Atmosferik black metal dendiği zaman herhalde çoğu dinleyicinin aklına soğuk hava ve 8-9 dakikalık aynı rif üzerinden devam eden kasıntı şarkılar geliyordur. Özellikle Rusya, Ukrayna gibi soğuk ülkelerde pek sevilen bir tür. Son birkaç yılda türün yakaladığı popülerlik ve şarkı yazımının kolaylığı (genel olarak) nedeniyle de her geçen yıl çıkan albüm sayısı fazlalaşıyor. Doğal olarak da tek bir şarkısı bile dinlenilemeyecek derecede kötü pek çok albüm çıkıyor maalesef. Yine de türün adını duyuran grupları hiç de az değil. Onlardan biri, çıktığı ilk günden itibaren kendini belli eden WOODS OF DESOLATION.
WOODS OF DESOLATION 2005 yılında Avustralya’da “D.” tarafından kurulmuş tek kişilik bir atmosferik black metal/shoegaze grubu. Hatta şu meşhur “blackgaze” tarzının da kurucularından sayılıyor. Kurulduğu zamandan 2010 yılına kadar her yıl demo/split/albümler yapmasına ve beğeni toplamasına rağmen grubun ismini duyuran albüm 2011 yılında çıkan “Torn Beyond Reason” albümü oldu. O yıl hemşehrisi Aquilis’in “Griseus” albümüyle beraber yılın en iyi atmosferik black metal albümlerinden birini çıkarmışlardı. O albüm sonrasındaysa gruptan 3 yıl boyunca ses çıkmadı ve nihayet 2014 yılında “As the Stars” albümünün haberi geldi.
Albümü ilk dinlemeye başladığım zaman beni yakalayan şey kayıt kalitesi oldu. Kirli ve temiz kayıt arasındaki o ince çizgiyi çok iyi tutturmuşlar. Yani hem o istenen çiğ sound var hem de tüm enstrümanlar gayet net duyuluyor. Bir önceki albüme nazaran shoegaze ögelerinde artış olsa da yine de arka plan kimliğinde kalmaya devam ediyor, ki bence gruba en yakışan hâli de bu.
“As the Stars” öyle ahım-şahım bir albüm mü? Bence değil, hatta bazen tekdüze denilebilecek seviyeye bile geliyor, ama yine de gram sıkılmadan kendini dinlettiriyor. Şarkıları tek tek ele alırsak hepsi gayet düz şarkılar gibi gözükse de, birlikte ortaya gayet akıcı ve dinlenebilirlik seviyesi yüksek bir albüm çıkıyor. Bence bu büyük bir başarı. Atmosferik black metal türü altında çıkan albümlerin en büyük probleminin çoğu albümün bir yerden sonra bayması olduğunu düşünüyorum. Ama örnekteki albüm bu keskin virajdan gayet iyi sıyrılmış. Aslında şu tarzdaki grupların çoğu her albümde yenilik peşinde koşmaya yatkın oluyor. Nedeni ise tarzın shoegaze/elektronik gibi ögelere baya yatkın olması. Bir nevi dinleyicilerin “yine mi aynı şey” dememesi için yenilik arayışlarına giriyorlar, ama neticede çoğu artık kendi belirgin özelliklerini kaybetmiş ve ne yaptıkları belli olmayan bir elektronik gruba dönüşebiliyor.
Ama WOODS OF DESOLATION hiçbir zaman o tür olayların peşinde koşmadı. Diğer albümlerde en azından birkaç şarkıda farklı şeyler deneme çalışmaları oluyordu, ama “As The Stars” nasıl başlıyorsa öyle de bitiyor. Yani daha ilk şarkıdan albüm tavrını belli ediyor. Aslında bir nevi grubun geleceğinin nasıl olacağına dair sinyalleri de vermiş oluyorlar. D. her albümde olduğu gibi bu albümde de yine farklı isimlerde çalışmış. Tek fark ise bu sefer kendisi yalnızca gitarları üstlenmiş. Davullardaysa tanıdık bir isim göze çarpıyor. Ukrayna’nın en meşhur gruplarından Drudkh’un davulcusu Vlad.
Son olarak “As The Stars” yılın albümü olmayabilir, hatta kimilerine sıradan da gelebilir, ama yapmak istediğini de açıkça gösteren bir albüm. Atmosferik black metal dinlemeyen biri “şu tarz nasıl oluyor” diye düşünüyorsa, bence bu albüm tam olarak o sorunun cevabıdır.
Bir ara baya sarmiştım bu albüme. Hatta grup onerme bolumunde icip icip paylasmigim vardir. İnanilmaz akil alir bir album degil ama isini son derece iyi yapan bir black metal albumu. Turu sevenlere tavsiye ederim kesinlikle. Favori parcam anamnesis.
Bir ara baya sarmiştım bu albüme. Hatta grup onerme bolumunde icip icip paylasmigim vardir. İnanilmaz akil alir bir album degil ama isini son derece iyi yapan bir black metal albumu. Turu sevenlere tavsiye ederim kesinlikle. Favori parcam anamnesis.