dinlemediyseniz size sunu diyebilirim; saracoglu’nun kritikte bahsettigi her sey harfi harfine dogrudur. Tek kelimesine dahi karsi degilim. Atoma’yi en guzel anlatan kritiklerden biri olmus ellerine saglik.
Albume gelirsek, atoma dark tranquillity’nin fiction’dan sonra yaptigi kesinlikle en iyi album. Bu tartismasiz. Cesitlilik, yogunluk, hiz, brutal ve clean vokaller; her sey cok iyi. Belki de mikael’in en iyi clean’i bu zamana kadarki, buradaki parcalarin birinde sakli.
Dark tranquillity neden essiz bir grup oldugunu bir kez daha gosterdi. Iclerine girdigi karanlik havadan sadece 2 albumle kurtulmus olmalari albumun tum getirilerinin yaninda ekstra bir getiri. Hit olabilecek parcalar da barindirdigini soyleyelim albumun.
Atoma için “Shrines of Paralysis’i iyce sindirdikten sonra bakayım diyordum (sindiremedi)” önümüzdeki haftalar içinde The Synarchy of Molten Bones çıkacak zaten. bu gidişle kıyıda köşede çürüyüp kalacak gibi geliyor bana Atoma.
şu karanlık sound işini sonunda üçüncü albümde kotarabildiler.
fictiondan sonra en iyi dt albümüyle karşı karşıyayız. mutluyuz.
watv riff ağırlıklıydı, construct çok kasvetli ve yavaştı. atoma ise bu ikisinin en oturmuşu, dinamik, riff ve melodi uyumunu çok beğendim.
brändström’e kaç albümdür çok küfür ediyorduk filan harbiden bu sefer klavyesini çok yerinde konuşturmuş. arkadan ritimlere çiçek gibi eşlik ediyor.(faithless by default)
construct’ta geride olan mikael’in vokali öne alınmış o da yerinde bi karar. adam resmen ders veriyor birader. brutali ayrı güzel, aralara serpiştirdiği clean vokaller nedir öyle insanın içine işliyor amk. merciless fate’in sonuna doğru bi clean var ki allah gibi.
onun dışında albümün kulağa hoş gelmesinde castillo mixinin büyük payı var. iyi iş çıkarmış.
en çok ısındığım parçalar şunlar;
When the World Screams
Faithless by Default
Merciless Fate
Neutrality
Son zamanlarına göre gitarın daha ön plana çıktığı ve güzel rifflerin döşendiği, klavyenin dozunun bir miktar azaldığı, hareketliliğin arttığı bir albüm olmuş. DT için yeni şeyler var albümde. Ama albümde vurucu, tutup duvara çarpıcı, mideye yumruk atıcı nakarat/melodi eksikliği de var gibi. Neutrality ve Force of Hand mesela harika işlerin döndüğü şarkılar ama patlayan bir nakaratla yere serilmeyi beklerken o geçiş kısmının zaten nakarat niyetiyle yazıldığını anlıyorsunuz. Sanırım bu histen ötürü albümdeki şarkılar bana hep kısa hissettirdi. Oysa süre olarak hep klasik DT parçaları.
Ne olursa olsun, bu yine bir DT albümü, orası kesin. Ben bunu dinlerim, dinlerim, sonra hakkındaki olumsuz fikirlerim için ‘zamanında nasıl böyle düşünmüşüm lan, kafamı sikeyim’ derim. Şimdiye kadar hep öyle oldu. Bu da öyle olacak aha buraya yazdım.
Sabahtan beridir kaçıncıya döndürdüm albümü bilmiyorum, dinlerken orgazm oldum. Fiction’dan beri gelen en iyi albüm değil bence ondan da iyi albüm. 10 kere daha döndürüp tekrar yazarım
Fiction’dan sonra çıkan hiçbir albüm beni onun kadar etkileyemiyor nedense.Atoma için de geçerli bu.Çoğu kişi bana katılmayacak biliyorum ama ‘Fiction’ Dark Tranquillity müzikal kalitesinin tepe noktasıydı bence.Dolayısıyla ondan sonra çıkan her albümü kendi nezdimde onunla kıyaslıyorum.
Atoma için yukarıda söylenenlere katılıyorum.Sanki bütün diskografisinden şarkılarını çaldığı bir konser albümü dinliyormuş hissine kapıldım.Fakat bu benim için yeterli değil.Ben Fiction’daki yağmurlu ve sisli ‘atmosfer’i, Character’deki bilim kurgu filmi izliyormuş hissiyatını, Damage Done’daki ‘ceketimi alır giderim’ olgunluğunu istiyorum.Son 3 albümdür bunlar gibi kendine özgün bir havayı sadece Construct’ın yakaladığını düşünüyorum (ki ilk başta pek sevmemiştim o albümü).
Bu eleştiriden sonra albümün 10 üzerinden 7-8′lik olduğunu da söylemeliyim.Zira bir DT albümü kendi diskografisi dışında başka birşeyle kıyaslanamaz kanımca.
Dün Villeneuve’ün Arrival’ını izlemişken üstüne bir Character açayım da dinleyeyim en iyisi.Atoma’yı daha farklı bir zaman için saklıyorum şimdilik.
@Ugur, “Ben Fiction’daki yağmurlu ve sisli ‘atmosfer’i, Character’deki bilim kurgu filmi izliyormuş hissiyatını, Damage Done’daki ‘ceketimi alır giderim’ olgunluğunu istiyorum”
O 3 albümü birkaç kelimeyle özetle deseler bundan daha iyisi olamaz herhalde.
Sadece şunu söyleyeceğim. Albümü bir kaç kere dinledim ve kesinlikle son yıllardaki en iyi DT albümü diyip, benimle aynı fikirdeler mi diye bir internete bakayım ve bu yazıyı buldum. Çünkğ album gerçekten iyi
Aradan bu kadar zaman geçti hala en fazla dinleyip hiç de sıkılmadığım bir albüm yapmış adamlar. RESPECT . Bu albümü Dt değil de herhangi bir grup yapmış olsaydı da bu kadar beğenirdim. Sadece albümün ismine isinamadim.
@Rzeczom, Moment ilk çıktığında dedim çok ağır, Atoma’da direkt etki eden sağlam şarkılar vardı. Forward Momentum, Atoma, Force Of Hand müthiş şarkılardı.
Daha sonra bir kaç şarkıyı dinlemeye devam ettim, Ego Deception çok hoşuma gitmişti. Başka şarkılara da bakayım derken bir bakmışım albümün köpeğiyim. İlk yarısında gerçekten sıkıcı anlar olsa da ikinci yarısında coşturan, oha bunu nasıl yazmışlar dedirten yerler var. Benim gözümde Atoma=Moment, Moment’ın değerinin zaman geçtikçe daha çok anlaşılacağını umuyorum.
Ha bu arada bundan sonra çıkacak albüm çok çok iyi olacak bence.
@enemyofgod, umarım bir sonraki albümde gitaristler kendilerine daha çok alan bulur da coşturur da coşturur. Phantom days ve identical to none bu konuda çok iyi örnekler.
Projector dahil önceki tüm albumlerine bayılsam da sonrasinda gelen albumler icerisinde Damage Done’a sadece ilgili kalabilmistim yillardir.
Melodik death metal samimi olmayınca bir pop albümünden farklı bir muzik degil aslinda ama DT oyle bir grup ki her şeyiyle samimiyetini aktarıyor dinleyecesine. Bu yuzden Stanne be kardeşim diyip tum islerine olan saygımı iletiyorum.
Albüm bence muazzam olmuş, o sebepten bastım 9′u. Ama ilk oy veren arkadaş sayesinde ortalama 5.50. O arkadaşı bi tebrik etmek istiyorum. Bu albüme nasıl 2 vermiş? En mantıklı açıklama yanlış basmıs olması herhalde.
Kritiği okuyunca albümü daha da merak ettim.Construct da çıkana kadar hiçbir parçasını dinlememiştim.Henüz albüm çıkmadığı için plağı elşme ulaşmadı.Özellikle fark ettim ki enstruman çalan ve gerçek anlamda müzik dinleyen arkadaşlar yeni çıkan albümleri defalarca dinleyip ona göre değerlendiriyorlar.Ben de davul öğrenmeye başladığımdan bu yana artık albümleri bu kulak ile dinleyip değerlendirmeye çalışıyorum.Sonuç gerçekten farklı noktalara gidiyor.Tekdüze sandığım bir parça aslında enstruman kullanımı olarak bambaşka bir işçilik sunuyor.
Bu sebepten Ahmet’in dediği gibi albümü iyi sindirmek gerekecek
Character albümünün incelemesi “Character, son 10 yılın en iyi melodik death metal albümüdür.” şeklinde bitiyor. Atoma ise “Son 10 yılın en iyisi.” alt başlığıyla okurları karşılıyor. O halde DT’nin bir sonraki iyi albümü 2025, 2026 yıllarında geliyor diyebilir miyiz? :)
Merakıma yenilip albümü indirdim, ilk dinlemede pek bir şey hissedemedim. Kritikteki formülü uygulayacağım ama puan vermeden önce, belki içine girebilirim albümün. Ama şimdilik çok da umudum yok.
29.10.2016
@Ouz, Character’ı yazan arkadaş öyle düşünmüş, ben öyle düşünmüyorum. :) O yüzden her an her şey olabilir.
Atoma parçasını dinlediğimde aklıma deprem çadırında dinlediğim projector albümü geliyor. O zamanlar o albümü beğenmemiş fakat ilerleyen zamanlarda o albümün özel bir albüm olduğuna karar vermiştim. Bu albümde ona benziyor sanki
We are the void’le düşüp ve Construct’la iyice hayalleri yıkılan bir DT hayranı olarak yayınlanan ilk 3 şarkıyı da, bu albümü de büyük bir heyecanla bekledim. The Pitiless için klip diye sundukları rezil şeyle beklentim iyice düşmüştü. Atoma’nın Terminus vari klavye melodisi biraz iyi gelip umutlandırsa da Forward Momentum tekrar yıkmıştı beni. Sonuç olarak albümü dünden beri dinliyorum, kesin Construct’tan bile kötü çıkacak diye dinlemeye başladığımdan mıdır bilinmez, beni genel anlamda tatmin etti. Heyecanlandıran ve baştan sona olmuş diyebildiğim şarkılar var. Construct’ın ağlaklığı yerine bpm’si yüksek enerji dolu şarkılar ummadığım kadar mutlu etti. En sevdiğim ancak artık umudumu yitirdiğim grubun son 3 albümünün açık ara en iyisi olmuş. Fiction 2007′de çıktığı için bana göre son 9 yılın en iyisi :)
Albumu dinledim. Eger dinlemediyseniz size sunu diyebilirim; saracoglu’nun kritikte bahsettigi her sey harfi harfine dogrudur. Tek kelimesine dahi karsi degilim. Atoma’yi en guzel anlatan kritiklerden biri olmus ellerine saglik.
Albume gelirsek, atoma dark tranquillity’nin fiction’dan sonra yaptigi kesinlikle en iyi album. Bu tartismasiz. Cesitlilik, yogunluk, hiz, brutal ve clean vokaller; her sey cok iyi. Belki de mikael’in en iyi clean’i bu zamana kadarki, buradaki parcalarin birinde sakli.
Dark tranquillity neden essiz bir grup oldugunu bir kez daha gosterdi. Iclerine girdigi karanlik havadan sadece 2 albumle kurtulmus olmalari albumun tum getirilerinin yaninda ekstra bir getiri. Hit olabilecek parcalar da barindirdigini soyleyelim albumun.
29.10.2016
@mind matters matters not, teşekkürler.
Atoma için “Shrines of Paralysis’i iyce sindirdikten sonra bakayım diyordum (sindiremedi)” önümüzdeki haftalar içinde The Synarchy of Molten Bones çıkacak zaten. bu gidişle kıyıda köşede çürüyüp kalacak gibi geliyor bana Atoma.
şu karanlık sound işini sonunda üçüncü albümde kotarabildiler.
fictiondan sonra en iyi dt albümüyle karşı karşıyayız. mutluyuz.
watv riff ağırlıklıydı, construct çok kasvetli ve yavaştı. atoma ise bu ikisinin en oturmuşu, dinamik, riff ve melodi uyumunu çok beğendim.
brändström’e kaç albümdür çok küfür ediyorduk filan harbiden bu sefer klavyesini çok yerinde konuşturmuş. arkadan ritimlere çiçek gibi eşlik ediyor.(faithless by default)
construct’ta geride olan mikael’in vokali öne alınmış o da yerinde bi karar. adam resmen ders veriyor birader. brutali ayrı güzel, aralara serpiştirdiği clean vokaller nedir öyle insanın içine işliyor amk. merciless fate’in sonuna doğru bi clean var ki allah gibi.
onun dışında albümün kulağa hoş gelmesinde castillo mixinin büyük payı var. iyi iş çıkarmış.
en çok ısındığım parçalar şunlar;
When the World Screams
Faithless by Default
Merciless Fate
Neutrality
Son zamanlarına göre gitarın daha ön plana çıktığı ve güzel rifflerin döşendiği, klavyenin dozunun bir miktar azaldığı, hareketliliğin arttığı bir albüm olmuş. DT için yeni şeyler var albümde. Ama albümde vurucu, tutup duvara çarpıcı, mideye yumruk atıcı nakarat/melodi eksikliği de var gibi. Neutrality ve Force of Hand mesela harika işlerin döndüğü şarkılar ama patlayan bir nakaratla yere serilmeyi beklerken o geçiş kısmının zaten nakarat niyetiyle yazıldığını anlıyorsunuz. Sanırım bu histen ötürü albümdeki şarkılar bana hep kısa hissettirdi. Oysa süre olarak hep klasik DT parçaları.
Ne olursa olsun, bu yine bir DT albümü, orası kesin. Ben bunu dinlerim, dinlerim, sonra hakkındaki olumsuz fikirlerim için ‘zamanında nasıl böyle düşünmüşüm lan, kafamı sikeyim’ derim. Şimdiye kadar hep öyle oldu. Bu da öyle olacak aha buraya yazdım.
IT is Dark IT is Tranquil
Sabahtan beridir kaçıncıya döndürdüm albümü bilmiyorum, dinlerken orgazm oldum. Fiction’dan beri gelen en iyi albüm değil bence ondan da iyi albüm. 10 kere daha döndürüp tekrar yazarım
9/10 olmuş benim açımdan albüm The Mind’s I’dan beri en çok içime sinen albüm bu oldu
atoma ve Our Proof Of Life yaramaz. onun dışında çok iyi.
Encircled ve Faithless By Default hit.
bastım 9′u
DT yine yanıltmadı. Hangi hamleleri yapması gerekiyorsa, onları yaptı. Atoma, Neutrality, Force of Hand ve The Pitiless favorilerim. 8/10.
Fiction’dan sonra çıkan hiçbir albüm beni onun kadar etkileyemiyor nedense.Atoma için de geçerli bu.Çoğu kişi bana katılmayacak biliyorum ama ‘Fiction’ Dark Tranquillity müzikal kalitesinin tepe noktasıydı bence.Dolayısıyla ondan sonra çıkan her albümü kendi nezdimde onunla kıyaslıyorum.
Atoma için yukarıda söylenenlere katılıyorum.Sanki bütün diskografisinden şarkılarını çaldığı bir konser albümü dinliyormuş hissine kapıldım.Fakat bu benim için yeterli değil.Ben Fiction’daki yağmurlu ve sisli ‘atmosfer’i, Character’deki bilim kurgu filmi izliyormuş hissiyatını, Damage Done’daki ‘ceketimi alır giderim’ olgunluğunu istiyorum.Son 3 albümdür bunlar gibi kendine özgün bir havayı sadece Construct’ın yakaladığını düşünüyorum (ki ilk başta pek sevmemiştim o albümü).
Bu eleştiriden sonra albümün 10 üzerinden 7-8′lik olduğunu da söylemeliyim.Zira bir DT albümü kendi diskografisi dışında başka birşeyle kıyaslanamaz kanımca.
Dün Villeneuve’ün Arrival’ını izlemişken üstüne bir Character açayım da dinleyeyim en iyisi.Atoma’yı daha farklı bir zaman için saklıyorum şimdilik.
@Ugur, “Ben Fiction’daki yağmurlu ve sisli ‘atmosfer’i, Character’deki bilim kurgu filmi izliyormuş hissiyatını, Damage Done’daki ‘ceketimi alır giderim’ olgunluğunu istiyorum”
O 3 albümü birkaç kelimeyle özetle deseler bundan daha iyisi olamaz herhalde.
Force of Hand şarkısının solosu In Flames’den Björn’den. Keşke yazsaymışsınız.
Merciless fate, uzun zamandır dt’den duyduğum en iyi şey olabilir ya. hâlâ dinlemelere doyamıyorum. keza albümde kendini sıkmadan dinlettiriyor.
Sadece şunu söyleyeceğim. Albümü bir kaç kere dinledim ve kesinlikle son yıllardaki en iyi DT albümü diyip, benimle aynı fikirdeler mi diye bir internete bakayım ve bu yazıyı buldum. Çünkğ album gerçekten iyi
Aradan bu kadar zaman geçti hala en fazla dinleyip hiç de sıkılmadığım bir albüm yapmış adamlar. RESPECT . Bu albümü Dt değil de herhangi bir grup yapmış olsaydı da bu kadar beğenirdim. Sadece albümün ismine isinamadim.
Force of Hand şarkısında 3:05te başlayan soloya bitiyorum.
övülünce tekrar geldim. hala etkisinden çıkamadım. son albümlerini beğenmememin de etkisi var elbet.
daha ilk andan itibaren hayvan gibi sert ve melodik bir şey geliyor diye bas bas bağırıyor albüm.
19.04.2021
@Rzeczom, Moment ilk çıktığında dedim çok ağır, Atoma’da direkt etki eden sağlam şarkılar vardı. Forward Momentum, Atoma, Force Of Hand müthiş şarkılardı.
Daha sonra bir kaç şarkıyı dinlemeye devam ettim, Ego Deception çok hoşuma gitmişti. Başka şarkılara da bakayım derken bir bakmışım albümün köpeğiyim. İlk yarısında gerçekten sıkıcı anlar olsa da ikinci yarısında coşturan, oha bunu nasıl yazmışlar dedirten yerler var. Benim gözümde Atoma=Moment, Moment’ın değerinin zaman geçtikçe daha çok anlaşılacağını umuyorum.
Ha bu arada bundan sonra çıkacak albüm çok çok iyi olacak bence.
19.04.2021
@enemyofgod, encircled’ı da unutmamak lazım, tokat gibi şarkı.
kariyerlerinde 30 yılı devirdikleri için üzerlerine gitmek istemiyorum, saygı duymak gerek.
19.04.2021
@Rzeczom, Katılıyorum.
20.04.2021
@enemyofgod, umarım bir sonraki albümde gitaristler kendilerine daha çok alan bulur da coşturur da coşturur. Phantom days ve identical to none bu konuda çok iyi örnekler.
Projector dahil önceki tüm albumlerine bayılsam da sonrasinda gelen albumler icerisinde Damage Done’a sadece ilgili kalabilmistim yillardir.
Melodik death metal samimi olmayınca bir pop albümünden farklı bir muzik degil aslinda ama DT oyle bir grup ki her şeyiyle samimiyetini aktarıyor dinleyecesine. Bu yuzden Stanne be kardeşim diyip tum islerine olan saygımı iletiyorum.
Havaların soğumasıyla yine düştüm bu albüme.
Clearing Skies DT’nin yaptığı en iyi şarkı olabilir. Kritikte de bundan bahsedilmiş ki yeni okudum :)