THE BLACK DAHLIA MURDER’ın bir başarı hikayesine dönüşmesini sağlayan en önemli iki öğe olan karakterlerinden ve heyecanlarından asla bir şey kaybetmemeleri ve elbette her albümle biraz daha farklılaşmaları durumunun basit ama etkili gücünü görmeye devam ettiğimiz bir albümden bahsediyor olacağım bugün. Yılların eskitemediği death metal türünün içinde barındırdığı temel tüm elementleri müziklerinde cömertçe barındıran bir gruptan bahsederken, tekdüzeleşme ve sıkıcılaşma kelimelerini kullanmıyor olmanın ne kadar büyük bir keyif olduğunu hissediyor ve bir yandan pis pis sırıtırken bir yandan da “Abysmal”ın olmamışlıklarını bulabilmek için suratıma çarpan ses duvarının içinde kayboluyorum. Zira kritik boyunca yalnızca grubun iyi yaptığı şeylerden bahsedecek olursam sıkıcı olmayan bir albüme sıkıcı bir yazı yazmak gibi aptalca bir iş yapacağım.
Lafı uzatmadan onlarca kez dinlediğim bu gaz deposu albümün içine girecek olursam “Absymal”daki şarkıları kendimce üçe ayırdığımı söyleyebilirim. İlk grup klasik death metal şarkı yapısında ilerleyen ancak melodik kısımlarda epikliğini iliklere kadar hissettiren “The Fog” , “Re-Faced” ,“Asylum”, “Abysmal”; ikincisi genel olarak melodik death metale yakın ilerleyen, hızını sürekli melodilerle birleştiren ve daha akılda kalıcı olan “Receipt” , “Vlad Son of the Dragon” , “Threat Level No.3”; üçüncüsü ise grubun bu albümle kendisine eklediğini söyleyebileceğim “Stygiophobic” , “The Advent” ve “That Cannot Die Which Eternally is Dead” gibi pek THE BLACK DAHLIA MURDER olmayan, daha orta tempo hissiyata sahip şarkılar.
Hem şarkı şarkı kritik yazmamı hem de o sıkıcı yazı dinamiğinden kendimi kurtarmamı sağlayacak böyle hınzır bir yol bulmanın verdiği keyifle devam edecek olursam, açık ara favori BLACK DAHLIA’m olan ikinci gruptaki genel melodiklikteki şarkıların hepsini doğrudan olağanüstü, duvardan duvara çarpan, death metal ziyafeti gibi kelimelerlerle tanımlıyor ve o gruba 10/10 veriyorum. İlk gruptaki daha klasik death metal’e yakın ama “Everblack” ile TBDM sound’una katılmış epik melodikliği de vermekten çekinmeyen grup için de söyleyecek epey benzer ve iyi şeylerim olduğundan onlara da 9/10 vererek son ve biraz can sıkıcı gruba geçiyorum.
THE BLACK DAHLIA MURDER’ın gücünü hızından alan bir grup olduğunu söyleyerek her ne kadar malumun ilanı tarzı bir laf etmekten ileri gidemiyor gibi gözüksem de, bu tespitin “Abysmal” çerçevesinde değerlendirilmesi sonucu ortaya çıkan şey, gün geçtikçe kulaklarımızın daha da normalleştirdiği “iyi death metal”in ne kadar ince bir çizgide yürünerek yapıldığını tekrar tekrar gözler önüne seriyor bana kalırsa. Üçüncü gruptaki şarkıların tempo olarak değil, yansıtılan karakterleri açısından hızlı veya yıkıp döken yapıda olmamaları, zaten halihazırda tekdüze bir şarkı yapısı kullanan grubun bunu kualağa zorlama gibi gelen riflerle süsleyip vasat death metal şarkıları yapmasıyla sonuçlanmış. Daha doğrusu TBDM’nin -tabii ki tam olarak olmasa da- gücünü aldığı duyguyu, müzikal algıyı bazı şarkılarının temelinden çıkararak bir farklılık çabasına girmesi, bana kalırsa “Asylum”u “Everblack”ten bir adım geride tutan tek öğe olmuş. Albüm kapağı dışında elbette.
Now don’t be down y’all diyerek albümün hakkını vermeye başlayacağım kısımda ise biraz övgü cümleleri sarfedeceğim. Kafa sallayarak eşlik etmek istendiğinde birkaç dakika içerisinde boyun tutulmalarına sebebiyet verecek tempodaki şarkılarla ilgili bu albümdeki en önemli gelişme, davulcu Alan Cassidy’nin ateşlediği ritim departmanının rif geçişlerinde gruba aşırı rahat bir ortam sağlamış olması. Birbiri ardına farklı tarz rifleri sıralama konusunda zaten usta olan THE BLACK DAHLIA MURDER, “Abysmal” ile sağlam olan altyapısına grubun müzikal özgürlük alanını hiç olmadığı kadar geniş bir hale getirecek bir varyasyon katmış.
Bunun dışında her zaman TBDM müziğinin içinde olan, şarkılara can veren, artık mükemmelliğine ve atışmalı yapısının barındırdığı varyasyonlara alıştığımız, anlamadığımız ama bir şeyler mırıldanarak kafa salladığımız, ezberlenemeyen ama bir şekilde akılda kalıcı olan Trevor Strnad vokalleri, her notası tek tek seçilmiş gibi duran karakter dolu rifler, melodiler, sololar ve elbette özenilmiş death metal’in imza hareketlerinden biri olan solo arkası rifler her albümlerinde olduğu gibi “Abysmal”da da tüm güçleriyle kendilerine yer bulmuş durumdalar.
Hem her şeyi yapabilecek, hem de asla karakterinden vazgeçmeyecek grup özgüvenini tekrar tekrar gözler önüne seren THE BLACK DAHLIA MURDER, “Abysmal” ile yine ne tamamen bambaşka ne de tamamen standart bir şey yapıp; yalnızca birkaç ufak deneysel kusuru olduğunu düşündüğüm, fakat totalde muazzam demekten çekinmeyeceğim bir albüm ortaya koymayı bilmiş. Hemen her şarkısı için “Sahnede çalsalar da kafayı yiyip birbirimizi dövsek” diyebileceğiniz bir albüm dinlemek istiyorsanız “Abysmal”ı dinlemediğiniz her saniye sizin için büyük bir kayıp. Fakat bu cümlenin her şarkı için istisnasız söylendiği bir albüm dinlemek istiyorsanız, 2013’ün altın çocuğu “Everblack” tüm ihtişamı ile orada duruyor.
Kadro Brian Eschbach: Gitar
Trevor Strnad: Vokal
Ryan Knight: Gitar
Max Lavelle: Bas
Alan Cassidy: Davul
Şarkılar 1. Receipt
2. Vlad, Son of the Dragon
3. Abysmal
4. Re-Faced
5. Threat Level No. 3
6. The Fog
7. Stygiophobic
8. Asylum
9. The Advent
10. That Cannot Die Which Eternally Is Dead
bu sitede fazla kritik okumadım. cunku bana hitap eden kritik yuzdesi 5 falan sanırım. belki eskilerde varsa bilemem, aramadım. ama Ünal Akünal, senin guzelligin -ilk paragrafta en azından- adamların hangi tur muzikle iştigal ettiklerini anlatmaktan başlayarak teknik yorumlamalarla devam etmen obkjektif (orda k yok aslında) olman vs bir de komiksin, byzantine kritigini mesela sıkıldıkça açıp okuyorum:)
diyecegim o ki Vlad , Son of the Dragon şarkısında böyle -koy ver gitsin edasıyla- kill them all dediği yere bitiyorum, acayip seviyorum o şarkıyı,
(öldürmicektim ama çocuklara söz verdim)
Melodik death metal gibi kendini kafese kapatmaya mahkum bir türde yine yapabileceklerinin en iyisini yapmışlar diyebilirim. İlk dinleyişte çok vurucu olmasalar da, “the fog”, “vlad,son of the dragon”, “abysmal” şarkıları benim açımdan öne çıkan parçalar. ” Stygiophobic” de efsane olmuş. Ama açıkçası everblack’ten sonra daha hayvansı, daha progresif bir şeyler beklerdim. Artık köklü bir grup oldukları için kendi sabit soundlarını oturtmuşlar, biraz da bu sebeple albüm vasatın azıcık üstünde.
Aşırı sağlam albüm olmuş bence. Benden de bi 9 alır.
albümüm yarısına kadar dinleyip sildim, kötü olmuş
Albümü sindiremedim henüz ama albüm ile aynı adı taşıyan şarkı çok güzel
29.09.2015
@akanker, Giriş şarkısı da muhteşem
bu sitede fazla kritik okumadım. cunku bana hitap eden kritik yuzdesi 5 falan sanırım. belki eskilerde varsa bilemem, aramadım. ama Ünal Akünal, senin guzelligin -ilk paragrafta en azından- adamların hangi tur muzikle iştigal ettiklerini anlatmaktan başlayarak teknik yorumlamalarla devam etmen obkjektif (orda k yok aslında) olman vs bir de komiksin, byzantine kritigini mesela sıkıldıkça açıp okuyorum:)
diyecegim o ki Vlad , Son of the Dragon şarkısında böyle -koy ver gitsin edasıyla- kill them all dediği yere bitiyorum, acayip seviyorum o şarkıyı,
(öldürmicektim ama çocuklara söz verdim)
Melodik death metal gibi kendini kafese kapatmaya mahkum bir türde yine yapabileceklerinin en iyisini yapmışlar diyebilirim. İlk dinleyişte çok vurucu olmasalar da, “the fog”, “vlad,son of the dragon”, “abysmal” şarkıları benim açımdan öne çıkan parçalar. ” Stygiophobic” de efsane olmuş. Ama açıkçası everblack’ten sonra daha hayvansı, daha progresif bir şeyler beklerdim. Artık köklü bir grup oldukları için kendi sabit soundlarını oturtmuşlar, biraz da bu sebeple albüm vasatın azıcık üstünde.