Yarattıkları sound, tavır ve atmosfer sayesinde, herhangi bir pop şarkısını cover’lasalar bile mükemmel hâle getirebilecek bir grup ENSLAVED. Barındırdıkları dinamikler, bir araya geldiklerinde gerçekten de kusursuz, eşsiz bir bileşim oluşturabiliyor ve birbirlerini olduklarından daha da yukarılara taşıyorlar.
Kimi grupların bu hissi vermesindeki en büyük etken, özgün bir sound oluşturmaları ve müziklerine yoğunluk katmayı başarabilmeleri. Yoğunluktan kastım, sadece çok katmanlı, çok zenginmiş gibi duran bir müzik kapmak değil. Minimalist bir anlayışla da bunu başarabilirsiniz. KoRn gibi bir müzik yaparak da zaman zaman bunu hissedebilirsiniz. Bunu noktaya ulaşan ve çok net bir kimlik ortaya koyangruplar, bir yerden sonra adeta ne çaldıkları önemsizleşircesine etkileyici hâle gelebiliyorlar. Misal GOJIRA’yı ele alalım. Oroborus’un dümdüz bir alternate picking rifinden oluşan (cıgıcıgıcıgıcıgıcıgıcıgıcıgı…) verse rifi bile on binlerce insana çok gaz geliyor değil mi? İşte bahsettiğim yoğunluk ve kimlik oluşturma bundan ileri geliyor. Dünyanın en basit ve düz rifi olsa da, çalan grup GOJIRA olunca ve diğer dinamikler eşliğinde artan yoğunlukla birlikte öne çıkınca, bize başka herhangi bir grubun aynı şeyi yapmasından daha etkileyici geliyor. GOJIRA değil de JAGIRO diye bir grup cıgıcıgıcıgıcıgıcıgı diye rif yazıp en büyük hit’lerinden biri diye ortaya atılsın bakalım, kaçımız 2. kez dinliyoruz…
ENSLAVED de bunu sağlayabilmiş bir grup. Çaldıkları herhangi bir şey, çalan grup sırf ENSLAVED olduğu için bizi daha çok etkiliyor. Bunun olmasını sağlayan birinci şey, grubun yarattığı yoğunluk; ikinci şey ise karakter oluşmasını sağlayan ufak nüanslar. Grubun sıkça kullandığı ve bazı standart akor kalıplarının bazen tek bir notasını kaydırarak oluşturulan akorlar, albümden albüme devam etmeleri neticesinde kanıksadığımız bir şekilde, ENSLAVED sound’unu oluşturuyor ve bize ENSLAVED’i hatırlatır hâle geliyorlar. “OPETH gibi” dememizi, “MORBID ANGEL klonu” diye kestirip atmamızı sağlayan şey de hep bu oluşturulmuş karakter nüansları aslında.
Bu sayede bu gruplar, ne çalarlarsa çalsınlar kendileri gibi olmayı başarıyorlar, çünkü o akoru, melodiyi, rifi o şekilde çalmayı düşünen/cesaret eden başka gruplar çıkmıyor.
“Ruun“, “Vertebrae” ve “Axioma Ethica Odini” üçlüsünün, 5 yıl içiresinde çıkarılabilecek en mükemmel 3 albüm olduğunu düşünüyorum. Kariyeri boyunca yolunu yaptığı ve “Isa” ve özellikle de “Ruun” ile kendine özgü Norskozmik (böyle bir kelime yok, şu an uydurdum) bir boyuta geçen ENSLAVED’in, “Vertebrae” ile bunu daha da ethereal bir düzleme çıkardığını ve “Axioma Ethica Odini”yle birlikte de, olayı tamamen spiritüel bir boyuta taşıyarak, adeta erdiğini düşünüyorum.
Tüm bu duygular ve ENSLAVED’in toz kondurulmaz karizması ışığında, hayatımda dinlediğim en iyi albümlerden biri olan “Axioma Ethica Odini”nin ardından gelen “RIITIIR”in, “Ruun”, “Vertebrae” ve çok yakında yazacağım “Axioma Ethica Odini”nin odaklanmışlık düzeyine erişemediğini düşündüğüm söyleyerek incelememize başlayalım.
ENSLAVED’i ENSLAVED yapan progresif ve ruhani anlayış, yazıda bahsettiğim yoğunluğun oluşmasını sağlayan bir numaralı faktör. PINK FLOYD, RUSH, KING CRIMSON, YES gibi grupları dinlerken bizi etkileyen asıl şey, bu grupların o anda sundukları şeyden daha fazlasını vadetmeleri ve yapabilecekleri daha ileriki şeyleri hayal ettirmeleridir aslında. Misal YES’in Awaken’ını dinlerken, sadece o anın mükemmelliğini duymazsınız; grubun kendi sound’u içerisinde sonsuza dek genişleyebileceğini, mavzubahis şarkıyı daha ilk dinlemenizde hissedebilirsiniz.
ENSLAVED’de de benzer bir durum söz konusudur. ENSLAVED de size sadece çok iyi bir albüm yaptığını hissettirmez; daha fazlasını yapabileceğini, sizi daha sayısız kez şaşırtabileceğini, size inkâr edemeyeceğiniz şekilde kabul ettirir. Bu sayede grup aynı rifi aralıksız 4 dakika boyunca çalıp, yine de “bitmeseydi” dedirtebilir; sadece 5-6 rifle, 8-9 dakikayı nasıl bittiğini anlamadığınız bir akıcılıkta sunabilir.
“RIITIIR”i önceki üç albüm kalibresinde görmememi sağlayan olumsuzluk da bu aslında. ENSLAVED’in, “RIITIIR”de, sahip olduğu dinamiklere (koruma kalkanına) fazlasıyla yaslanmasına rağmen, dönemsel olarak yeterince orijinal ve kendi gücünün en son noktalarını kullanabildiği bir müzik besteleyememiş olduğunu düşünüyorum. Tüm bunların ardından albüme verdiğim nota bakarsanız, “e o kadar eleştirdin?” diyebilirsiniz. Bundan da, ENSLAVED’in bu eleştirilerime rağmen nasıl dev bir müzik yaptığını ve bahsettiğim durumların sadece ENSLAVED özelinde değerlendirilmesi gerektiğini düşündüğümü anlayabilirsiniz.
Peki nedir “RIITIIR” için önceki üç albüm kadar çıldırmamamı sağlayan? Bence bunun sebebi, ENSLAVED’i ENSLAVED yapan şeylerin, tam olarak içselleştirilmemiş ve bütüne yedirilmemiş şekilde sunulması, en azından böyleymiş gibi düşündürtmesi. ENSLAVED epiktir; ENSLAVED progresiftir; ENSLAVED çalışkandır; ENSLAVED zekidir… Ama ENSLAVED’i ENSLAVED yapan asıl şey, tüm bunları ayrıştırılamazcasına sindirmiş, kusursuz tek bir mevcudiyet hâlinde sunabiliyor oluşudur. “RIITIIR”in işte bu noktada sıkıntı çektiğini düşünüyorum. Albüm yine epik, yine progresif, yine çalışkan, yine zeki ve yine ENSLAVED; ama tüm bunları gerçek bir kanıksamışlıkla sunamıyor. Epik olmak istiyor, epik olmak amacıyla yazıldığını hissettiriyor; progresif olmak istiyor, progresif bir anlayışla oluşturulmaya çalışıldığını düşündürtüyor…
Bu yüzden de “kendine dışarıdan baktırabiliyor”. Misal bir “Axioma Ethica Odini”yi dinlerken adeta bir dinleyici, bir metal dinleyicisi, yahut bir müzik yazarı olmaktan çıkarsınız. “Axioma…” size kendinizi sorgulatır, sizi dinlediğiniz işitsel gücün yarattığı görünmez kürenin dışına çıkma şansı vermez. “Axioma…”yı dinlerken, “Axioma…”yı dinliyorsunuzdur ve yarattığı kimliğin sizi ele geçirmesine müsaade ediyorsunuz demektir.
“RIITIIR”de bu yok. “RIITIIR” size çok iyi bir albüm dinlediğinizi hissettiriyor, eksiklerini gördürtüyor, yapılmak isteneni anlamanızı sağlayabiliyor ve belki de ilk kez olumsuz bir minvalde düşünülebilecek şekilde, empati kurmanızı mümkün kılıyor. Ortaya konan yaratımla empati kurduğunuz anda da, buna izin vermeyen “Axioma…” gibi bir albümün el sürülemezliğine erişememiş oluyor.
Belki de fazla içsel ve aşırı subjektif bir inceleme oldu, ancak ENSLAVED de bunu yaptıramayacaksa kim yaptıracak diye düşünüyor ve bunu mazur görmenizi diliyorum. Dediğim gibi, bu yazıya bu not verilir mi diye düşünebilirsiniz, ancak ENSLAVED’i yeterince içselleştirmiş dinleyicilerin, düşüncelerime katılmasalar bile neden böyle düşündüğümü anlayabileceklerini sanıyorum. “RIITIIR” çok iyi bir albüm. Ama grubun yaptığı kimi işler düşünüldüğünde, sadece bir albüm.
Sitede in times’ın puanı 9 iken riitiir’ın 7,5′ta kalması hoş bir görüntü yaratmadı. şimdi diyeceksin onun kritiğini ben yazmadım da site açısından diyorum. en kısa zamanda darbe yapılıp in times 7,5 riitiir 8,5/9 yapıla! haha
Gözüm kapalı 10 veririm.
Enslaved’ın en iyi 3. albümü bence. 10
Ben dinlediğim ilk Enslaved albümü olmasından dolayı mıdır bilmiyorum ama -ki bence değil- çok seviyorum bu albümü hele bazı nakarat kısımları yoğun duygu yoğunluğu yaşatıyor. Müzik de zaten bunun için var, daha ne isteyelim. Puanım 9
“In Times” a bin basan albümdür. Diskografi içindeki yerini düşünürsek de :
1- Ruun
2- Isa
3- Axioma Ethica – Ritiir
Albümü sevin-sevmeyin ayrı bir konu ama şu açık bir gerçek ki, Thoughts like Hammers Enslaved’in yarattığı en mükemmel şarkılardan biri. Özellikle o clean vokaller kısmı şu fani dünyada duyabileceğiniz en muhteşem nakaratlardan biri bence.
” Yarattıkları sound, tavır ve atmosfer sayesinde, herhangi bir pop şarkısını cover’lasalar bile mükemmel hâle getirebilecek bir grup ENSLAVED.”
Abi bu kadar ne güzel bir tespit ya.ve bunu son albümlerindeki coverla göstermeleri muhteşem bir şey
Bu albüme her sene illa ki bir dönem sarıyorum. Bir sürü yeni ve iyi albüm dinlediğim bir dönemde bir şekilde “ya bi Roots of the Mountain açayım sonra bu albüme dönerim” diyorum ve sonra 10-15 gün sadece bu albümü dinliyorum. Çok acayip bir havası var çok.
Muhteşem. Olağanüstü. Ecnebi deyişiyle Masterpiece!
1 saat 7 dakikalık müzik şöleni!
Axioma her ne kadar en iyi Enslaved albumu olsa da en sevdiğim Enslaved albumu budur. Gerçi Enslaved’den bahsediyoruz, gozumu kapatınca Utgard haricinde tum prog Enslaved albumlerinin her biriyle ayrı yüksek duygular yaşayıp harap oluşlarım canlanıyor.
Odin’iniz yok olm.
30.03.2023
@owlbos, Herbrand vokallerinin zirveye çıktığı albüm olarak da tarihe geçiyor bence.
30.03.2023
@deadhouse, kesinlikle. artik grupta olmaması hala içimi yaralıyor.
Thoughts like hammers ne lezzetli şarkı ya.
Enslaved hep belli seviyenin üzerinde albümler yapıyor fakat son müthiş albümü bu olabilir mi lan. Bunun gibi lezzetlisi gelmedi.